Suriyeliler… Huzura susamış bir halk
Suriyeliler… Huzura susamış bir halk
- 09-06-2022 18:20
- 2198
- 09-06-2022 18:20
- 2198
SURİYELİLER…
HUZURA SUSAMIŞ BİR HALK
Yüz küsur yıl önce…
İmparatorluğun parçalanmaya yüz tuttuğu bir zamanda…
Suriye…
Büyük bir kavganın içinde…
Ve…
Nasıl bölüşülüp yutulacağı üzerinde kafa yorulan bir bölgeydi.
SURİYE – FİLİSTİN CEPHESİ DÜŞÜYOR…
Suriyelilerin çilesi, mezkûr cephenin düşmesi ile başladı.
İngilizleri durdurmak için teşkil edilen Yıldırım Orduları, büyük bir yenilgi alarak geri çekildi.
Bu ordular 4,7 ve 8. Ordulardan müteşekkil olup
7. Ordunun komutanı M. Kemal Paşa idi.
BİLAD-I ŞAM’DA KARA GÜNLER BAŞLIYOR!..
Ordularımızın geri çekilmesiyle Bilad-ı Şam (Suriye –Lübnan-Filistin/İsrail- Ürdün) olarak bilinen bölge, İngiliz ve Fransızlara bırakılmış oldu.
ABD ve Rusya’nın henüz etkin olmadığı bu bölgede Suriye ve Lübnan, Fransızların payına, geri kalan bölge İngilizlerin hakimiyetine geçmiş oldu.
Bundan sonra Suriyeliler için artık kara günler böylece başlamış oldu.
SURİYE KRALININ M. KEMAL PAŞA’YA TEKLİFİ…
Batılı müstevlilerin bölgeye çöktüğünü gören halk, Suriye Genel Meclisi’nce seçilen Kral Faysal’ı sıkıştırarak M. Kemal Paşa’ya gönderip, tekrar beraber olmamız için teklifte bulunmasını söylerler.
O sırada
Yunanlarla savaş halinde olmamızdan dolayı (1920) M. Kemal Paşa, Kral Faysal’a;
Her iki ülkenin savaşta olduğunu,
Suriye’nin ise durumunun meşkûk (karışık) olduğu (Suriye’de Fransızlarla İngilizler çekişme halinde ve halk bağımsızlık mücadelesi veriyor) her iki ülke bağımsızlığını elde ettikten sonra
Suriye-Türkiye birleşmesinin konuşulabileceğini söyler.
MECLİS GİZLİ OTURUMU…
M. Kemal Paşa, bu mevzuyu meclisin gizli oturumunda şöyle ifade eder:
Aslında Kral Faysal’ın birleşmeden yana olmadığını ama halk
kendisini sıkıştırdığı için bu teklifi kendilerine getirdiğini söyler.
ŞÜKRİ EL KUVVETLİ, TEKRAR BİRLEŞME TEKLİFİ GETİRİYOR…
1924 yılında Fransız mandası olan Suriye, aralıklarla bağımsızlık mücadelesi vermeye başlar.
Bağımsızlık mücadele önderlerinden Şükri El Kuvvetli, 1943’te devlet başkanı seçilir.
3 yıl sonra Suriye bağımsızlığına kavuşur.
-Şükri El Kuvvetli-
Bu sırada, soyadından Türk olduğu belli olan (Tarihçi Murat Bardakçı, Konyalı olduğunu söylüyor) El Kuvvetli, Türkiye’ye tekrar birleşme teklifi getirir…
Ama yine red cevabını alır.
DARBELER ÜLKESİ SURİYE…
Uzun süren mücadeleden sonra Fransızlar bir sürü fitne-fesat bırakarak ülkeyi terk etti ama Suriye, bu sefer batı ile doğu (ABD-Sovyet Rusya) arasında bir çekişme alanına döndü.
Bu çekişme neticesinde arka arkaya gelen darbelerle Suriye, 1963 yılına kadar adeta bir darbeler fırtınası yaşadı.
Öyle ki,
Erken kalkan darbe yapar oldu.
Nihayet
Sovyet Rusya yanlısı görünen Baas Partisi, 1963 yılında son darbeyi yaparak iktidar olur.
ÇİLEKEŞ SURİYE…
1963’te Baas Partisi iktidar oldu ama daha fenası 1970’te bu sefer Nusayri Esad ailesi ipleri eline aldı.
Yani Suriyeliler, Tek parti diktatöryasından tek aile diktatöryasının eline düşmüş oldu.
HAFIZ ESAD - BEŞŞAR ESAD VE ARAP BAHARI…
1970’ten 2000 yılına kadar Hafız Esad Suriye’yi demir yumrukla yönetti.
2000 yılında ölünce oğlu Beşşar Esad başa geçti.
Önceleri halkına daha insani niyetle yaklaşan Beşşar Esad, başta halkın güvenini kazanır gibi oldu.
Halk…
Eski yaşanan hadiselerin üstüne sünger çekmeye hazırdı.
Çünkü…
Artık huzura susamış, insanca yaşamak istiyordu.
Türkiye de bu Beşşar’ın bu halinden memnundu.
Bunun için sınır kapıları açıldı, ortak bakanlar kurulu toplantıları yapılmaya vs. başlanmıştı.
Neredeyse…
Kral Faysal ve Şükri El Kuvvetli’nin hayali gerçekleşiyordu ama…
ARAP BAHARI FİTNESİ…
Ama...
Bu yakınlaşma, batılı müstevlilerin hoşuna gidecek bir gelişme değildi.
Suriyelilere bir lokma huzuru fazla gören batılı emperyalistler,
Suriye-Türkiye yakınlaşmasından büyük bir rahatsızlık duyarak
Tunus’ta başlattıkları Arap Baharı fitnesini Suriye’ye sıçratmayı başardılar.
Bana göre Arap Baharı denilen fitne, dadece Suriye için tasarlandı ve netice alındı.
Çünkü…
Diğer ülkelerde durum eski tas eski hamam (Libya hariç)…
Ancak şu var ki;
Suriye’de de işler batılı müstevlilerin istediği gibi gitmiyor.
Çünkü;
Türkiye eski Türkiye değil.
SURİYE’DEN SONRA TÜRKİYE…
Suriye’yi karıştırıp parçaladıktan sonra...
Türkiye’ye yönelmeyi hesaplayan emperyalistler, hesap etmedikleri bir şeyle karşılaştılar.
PENÇE…
Amerika ve Rusya’nın işgal ettiği bölgeye Türkiye’nin yanaşmaya cesaret edemeyeceğini, bilhassa YPG kontrolündeki bölgelerde Amerikalı danışmanlar(!) varken Türkiye’nin o bölgeleri vurmayı aklından bile geçiremeyeceğinin hesabını yapanlar fena şekilde yanıldı.
Türkiye…
Bölgeye 5 kere müdahele ederek planlarını başlarına geçirdi. (Şimdi altıncısı için hazırlık yapılıyor)
Batılılar çok iyi plan yapıyor ama bu sefer o planları tutmadı.
Çünkü…
Artık eski Türkiye yok…
BİR EŞYA GİBİ GÖRDÜĞÜMÜZ SURİYELİLER!..
Kısaca...
Suriyelilerin yüz yıldır bitmeyen çilelerini anlatmaya çalıştım.
Bugün…
Başlarına gelen felaketten dolayı, başta ülkemiz olmak üzere dünyanın dört bir tarafına dağılmış vaziyetteler.
Kendilerinden bahsedilirken bir eşyadan bahseder gibi,
“Şöyle gönderelim! Böyle yapalım! Bu kadar misafirlik yeter.. davul zurna ile göndereceğiz vs.” gibi insan onurunu zedeleyecek şekilde konuşmalar yapılıyor.
Sanki…
Suriye’de savaş bitmiş, herşey normale dönmüş
Veya…
Başka bir ülke Suriye’ye saldırmış da bunlar da kaçarak ülkemize sığınmış gibi muamele yapılıyor.
Hâlbuki onlar…
Harekât yaptığımız Kuzey Suriye’de ordumuzla omuz omuza mücadele veriyor…
Emperyalistlerin o hattı geçip Türkiye’ye zarar vermemeleri için bizim askerimizle beraber kanlarını akıtıyorlar.
Suriye’nin kuzey hattı (Allah muhafaza) yıkılırsa!..
Oraya YPG vs. gibi terör örgütleri eliyle ABD’nin konuşlanacağı malumdur.
Böylece Amerika, doğu (Gürcistan) batı (Yunanistan ve Bulgaristan) ve güneyden bizi çembere almış olacak.
Dünya güç dengesinin yeniden kurulduğu bir zamanda Suriyelilerle ilgili atacağımız adımlar çok önemli.
Çünkü;
Türkiye Türkiye’den, Suriye Suriye’den ibaret değil…
.
Emin Batur, dikGAZETE.com
SURİYELİLER…
HUZURA SUSAMIŞ BİR HALK
Yüz küsur yıl önce…
İmparatorluğun parçalanmaya yüz tuttuğu bir zamanda…
Suriye…
Büyük bir kavganın içinde…
Ve…
Nasıl bölüşülüp yutulacağı üzerinde kafa yorulan bir bölgeydi.
SURİYE – FİLİSTİN CEPHESİ DÜŞÜYOR…
Suriyelilerin çilesi, mezkûr cephenin düşmesi ile başladı.
İngilizleri durdurmak için teşkil edilen Yıldırım Orduları, büyük bir yenilgi alarak geri çekildi.
Bu ordular 4,7 ve 8. Ordulardan müteşekkil olup
7. Ordunun komutanı M. Kemal Paşa idi.
BİLAD-I ŞAM’DA KARA GÜNLER BAŞLIYOR!..
Ordularımızın geri çekilmesiyle Bilad-ı Şam (Suriye –Lübnan-Filistin/İsrail- Ürdün) olarak bilinen bölge, İngiliz ve Fransızlara bırakılmış oldu.
ABD ve Rusya’nın henüz etkin olmadığı bu bölgede Suriye ve Lübnan, Fransızların payına, geri kalan bölge İngilizlerin hakimiyetine geçmiş oldu.
Bundan sonra Suriyeliler için artık kara günler böylece başlamış oldu.
SURİYE KRALININ M. KEMAL PAŞA’YA TEKLİFİ…
Batılı müstevlilerin bölgeye çöktüğünü gören halk, Suriye Genel Meclisi’nce seçilen Kral Faysal’ı sıkıştırarak M. Kemal Paşa’ya gönderip, tekrar beraber olmamız için teklifte bulunmasını söylerler.
O sırada
Yunanlarla savaş halinde olmamızdan dolayı (1920) M. Kemal Paşa, Kral Faysal’a;
Her iki ülkenin savaşta olduğunu,
Suriye’nin ise durumunun meşkûk (karışık) olduğu (Suriye’de Fransızlarla İngilizler çekişme halinde ve halk bağımsızlık mücadelesi veriyor) her iki ülke bağımsızlığını elde ettikten sonra
Suriye-Türkiye birleşmesinin konuşulabileceğini söyler.
MECLİS GİZLİ OTURUMU…
M. Kemal Paşa, bu mevzuyu meclisin gizli oturumunda şöyle ifade eder:
Aslında Kral Faysal’ın birleşmeden yana olmadığını ama halk
kendisini sıkıştırdığı için bu teklifi kendilerine getirdiğini söyler.
ŞÜKRİ EL KUVVETLİ, TEKRAR BİRLEŞME TEKLİFİ GETİRİYOR…
1924 yılında Fransız mandası olan Suriye, aralıklarla bağımsızlık mücadelesi vermeye başlar.
Bağımsızlık mücadele önderlerinden Şükri El Kuvvetli, 1943’te devlet başkanı seçilir.
3 yıl sonra Suriye bağımsızlığına kavuşur.
-Şükri El Kuvvetli-
Bu sırada, soyadından Türk olduğu belli olan (Tarihçi Murat Bardakçı, Konyalı olduğunu söylüyor) El Kuvvetli, Türkiye’ye tekrar birleşme teklifi getirir…
Ama yine red cevabını alır.
DARBELER ÜLKESİ SURİYE…
Uzun süren mücadeleden sonra Fransızlar bir sürü fitne-fesat bırakarak ülkeyi terk etti ama Suriye, bu sefer batı ile doğu (ABD-Sovyet Rusya) arasında bir çekişme alanına döndü.
Bu çekişme neticesinde arka arkaya gelen darbelerle Suriye, 1963 yılına kadar adeta bir darbeler fırtınası yaşadı.
Öyle ki,
Erken kalkan darbe yapar oldu.
Nihayet
Sovyet Rusya yanlısı görünen Baas Partisi, 1963 yılında son darbeyi yaparak iktidar olur.
ÇİLEKEŞ SURİYE…
1963’te Baas Partisi iktidar oldu ama daha fenası 1970’te bu sefer Nusayri Esad ailesi ipleri eline aldı.
Yani Suriyeliler, Tek parti diktatöryasından tek aile diktatöryasının eline düşmüş oldu.
HAFIZ ESAD - BEŞŞAR ESAD VE ARAP BAHARI…
1970’ten 2000 yılına kadar Hafız Esad Suriye’yi demir yumrukla yönetti.
2000 yılında ölünce oğlu Beşşar Esad başa geçti.
Önceleri halkına daha insani niyetle yaklaşan Beşşar Esad, başta halkın güvenini kazanır gibi oldu.
Halk…
Eski yaşanan hadiselerin üstüne sünger çekmeye hazırdı.
Çünkü…
Artık huzura susamış, insanca yaşamak istiyordu.
Türkiye de bu Beşşar’ın bu halinden memnundu.
Bunun için sınır kapıları açıldı, ortak bakanlar kurulu toplantıları yapılmaya vs. başlanmıştı.
Neredeyse…
Kral Faysal ve Şükri El Kuvvetli’nin hayali gerçekleşiyordu ama…
ARAP BAHARI FİTNESİ…
Ama...
Bu yakınlaşma, batılı müstevlilerin hoşuna gidecek bir gelişme değildi.
Suriyelilere bir lokma huzuru fazla gören batılı emperyalistler,
Suriye-Türkiye yakınlaşmasından büyük bir rahatsızlık duyarak
Tunus’ta başlattıkları Arap Baharı fitnesini Suriye’ye sıçratmayı başardılar.
Bana göre Arap Baharı denilen fitne, dadece Suriye için tasarlandı ve netice alındı.
Çünkü…
Diğer ülkelerde durum eski tas eski hamam (Libya hariç)…
Ancak şu var ki;
Suriye’de de işler batılı müstevlilerin istediği gibi gitmiyor.
Çünkü;
Türkiye eski Türkiye değil.
SURİYE’DEN SONRA TÜRKİYE…
Suriye’yi karıştırıp parçaladıktan sonra...
Türkiye’ye yönelmeyi hesaplayan emperyalistler, hesap etmedikleri bir şeyle karşılaştılar.
PENÇE…
Amerika ve Rusya’nın işgal ettiği bölgeye Türkiye’nin yanaşmaya cesaret edemeyeceğini, bilhassa YPG kontrolündeki bölgelerde Amerikalı danışmanlar(!) varken Türkiye’nin o bölgeleri vurmayı aklından bile geçiremeyeceğinin hesabını yapanlar fena şekilde yanıldı.
Türkiye…
Bölgeye 5 kere müdahele ederek planlarını başlarına geçirdi. (Şimdi altıncısı için hazırlık yapılıyor)
Batılılar çok iyi plan yapıyor ama bu sefer o planları tutmadı.
Çünkü…
Artık eski Türkiye yok…
BİR EŞYA GİBİ GÖRDÜĞÜMÜZ SURİYELİLER!..
Kısaca...
Suriyelilerin yüz yıldır bitmeyen çilelerini anlatmaya çalıştım.
Bugün…
Başlarına gelen felaketten dolayı, başta ülkemiz olmak üzere dünyanın dört bir tarafına dağılmış vaziyetteler.
Kendilerinden bahsedilirken bir eşyadan bahseder gibi,
“Şöyle gönderelim! Böyle yapalım! Bu kadar misafirlik yeter.. davul zurna ile göndereceğiz vs.” gibi insan onurunu zedeleyecek şekilde konuşmalar yapılıyor.
Sanki…
Suriye’de savaş bitmiş, herşey normale dönmüş
Veya…
Başka bir ülke Suriye’ye saldırmış da bunlar da kaçarak ülkemize sığınmış gibi muamele yapılıyor.
Hâlbuki onlar…
Harekât yaptığımız Kuzey Suriye’de ordumuzla omuz omuza mücadele veriyor…
Emperyalistlerin o hattı geçip Türkiye’ye zarar vermemeleri için bizim askerimizle beraber kanlarını akıtıyorlar.
Suriye’nin kuzey hattı (Allah muhafaza) yıkılırsa!..
Oraya YPG vs. gibi terör örgütleri eliyle ABD’nin konuşlanacağı malumdur.
Böylece Amerika, doğu (Gürcistan) batı (Yunanistan ve Bulgaristan) ve güneyden bizi çembere almış olacak.
Dünya güç dengesinin yeniden kurulduğu bir zamanda Suriyelilerle ilgili atacağımız adımlar çok önemli.
Çünkü;
Türkiye Türkiye’den, Suriye Suriye’den ibaret değil…