<div><strong>Müzik</strong> dünyasının dahi çocuğu, “<strong>Türk Marşı</strong>”nın bestecisi, <strong>Konstanz’ın</strong> eşi, müzikle ucundan kıyısından ilgili herkesin bestelerini bildiği, en azından tanıdığı, <strong>Mozart’a</strong> <strong>ait</strong> olduğunu bilmese de bestelerine aşina olduğu, <strong>35</strong> yıllık hayatına <strong>600</strong>’ü aşkın <strong>eser</strong> sığdırmış büyük müzisyen!</div> <div>Elbette hayatına dair <strong>kitaplar</strong>, <strong>senaryolar</strong>, <strong>tiyatrolar</strong> yazıldı.</div> <div><strong>Gözleri</strong> hafif patlak, <strong>cildi</strong> çiçek bozuğu, sürekli bir yerden bir yere huzursuzca koşuşturan, kimi zaman <strong>hoppa</strong>, kimi zaman <strong>duygulu</strong>, kimi zaman <strong>melankolik</strong> bir hayat sürdüren, yaşadığı süreçte <strong>çevresinin</strong> <strong>pek</strong> <strong>anlamadığı,</strong> içine kapanık biriydi. </div> <div><strong>Çocukluk</strong> yıllarından itibaren <strong>duyduğu</strong> <strong>her</strong> <strong>müziği</strong>, bir daha hafızasından çıkmayacak şekilde yazan <strong>Mozart'ın</strong> bir <strong>deha</strong> olduğunun anlaşılması uzun sürmedi.</div> <div><strong>12</strong> yaşına kadar babası ve kız kardeşiyle birlikte <strong>Avrupa</strong> kentlerini dolaşarak konserler verdi.</div> <div><strong>35</strong> yıl süren kısa ömrünün ardından kavramıştı insanlar <strong>Mozart’ın</strong> oluşturduğu müziğin <strong>dünyayı</strong> <strong>değiştirecek</strong> <strong>güçte</strong> olduğunu. </div> <div>Hayatının büyük bir bölümünü <strong>yollarda</strong> geçirmişti, kentten kente, konserden konsere gidip durmuştu. Kısacık ömrüne, <strong>bunca</strong> <strong>şaheseri</strong> nasıl sığdırdığını kimse bilmiyor. </div> <div><strong>Vaftiz</strong> adı “<strong>Joannes Khrysostomus Wolfgangus Theophilus Mozart”</strong> olan besteci<strong>,</strong> ileride mektuplarını “<strong>Wolfgang</strong> <strong>Amadeo</strong>” olarak imzalayacaktı, <strong>Amadeus’u</strong> kullandığı görülmez.</div> <div><strong>250</strong>. doğum gününü kutlarken değişik ülkelerden misafirler, dünyaca ünlü simalar akın etmişti <strong>Salzach</strong> <strong>Nehri</strong> ile ‘<strong>dik</strong> <strong>tepeler</strong>’ arasına kurulu güzel kent <strong>Salzburg</strong>’a.</div> <div>O günlerde heykeltıraş <strong>Markus Lüppertz</strong>’e ısmarlanan yaklaşık iki metre büyüklüğündeki modern <strong>Mozart</strong> <strong>heykeli</strong>, skandala neden olmuştu. <strong>Salzburgluların</strong> hoşuna gitmemişti bu heykel. </div> <div>Yanınızdan geçene; “<strong>Mozart heykeline nereden gidili</strong>r” diye sorduğunuzda öfkeli bir karşılık alırdınız: “<strong>Görmenize hiç gerek yok</strong>!’’</div> <div></div> <div>Ziyaretçileri <strong>Salzburg’a</strong> getiren <strong>Euro City</strong> ekspres treninin adı <strong>Mozart</strong>; <strong>Salzburg</strong> havaalanına da <strong>Wolfgang Amadeus Mozart</strong> diyor <strong>Avusturyalılar</strong>. </div> <div>Tabii kentte bir <strong>Amadeus</strong> <strong>Oteli</strong> de eksik değil. Bu oteli yeğleyenler çoğunlukla <strong>Amerikalılardan</strong> oluşuyor. </div> <div>O hep karşınızda <strong>Salzburg</strong>’da!..</div> <div>Kahve kuplarında, ‘<strong>Mozart-for-Men</strong>’ tıraş losyonlarında, tişörtlerde, poşetlerde, çantalarda, yuvarlak çikolatalarda, pastalarda, kemanı andıran özel yapım sosislerde, sayısız meşrubatlarda, yemek tabaklarında...</div> <div></div> <div>O her yerde size gülümsüyor!</div> <div>Bütün dükkânlar, lokantalar, kafelerde o karşılıyor sizi!</div> <div><strong>Salzburg</strong>’da operalar, konser ve sergi salonları, tarihi binalar, galeriler <strong>Mozart’la</strong> hep içli-dışlı... </div> <div><strong>Mozart’ın</strong> <strong>250</strong>. doğum günü kutlanırken, kentin sokak ve alanlarını koca topları andıran, rengârenk yuvarlaklar doldurmuştu. </div> <div><strong>1890</strong> yılında <strong>Salzburglu</strong> pastacı <strong>Paul Fürst</strong>’ün buluşu olan “<strong>top</strong> <strong>çikolatalar</strong>” günümüzde <strong>elli</strong> ülkeye satılıyor. Badem ezmesi ve pralinle doldurulmuş çikolatalar, yumuşak nugat kreması da içeriyor. </div> <div>Bugün <strong>Salzburg</strong>’la <strong>Viyana</strong>’yı ziyaret eden misafirler, üzerinde <strong>Mozart’ın</strong> resmi olan küçük kemanları, ‘şemsiyeleri’, ‘golf sopalarını’, kül tablolarını, şapkaları, tişörtleri, kahve fincanlarını, küllükleri almadan ülkelerine dönmüyorlar.</div> <div><strong>Linzer Sokağı</strong>’nda <strong>Gabler Lokali</strong>’nin penceresinde besteci <strong>Ferruccio</strong> <strong>Busoni</strong>’nin şu sözlerini okursunuz: “<strong>Mozart çok şey anlatır, fakat hiçbiri fazla değildir</strong>!’’</div> <div></div> <div><strong>18</strong>. yüzyılda, <strong>Avrupa</strong> prensleriyle, zengin soyluların saray ve villalarına küçük resitaller ve piyano dersleri için sürekli davet edilen <strong>Mozart</strong>, <strong>Viyana</strong> <strong>klasiğinin</strong> baş kahramanıydı!</div> <div><strong>Mozart,</strong> “<strong>Türk Marşı/ Türken Marsch</strong>” (Rondo alla Turca) ile ünlü opera “<strong>Saraydan Kız Kaçırma</strong>”nın bestecisidir. </div> <div><strong>Türklerin</strong> <strong>Avrupa'da</strong> ‘moda’ olduğu o yıllarda, <strong>Mehter Marşı</strong>'ndaki ritimlerden esinlenerek “<strong>Rondo Alla Turca</strong>”, yani <strong>Türk Marşı</strong>'nı besteledi. </div> <div>Bu beste, günümüzde de <strong>Türkiye</strong> <strong>Cumhuriyeti</strong>'nin özel davetlerinde ve ülke tanıtımında da kullanılıyor.</div> <div>Aynı zamanda yine o dönem, <strong>Mozart</strong>’ın “<strong>Saraydan Kız Kaçırma</strong>” operası büyük ses getirdi. Operada söz edilen <strong>saray,</strong> <strong>Topkapı Sarayı</strong>'ydı ve operada <strong>Türkiye</strong> de geçiyordu. </div> <div><strong>Mozart</strong>, <strong>1791</strong>’de arkasında <strong>626 </strong>besteyle <strong>35 yaşında </strong>dünyamızdan ayrılırken şu sözleri mırıldanmıştı:</div> <div><strong>- Ölümün tadı dudaklarımda... Bu dünyadan olmayan bir şey hissediyorum</strong>.</div> <div><strong>Salzburg</strong>’un <strong>Mönchberg</strong> tepesi eteğindeki <strong>St. Peter Mezarlığı</strong>’nı da mutlaka görmek gerekir. Sayısız sanatçı ve bilim adamının yanı sıra <strong>Mozart</strong>’ın kız kardeşi <strong>Nanerl</strong>, <strong>Haydn</strong>’ın küçük kardeşi <strong>Michael</strong>, <strong>Salzburg</strong> <strong>Katedrali</strong>’nin mimarı <strong>Solari</strong>’ni de bu çok romantik ve tarihi mezarlıkta. </div> <div><strong>Salzburg,</strong> sürekli <strong>Mozart</strong>’la yatıp <strong>Mozart’</strong>la kalkıyor…</div> <div>Kentli, onu çok seviyor, çünkü o eserleriyle insanları birbirine bağlıyor. </div> <div>“<strong>Ne üstün zekâ ne hayal gücü ne de her ikisi beraber bir dâhi yapmaya yeter. Sevgi, sevgi… İşte bu dehanın ta kendisidir.</strong>” Wolfgang Amadeus Mozart</div> <div><strong>.</strong></div> <div><strong>Hülya Ayhan, dikGAZETE.com</strong></div> <div>Türk Marşı - Mozart - Ronda alla Turca:</div> <div><strong>https://www.youtube.com/watch?v=DGde40Vs1Lo</strong></div> <div></div>