- 28-07-2022 22:06
- 2896
MOSKOVA
Yakın tarihte batılı ülkeler “Demokrasi” bahanesiyle kendisi gibi düşünmeyen birçok ülkeyi baskı altında tutmaya çalışıyor. Bu ülkeler aynı zamanda teröre finans, uluslararası yasadışı bahis, kara para aklama, yasadışı silah satışı gibi uluslararası kurallara aykırı hareket eden çeteleri de destekliyor.
Bunun en son örneği, bazı batılı ülkelerden internet platformu üzerinden Kiev rejimine silah satışıdır.
Yine bahsettiğimiz batılı ülkeler, yakın tarihte kendisi gibi hareket etmeyen Rusya’ya karşı her fırsatta yine “Demokrasi” adı altında saldırılar gerçekleştiriyor. Rusya’nın “Demokrasi” ile yönetilmediği iddiasıyla “Rusofobi” oluşturuyor ve elinde tuttuğu internet mekanizması ile dünya kamuoyuna Rusya’yı “Öcü” gibi göstermeye devam ediyor.
Aynı batılı ülkeler Kiev rejiminin Donbass Bölgesi’nde kaç çocuğu öldürdüğü bilgisini kamuoyundan saklayıp, Kiev’in işlediği insanlık suçlarını da Rusya’ya yıkmaya çalışıyor.
Avrupa, Rusya’ya karşı bu çabalarını sürdürürken aslında “Bir taşla 2 kuş vurma” fırsatını da eline geçirdi.
Bildiğiniz gibi UEFA’nın organizasyonu olan Şampiyonlar Ligi ön eleme turunda Türk takımı Fenerbahçe, Ukrayna’nın futbol takımı Dinamo Kiev ile karşılaştı.
Avrupa’nın, Rusya’ya karşı sürekli kışkırttığı Polonya’da oynanan ilk maçta, 2 takım da gol atmayı başaramadı. Tur artık İstanbul’da oynanacak final maçına kalmıştı.
Dinamo Kiev, öne geçmişken ardından Fenerbahçe gol bularak eşitliği sağladı. Uzatma dakikalarında Dinamo Kiev, golü bularak turu geçen takım oldu.
Aslında maçın skorundan çok Fenerbahçe taraftarının tribünde “Vladimir Putin” lehine slogan atması dünya gündeminin ilk sırasına oturdu. UEFA’nın olağanüstü toplantı yaptığı, Fenerbahçe’ye bu slogan nedeniyle ceza gelebileceği haberleri bir anda batılı medya organlarında yayınlanmaya başladı.
İşte Avrupa, bu yüzden “Bir taşla 2 kuş vurma” fırsatını ele geçirdi. Hem Rusya’nın, Ukrayna’daki faaliyetlerini yine gündeme getirip “Öcü” olarak gösterebilme fırsatı yakalandı hem de Fenerbahçe’nin, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ilan ettiği dönemde General Harington Kupası’nı kazanmasının acısını çıkarma fırsatı doğdu.
Öncelikle General Harington Kupası nedir?
Birinci Dünya Savaşı’nda kaybeden tarafta olan Osmanlı Devleti’nin tüm toprakları, emperyalistler tarafından işgal altındaydı.
Güneyde İtalyanlar, Güneydoğu’da Fransızlar, Batı’da Yunanlar, Doğu’da Ermeniler ve İstanbul’da İngilizler karargahlar kurdu.
Anadolu toprakları özellikle batılı ülkeler tarafından paylaşıldı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde Anadolu’da yaşayan halk, kendi kaderlerini tayin etmek istedi. Halk tarafından sivil direniş başlarken Mustafa Kemal Atatürk ve Türk ordusu, işgalci güçlere karşı üstün direniş gösterdi.
O dönem, İstanbul’daki İngiliz askeri karargahının başında General Harington bulunuyordu. Futbola oldukça düşkün olan Harington, bir Türk takımıyla İngiltere’deki futbol kulüplerinin futbolcularından oluşan bir karma takım arasında futbol maçı oynanmasını istedi.
O dönemde Fenerbahçe’nin ayrı bir yeri vardı. Birçok futbolcusu “Kurtuluş Savaşı”nda” şehit olurken Kadıköy’deki kulüp binasından Anadolu’ya silah sevkiyatı yapılıyordu.
Fenerbahçe, sivil direnişin önemli unsurları haline gelmişti. Bu nedenle General Harington özellikle İngiliz karmasından oluşan takımın Fenerbahçe ile oynamasını istemişti.
Tarihler 29 Haziran 1923’ü gösterirken aynı zamanda maç gecesi Lozan Konferansı’ndaki Türk heyeti de emperyalist Avrupa’ya diz çökmemek için çaba gösteriyordu.
Türkiye, savaşı meydanda kazanmıştı. Masada da kazanmak üzereydi. Masada gösterilen çabalarda tabii ki moral önemliydi. Fenerbahçe, eğer sahada kazanırsa Türkiye Cumhuriyeti aynı zamanda emperyalistlere de boyun eğdirecekti ve zaferini masada da pekiştirecekti.
29 Haziran 1923 tarihinde, Taksim Stadı'nda binlerce taraftarın önünde Fenerbahçe ile karma İngiliz takımı arasında maç başlamıştı. Aynı zamanda Lozan’da hem emperyalist Avrupa hem de Türk heyeti maçın sonucunu bekliyordu.
Fenerbahçe, maçı Zeki Rıza Sporel'in iki golüyle 2-1 kazanmıştı. İstanbul’dan, Lozan’a maçın skoruyla ilgili bilgi gidince, İsmet İnönü hemen Fenerbahçe kulübüne telgraf çeker ve Fenerbahçe’yi kutlar. Türk heyeti, Lozan’da da bu psikolojik üstünlükle şartlarını kabullendirmek için avantaj yakalar.
Sonuç olarak Bedri Gürsoy’un da dediği gibi “Hem havan topuyla, hem futbol topuyla savaş kazanan tek ülke biz” olmuştuk.
Artık, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlık ilanı da 99 yıl, Fenerbahçe’nin General Harington zaferi de 99 yıla ulaştı. Batılı emperyalistlerin yeni hedefi Rusların yanı sıra Türkiye ve Fenerbahçe oldu.
Fenerbahçe üyesi olduğu UEFA’dan ceza alırsa muhtemelen bu ceza, küçük bir ceza olmayacak. Büyük bir ceza alacak. Hatırlayacağınız gibi UEFA’nın, 3 Temmuz 2011’deki “Futbolda şike iddiaları” konusunda da Fenerbahçe’ye saldırıları olmuştu.
Örneğin “Şikeli lig” olarak bilinen Ukrayna, Fransa, Romanya ve birçok Avrupa kulübü, somut delillere rağmen korunmuşken Fenerbahçe hem Türkiye’deki fanatiklerin hem de tarihi öç almak isteyen UEFA’nın baskılarına maruz kalmıştı. Aynı zamanda UEFA, Fenerbahçe’yi somut olmayan iddialar üzerinden “0 tolerans” prensibiyle 2 yıl Avrupa kupalarından men etmişti.
Ancak Türkiye’de “malum cemaat” tarafından organize edilen operasyonların “Düzmece” olduğu anlaşılmış ve Türk yargısı, daha sonra Fenerbahçe lehine kararlar vermişti. Aynı “cemaat” yapısı, zaten “Türkiye Cumhuriyeti’ni ve hükümetini ortadan kaldırmak” maksadıyla 15 Temmuz 2016’da bir grup asker tarafından darbe yapmak istemiş ancak başaramamıştı. FETÖ olarak tescillenen bu “cemaat”in batılı ülkeler tarafından “Ajan” faaliyeti sürdürdüğünü bilmeyeniniz de yoktur herhalde.
Sonuç olarak; İngilizlerin yoğun kontrolü altında olduğu bilinen UEFA için de yeni bir fırsat doğdu.
İngilizlerin baskısı başarıya ulaşırsa, Fenerbahçe büyük ceza alabilir. Hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlık ilanının 100’ncü yılına ve Fenerbahçe’nin General Harington kupasını kazanmasının 100’ncü yılına girilirken.
Sembolik öneme sahip olan bu tarihte batılılar, Fenerbahçe’den öç almaya çalışacaklardır. Çünkü ellerine çok büyük bir fırsat geçti. Zaten uluslararası spor komitelerinin Rusya’ya karşı uyguladığı ambargolar da apaçık ortadayken bu “saldırgan zihniyetin” Fenerbahçe lehine karar alması beklenemez.
Ancak hukuki olarak eğer Fenerbahçe’ye bir ceza verilirse, Avrupa yine kendi hukukunda boğulur.
İlk olarak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın meşru devlet başkanı. Yani Avrupa dahi Putin’in bu konumunu tanıyor. Yani Putin, bir terör ülkesi lideri değil.
Birleşmiş Milletler (BM) kararlarında Rusya’nın “terör devleti” olduğuna dair bir karar var ise bu açıdan bakılarak Fenerbahçe taraftarının attığı sloganlar nedeniyle “ceza” uygun görülebilir.
Eğer Rusya, “Terör devleti” ise neden Avrupa, tüm gaz anlaşmalarını Rusya ile yapıyor veya neden Rusya’yı tanımaya devam ediyor.
Neden Avrupa ile Rusya arasında yapılan anlaşmalarda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in imzası veya onayı var?
Eğer batılı ülkeler, hukuk dışı bir şekilde söylemleriyle Rusya’yı “terör devleti” ilan ediyorsa çok büyük suç işliyor.
Eğer Fenerbahçe, sadece “Vladimir Putin” sloganı nedeniyle ceza alacaksa, inanın batılı ülkeler size adil olmadığını göstermiş ve hukuk devleti olmadıklarını ispatlamıştır.
Artık kararı bekleyeceğiz. UEFA yine hukuk dışı bir karar alacak mı yoksa kurallara göre mi hareket edecek.