Uluslararası Fin-Ugor Hareketine politik müdahale!..
Uluslararası Fin-Ugor Hareketine politik müdahale!..
- 18-06-2021 09:04
- 1354
- 18-06-2021 09:04
- 1354
Uluslararası Fin-Ugor Hareketine Politik Müdahale: Estonya’daki “Dünya Kongresi” histeriyle bir “Bölünme Kongresi” oluyor!
ST. PETERSBURG
Günümüzde etnolojik araştırmalar ve ulusal kimliğin korunması, doğası gereği politik anlamda oldukça hararetli tartışmalara neden oluyor.
Bu duruma 8. Dünya Fin-Ugor Halkları Kongresi’nde de şahit oluyoruz.
Fin-Ugor halkının yaşadığı, Macaristan ve Finlandiya’dan sonra nüfus açısından üçüncü ülke olan Rusya’dan bir heyet, bu etkinliğe katılmayı reddetti.
Bugün dünyada yaşayan 25 Milyon Fin-Ugor halkının 3 milyondan fazlasının Rusya’da yaşadığı düşünüldüğünde; Rusya’nın yokluğu, kongrenin temsiliyeti ve geleceği hususunda şüpheler uyandırıyor.
Aslında bu noktada durum biraz da Batı’nın Rusya’nın iç işlerine müdahale etme girişimlerinden duyduğu bariz bir memnuniyetsizlikten kaynaklanıyor. Çünkü Batı, Fin-Ugor halkını Rusya’da ayrılıkçı ve etnik çelişkileri kışkırtmak için kullanmak istiyor. Ancak başarılı olamıyor.
Rus heyetinin, kongreye katılımı reddetmesi neticesiyle sonlanan kamuoyu açıklamasında, giderek daha da açık bir şekilde kendini göstermeye başlayan ve kamu diplomasisinin doğasını etkileyen “yıkıcı ve açıkça politize edilmiş eğilimler” vurgulanıyor.
Gelin bunu bir alıntı yaparak açıklayayım:
“Eğer ilk kongreler Fin-Ugor hareketine belirli bir faaliyet imkanı tanısaydı (birlik duygusu, zorlukların ve sorunların mümkün olan en kısa sürede çözümü) işte o zaman 4. Dünya Fin-Ugor Halkları Kongresi’nden sonra Avrupalı yapıların iddia ettiği gibi Rusya’da Fin-Ugor halklarının yaşadığı sözde trajik durumlara ilişkin çeşitli karar ve raporlar olmazdı.”
Bu noktada, ilk uluslararası toplantının 1992 yılında Udmurtya’nın Başkenti İjevsk’te düzenlendiği ve son derece yapıcı olduğu hatırlanmalıdır.
Bu tarihten sonra geri kalan tüm toplantılar dört yılda bir Rusya, Macaristan, Finlandiya ve Estonya’nın farklı şehirlerinde düzenlendi. İklim değişikliğinin ülkeler üzerindeki etkisine ve kültürel konulara adanan 8. Dünya Fin-Ugor Halkları Kongresi’nin 2020 yılında Estonya’nın Tartu şehrinde düzenlenmesi gerekiyordu. Ancak pandemi sebebiyle bu yıl Haziran ayına ertelendi. Kongreye, 215 delege olmak üzere toplamda 500 kişinin katıldığı söyleniyor.
Uzmanlar, kamu diplomasisi ve yumuşak güç olarak değil, giderek artan bir şekilde Batı ile Rusya arasında bir jeopolitik çatışma faktörüne dönüşen kongre çalışmalarının politize edilmesini işaret ediyorlar.
Üstelik bu oyun açıkça Batı tarafındadır. Açıkça tek taraflı bir oyun denilebilir. Örnek olarak: Estonya Milletvekili Katrin Saks’ın Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi adına hazırladığı ve 4. Kongre’de duyurduğu; Rusya’daki etnik, dinsel ve dilsel azınlıkların durumuna ilişkin taraflı değerlendirmeler içeren raporunu gösterebiliriz.
Ya da daha ilgincini yazalım. Estonya heyetinin Rusya’nın Hantı-Mansiysk şehrinde düzenlenen 5. Dünya Fin-Ugor Halkları Kongresi’nde dönemin Estonya Cumhurbaşkanı Toomas-Hendrik İlves’in sözlerini hatırlayalım:
"… Rusya’daki Fin-Ugor halklarının kendi kaderlerini tayin etmeli ve Rusya Federasyonu içerisinde kendi devletlerini kurmalı…"
Bu sözlerin ardından Rus heyetinden ret cevabı alan Estonya heyeti, salonu “fiyakalı” bir şekilde terk etti.
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği, halkların kendi kaderini tayin etme fikirlerini, yapıcı değil bilakis yıkıcı olarak kullandırma eğilimindedir. Normal şartlarda kendi kaderini tayin hakkı, halkın ekonomik, sosyal, kültürel kalkınma arzusunu; yani tüm ulusun temsilcilerinin yaşamını iyileştirme arzusunu dile getirmesidir.
Batı ise farklı bir vizyon dayatıyor: "kendi kaderini tayin hakkı" = ne pahasına olursa olsun bir güç arzusu!
Bu yaklaşımla hem maddi hem de manevi kalkınma ile ilgili tüm sorular ortadan kalkıyor; jeopolitik çatışmaların ve etnik gruplar arası kaçınılmaz çatışmaların parametreleri ön plana çıkıyor.
Bu bağlam, kamu diplomasisini zehirli hale getirirken Fin-Ugor halklarının dillerinin ve kültürlerinin birliğinin güçlendirilmesine yol açmaz.
Dünya Fin-Ugor Halkları Kongresi’nin bir zamanlar ortaya koyduğu tüm hedefler terk edilmiş halde.
Bu hedeflerin yerini tek bir misyon aldı: Batı ile jeopolitik çatışmayı körüklemek.
.
İlber Vasfi Sel, dikGAZETE.com
Uluslararası Fin-Ugor Hareketine Politik Müdahale: Estonya’daki “Dünya Kongresi” histeriyle bir “Bölünme Kongresi” oluyor!
ST. PETERSBURG
Günümüzde etnolojik araştırmalar ve ulusal kimliğin korunması, doğası gereği politik anlamda oldukça hararetli tartışmalara neden oluyor.
Bu duruma 8. Dünya Fin-Ugor Halkları Kongresi’nde de şahit oluyoruz.
Fin-Ugor halkının yaşadığı, Macaristan ve Finlandiya’dan sonra nüfus açısından üçüncü ülke olan Rusya’dan bir heyet, bu etkinliğe katılmayı reddetti.
Bugün dünyada yaşayan 25 Milyon Fin-Ugor halkının 3 milyondan fazlasının Rusya’da yaşadığı düşünüldüğünde; Rusya’nın yokluğu, kongrenin temsiliyeti ve geleceği hususunda şüpheler uyandırıyor.
Aslında bu noktada durum biraz da Batı’nın Rusya’nın iç işlerine müdahale etme girişimlerinden duyduğu bariz bir memnuniyetsizlikten kaynaklanıyor. Çünkü Batı, Fin-Ugor halkını Rusya’da ayrılıkçı ve etnik çelişkileri kışkırtmak için kullanmak istiyor. Ancak başarılı olamıyor.
Rus heyetinin, kongreye katılımı reddetmesi neticesiyle sonlanan kamuoyu açıklamasında, giderek daha da açık bir şekilde kendini göstermeye başlayan ve kamu diplomasisinin doğasını etkileyen “yıkıcı ve açıkça politize edilmiş eğilimler” vurgulanıyor.
Gelin bunu bir alıntı yaparak açıklayayım:
“Eğer ilk kongreler Fin-Ugor hareketine belirli bir faaliyet imkanı tanısaydı (birlik duygusu, zorlukların ve sorunların mümkün olan en kısa sürede çözümü) işte o zaman 4. Dünya Fin-Ugor Halkları Kongresi’nden sonra Avrupalı yapıların iddia ettiği gibi Rusya’da Fin-Ugor halklarının yaşadığı sözde trajik durumlara ilişkin çeşitli karar ve raporlar olmazdı.”
Bu noktada, ilk uluslararası toplantının 1992 yılında Udmurtya’nın Başkenti İjevsk’te düzenlendiği ve son derece yapıcı olduğu hatırlanmalıdır.
Bu tarihten sonra geri kalan tüm toplantılar dört yılda bir Rusya, Macaristan, Finlandiya ve Estonya’nın farklı şehirlerinde düzenlendi. İklim değişikliğinin ülkeler üzerindeki etkisine ve kültürel konulara adanan 8. Dünya Fin-Ugor Halkları Kongresi’nin 2020 yılında Estonya’nın Tartu şehrinde düzenlenmesi gerekiyordu. Ancak pandemi sebebiyle bu yıl Haziran ayına ertelendi. Kongreye, 215 delege olmak üzere toplamda 500 kişinin katıldığı söyleniyor.
Uzmanlar, kamu diplomasisi ve yumuşak güç olarak değil, giderek artan bir şekilde Batı ile Rusya arasında bir jeopolitik çatışma faktörüne dönüşen kongre çalışmalarının politize edilmesini işaret ediyorlar.
Üstelik bu oyun açıkça Batı tarafındadır. Açıkça tek taraflı bir oyun denilebilir. Örnek olarak: Estonya Milletvekili Katrin Saks’ın Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi adına hazırladığı ve 4. Kongre’de duyurduğu; Rusya’daki etnik, dinsel ve dilsel azınlıkların durumuna ilişkin taraflı değerlendirmeler içeren raporunu gösterebiliriz.
Ya da daha ilgincini yazalım. Estonya heyetinin Rusya’nın Hantı-Mansiysk şehrinde düzenlenen 5. Dünya Fin-Ugor Halkları Kongresi’nde dönemin Estonya Cumhurbaşkanı Toomas-Hendrik İlves’in sözlerini hatırlayalım:
"… Rusya’daki Fin-Ugor halklarının kendi kaderlerini tayin etmeli ve Rusya Federasyonu içerisinde kendi devletlerini kurmalı…"
Bu sözlerin ardından Rus heyetinden ret cevabı alan Estonya heyeti, salonu “fiyakalı” bir şekilde terk etti.
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği, halkların kendi kaderini tayin etme fikirlerini, yapıcı değil bilakis yıkıcı olarak kullandırma eğilimindedir. Normal şartlarda kendi kaderini tayin hakkı, halkın ekonomik, sosyal, kültürel kalkınma arzusunu; yani tüm ulusun temsilcilerinin yaşamını iyileştirme arzusunu dile getirmesidir.
Batı ise farklı bir vizyon dayatıyor: "kendi kaderini tayin hakkı" = ne pahasına olursa olsun bir güç arzusu!
Bu yaklaşımla hem maddi hem de manevi kalkınma ile ilgili tüm sorular ortadan kalkıyor; jeopolitik çatışmaların ve etnik gruplar arası kaçınılmaz çatışmaların parametreleri ön plana çıkıyor.
Bu bağlam, kamu diplomasisini zehirli hale getirirken Fin-Ugor halklarının dillerinin ve kültürlerinin birliğinin güçlendirilmesine yol açmaz.
Dünya Fin-Ugor Halkları Kongresi’nin bir zamanlar ortaya koyduğu tüm hedefler terk edilmiş halde.
Bu hedeflerin yerini tek bir misyon aldı: Batı ile jeopolitik çatışmayı körüklemek.
.
İlber Vasfi Sel, dikGAZETE.com