- 01-12-2025 07:02
- 701
Ciao Papa; Bir logonun uyandırdığı hafıza
Katolik Dünyasının Ruhani Lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo’nun, Fener Rum Patriği Bartholomeos’un davetiyle gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti, diplomatik adımların ötesine taşan geniş bir tartışmayı da beraberinde getirdi.
Ankara’da diğer devlet başkanlarına uygulanan standart protokolle karşılanan Papa 14. Leo, dini lider sıfatıyla İstanbul ve İznik’te ayinlere katıldı.
Asıl gürültü ise ziyaret öncesinde Vatikan’ın yayımladığı logodan koptu:
Yükselen bir siyah haç, sarı ışınlar, İznik Gölü’nü simgeleyen mavi dalgalar, İstanbul ve Çanakkale köprüleri…
Ve en dikkat çekici detay: İslam’la özdeşleşen lalenin; haç yükselirken alçalıyormuş gibi gösterilmesi.
Bu sembolik dil, doğal olarak Türkiye’de büyük bir tepki doğurdu.
Çünkü bu ülkede hiçbir görsel sadece bir görsel değildir; her sembol bir hatıraya, bazen bir yaraya dokunur.
Tam da bu esnada Akra Media’nın hazırladığı karşı tasarım; @serverplatformu tarafından sosyal medyada paylaşıldı.
“Ciao Papa / Global, Crusadic Journey to Türkiye / Nicaea 325–2025.”
Ardından gelen metin ise tartışmayı daha da büyüttü:
“One Lord, one faith, one baptism… but you are all cordially invited to Allah, Islam, Shahadah.”

Bu ifadeler, iki yönlü bir mesaj içeriyor:
Bir tarafta Hristiyanlığın Efesliler 4:5’ten alınan birlik mottosu, diğer tarafta İslam’ın özünü taşıyan “Allah–İslam–Şehadet” ifadesi…
Nazik bir davet zarfı içinde; açıkça teolojik/dini bir karşı duruş sergileniyor.
İtalyanca “Ciao Papa” ifadesi bile İtalya sahillerinin sıcak selamından çok, “Biz de buradayız” diyen sembolik bir meydan okumaya dönüşüyor.
Bu tartışma üç düzlemde okunabilir:
1. Tarihsel Arka Plan
“Nicaea 325–2025” ibaresi, Papa’nın ziyaretini sıradan bir diplomasi trafiği olmaktan çıkarıp 1700 yıllık bir teolojik mirasın devamı gibi sunuyor. İznik Konsili’nin gölgesi, doğal olarak “Haçlı” çağrışımlarını harekete geçiriyor.
2. Dini Karşılaştırma
İki farklı dini, dünyanın çekirdek inançları yan yana konularak hem davet hem duruş içeren bir sembol dili kuruluyor.
Bu, “Misyon var ise karşı-davet de vardır” mesajı üretiyor.
3. Küresel Sembolizm
İtalyanca selam, İngilizce slogan, Arapça İslami kavramlar…
Metin, yerelden çok küresel bir manifesto havası taşıyor.
Sessiz bir etki: Manevi çizginin yorumu…
Ziyaret ve semboller üzerine yapılan değerlendirmelerde Hakyol Vakfı ve Server Yaşam Vakfı Onursal Başkanı Sayın Muharrem Nureddin Coşan’ın tensipleri sezinleniyor. İskenderpaşa geleneğinin tanıdık çizgisi yine devrede:
- Siyasetin parçası olmadan toplumsal nabzı tutmak,
- Kavga üretmeden net bir duruş sergilemek,
- Aileyi, gençliği ve toplumsal barışı öncelemek,
- Modernleşmeyle çatışmayan, sakin ama kararlı bir dil kullanmak.
Yüksek tansiyon dönemlerinde yumuşak, sükûnete dayalı bir söylemin toplum üzerinde rahatlatıcı bir etkisi olduğu inkâr edilemez.
Bazen en etkili ses, en sakin olandır.
Asıl mesele semboller…
Lale, hilal, haç, İtalyanca bir selam…
Bunların hiçbirinin taşıdığı anlam yalnızca bugüne ait değil.
Türkiye’de semboller nötr değildir; hafızayı da kültürü de acıyı da birlikte taşır.
Bu nedenle kimisi bu logoyu meydan okuma olarak gördü,
kimisi uyarı, kimisi ise sadece bir tasarım…
Aslında hepsi mümkün.
Çünkü tartışmanın kendisi, Türkiye’nin uzun süredir yaşadığı temel gerilimi yeniden hatırlatıyor:
Sembollerle kavga edenlerle, sembolleri aşmaya çalışanların gerilimi.
Sayın Muharrem Nureddin Coşan’ın çizgisinin sessiz etkisi tam da burada devreye giriyor:
Hafızayı reddetmeden, öfkeyi büyütmeden bir istikamet hatırlatması yapmak.
Elbette bu tavır, Türkiye için yeni değil. Gelibolu’da Anzakların şafak ayinine verilen o meşhur sembolik cevap hâlâ hafızalarda:
Azebler Namazgâhı; “Biz buradayız… geleceğiniz varsa göreceğiniz de var.”
Bugünkü tartışmanın dili de aynı duyguyu taşıyor: Hem davet hem duruş.
Semboller konuşur, satır araları söyler…
Papa’nın ziyareti, Vatikan’ın logosu ve “Ciao Papa” karşı hamlesi…
Tüm tartışma aslında tek bir soruya çıkıyor:
Bugün hangi dille konuşuyoruz?
Davet dili mi?
Duruş dili mi?
Polemik dili mi?
Belki de ihtiyaç duyduğumuz şey, bunların dengeli bir birleşimi:
- Hafızayı bilmek,
- Sembolleri doğru okumak,
- Öfkeye teslim olmamak,
- Tarihi sahiplenmek ama onun ağırlığı altında ezilmemek.
Bu ülke; Anadolu, yüzyıllardır hem davetin hem duruşun ülkesi oldu.
“Ciao Papa” tartışması da bunu bir kez daha hatırlattı.
Akra Media’nın çağrısı ile Papa I4. Leo: Tevhid / İslam’a davet edildi.
“Bir de Yahudiler, Müslümanlara: “Yahudi olun.” Hıristiyanlar ise: “Hıristiyan olun ki doğru yolu bulasınız” dediler. (Onlara) de ki: “Hayır, biz (küfür ve şirkten uzak kalıp) ‘bir tek Allah’a yönelen’ İbrahim’in (Hanîf) dînine uyarız. O, (Allah’a) ortak koşanlardan değildi.” Bakara Suresi 135. Ayet
“Eğer o Yahudi ve Hıristiyanlar da sizin iman ettiğiniz gibi (bütün esaslara) iman ederlerse, muhakkak doğru yolu bulmuş olurlar. (Yok) eğer yüz çevirirlerse, mutlaka onlar (size karşı) ayrılıkçılık (ve düşmanlık) içindedirler. Onlara karşı Allah sana yeter. O, hakkıyla işitendir, bilendir.” Bakara Suresi 137. Ayet
.
Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com
https://www.vaticannews.va/en/pope/news/2025-10/pope-leo-xiv-lebanon-turkiye-logos-mottos-apostolic-journeys.html
https://akra.media/
@serverplatformu