ÖLÜM ÜZERİNE…

ÖLÜM ÜZERİNE…

Kendisine verilen bunca imkan ve fırsatı geçici heveslere kurban ettikten sonra, gerçek mutluluğu aramaya başlamıştı…

Fakat her arayışında aynı tuzağa düşüyor, dünyevi arzulara/hırslara ve kibrine kanıyordu.

Sonra anladı ki tüketilmiş arzuların ve hırslarlarının ‘Ruh'unda bıraktığı izlerden kurtulmalıydı…

Şimdi geriye kalan bütün zamanını bu izleri silmek için harcayacak ve yeniden aramaya başlayacaktı ki artık bunun için de zamanı kalmadığını farketti…

Çünkü, dünyevi arzularla birlikte koca bir ömrü de tüketmişti…

Gerçek huzura/mutluluğa kavuşamamanın yüreğinde bıraktığı sızıyla ölecekti, suçluluğunu bildiği için buna isyan da edemiyordu.

Tek istediği son bir şanstı, ama bu mümkün değildi, çünkü mevcut yaşamının geriye sarılması olanaksızdı…

Bu hikaye, onun için çok dramatik şekilde bitiyordu ama onun bu son çırpınışını/çabasını gören biri vardı elbette…

O, mevcut ömrü içinde, birşeyleri düzeltecek kadar vakit isterken, kendisine pişmanlık duymadan inşa edebileceği yeni bir hayatın verileceğinden habersizdi…

Tanrı'nın rahmeti, ölüm üzerine değil; yaşam üzerinedir…

*

Severek inanmanın ve inanarak bir yola koyulmanın verdiği güven duygusundan yoksun bırakılmış bir nesil, umutsuzluğun yarattığı girdaplara mahkum olarak karanlığa doğru sürüklenecektir.

Umutsuzluğun, kuyu gibi derinleşen ve derinleştikçe bezginleştiren ve mezarlaşan karanlığından yeni yetişen nesli kurtarmak istiyorsak;

Onlara, birşeye karşı mücadele etmenin, birşeye inanmanın ve yeni birşey yapabilme gayretinin heyecanını yansıtmalıyız.

*

Yağmurlar mürekkep, yeryüzü defter olsa…

İnsanlar kalem olup, bir hikâye yazılmaya başlansa…

Başlangıçtan sona kadar 'Melek'ler bunu okusa...

Bu İlahi senaryolar sadece senin için yazılsa....

"Kaleme ve satır satır yazdıklarına Andolsun" -Kalem/(Nûn)-1-

.

Cengiz Han Güven, dikGAZETE.com

Kendisine verilen bunca imkan ve fırsatı geçici heveslere kurban ettikten sonra, gerçek mutluluğu aramaya başlamıştı…

Fakat her arayışında aynı tuzağa düşüyor, dünyevi arzulara/hırslara ve kibrine kanıyordu.

Sonra anladı ki tüketilmiş arzuların ve hırslarlarının ‘Ruh'unda bıraktığı izlerden kurtulmalıydı…

Şimdi geriye kalan bütün zamanını bu izleri silmek için harcayacak ve yeniden aramaya başlayacaktı ki artık bunun için de zamanı kalmadığını farketti…

Çünkü, dünyevi arzularla birlikte koca bir ömrü de tüketmişti…

Gerçek huzura/mutluluğa kavuşamamanın yüreğinde bıraktığı sızıyla ölecekti, suçluluğunu bildiği için buna isyan da edemiyordu.

Tek istediği son bir şanstı, ama bu mümkün değildi, çünkü mevcut yaşamının geriye sarılması olanaksızdı…

Bu hikaye, onun için çok dramatik şekilde bitiyordu ama onun bu son çırpınışını/çabasını gören biri vardı elbette…

O, mevcut ömrü içinde, birşeyleri düzeltecek kadar vakit isterken, kendisine pişmanlık duymadan inşa edebileceği yeni bir hayatın verileceğinden habersizdi…

Tanrı'nın rahmeti, ölüm üzerine değil; yaşam üzerinedir…

*

Severek inanmanın ve inanarak bir yola koyulmanın verdiği güven duygusundan yoksun bırakılmış bir nesil, umutsuzluğun yarattığı girdaplara mahkum olarak karanlığa doğru sürüklenecektir.

Umutsuzluğun, kuyu gibi derinleşen ve derinleştikçe bezginleştiren ve mezarlaşan karanlığından yeni yetişen nesli kurtarmak istiyorsak;

Onlara, birşeye karşı mücadele etmenin, birşeye inanmanın ve yeni birşey yapabilme gayretinin heyecanını yansıtmalıyız.

*

Yağmurlar mürekkep, yeryüzü defter olsa…

İnsanlar kalem olup, bir hikâye yazılmaya başlansa…

Başlangıçtan sona kadar 'Melek'ler bunu okusa...

Bu İlahi senaryolar sadece senin için yazılsa....

"Kaleme ve satır satır yazdıklarına Andolsun" -Kalem/(Nûn)-1-

.

Cengiz Han Güven, dikGAZETE.com