Rusya’nın istikrarlı duruşunun arkasında ‘Burevestnik’ füzesi var!

Rusya’nın istikrarlı duruşunun arkasında ‘Burevestnik’ füzesi var!

Rusya’nın istikrarlı duruşunun arkasında “Burevestnik” füzesi var!

MOSKOVA

Rusya, batılıların ve NATO’nun tüm uluslararası anlaşmaları bozarak Rus sınırlarında tehdit oluşturmasından sonra tam anlamıyla odağını gelecek planlarına çekti. Örneğin; 2000’li yılların başlarında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD, NATO ve diğer batılı ülkeler ile iyi ilişkiler kurmaya çalışırken bu çevreler 2005 yılından itibaren güçlenen Rusya’ya karşı politik saldırılara başladılar. Batılı istihbaratlar Ukrayna ve Gürcistan başta olmak üzere Doğu Avrupa’daki birçok ülkeyi Rusya’ya karşı kışkırttı. Sözde “Renkli devrimler” ile Rusya karşıtı olan ve Amerika’nın kuklası rolüne giren kişiler, bu ülkelerde iktidarı zorla ele geçirdi.

Karadeniz çevresinde de Rusya’nın çevrelemesi devam etti. Karadeniz çevresindeki Doğu Avrupa ülkeleri ve Gürcistan, NATO ve AB yoluyla Rusya’ya karşı tehdit oluşturdu. Avrasya’da güvenlik zaafı oluşmuştu.

Hem Rus istihbaratı hem de Kremlin, batılıların oyunlarını erken fark etti. Vladimir Putin, Rusya’nın Batı ile entegrasyonuna dönük politikalardan uzaklaşıp Rusya’nın öz politikalarına dair hamleler yaptı. Elbette batılılar Putin’in bu politikalarını “yasaklar” olarak yorumlayıp sanki Rusya, dünyadan izole ediliyormuş gibi algı oluşturdu. Bunda da başarılı olunamadı. Ruslar ne dünyadan ne de Rus kültüründen uzaklaştı. Bugün hala Rus kentlerinin, çok modern ve teknolojiyle iç içe olduğunu görebiliriz.

Tabii ki batılı istihbaratların Kiev planları başarıya ulaştı. Sözde “Halk devrimi” ile batılıların kuklası olan liderler Ukrayna’nın başına geçti. Halkına eziyet eden bu sözde liderler, Rus nüfusuna karşı planlı saldırılar başlattı, baskılar kurarak bu insanların Ukrayna’dan kopması için çabaladı.

Rusya, 2014 yılında Donbass ve Kırım halkının kendisini savunmasına karşı çıkmadı. Bölge halkları, kendi kararlarını kendileri tayin etti. Ancak NATO’nun Ukrayna topraklarında Rusya’yı tehdit etmesiyle de birlikte Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 24 Şubat 2022 tarihinde Rus ordusuna Donbass’ta özel askeri harekat yapılması emri verdi.

Süreci bu şekilde özetleyebiliriz…

Ancak sonraki sürece baktığımızda batılıların ve Rusya’nın politik duruşuna bakmak gerekir. Bu analiz, tek başına Rusya ve dünyayı kontrol etmeye çalışan batılı ülkelerin duruşları arasındaki farkı gösterir.

Öncelikle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Donbass Bölgesi’ne Özel Askeri Operasyon emri verdiği günden itibaren Rusya’nın talepleri hiç değişmedi. Moskova’dan yapılan tek bir açıklamada dahi Özel Askeri Operasyon amacına ters düşen bir taviz olmadı. Buna karşı batılılar ambargolardan Kiev rejiminin terör saldırılarına karşı birçok şeyi destekledi.

Ancak batılılara baktığımızda öncelikle kendi aralarında ters düştüler. Dönem dönem Kiev rejimini yalnız bırakarak Vladimir Zelenskiy’e ihanet ettiler. Bazen de çıkarları doğrultusunda Kiev ordusuna inanılmaz silah destekleri vererek Rusya’nın Ukrayna eliyle yıpratılması amaçlandı. Ancak ağızlarından çıkan her sözde kararsızlıklar gördük. Bazıları, Ukrayna topraklarında hak sahibi olmak istedi bazıları Moskova ile ilişkilerin yeniden kurulması gerektiğini söyledi. Bazıları Zelenskiy’i itibarsızlaştırdı bazıları kahraman ilan etti. Yani batılılar, Kiev’e destek verirken bile birlik olamadı. Ancak Rusya, hiçbir zaman odağından çıkmadı ve hala aynı çizgide ilerliyor. Batılılarla diyaloğa her zaman açık kapı bırakan Moskova aynı zamanda Rus ordusunun da arkasında durarak “tüm hedefler yerine getirilene kadar operasyonlar devam edecek” mesajı veriyor.

Neden Rusya kendi politikalarının arkasında dururken batılılar gerçek bir duruş sergileyemiyor?

Öncelikle Sovyetler Birliği döneminde kendi savunma sanayisini yenileyen günün teknolojisine yatırım yaparak da ABD’ye karşı daha etkin füze ve silahlar geliştirilmişti. Ancak Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra Rusya’nın halefi gibi güçlü olamayacağı kanısı oluşmuştu. Batılılar bu düşünceyle birlikte kendi politik çekişmelerine maruz kaldı. Rusya’ya karşı düşmanlıkları ancak kendi iç politikaları için bir araç haline geldi. Rusya’ya en çok saldıran kişiler ülkelerini yönetme hakkına sahip oluyordu. Çünkü “Rusofobi” diye bir kavram icat edip kendi halklarına Rusya’yıÖcü” gibi gösterdiler.

Ancak işin aslı böyle değil. Ruslar hiçbir zaman batılı ülkelerin halklarına karşı tehdit oluşturan hamlelerde bulunmadı. Aksine batılılar “Rusofobi” ile tamamen Rus halkına tehditler oluşturdu. Banka hesaplarına el konuldu, izolasyon politikalarıyla seyahat özgürlükleri elinden alındı, batıdaki faşist gruplar Rusların üzerine salındı. Rusça hala birçok ülkede yasaklanmaya çalışılıyor, Rusça konuşan, hedef haline getiriliyor ve Rus kültürü ve edebiyatı, batılı okulların müfredatlarından bile kaldırılıyor. Siz Rus müziğinin, Rus klasiklerinin yasaklandığı başka bir dönem hatırlıyor musunuz?

İşte bunların tümü “Rusofobi” kavramı üzerinden gerçekleşen politikalardı.

Ancak Rusya’ya ve Ruslara karşı tüm saldırılarına rağmen politik başarı elde edemediler. Çünkü dünyanın birçoğu batılıların adalet terazisinin bozuk olduğunu zaten biliyordu.

Rusların Batı düşmanlığına dair bir hamlesini göremezsiniz. Okul müfredatlarında yasaklanan bir batılı yazar veya müzisyen duyamazsınız. Rus devletinin veya istihbaratının Batı ülkelerinde terör saldırısı oluşturacak veya terör gruplarını desteklediğine dair bir bilgi göremezsiniz. Ruslar tarafından hiçbir batılı lider ölümle tehdit edilmedi. Ancak Vladimir Putin’e suikastler bile batılılar tarafından organize edildi.

Rusya’nın ucuz siyasetini görmedik kısacası. Ancak Rusya’nın, Sovyetler Birliği’nden sonra yeniden şahlanışını, odağının sadece kendi gelişimi olduğunu görürüz.

Ruslar, Burevestnik füzelerine, Oreşnik füzelerine, Topol – M gibi sistemlere yoğunlaştı. Rusya'nın yeni nükleer kapasiteli Burevestnik seyir füzesi süresiz havada kalabiliyor. Düşünün, batılı ülkelerin elinde bu teknoloji yok. Üretemiyorlar. Popülist politikalar ile sadece günü kurtarıyorlar.

Batılıların baş edemeyeceği bu silahlar, Rusların istikrarlı politikası için güvence oluşturuyor.

Tüm saldırılara karşı Ruslar hala üretmeye ve kendilerini savunmaya devam ediyor.

Bu nedenle Rusları bu istikrarlı duruşlarından dolayı tebrik etmek gerekir. Batılıları da oluşturdukları “korku dünyası”ndan çıkarmak gerekir. Bunu da tüm dünya, batılı ülkelerden korkmayarak, cesaretle yapabilir.

.

Erhan Kuadzba, dikGAZETE.com

...