Ukrayna'ya silah tedariki konusu ne kadar ciddiye alınıyor?

Ukrayna'ya silah tedariki konusu ne kadar ciddiye alınıyor?

Ukrayna'ya silah tedariki konusu ne kadar ciddiye alınıyor? Ukrayna'ya silah tedariki konusu ne kadar ciddiye alınıyor?

ST. PETERSBURG

Bir ay kadar önce Batılı ülkelerden Ukrayna’ya gelen silahların Kiev yetkililerinin topyekûn yolsuzlukları nedeniyle karaborsaya düştüğünü ve Orta Doğu’da PKK ve diğer bazı terör örgütlerinin eline geçebileceğini anlattım. (1)

Bu açıklamalar her ne kadar Ukraynalı yetkililer tarafından reddedilse de Batı’da güvensizliğe neden oldu. Bugün Vaşington ve diğer Batı başkentlerinde her geçen gün bu hususta ifşalar yayınlanıyor. Bu gerçeğin baskısı altındaki Batı, Ukrayna’nın silahları yeniden sattığını kabul etmek zorunda kalıyor.

Tam da bu konu hakkında, yakın zamanda, Amerikan The Financial TimesNATO ve AB, Ukrayna'nın silah kaçakçılığı riski konusunda alarm veriyor” başlıklı bir makale yayınladı. (2)

ABD’deki adını vermek istemeyen yüksek rütbeli bir kaynağın söylemlerine dayanan makalede şöyle diyor:

Tüm silahlar uçakla Polonya’nın güneyine getiriliyor ve sınıra taşınıyor. Oradan Ukrayna’ya transferi için küçük gruplara bölünüyor ve kamyonlara, kamyonetlere ve bazen de binek araçlara yükleniyor. Şu andan itibaren yerleri hakkında hiçbir bilgimiz yok. Nereye gönderildiği, nerede kullanıldığı; hatta ülkede kalıp kalmadığına dair hiçbir fikrimiz yok.

Temmuz ayındaki AB İçişleri Bakanları Toplantısı’nda Ukrayna’dan silah kaçakçılığı konusu tartışıldı. Aynı zamanda, AB uzmanlarının Ukrayna’daki silah kaçakçılığına karşı mücadele etmek için çalışacakları; Moldova topraklarında bulunacak bir “Destek Merkezi” oluşturulmasına karar verildi.

Bazı Amerikalı ve Avrupalı üst düzey isimlerden de açıklamalar geldi. Örneğin Çekya Savunma Bakanı Jana Černochová: “Silah kaçakçılığından kaçınmak zordur. Bunu eski Yugoslavya’da başaramadık ve muhtemelen Ukrayna’da da önleyemeyeceğiz.” dedi.

Zaten Batılı ülkeler, Ukrayna’ya silah gönderdiğinde hiçbir liste veya veri tabanı kaydı tutmuyor. Bu durum da silah transferinin kontrolünü imkansız hale getiriyor.

Bir diğer husus ise Türkiye’yi oldukça yakından ilgilendiriyor.

Malumumuz gündem konularımızdan birisi Ukrayna tahılının Karadeniz üzerinden tüm dünyaya ihracatı. Bu ticari koridorun içerisinde Türkiye’nin de olacağı aşikar. Ön anlaşmalar yapıldı. Bu noktada kurulacak ticari koridorların içerisinde silah kaçakçılığı yapmanın da mümkün olabileceğini unutmamamız gerekir. Bu nedenle kontrolün sıkı yapılması elzemdir.

Geçtiğimiz ay boyunca Ukrayna’daki silah kaçakçılığının başka boyutlarına dair Batılı kaynaklarda başka kanıtlar da ortaya çıktı.

İtalyan Libero Quotidiano gazetesinde: “Ukrayna, firariler için Rus tarifesi: Kiev ordusuna ihanet etmeleri için ne kadar ödüyorlar?” başlıklı bir makale yayınlandı. (3)

Makalenin yazarı, Ukrayna ordusunun Rus kuvvetlerine Batılı teçhizatları sattığını ve silahları kimsenin umurunda olmayan bir yerde bıraktığını yazdı.

Makale, daha da ilginç bir şekilde devam ediyor: “… Rusya pekala bu konularla ilgileniyor. Çünkü böylece az parayla etkili silahlar alabilirler. Daha sonra da bu teçhizatları söküp ters mühendislik marifetiyle Rus savunma sanayisi yerleşkelerinde inceleyerek yeni teknoloji Batı silahlarından örnekler alabilirler…

… Örneğin Ruslar: Ukraynalılara bir Fransız CEASAR obüsü için 60.000 ile 80.000’e kadar; Amerikan HIMARS roketatar sistemi için 100.000 ile 120.000’e kadar ve Türk Bayraktar TB2 insansız hava araçları için 100.000’e kadar teklif vermeye hazırlar…

… Pekala bu miktarlar, bu tür teçhizatlar için piyasa değerinden oldukça aşağıdadır. Ancak Ukraynalı Generaller ve cephedeki Subaylar için bu durum, para kazanmak için bir fırsattır. Sonuç olarak bir Bitcoin cüzdanına gelecek bu meblağlar karşılığında tarafsız bölgede duran silahların koordinatlarını radyo vericileri ile iletmek için yeterlidir.

Kaldı ki Rus ordusu, teslim olan ve yanlarında birkaç Javelin tanksavar sistemi getiren Ukraynalı askerlere özgürlük ve adam başı 2.000 Avro ödeme sözü veriyor…

Bu makalede ortaya konulan gerçekler, Rus Savunma Sanayisi tarafından da doğrulanmaktadır.

Rus zırhlı araç üretici firması Uralvagonzavod, ellerinde 2 CEASAR obüsü olduğunu açıkladı. Fransızlar bu açıklamaları hemen yalanladı. Ancak hemen hemen aynı zaman zarfında ABD Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Silah Kontrolü ve Uluslararası Güvenlik Müsteşarlığı’ndan Bakan Yardımcısı Büyükelçi Bonnie Denise Jenkins şunları söyledi:

Amerika Birleşik Devletleri, ABD savunma teknolojilerinin korunması ve yasadışı dağıtımlarının önlenmesi konusunda çok ciddidir ve bu konuda Kiev ile sürekli temas halindedir.” (4)

Bu çerçevede, Ukrayna’ya silah tedariki konusunda Batılı ülkeler arasındaki farklılıkların arttığına dair birçok işaret olduğunu söylemek mümkün. Örneğin New York Times’da “Ukrayna'ya Silah Tedarikindeki Boşluklar Ülkelerin Farklı Stratejilerine İşaret Ediyor” başlıklı bir makale yayınlandı. (5)

Makalenin yazarı Gazeteci Steven Erlanger’e göre bugünlerde Ukrayna’ya tedarik edilen silahların bir çoğunu ABD, Büyük Britanya ve Polonya sağlıyor. Öte yandan Almanya ve Fransa silah temini konusundaki sözlerini yerine getirmek için acele etmiyor.

Erlanger’in verdiği örneklere bakacak olursak: Polonya, Ukrayna’ya 1.8 Milyar Avro değerinde askeri yardım sözü verdi ve bugüne kadar 1.12 Milyar Avro değerinde silah tedarik etti. Almanya ise Ukrayna’ya 620 Milyon Avroluk yardım taahhüdüne binaen şimdiye kadar vaat edilen miktarın üçte birinden az olan 290 Milyon Avro değerinde silah teslim etti.

İlginçtir, pek çok AB ülkesinin, kendi savunma kapasitesinden ödün vermeden Ukrayna’ya silah tedarik etmesi mümkün değildir. Örneğin Fransa, yakın zamanda Ukrayna’ya CEASAR obüslerini verdi. Paris gazetelerine bakacak olursak Fransızların 2023 – 2024 dönemine kadar kendi savunma sanayi kapasitelerini artırmaları mümkün görünmüyor. Bu, oldukça mühim bir husus olarak göze çarpıyor.

Bu noktada anlaşılan odur ki: AB’nin en büyükleri, Ukrayna’ya verilecek desteğin hem siyasi hem de ekonomik anlamda bu kadar maliyetli olacağını hesaplayamadılar.

ABD’nin her geçen gün artan baskısına rağmen AB ülkeleri, Ukrayna’ya yönelik daha büyük taahhütler almak konusunda isteksizler.

Paris ve Berlin’in bu durumdan kurtulmak istediği açıkça ortada. Her ikisi de kendi itibarlarını korumak ve aynı zamanda Moskova ile hayati anlamdaki ekonomik bağlarını sürdürmek için açık kapı bırakmak istiyorlar.

.

İlber Vasfi Sel, dikGAZETE.com

 

(1) https://www.odatv4.com/dunya/karaborsadaki-silahlar-pkk-nin-eline-gecebilir-242322

(2) https://www.ft.com/content/bce78c78-b899-4dd2-b3a0-69d789b8aee8

(3) https://www.liberoquotidiano.it/news/esteri/32358332/ucraina-tariffario-russo-disertori-quanto-pagano-esercito-per-tradire.html

(4) https://www.state.gov/online-press-briefing-with-ambassador-bonnie-denise-jenkins-under-secretary-for-arms-control-and-international-security/

(5) https://www.nytimes.com/2022/07/15/world/europe/europe-ukraine-arms-weapons-supplies.html

ST. PETERSBURG

Bir ay kadar önce Batılı ülkelerden Ukrayna’ya gelen silahların Kiev yetkililerinin topyekûn yolsuzlukları nedeniyle karaborsaya düştüğünü ve Orta Doğu’da PKK ve diğer bazı terör örgütlerinin eline geçebileceğini anlattım. (1)

Bu açıklamalar her ne kadar Ukraynalı yetkililer tarafından reddedilse de Batı’da güvensizliğe neden oldu. Bugün Vaşington ve diğer Batı başkentlerinde her geçen gün bu hususta ifşalar yayınlanıyor. Bu gerçeğin baskısı altındaki Batı, Ukrayna’nın silahları yeniden sattığını kabul etmek zorunda kalıyor.

Tam da bu konu hakkında, yakın zamanda, Amerikan The Financial TimesNATO ve AB, Ukrayna'nın silah kaçakçılığı riski konusunda alarm veriyor” başlıklı bir makale yayınladı. (2)

ABD’deki adını vermek istemeyen yüksek rütbeli bir kaynağın söylemlerine dayanan makalede şöyle diyor:

Tüm silahlar uçakla Polonya’nın güneyine getiriliyor ve sınıra taşınıyor. Oradan Ukrayna’ya transferi için küçük gruplara bölünüyor ve kamyonlara, kamyonetlere ve bazen de binek araçlara yükleniyor. Şu andan itibaren yerleri hakkında hiçbir bilgimiz yok. Nereye gönderildiği, nerede kullanıldığı; hatta ülkede kalıp kalmadığına dair hiçbir fikrimiz yok.

Temmuz ayındaki AB İçişleri Bakanları Toplantısı’nda Ukrayna’dan silah kaçakçılığı konusu tartışıldı. Aynı zamanda, AB uzmanlarının Ukrayna’daki silah kaçakçılığına karşı mücadele etmek için çalışacakları; Moldova topraklarında bulunacak bir “Destek Merkezi” oluşturulmasına karar verildi.

Bazı Amerikalı ve Avrupalı üst düzey isimlerden de açıklamalar geldi. Örneğin Çekya Savunma Bakanı Jana Černochová: “Silah kaçakçılığından kaçınmak zordur. Bunu eski Yugoslavya’da başaramadık ve muhtemelen Ukrayna’da da önleyemeyeceğiz.” dedi.

Zaten Batılı ülkeler, Ukrayna’ya silah gönderdiğinde hiçbir liste veya veri tabanı kaydı tutmuyor. Bu durum da silah transferinin kontrolünü imkansız hale getiriyor.

Bir diğer husus ise Türkiye’yi oldukça yakından ilgilendiriyor.

Malumumuz gündem konularımızdan birisi Ukrayna tahılının Karadeniz üzerinden tüm dünyaya ihracatı. Bu ticari koridorun içerisinde Türkiye’nin de olacağı aşikar. Ön anlaşmalar yapıldı. Bu noktada kurulacak ticari koridorların içerisinde silah kaçakçılığı yapmanın da mümkün olabileceğini unutmamamız gerekir. Bu nedenle kontrolün sıkı yapılması elzemdir.

Geçtiğimiz ay boyunca Ukrayna’daki silah kaçakçılığının başka boyutlarına dair Batılı kaynaklarda başka kanıtlar da ortaya çıktı.

İtalyan Libero Quotidiano gazetesinde: “Ukrayna, firariler için Rus tarifesi: Kiev ordusuna ihanet etmeleri için ne kadar ödüyorlar?” başlıklı bir makale yayınlandı. (3)

Makalenin yazarı, Ukrayna ordusunun Rus kuvvetlerine Batılı teçhizatları sattığını ve silahları kimsenin umurunda olmayan bir yerde bıraktığını yazdı.

Makale, daha da ilginç bir şekilde devam ediyor: “… Rusya pekala bu konularla ilgileniyor. Çünkü böylece az parayla etkili silahlar alabilirler. Daha sonra da bu teçhizatları söküp ters mühendislik marifetiyle Rus savunma sanayisi yerleşkelerinde inceleyerek yeni teknoloji Batı silahlarından örnekler alabilirler…

… Örneğin Ruslar: Ukraynalılara bir Fransız CEASAR obüsü için 60.000 ile 80.000’e kadar; Amerikan HIMARS roketatar sistemi için 100.000 ile 120.000’e kadar ve Türk Bayraktar TB2 insansız hava araçları için 100.000’e kadar teklif vermeye hazırlar…

… Pekala bu miktarlar, bu tür teçhizatlar için piyasa değerinden oldukça aşağıdadır. Ancak Ukraynalı Generaller ve cephedeki Subaylar için bu durum, para kazanmak için bir fırsattır. Sonuç olarak bir Bitcoin cüzdanına gelecek bu meblağlar karşılığında tarafsız bölgede duran silahların koordinatlarını radyo vericileri ile iletmek için yeterlidir.

Kaldı ki Rus ordusu, teslim olan ve yanlarında birkaç Javelin tanksavar sistemi getiren Ukraynalı askerlere özgürlük ve adam başı 2.000 Avro ödeme sözü veriyor…

Bu makalede ortaya konulan gerçekler, Rus Savunma Sanayisi tarafından da doğrulanmaktadır.

Rus zırhlı araç üretici firması Uralvagonzavod, ellerinde 2 CEASAR obüsü olduğunu açıkladı. Fransızlar bu açıklamaları hemen yalanladı. Ancak hemen hemen aynı zaman zarfında ABD Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Silah Kontrolü ve Uluslararası Güvenlik Müsteşarlığı’ndan Bakan Yardımcısı Büyükelçi Bonnie Denise Jenkins şunları söyledi:

Amerika Birleşik Devletleri, ABD savunma teknolojilerinin korunması ve yasadışı dağıtımlarının önlenmesi konusunda çok ciddidir ve bu konuda Kiev ile sürekli temas halindedir.” (4)

Bu çerçevede, Ukrayna’ya silah tedariki konusunda Batılı ülkeler arasındaki farklılıkların arttığına dair birçok işaret olduğunu söylemek mümkün. Örneğin New York Times’da “Ukrayna'ya Silah Tedarikindeki Boşluklar Ülkelerin Farklı Stratejilerine İşaret Ediyor” başlıklı bir makale yayınlandı. (5)

Makalenin yazarı Gazeteci Steven Erlanger’e göre bugünlerde Ukrayna’ya tedarik edilen silahların bir çoğunu ABD, Büyük Britanya ve Polonya sağlıyor. Öte yandan Almanya ve Fransa silah temini konusundaki sözlerini yerine getirmek için acele etmiyor.

Erlanger’in verdiği örneklere bakacak olursak: Polonya, Ukrayna’ya 1.8 Milyar Avro değerinde askeri yardım sözü verdi ve bugüne kadar 1.12 Milyar Avro değerinde silah tedarik etti. Almanya ise Ukrayna’ya 620 Milyon Avroluk yardım taahhüdüne binaen şimdiye kadar vaat edilen miktarın üçte birinden az olan 290 Milyon Avro değerinde silah teslim etti.

İlginçtir, pek çok AB ülkesinin, kendi savunma kapasitesinden ödün vermeden Ukrayna’ya silah tedarik etmesi mümkün değildir. Örneğin Fransa, yakın zamanda Ukrayna’ya CEASAR obüslerini verdi. Paris gazetelerine bakacak olursak Fransızların 2023 – 2024 dönemine kadar kendi savunma sanayi kapasitelerini artırmaları mümkün görünmüyor. Bu, oldukça mühim bir husus olarak göze çarpıyor.

Bu noktada anlaşılan odur ki: AB’nin en büyükleri, Ukrayna’ya verilecek desteğin hem siyasi hem de ekonomik anlamda bu kadar maliyetli olacağını hesaplayamadılar.

ABD’nin her geçen gün artan baskısına rağmen AB ülkeleri, Ukrayna’ya yönelik daha büyük taahhütler almak konusunda isteksizler.

Paris ve Berlin’in bu durumdan kurtulmak istediği açıkça ortada. Her ikisi de kendi itibarlarını korumak ve aynı zamanda Moskova ile hayati anlamdaki ekonomik bağlarını sürdürmek için açık kapı bırakmak istiyorlar.

.

İlber Vasfi Sel, dikGAZETE.com

 

(1) https://www.odatv4.com/dunya/karaborsadaki-silahlar-pkk-nin-eline-gecebilir-242322

(2) https://www.ft.com/content/bce78c78-b899-4dd2-b3a0-69d789b8aee8

(3) https://www.liberoquotidiano.it/news/esteri/32358332/ucraina-tariffario-russo-disertori-quanto-pagano-esercito-per-tradire.html

(4) https://www.state.gov/online-press-briefing-with-ambassador-bonnie-denise-jenkins-under-secretary-for-arms-control-and-international-security/

(5) https://www.nytimes.com/2022/07/15/world/europe/europe-ukraine-arms-weapons-supplies.html