Yeni dünya düzenine hazır mısınız?
Yeni dünya düzenine hazır mısınız?
- 27-03-2020 10:04
- 1947
- 27-03-2020 10:04
- 1947
Henüz siz gelemediyseniz canınızı sıkmayın, sizi de zorla getirirler!
Yaka-paça getirmeseler de sizi, bizi, herkesi yola getirecek bir yol, yöntem bulurlar.
Yeter ki istesinler.
2023’e yaklaşırken, 2023’e dair bir dolu kehanet, varsayım, tahmin, öngörü, hipotez, komplo teorisi havada uçuşurken, 2020 yılı, tarih yazıcıları için başyapıt olacak cinsten gelişmelere konu olmaya çoktan başladı.
Geçen yılı bırakın, bu yılın başında deselerdi ki “bir virüs tüm dünyanın başına bela olacak, büyük devletler OHAL ilan etmek durumunda kalacak” buna kim inanırdı?
Gelin görün ki şartlar, aile içindeki bireyleri bile birbirine yabancılaştırıp uzaklaştırıyorken, aynı anda yakınlaştırıp kaynaştırıyor.
Evden çıkma yasağı, birbirini bayramdan bayrama bile görmekten imtina eden aile bireyleri için birbirlerini tanıma, anlama fırsatı sundu.
Aile büyükleri, bir anda ellerinde buldukları bu vaziyeti, tam olarak kıvıramasalar da bazen mecburiyetler, aradıkları fırsatı önlerine seriyor.
Devletleri de aile olarak yorumlayacak olursak, onlar için de bu yeni durum, öyle kolayca içinden sıyrılıverecekleri bir konjonktür imkanı sunmuyor.
Hantallaşan, eski dünya düzenine göre dizayn edilmiş, yeniliğe çoğu kere kapalı, pratiklikten uzak yapılar, kamu kurumları bu musibet karşısında ÖSYM sınavlarına taş çıkartacak bir sınavı vermeye çalışıyorlar.
Özel sektörde gözü açık girişimciler, her zaman musibetlerden rant sağlamayı kısa vadede becerebilseler de eninde sonunda devletin soğuk nefesi tez zamanda enselerinde bitiveriyor.
Gelecek vizyonu açık bazı girişimcilerin burnu iyi koku aldığından uzun vadede kazançlı çıkacakları restorasyonu vaktinde yaptıklarından, bu musibet onları teğet geçiyor.
Belki de fragmanını izlediğimiz bu virüs belası karşısında herkesin kendine göre çıkartacağı dersler mutlaka vardır.
Yeniçağda eskiye dair hiçbir şeyin zerre önemi ve değeri kalmayacak!
Bu bir kehanet değil.
Az-çok sosyal olguları yorumlayabilenler, bu sözümün teyidini yıllar öncesinde yazmışlar, çizmişler, videoya çekmişler.
Herkesi her an dinleyen, izleyen, kodlayan, algoritma geliştiren yazılımlar yıllardır hayatımızın içinde varlığını koruyor.
Akıllı cep telefonları, hayatımıza girdiği günden beri, birilerine özel dedektiflik yapıyor.
Yapay zekâ sayesinde bizi bizden daha iyi tanıyorlar.
Yakın zamanda cep telefonuna, televizyona, kitaba, bilgisayara ihtiyaç duymayacağız belki de.
Derimizin altına yerleştirilen çipler sayesinde doktora da gitmemize gerek kalmayacak.
Parayı müzelerde belki görebiliriz.
Cebimizin delik olmasının hiç önemi olmayacak.
Cüzdan taşıma gereksinimimiz ortadan kalkacağından, “Hüviyet cüzdanımızı kaybettik” diye karakol yolunu da tutmayacağız.
Eğitim sistemi, sınavlar, testler, öğretmenlik mesleği belki de tarih olacak.
Kişiye özel eğitim ile istedikleri modeli sahneye çıkartabilecekler.
Yüz yıl sonrasından bahsetmiyoruz; hemen birkaç yıl içinde bunları görüp şaşıracak insan sayısı da muhtemelen çok olmayacak.
Bu yıl ve gelecek yıl yeterince şaşkınlık yaşayacağız, sonrası Allah Kerim.
Evlerinizde yaşamaya alışın, zira sizin bir yere gitmenize gerek kalmayacak, zaten şimdi bile istenirse her şey ayağa gelmiyor mu?
Şimdi keyfiyet olan şeyler, kısa bir zaman sonra zorunluluk olabilir.
Hijyen, pandemi, insan sağlığı korkusu yeterince yüreğimize yerleşsin yeter ki!
İnsan, her şeyden feda edebilir, yeniden kendine göre bir düzen tesis edebilir, ölüm korkusu başucunda dursun yeter ki…
Bugün “Evden çıkma hasta olursun” diyenler, yarın “ölürsün” diyebilir.
Sadece onların evden çıkmasını istedikleri hariç, diğer herkes evde yaşamaya alışmak zorunda kalabilir.
Kendini yeni sisteme göre ayarlamayan her kuruluş, özel sektör, fabrika, sektör kaybetmeye, yok olmaya mahkûmdur.
Bu fragmanda kapılarını kapatan işletmeler yarın yeni sisteme ayak uyduramazsa tamamen kapanabilir.
Dünya nüfusunu istedikleri sayıya indirebilirse ‘dış güçler’ istedikleri filmi çekmeleri çok da zor olamayacak.
İkinci fragmana iyi hazırlanmayan devletler çok büyük insan kayıpları verebilir.
Belli olmaz, hayatta kalanlar yeni dünya düzenini, yeniçağı çok sevebilir.
Aile kültürünü sımsıkı savunanlar aman dikkat!
Yeniçağ, aileyi pek benimsemiyor, gericilik olarak görüyor.
Yaş sorunu da pek kafaya takılacak gibi görünmüyor, zira cinsel deneyim, yönelim, çiftleşme, doğum kontrolü olduktan sonra (erkekler kısırlaştırıldıktan sonra) pek de önemli bir mevzu olacağa benzemiyor.
Bir kişinin hiç bilmediği bir mesleği öğrenmesi, yeni bir dil, din edinmesi yıllar alacak bir uğraş olmaktan çıkacağa benziyor.
Bu konuyu araştıran, şimdilerde el altından büyük paralara bu işin püf noktasını bilen kişilerce uygulanan basit yöntemlerle dakikalar içinde meslek sahibi olmanız, dil öğrenmeniz mümkün.
Bir sabah uyandığınızda çağın değiştiğini görürseniz şaşırmayın!
.
Muhammed Işık, dikGAZETE.com
Henüz siz gelemediyseniz canınızı sıkmayın, sizi de zorla getirirler!
Yaka-paça getirmeseler de sizi, bizi, herkesi yola getirecek bir yol, yöntem bulurlar.
Yeter ki istesinler.
2023’e yaklaşırken, 2023’e dair bir dolu kehanet, varsayım, tahmin, öngörü, hipotez, komplo teorisi havada uçuşurken, 2020 yılı, tarih yazıcıları için başyapıt olacak cinsten gelişmelere konu olmaya çoktan başladı.
Geçen yılı bırakın, bu yılın başında deselerdi ki “bir virüs tüm dünyanın başına bela olacak, büyük devletler OHAL ilan etmek durumunda kalacak” buna kim inanırdı?
Gelin görün ki şartlar, aile içindeki bireyleri bile birbirine yabancılaştırıp uzaklaştırıyorken, aynı anda yakınlaştırıp kaynaştırıyor.
Evden çıkma yasağı, birbirini bayramdan bayrama bile görmekten imtina eden aile bireyleri için birbirlerini tanıma, anlama fırsatı sundu.
Aile büyükleri, bir anda ellerinde buldukları bu vaziyeti, tam olarak kıvıramasalar da bazen mecburiyetler, aradıkları fırsatı önlerine seriyor.
Devletleri de aile olarak yorumlayacak olursak, onlar için de bu yeni durum, öyle kolayca içinden sıyrılıverecekleri bir konjonktür imkanı sunmuyor.
Hantallaşan, eski dünya düzenine göre dizayn edilmiş, yeniliğe çoğu kere kapalı, pratiklikten uzak yapılar, kamu kurumları bu musibet karşısında ÖSYM sınavlarına taş çıkartacak bir sınavı vermeye çalışıyorlar.
Özel sektörde gözü açık girişimciler, her zaman musibetlerden rant sağlamayı kısa vadede becerebilseler de eninde sonunda devletin soğuk nefesi tez zamanda enselerinde bitiveriyor.
Gelecek vizyonu açık bazı girişimcilerin burnu iyi koku aldığından uzun vadede kazançlı çıkacakları restorasyonu vaktinde yaptıklarından, bu musibet onları teğet geçiyor.
Belki de fragmanını izlediğimiz bu virüs belası karşısında herkesin kendine göre çıkartacağı dersler mutlaka vardır.
Yeniçağda eskiye dair hiçbir şeyin zerre önemi ve değeri kalmayacak!
Bu bir kehanet değil.
Az-çok sosyal olguları yorumlayabilenler, bu sözümün teyidini yıllar öncesinde yazmışlar, çizmişler, videoya çekmişler.
Herkesi her an dinleyen, izleyen, kodlayan, algoritma geliştiren yazılımlar yıllardır hayatımızın içinde varlığını koruyor.
Akıllı cep telefonları, hayatımıza girdiği günden beri, birilerine özel dedektiflik yapıyor.
Yapay zekâ sayesinde bizi bizden daha iyi tanıyorlar.
Yakın zamanda cep telefonuna, televizyona, kitaba, bilgisayara ihtiyaç duymayacağız belki de.
Derimizin altına yerleştirilen çipler sayesinde doktora da gitmemize gerek kalmayacak.
Parayı müzelerde belki görebiliriz.
Cebimizin delik olmasının hiç önemi olmayacak.
Cüzdan taşıma gereksinimimiz ortadan kalkacağından, “Hüviyet cüzdanımızı kaybettik” diye karakol yolunu da tutmayacağız.
Eğitim sistemi, sınavlar, testler, öğretmenlik mesleği belki de tarih olacak.
Kişiye özel eğitim ile istedikleri modeli sahneye çıkartabilecekler.
Yüz yıl sonrasından bahsetmiyoruz; hemen birkaç yıl içinde bunları görüp şaşıracak insan sayısı da muhtemelen çok olmayacak.
Bu yıl ve gelecek yıl yeterince şaşkınlık yaşayacağız, sonrası Allah Kerim.
Evlerinizde yaşamaya alışın, zira sizin bir yere gitmenize gerek kalmayacak, zaten şimdi bile istenirse her şey ayağa gelmiyor mu?
Şimdi keyfiyet olan şeyler, kısa bir zaman sonra zorunluluk olabilir.
Hijyen, pandemi, insan sağlığı korkusu yeterince yüreğimize yerleşsin yeter ki!
İnsan, her şeyden feda edebilir, yeniden kendine göre bir düzen tesis edebilir, ölüm korkusu başucunda dursun yeter ki…
Bugün “Evden çıkma hasta olursun” diyenler, yarın “ölürsün” diyebilir.
Sadece onların evden çıkmasını istedikleri hariç, diğer herkes evde yaşamaya alışmak zorunda kalabilir.
Kendini yeni sisteme göre ayarlamayan her kuruluş, özel sektör, fabrika, sektör kaybetmeye, yok olmaya mahkûmdur.
Bu fragmanda kapılarını kapatan işletmeler yarın yeni sisteme ayak uyduramazsa tamamen kapanabilir.
Dünya nüfusunu istedikleri sayıya indirebilirse ‘dış güçler’ istedikleri filmi çekmeleri çok da zor olamayacak.
İkinci fragmana iyi hazırlanmayan devletler çok büyük insan kayıpları verebilir.
Belli olmaz, hayatta kalanlar yeni dünya düzenini, yeniçağı çok sevebilir.
Aile kültürünü sımsıkı savunanlar aman dikkat!
Yeniçağ, aileyi pek benimsemiyor, gericilik olarak görüyor.
Yaş sorunu da pek kafaya takılacak gibi görünmüyor, zira cinsel deneyim, yönelim, çiftleşme, doğum kontrolü olduktan sonra (erkekler kısırlaştırıldıktan sonra) pek de önemli bir mevzu olacağa benzemiyor.
Bir kişinin hiç bilmediği bir mesleği öğrenmesi, yeni bir dil, din edinmesi yıllar alacak bir uğraş olmaktan çıkacağa benziyor.
Bu konuyu araştıran, şimdilerde el altından büyük paralara bu işin püf noktasını bilen kişilerce uygulanan basit yöntemlerle dakikalar içinde meslek sahibi olmanız, dil öğrenmeniz mümkün.
Bir sabah uyandığınızda çağın değiştiğini görürseniz şaşırmayın!
.
Muhammed Işık, dikGAZETE.com