- 10-04-2022 04:03
- 1735
Birleşmiş Milletler’e göre “2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü”, 21 Mart ise “Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü”.
Hatırlamak güzel, hatırlananı bir günle sınırlamamak daha anlamlı olsa gerek.
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 2008 ve 2011 tarihinde ilan edilen günlerde, her iki engel türüyle ilgili araştırmalara teşvik edilmesi, bu konudaki farkındalığın artırılması ile erken teşhis ve tedavinin yaygınlaşması hedeflenmektedir.
İyi niyet gibi görünen bu kararlarda, düşündürücü olan, ‘BM’ tarafından alınmış olması.
“Gerçekleşen her ‘hamle’ doğrudur” diye bir kural yok.
Diyelim iyi niyetle yola çıkılmış, anlamlı, netice alınır olması için o tek günü, yılın 365 gününe yaymak daha önem taşımakta.
Yoksa, bir gün toplan ye iç, sonrasında ‘kapatıyoruz beyler, dağılıyoruz’ demekle olmaz, olmamalı da.
Birlerinin ‘şov’ yaptığı yerde, bizim ‘oyuna’ gelmemiz yerine, bozmamız gerekiyor.
Bu süreçte çalışma alanımız olan spordaki faaliyetlere baktığımızda, özel gereksinimli (otizm ve down sendromlu v.b.) bireylere sporun (hareket ve egzersizin) olumlu yönde etki yaptığına bizzat yaşayarak görmekteyiz.
Bunun için, yılda, ayda, haftada bir değil, plan ve program dahilinde, işinin uzmanları tarafından, bilinçli bir şekilde gerçekleştirilen sürekli eğitimler büyük önem taşımakta. Aksi düşünülüyor, yılda bir kez toplan ve kutlamanı yap kâfi deniliyor ise, kimse kusura bakmasın. Bu hareket kimseye bir fayda getirmez.
Siz, reklam manası taşıyacak, tek güne sıkıştırılan kutlamanızı özel gereksinimli (engelli) bireyleri üzerinden yapmamalısınız.
Kendi kendimize sormadan edemiyoruz; “Başkalarının/yabancının (BM) aldığı kararı, insanımız niçin yerine getirme ihtiyacı hisseder!” Garip olduğu kadar, ‘kaygı verici’ bir durum. Neden?
Devam edelim…
HAVANDA SU DÖVMEK YERİNE SÜRECİ DOĞRU YÖNETMEK…
Birleşmiş Milletler (BM) isminin geçtiği yerde, niyet/akıbet hususunu durup düşünmek gerekiyor.
Türkiye’nin de yer aldığı 51 ülkenin 2. Dünya Savaşı sonrası bir araya gelerek kurulan örgütte, amaç proje yürütmek, hatırlamak ve hatırlatmak.
Peki, neyi?
Birlik, son 10-15 yılda engelli bireyler için ‘tarih’ belirliyor; “21 Mart” ve “2 Nisan”. BM’nin pek parlak olmayan sicili dikkatimizi çekiyor.
Ülkemiz dahil, dünyanın birçok ülkesindeki faaliyetlerinde ‘yanlı’ hareket ediyor ve üzerine vazife olmayan (PKK kamplarının korunması gibi), eylem ve uygulamaların (Filistin’de kızıl haç ile işbirliği, ülkemizde toplumsal cinsiyet eşitliği savunuculuğu gibi) içerisinde yer alması gibi, gibi…
Ne yapmış, Otizm ve Down Sendromlu bireylerin yılda bir kez olsun hatırlayadursun (bu anlayışa göre bir kez yeterli olması yeterli demek ki, tıpkı anneler, babalar, şu veya bugünleri gibi), bizim yapmamız gereken toplumun bu özel bireylerinin her daim yanlarında olmak.
Herkes kendisine layık olduğu gibi hareket ederken, “biz ne yapıyoruz”, sorusuna cevap bulmamız gerekiyor.
İşte o vakit, farkındalığı ortaya koymuş oluruz.
Devam edelim…
TFF YÖNETİM KURULU ÜYESİ SAYIN ERDEM’DEN BEKLENEN GÖREV…
Biz bu yazıyı yazarken, “Türkiye Futbol Oynuyor” projesi kapsamında Türkiye Futbol Federasyonu’nun desteğini alan Özel Sporcular Spor Federasyonu bünyesindeki Down Sendromlu Futsal Milli Takımı Dünya Şampiyonasında mücadelesini sürdürüyordu.
Özel gereksinimli sporcuların hedefi Avrupa Şampiyonluğundan sonra, Dünya Şampiyonluğu.
Her defasında, skor kadar mücadelenin mahiyete de dikkat kesilmemiz gerektiğine vurgu yapıyoruz.
O çocuklar, zaten ‘gönüllerin’ şampiyonu.
Kendilerine imkân tanıdıklarında, daha fazla neleri başarabileceklerine, makam ve mevki sahiplerine, bundan daha somut, daha iyi örnek ne olabilir ki!
TFF Yönetim Kurulu Üyesi Sayın İsmail Erdem’in “Federasyon olarak bizler, her zaman engelli futbolunun yanında, gelişimine katkıda bulunduk” sözleri oldukça önemli.
Sayın Erdem, geçtiğimiz yıl Avrupa Şampiyonu olan Down Sendromlular Futsal Milli Takımı için “Tebrikler Bizim Çocuklar, Tebrikler Milli Takım. Türkiye-Portekiz; 6-0” şeklinde, sosyal medya hesabı üzerinden paylaşımda bulunmuştu.
Mutluluğu, yerinde bizzat yaşayanlardandı.
Geçtiğimiz iki dönem Sancaktepe Belediyesi’nde Başkanlık yapmıştı.
İsmail Bey’in daha çok özel gereksinimli (engelli) bireyin spor (hareket ve egzersiz) yapmaları için Merkezi Yönetimle işbirliği, yerel yönetimler (belediyeler/özel idareler v.b.) koordineli hayata geçirilecek projelerin içerisinde yer alması önem taşıyor.
Bu projeler neler mi olabilir?
Devam edelim..
HAREKETE GEÇEN ‘BM’ DEĞİL, BİZLER OLMALIYIZ…
“Önce İnsan” diyor Bağcılar Belediyesi. Belediye, bünyesinde Türkiye’nin ilk Engelliler Sarayı olma özelliği taşıyan tesise sahip olmanın haklı gururunu yaşıyor.
Konya’da yer alan SOBE (Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitim Vakfı), bir başka örnek.
Konya’nın Selçuklu ilçesinde yer alan Otizm ve Down Sendromu Yaşam Merkezi, otizm ve down sendromlu bireylerin hizmet aldığı ve 21 bin metrekarelik alana kurulu. Yaşam alanlarına sahip merkez bünyesinde, spor alanları, hidroterapi havuzu, hipoterapi görebilecekleri bir at ahırı ve at maneji, tarımla uğraşabilecekleri alanlar, konferans salonları yer alıyor.
Bir başka örnek; Üsküdar Engelsiz Yaşam Merkezi…
Çatalca Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi…
Belediyelere ait bu örnek tesislerin sayısını çoğaltmak mümkün.
Önem taşıyan konudan dersler çıkarıp, ili/ilçesinde böyle bir tesis bulunmayan belediyeleri harekete geçirmek.
Evet, tesisleşme başta olmak üzere, uzman eğitmen yetiştirme ve gerekli malzeme gibi gereksinimlerin karşılanarak, özel gereksinimli (engelli) bireylere yönelik projelerin hayata geçilmesi, anlamak isteyene göre ‘elzem’ bir durumdur.
Diğer türlü Birleşmiş Milletler (BM) gibi örgütlerden talimat alır gibi, Otizm ve Down Sendromlu bireyleri yılda bir kez hatırlamak, kimseye bir şey kazandırmayacağı gibi, insanların ‘duygularıyla’ oynamaktan başka bir manaya gelmeyeceğinden emin olabilirsiniz.