Ukrayna Büyükelçisi neden İsmail Gaspıralı’yı Türklere yasaklıyor?

Ukrayna Büyükelçisi neden İsmail Gaspıralı’yı Türklere yasaklıyor?

Ukrayna Büyükelçisi neden İsmail Gaspıralı’yı Türklere yasaklıyor? Ukrayna Büyükelçisi neden İsmail Gaspıralı’yı Türklere yasaklıyor?

Moskova

Tüm Tatar ve Türk Dünyası’nda, muhtemelen, İsmail Gaspıralı’dan daha önemli bir isim daha yoktur. “Türk Milletinin Atası” unvanını da kazanmış bu büyük bilim adamı, aydın ve hümanist İsmail Bey Gaspıralı; Türk Dünyası ve ötesinde halen derin bir takdirle anılmaktadır.

Kırım Tatar Milli Tiyatrosu olarak bilinen “Kırım Tatar Devlet Akademik Müzikal ve Drama Tiyatrosu”nda sergilenen “İki Asır Arasında” adlı oyun, tarihi şahsiyet İsmail Gaspıralı’ya ithaf edildi.

Gösteride nakarat kısmında Gaspıralı’nın ünlü sözü “Dilde, Fikirde ve İşte Birlik” yıllar geçtikçe daha da anlamlı hale geliyor.

Ancak görülen o ki Türkler arasında bu birlik gerçek hayatta yoktur. Çünkü işte birlik yok! 

Nedenini açıklayacağım: Ankara Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, Kırım Tatar Milli Tiyatrosu’nun İsmail Gaspıralı hakkında dünyadaki tek tiyatro gösterisinin Gençlik Parkı’ndaki sahnede sergilenmesini reddetti. 

Bu performansın sergilenmesini, Ukrayna Büyükelçiliği’nin “Rusya’nın Kırım Propogandası”(?) gerekçesiyle Türkiye Dışişleri Bakanlığı’na baskısı üzerine reddettiler. 

Yani, Ukrayna Büyükelçisi, İsmail Gaspıralı’yı Türkiye Dışişleri Bakanlığı yardımıyla Türklere yasakladı!

Babasının soyundan Gaspıralı’nın Türk din adamları hanedanına mensup olduğunu ve etnik olarak Türk olduğunu düşünürsek; Ukraynalı diplomatın Türkiye hariciyesinin yardımıyla, Türklere büyük milliyetçinin hayatı hakkında bir oyun izlemesini yasakladığı ortaya çıkıyor. 

Modern Türk kültür hayatında tarih boyunca böyle bir emsal olmadı: Türklere bir Türk hakkında oyun izlemesi hiçbir zaman yasaklanmadı!

Bir yazar, yayıncı ve tarihçi olarak Türk okuyucularla paylaşmak istediğim birçok soru var. 

Her şeyden önce: Türk Dışişleri Bakanlığı neden insani konularda Ukrayna Büyükelçiliği’nin “emirlerini” körü körüne ve sorgulamadan takip ediyor?

Türkiye, 15 Temmuz Darbe Girişimini düzenleyen FETÖ Terör Örgütünün Ukrayna sorumlularını ve terör örgütünün Ukrayna içindeki yapılanmalarını kapatmasını istediğinde Ukrayna, bunu yapmak için neden bu kadar gecikti?

Hukuki bir sorum daha var: Kapsamlı yaptırım rejimi, aslında birçok Birleşmiş Milletler belgesinde belirtildiği gibi sivil nüfusu etkileyebilecek bir rejim olmamalı; insani nitelikteki mülahazalara dayalı istisnalar yapmalı ve kültürel temaslar ile alakalı alanlarla ilgili olmamalıdır. 

Yaptırım uygulama hakkı, bir bütün olarak Birleşmiş Milletler Şartı bağlamında düşünülmeli ve Şart’ın; kültürel ve insani temaslar da dahil olmak üzere insan haklarına saygının teşvik edilmesini ve temel ilkeleri içeren, uluslararası hukuk normları çerçevesinde, amaç ve ilkelere uygun olarak kullanılmalıdır.

Kırım çevresinde giderek büyüyen bu ihtilafta; demokratik ülkeler için kabul edilemez mücadele yöntemleri her geçen gün daha fazla kullanılıyor. 

Kaldı ki bu eylemler, 2010 yılında kabul edilen uzun vadeli UNESCO Kültürlerin Yakınlaşması Programı’nın uygulanması bağlamında yürütülmektedir. 

Dünyada kültürel anlamda yaptırımların dayatılması, Soğuk Savaş sırasında bile karşıt sistemler olan Sosyalizm ve Emperyalizm tarafından kullanılmayan, olağanüstü bir önlem olduğuna inanıyorum. 

Kültür, insanları birbirleriyle ve tüm dünya uygarlığıyla birleştirir. 

İnsan ve kültürlerarası ilişkileri uyumlu hale getirmek için yollar ve genelleştirilmiş yaklaşımlar arayışı teşvik eder.

Kültürlerarası diyaloğun ve yaratıcı temasların yerine yaptırımlar ve kısıtlayıcı önlemler alma politikası; kaçınılmaz olarak devletleri ve halkları yabancılaşmaya ve sınırlandırmaya götürür.

Bu köprüyü yıkmak, Kırım’da yaşayan Türk halklarını Türkiye’deki akrabalarından soyutlama girişimleri, tarihsel gelişimin akışını durdurmaya çalışmakla eş anlamlıdır. 

Böyle bir politika, yalnızca mevcut küresel Türk Dünyasına değil ve bir bütün olarak Müslüman ümmetin temellerine yönelik bir tehdit anlamına da gelir.

.

Dr. Sergey Galani, dikGAZETE.com

-Yazar, Yayıncı ve Tarihçi-

Moskova

Tüm Tatar ve Türk Dünyası’nda, muhtemelen, İsmail Gaspıralı’dan daha önemli bir isim daha yoktur. “Türk Milletinin Atası” unvanını da kazanmış bu büyük bilim adamı, aydın ve hümanist İsmail Bey Gaspıralı; Türk Dünyası ve ötesinde halen derin bir takdirle anılmaktadır.

Kırım Tatar Milli Tiyatrosu olarak bilinen “Kırım Tatar Devlet Akademik Müzikal ve Drama Tiyatrosu”nda sergilenen “İki Asır Arasında” adlı oyun, tarihi şahsiyet İsmail Gaspıralı’ya ithaf edildi.

Gösteride nakarat kısmında Gaspıralı’nın ünlü sözü “Dilde, Fikirde ve İşte Birlik” yıllar geçtikçe daha da anlamlı hale geliyor.

Ancak görülen o ki Türkler arasında bu birlik gerçek hayatta yoktur. Çünkü işte birlik yok! 

Nedenini açıklayacağım: Ankara Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, Kırım Tatar Milli Tiyatrosu’nun İsmail Gaspıralı hakkında dünyadaki tek tiyatro gösterisinin Gençlik Parkı’ndaki sahnede sergilenmesini reddetti. 

Bu performansın sergilenmesini, Ukrayna Büyükelçiliği’nin “Rusya’nın Kırım Propogandası”(?) gerekçesiyle Türkiye Dışişleri Bakanlığı’na baskısı üzerine reddettiler. 

Yani, Ukrayna Büyükelçisi, İsmail Gaspıralı’yı Türkiye Dışişleri Bakanlığı yardımıyla Türklere yasakladı!

Babasının soyundan Gaspıralı’nın Türk din adamları hanedanına mensup olduğunu ve etnik olarak Türk olduğunu düşünürsek; Ukraynalı diplomatın Türkiye hariciyesinin yardımıyla, Türklere büyük milliyetçinin hayatı hakkında bir oyun izlemesini yasakladığı ortaya çıkıyor. 

Modern Türk kültür hayatında tarih boyunca böyle bir emsal olmadı: Türklere bir Türk hakkında oyun izlemesi hiçbir zaman yasaklanmadı!

Bir yazar, yayıncı ve tarihçi olarak Türk okuyucularla paylaşmak istediğim birçok soru var. 

Her şeyden önce: Türk Dışişleri Bakanlığı neden insani konularda Ukrayna Büyükelçiliği’nin “emirlerini” körü körüne ve sorgulamadan takip ediyor?

Türkiye, 15 Temmuz Darbe Girişimini düzenleyen FETÖ Terör Örgütünün Ukrayna sorumlularını ve terör örgütünün Ukrayna içindeki yapılanmalarını kapatmasını istediğinde Ukrayna, bunu yapmak için neden bu kadar gecikti?

Hukuki bir sorum daha var: Kapsamlı yaptırım rejimi, aslında birçok Birleşmiş Milletler belgesinde belirtildiği gibi sivil nüfusu etkileyebilecek bir rejim olmamalı; insani nitelikteki mülahazalara dayalı istisnalar yapmalı ve kültürel temaslar ile alakalı alanlarla ilgili olmamalıdır. 

Yaptırım uygulama hakkı, bir bütün olarak Birleşmiş Milletler Şartı bağlamında düşünülmeli ve Şart’ın; kültürel ve insani temaslar da dahil olmak üzere insan haklarına saygının teşvik edilmesini ve temel ilkeleri içeren, uluslararası hukuk normları çerçevesinde, amaç ve ilkelere uygun olarak kullanılmalıdır.

Kırım çevresinde giderek büyüyen bu ihtilafta; demokratik ülkeler için kabul edilemez mücadele yöntemleri her geçen gün daha fazla kullanılıyor. 

Kaldı ki bu eylemler, 2010 yılında kabul edilen uzun vadeli UNESCO Kültürlerin Yakınlaşması Programı’nın uygulanması bağlamında yürütülmektedir. 

Dünyada kültürel anlamda yaptırımların dayatılması, Soğuk Savaş sırasında bile karşıt sistemler olan Sosyalizm ve Emperyalizm tarafından kullanılmayan, olağanüstü bir önlem olduğuna inanıyorum. 

Kültür, insanları birbirleriyle ve tüm dünya uygarlığıyla birleştirir. 

İnsan ve kültürlerarası ilişkileri uyumlu hale getirmek için yollar ve genelleştirilmiş yaklaşımlar arayışı teşvik eder.

Kültürlerarası diyaloğun ve yaratıcı temasların yerine yaptırımlar ve kısıtlayıcı önlemler alma politikası; kaçınılmaz olarak devletleri ve halkları yabancılaşmaya ve sınırlandırmaya götürür.

Bu köprüyü yıkmak, Kırım’da yaşayan Türk halklarını Türkiye’deki akrabalarından soyutlama girişimleri, tarihsel gelişimin akışını durdurmaya çalışmakla eş anlamlıdır. 

Böyle bir politika, yalnızca mevcut küresel Türk Dünyasına değil ve bir bütün olarak Müslüman ümmetin temellerine yönelik bir tehdit anlamına da gelir.

.

Dr. Sergey Galani, dikGAZETE.com

-Yazar, Yayıncı ve Tarihçi-