Türkiye, ŞİÖ ve BRİCS üyesi olacak mı?

Türkiye, ŞİÖ ve BRİCS üyesi olacak mı?

Türkiye, ŞİÖ ve BRİCS üyesi olacak mı? Türkiye, ŞİÖ ve BRİCS üyesi olacak mı?

ST. PETERSBURG

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Eylül ayında Özbekistan'ın Semerkant kentinde düzenlenecek Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesine katılmayı planladığını açıkladı. 

Bu öneri, Rusya'nın Soçi kentinde iki liderin görüşmesi sırasında Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yapıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendi söylemlerine göre toplantıya katılmaya ve beklentileri ayrıntılı olarak tartışmaya hazır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri önemli: “Şanghay Beşlisi’nin gerek üyeleri gerek gözlemci ya da diyalog ortağı olarak oraya katılacak olanlarla biz de beraber olalım diyoruz. Örneğin Çin geliyor, öbür tarafta Suud gelecek, Katar gelecek. Orada onlarla bir arada olmayı hedefliyoruz."

Şanghay İşbirliği Örgütü: Çin, Rusya, Kazakistan, Tacikistan, Kırgızistan, Özbekistan, Hindistan ve Pakistan'ı içerisinde bulunduran oldukça önemli bir uluslararası örgüttür. 

Eylül 2022'de İran'ın örgüte tam üye olması planlanıyor. 

ŞİÖ, dünya nüfusunun yüzde 50'sinden fazlasını ve dünya GSYİH'sının yüzde 32'sini oluşturuyor.

Bir ilginç gelişme daha var: Geçtiğimiz günlerde Ankara’nın BRICS’e katılma olasılığını düşündüğü ortaya çıktı. 

BRICS Uluslararası Forum Başkanı Purnima Anand, organizasyonun 2023 yılındaki zirvesinde Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistan gibi devletlerin katılımına karar verilmesinin mümkün olduğunu açıkladı.

Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Bu konunun da Soçi Zirvesi’nde konuşulduğundan kulislerde bahsediliyor.

BRICS ülkeleri, bugün dünya nüfusunun yüzde 42'sini ve dünya GSYİH'sının yüzde 27'sini ve dünya topraklarının yüzde 26'sını oluşturuyor. Altyapı projelerini ve sürdürülebilir kalkınma projelerini finanse etmek için 100 milyar Dolar sermayeli uluslararası bir finans kuruluşu olan "BRICS Yeni Kalkınma Bankası" kuruldu. 

Organizasyon: Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'yı içeriyor. 

Yakın gelecekte İran ve Arjantin de bu ülkeler arasına katılacak.

Türkiye'nin BRICS üyeliğinin Rusya tarafından destekleneceğine şüphe yok. 

Çin de böylesine etkili bir oyuncunun bu bloğa katılmasıyla ilgileniyor. Çin lideri Xi Jinping yaptığı konuşmada, katılımcı ülkelerin birliğe yeni, benzer düşünen insanları dahil etme sürecini hızlandırmaları gerektiğini söyledi: "Doğal olarak, yeni üyeler BRICS işbirliğine taze kan verecek, bu BRICS’in temsilini ve yetkisini artıracaktır."

Bu arka plana karşı Batılı ülkeler, Türkiye'nin Çin ve Rusya'nın öncü rolüne sahip ülkelerin birliğine ilgi duymasından duydukları endişeyi dile getiriyorlar. 

Financial Times'ın daha önce Batılı kaynaklara atıfta bulunarak yazdığı gibi; Batılı politikacılar Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarına şaşırdı. 

Financial Times’a göre; Avrupa, endişelerini Ankara'ya iletmeye çalışıyor. Gazetenin kaynağı, Türkiye'ye karşı olası kısıtlayıcı tedbirler konusunun henüz Brüksel'de resmi düzeyde tartışılmadığını da sözlerine ekledi.

Vaşington ve Pekin arasındaki ilişkilerde Tayvan ve Güney Çin Denizi çevresinde artan gerilimlerin arka planında, ABD'nin Asya-Pasifik bölgesindeki bölgesel ekonomik ve siyasi bloklarını giderek daha fazla teşvik etmesi de oldukça önemli duruyor. 

Bu amaçla Amerika Birleşik Devletleri, Japonya, Güney Kore, Hindistan, Avustralya ve bir dizi başka ülkenin katıldığı IPEF (Refah için Hint-Pasifik Ekonomik Çerçevesi) ve PGII (Küresel Altyapı ve Yatırım Ortaklığı) ekonomik projeleri oluşturdu. 

Buna paralel olarak, Amerika Birleşik Devletleri bu ülkelerle AUKUS ve QUAD savunma ittifakları geliştiriyor. Aynı zamanda Vaşington, bu eylemlerin amacının Çin'i izole etmek olduğu gerçeğini de gizlemiyor.

Türkiye'nin Avrupa ve Asya arasında avantajlı bir coğrafi konuma sahip olduğunu unutmamak gerekir. 

Ulaştırma potansiyelimizi geliştirmekten ziyade; ekonomik ve politik tercihler alabilir ve uzmanlara göre 2030 yılına kadar dünya GSYİH'sının yüzde 70'ini oluşturacak olan Avrupa pazarları ile Asya-Pasifik bölgesi arasında ekonomik bir köprü haline gelebiliriz.

Ülkemizin bu pazardaki ekonomik varlığını daha aktif bir şekilde artırması, bölge ülkeleriyle ticaret ve lojistik bağlarını geliştirmesi gerekiyor. Bunu yapmak için Ankara, Çin'deki Hainan Adası'ndaki Boao Asya Forumu ve Rusya'nın Vladivostok kentindeki Doğu Ekonomik Forumu gibi Asya'daki en büyük ekonomik forumlara katılmalıdır.

Dünyada meydana gelen olayların bir analizi, Amerika Birleşik Devletleri ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki ekonomik savaşın kazananının, dünyanın en büyük ekonomisi olarak konumunu güçlendirecek olan Pekin olacağı sonucuna varmamızı sağlıyor. 

Türkiye, dünya ekonomisinin yaklaşmakta olan yeniden yapılanmasına hazırlanmalı ve küresel işbölümünde uygun bir yer alma şansını kaçırmamalıdır. 

Bu bağlamda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ŞİÖ ve BRICS birliklerine entegrasyon yolunda izlediği yol doğru ve ileri görüşlü olarak kabul edilebilir.

.

İlber Vasfi Sel, dikGAZETE.com

ST. PETERSBURG

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Eylül ayında Özbekistan'ın Semerkant kentinde düzenlenecek Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesine katılmayı planladığını açıkladı. 

Bu öneri, Rusya'nın Soçi kentinde iki liderin görüşmesi sırasında Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yapıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendi söylemlerine göre toplantıya katılmaya ve beklentileri ayrıntılı olarak tartışmaya hazır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri önemli: “Şanghay Beşlisi’nin gerek üyeleri gerek gözlemci ya da diyalog ortağı olarak oraya katılacak olanlarla biz de beraber olalım diyoruz. Örneğin Çin geliyor, öbür tarafta Suud gelecek, Katar gelecek. Orada onlarla bir arada olmayı hedefliyoruz."

Şanghay İşbirliği Örgütü: Çin, Rusya, Kazakistan, Tacikistan, Kırgızistan, Özbekistan, Hindistan ve Pakistan'ı içerisinde bulunduran oldukça önemli bir uluslararası örgüttür. 

Eylül 2022'de İran'ın örgüte tam üye olması planlanıyor. 

ŞİÖ, dünya nüfusunun yüzde 50'sinden fazlasını ve dünya GSYİH'sının yüzde 32'sini oluşturuyor.

Bir ilginç gelişme daha var: Geçtiğimiz günlerde Ankara’nın BRICS’e katılma olasılığını düşündüğü ortaya çıktı. 

BRICS Uluslararası Forum Başkanı Purnima Anand, organizasyonun 2023 yılındaki zirvesinde Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistan gibi devletlerin katılımına karar verilmesinin mümkün olduğunu açıkladı.

Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Bu konunun da Soçi Zirvesi’nde konuşulduğundan kulislerde bahsediliyor.

BRICS ülkeleri, bugün dünya nüfusunun yüzde 42'sini ve dünya GSYİH'sının yüzde 27'sini ve dünya topraklarının yüzde 26'sını oluşturuyor. Altyapı projelerini ve sürdürülebilir kalkınma projelerini finanse etmek için 100 milyar Dolar sermayeli uluslararası bir finans kuruluşu olan "BRICS Yeni Kalkınma Bankası" kuruldu. 

Organizasyon: Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'yı içeriyor. 

Yakın gelecekte İran ve Arjantin de bu ülkeler arasına katılacak.

Türkiye'nin BRICS üyeliğinin Rusya tarafından destekleneceğine şüphe yok. 

Çin de böylesine etkili bir oyuncunun bu bloğa katılmasıyla ilgileniyor. Çin lideri Xi Jinping yaptığı konuşmada, katılımcı ülkelerin birliğe yeni, benzer düşünen insanları dahil etme sürecini hızlandırmaları gerektiğini söyledi: "Doğal olarak, yeni üyeler BRICS işbirliğine taze kan verecek, bu BRICS’in temsilini ve yetkisini artıracaktır."

Bu arka plana karşı Batılı ülkeler, Türkiye'nin Çin ve Rusya'nın öncü rolüne sahip ülkelerin birliğine ilgi duymasından duydukları endişeyi dile getiriyorlar. 

Financial Times'ın daha önce Batılı kaynaklara atıfta bulunarak yazdığı gibi; Batılı politikacılar Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarına şaşırdı. 

Financial Times’a göre; Avrupa, endişelerini Ankara'ya iletmeye çalışıyor. Gazetenin kaynağı, Türkiye'ye karşı olası kısıtlayıcı tedbirler konusunun henüz Brüksel'de resmi düzeyde tartışılmadığını da sözlerine ekledi.

Vaşington ve Pekin arasındaki ilişkilerde Tayvan ve Güney Çin Denizi çevresinde artan gerilimlerin arka planında, ABD'nin Asya-Pasifik bölgesindeki bölgesel ekonomik ve siyasi bloklarını giderek daha fazla teşvik etmesi de oldukça önemli duruyor. 

Bu amaçla Amerika Birleşik Devletleri, Japonya, Güney Kore, Hindistan, Avustralya ve bir dizi başka ülkenin katıldığı IPEF (Refah için Hint-Pasifik Ekonomik Çerçevesi) ve PGII (Küresel Altyapı ve Yatırım Ortaklığı) ekonomik projeleri oluşturdu. 

Buna paralel olarak, Amerika Birleşik Devletleri bu ülkelerle AUKUS ve QUAD savunma ittifakları geliştiriyor. Aynı zamanda Vaşington, bu eylemlerin amacının Çin'i izole etmek olduğu gerçeğini de gizlemiyor.

Türkiye'nin Avrupa ve Asya arasında avantajlı bir coğrafi konuma sahip olduğunu unutmamak gerekir. 

Ulaştırma potansiyelimizi geliştirmekten ziyade; ekonomik ve politik tercihler alabilir ve uzmanlara göre 2030 yılına kadar dünya GSYİH'sının yüzde 70'ini oluşturacak olan Avrupa pazarları ile Asya-Pasifik bölgesi arasında ekonomik bir köprü haline gelebiliriz.

Ülkemizin bu pazardaki ekonomik varlığını daha aktif bir şekilde artırması, bölge ülkeleriyle ticaret ve lojistik bağlarını geliştirmesi gerekiyor. Bunu yapmak için Ankara, Çin'deki Hainan Adası'ndaki Boao Asya Forumu ve Rusya'nın Vladivostok kentindeki Doğu Ekonomik Forumu gibi Asya'daki en büyük ekonomik forumlara katılmalıdır.

Dünyada meydana gelen olayların bir analizi, Amerika Birleşik Devletleri ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki ekonomik savaşın kazananının, dünyanın en büyük ekonomisi olarak konumunu güçlendirecek olan Pekin olacağı sonucuna varmamızı sağlıyor. 

Türkiye, dünya ekonomisinin yaklaşmakta olan yeniden yapılanmasına hazırlanmalı ve küresel işbölümünde uygun bir yer alma şansını kaçırmamalıdır. 

Bu bağlamda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ŞİÖ ve BRICS birliklerine entegrasyon yolunda izlediği yol doğru ve ileri görüşlü olarak kabul edilebilir.

.

İlber Vasfi Sel, dikGAZETE.com