ÖCALAN SERBEST Mİ KALIYOR!..
ÖCALAN SERBEST Mİ KALIYOR!..
- 02-01-2016 23:07
- 1045
- 02-01-2016 23:07
- 1045
Başlığı, tıraşa gelen derin bağlantılı bir müşterimden duydum.
Medya Berberi olarak, akan kanı durdurma konusundaki deneyim ve donanımı tıraş esnasında sebep olduğum kazalara borçluyum.
Kulağımın dibinde her türlü merminin vızıldadığı sokaklarda dolaşıp, savaşın acımasızlığını fotoğrafladığım gazetecilik yıllarımda bu duruma bizzat tanıklık ettiğimi de ekleyerek, tıraşı kesip konuya gireyim.
Malum, ağzı sulananın postu serdiği Orta Doğu’da emperyalist güçler, bizi birbirimize kırdırıp geleceğimizi ipotek altına almak için oyun üstüne oyun kuruyor.
“Özyönetim” ilanıyla halkın yaşam iradesine çöken Kandil esnafı ise ithal husumet tohumları ekmeye devam ediyor.
Ürettiği hormonlu gerilim, karşılık bulmayınca, halkın yararlandığı Ambulans, Okul, Hastane benzeri saldırılara başvurmaktan da geri durmuyor.
Amaç, yıldırma, bezdirme ve oluşacak zafiyetten çıkar sağlama…
Halka rağmen, Halk için!..
Demirtaş, önüne konan tarihi fırsatı değerlendirmek yerine Kandil’in çizdiği yol haritasına biat ederek aldığı oyları hendeklere boşaltırken aynı zamanda yaşamın, kasıtlı olarak zorlaştırılan kurgusuna hizmet sunmaktan da geri durmuyor.
Özyönetim’in üvey evlatları ise kan, gözyaşı ve göç dalgasıyla meçhul mağduriyetlere sığınmak için bölgeden uzaklaşıyor.
7 Haziran sonrası yalan olan Demirtaş, hendekler aracılığıyla kanın nehre dönüşmesini bekleyen ve bu umutla ellerini ovuşturan emperyalist güçlerin açık bıraktığı kapılar dâhil olmak üzere, kendine gerçek süsü vererek dolaşıp, çalmadık kapı bırakmıyor.
“Sota”da görüşüp aynı potada erimek...
“Biji Serok!..” (Sen doldur) Yani…
Gelelim çalınmadık kapıya…
Atmosferde asılı duran ve cesaret gerektiren bir soruyla; Kandil’in insaf ve inisiyatifine terk edilen Sur, Şırnak Cizre’de yaşayanların kapılarını çalıp; Öz-Yönetim’e tamam mı, devam mı!..
Bu soruyu kim soracak!
Duyumum doğru, yani Öcalan gerçekten serbest bırakılacaksa kurucusu olması hasebiyle bu soruyu sorma hak ve cesaretinin yalnızca Öcalan’da olduğuna inanıyorum.
Neden olmasın!..
Böylelikle, kitleleri Öcalan’ın ev hapsi için sokağa dökenlerin şimdilerde halkı, ev hapsinde tutma taktikleri de boşa çıkarılmış olur diye düşünüyorum.
Nihayetinde onlarca yıl toplumdan tecrit edilmiş bir katilin "ıslah-ı nefs"i ve etkin pişmanlığını kanıtlaması, kendisine bu olanağın sağlanmasıyla mümkündür.
Kaldı ki bir bebek katiliyle, devlete ait yüzlerce terabaytlık gizli bilgiyi yabancı servislere pas eden ‘Zat’ı, aynı kefeye koyacak da değilim.
Raskolnikov’u referans vermeden söyleyeyim:
Evet gelebilir.
Bu başlangıç, aynı zamanda Orta Doğu’daki “Değerli yalnızlığımız”ı şenlendirip belki de Devlet, Barzani, Öcalan bir masanın etrafında, coğrafyanın yüzlerce yıllık kaderini belirlemede kardeşçe projeleri hayata geçirmenin de başlangıcı olacaktır.
Not:
Çevre yanın ateş eylemeyince”
:
Medya Berberi
Ahmet Beyaz, dikGAZETE.com için yazdı
Başlığı, tıraşa gelen derin bağlantılı bir müşterimden duydum.
Medya Berberi olarak, akan kanı durdurma konusundaki deneyim ve donanımı tıraş esnasında sebep olduğum kazalara borçluyum.
Kulağımın dibinde her türlü merminin vızıldadığı sokaklarda dolaşıp, savaşın acımasızlığını fotoğrafladığım gazetecilik yıllarımda bu duruma bizzat tanıklık ettiğimi de ekleyerek, tıraşı kesip konuya gireyim.
Malum, ağzı sulananın postu serdiği Orta Doğu’da emperyalist güçler, bizi birbirimize kırdırıp geleceğimizi ipotek altına almak için oyun üstüne oyun kuruyor.
“Özyönetim” ilanıyla halkın yaşam iradesine çöken Kandil esnafı ise ithal husumet tohumları ekmeye devam ediyor.
Ürettiği hormonlu gerilim, karşılık bulmayınca, halkın yararlandığı Ambulans, Okul, Hastane benzeri saldırılara başvurmaktan da geri durmuyor.
Amaç, yıldırma, bezdirme ve oluşacak zafiyetten çıkar sağlama…
Halka rağmen, Halk için!..
Demirtaş, önüne konan tarihi fırsatı değerlendirmek yerine Kandil’in çizdiği yol haritasına biat ederek aldığı oyları hendeklere boşaltırken aynı zamanda yaşamın, kasıtlı olarak zorlaştırılan kurgusuna hizmet sunmaktan da geri durmuyor.
Özyönetim’in üvey evlatları ise kan, gözyaşı ve göç dalgasıyla meçhul mağduriyetlere sığınmak için bölgeden uzaklaşıyor.
7 Haziran sonrası yalan olan Demirtaş, hendekler aracılığıyla kanın nehre dönüşmesini bekleyen ve bu umutla ellerini ovuşturan emperyalist güçlerin açık bıraktığı kapılar dâhil olmak üzere, kendine gerçek süsü vererek dolaşıp, çalmadık kapı bırakmıyor.
“Sota”da görüşüp aynı potada erimek...
“Biji Serok!..” (Sen doldur) Yani…
Gelelim çalınmadık kapıya…
Atmosferde asılı duran ve cesaret gerektiren bir soruyla; Kandil’in insaf ve inisiyatifine terk edilen Sur, Şırnak Cizre’de yaşayanların kapılarını çalıp; Öz-Yönetim’e tamam mı, devam mı!..
Bu soruyu kim soracak!
Duyumum doğru, yani Öcalan gerçekten serbest bırakılacaksa kurucusu olması hasebiyle bu soruyu sorma hak ve cesaretinin yalnızca Öcalan’da olduğuna inanıyorum.
Neden olmasın!..
Böylelikle, kitleleri Öcalan’ın ev hapsi için sokağa dökenlerin şimdilerde halkı, ev hapsinde tutma taktikleri de boşa çıkarılmış olur diye düşünüyorum.
Nihayetinde onlarca yıl toplumdan tecrit edilmiş bir katilin "ıslah-ı nefs"i ve etkin pişmanlığını kanıtlaması, kendisine bu olanağın sağlanmasıyla mümkündür.
Kaldı ki bir bebek katiliyle, devlete ait yüzlerce terabaytlık gizli bilgiyi yabancı servislere pas eden ‘Zat’ı, aynı kefeye koyacak da değilim.
Raskolnikov’u referans vermeden söyleyeyim:
Evet gelebilir.
Bu başlangıç, aynı zamanda Orta Doğu’daki “Değerli yalnızlığımız”ı şenlendirip belki de Devlet, Barzani, Öcalan bir masanın etrafında, coğrafyanın yüzlerce yıllık kaderini belirlemede kardeşçe projeleri hayata geçirmenin de başlangıcı olacaktır.
Not:
Çevre yanın ateş eylemeyince”
:
Medya Berberi
Ahmet Beyaz, dikGAZETE.com için yazdı