- 15-01-2020 09:02
- 2744
İran’ın kendisini ülkesine ve dini rehberine adamış efsane ismi, İran’ın ülke dışındaki askeri-istihbari operasyonlarını yürüten Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin eğitim aldığı kurumlar hakkında kim ne biliyor?
Anlatılanlara bakılırsa Kasım Süleymani, mektepten yetişme değil, tam bir alaylı.
Düşünsenize 11 Mart 1957‘de İran’ın güneydoğusunda aşiret yapısının hâkim olduğu Kirman şehrine bağlı Rabord Bölgesi’ndeki Kalat Molk (Kral Kalesi) köyünde deyim yerindeyse dağ başında, tarımla uğraşan fakir bir ailenin Hasan Süleymani ile Fatime Süleymani çiftinin çocuğu olarak dünyaya gelen Kasım Süleymani, nasıl oldu da İran Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Ordusu’nun komutanlığına kadar yükselebildi?
Gençliğinde, Kirman'a taşındı ve babasının borçlarını ödemeye yardımcı olmak için inşaat işçisi olarak çalıştı. 1975 yılında Kirman Su Örgütü için bir yüklenici olarak çalışmaya başladı.
1979 yılında kurulan İran Devrim Muhafızları Ordusu’na katıldı. Bu, ilkokul mezunu olan Süleymani’nin, askeri kariyerinin ilk adımıydı. 45 günlük bir askeri eğitimin ardından o artık bir Devrim Muhafızı’ydı.
1979’da ayaklanan Mahabad Kürtleri’nin bastırılması için Süleymani ve birçok arkadaşı, bölgeye gönderildi. 22 yaşındaki Süleymani, isyanın bastırılmasında gösterdiği performansla Tahran’ın gözüne girdi.
Devrim’e sadakatinin hediyesi olarak, Mahabad’dan dönüşü, Kirman’daki Devrim Muhafızları Kudüs Garnizonu’nun başına getirildi. (*)
Kasım Süleymani’nin köyü Kral Kalesi (Kalat Molk) ismini dağlık bir bölge Kalat’da, Nadir Şâh tarafından inşa edilen sekizgen bir şekle sahip olan Khorshid (Hurşid) yani Güneş sarayından alıyor.
“İlkokul mezunu, köylü çocuk nasıl oldu da dünyanın konuştuğu askeri şahsiyete dönüş-rül-dü?”
Bu sorunun cevabını İran edebiyatında aramak doğru olur.
İranlıların efsane tutkusunu Firdevsi, ‘Şahname' kitabıyla köpürttü…
İranlılar’ın efsane düşkünlüğü ve olayları abartma sanatını köpürten, Samanîler ve Gazneliler dönemleri İran edebiyatının önde gelen Fars şairi Firdevsî oldu.
Eski İran tarihine büyük ilgi duyan Firdevsî, Pehlevi dilinde yazılmış eserleri okuyabilmek için Zerdüşt rahiplerden veya babasından Pehlevice öğrendi. Arapçası, şiir yazacak kadar iyiydi.
“Şehname” veya “Şahname", Firdevsi'nin eski İran efsaneleri üzerine kurulu manzum destanıdır ve İran edebiyatının en büyük eserlerinden biri kabul edilir.
60.000 civarında beyitten oluşur. Öyle ki tek bir şair tarafından yazılan en uzun epik şiirlerdendir.
İranlılar’ın, Araplara yenilmelerinden dört yüz yıl sonra, IV./ X. yüzyılda kaleme alınan Şahnâme, İran millî hikâyelerine ve İranlılar’ın tarihi değerlerine, kahramanlık destanlarına yer veren bir derlemeden başka bir şey değildir; hem de çok şeydir.
Firdevsî, Şahnâme’de İranlılar’ın karşısındaki hasım ve karşı güç olarak betimlediği Türkler’e önemli ölçüde yer verir.
Bu nedenle; “İranlılar’ın, Türk düşmanlığının kilometre taşlarını Firdevsi döşedi” desek yanılmayız. Önce Vatikan sonrada özellikle 18. yüzyıldan itibaren İngilizler, Firdevsi’yi referans alarak İran -Turan karşıtlığı üzerinde çalıştılar.
Şahnâme’de MÖ VI. yüzyıldan X. yüzyıla kadar geçen olaylar anlatılırken; MÖ VII. yüzyılda yaşamış Türk hakanı Alper Tunga unutulmaz ve bir ana kahraman sıfatıyla kendisine yer verilir.
İranlılar, Alper Tunga’ya “Efrâsiyâb” derler.
Saka Türk İmparatorluğu’nun hükümdarı olan Alper Tunga’dan, Divan-ı Lügâti-t Türk ve Kutadgu Bilig de de söz edilir.
Sagu: “Yuğ” adı verilen cenaze törenlerinde söylenen, ölüm acısını, ölen kişinin erdemlerini dile getiren coşku ve heyacana bağlı şiirlerdir.
Dörtlükler ve hece ölçüsüyle yazılan ‘sagu’lar, kopuz eşliğinde söylenir. Firdevsi’nin unutmadığı Alp Er Tunga’yı, Kaşgarlı Mahmut da unutmaz ve Divânu Lugati't-Türk adlı sözlüğe onunla ilgili ‘sagu’yu alır.
Alp Er Tunga ‘Sagu’su…
Alp Er Tunga öldi mü?
Issız ajun kaldı mu?
Ödlek öçin aldı mu?
Emdi yürek yırtılur.
Ödlek küni tavratur
yalnguk küçin kevretür
erdin ajun sevretür
Kaçsa tagı ertilür
Begler atın urgurup
Kadgu anı torgurup
Mengzi yüzi sargarup.
Korkum angar türtülür
Kasım Süleymani’nin Almanya yılları…
Almanlar’ın İran topraklarında faaliyetleri; 1830 yılında Basel’den Tebriz’e gelen Alman misyonerlerin İran’daki modern anlamdaki ilkokul açmasıyla başlamıştı.
Sonraki yıllarda petrol savaşları başladığında İngilizler gibi Almanlar da İran topraklarında petrolün kokusunu aldılar.
Nitekim, Nazi Almanyası’nın yayılma hedefleri doğrultusunda İran, petrol kaynakları ile kontrol edilmesi gereken önemli bir ülkeydi.
Almanlar, 1933’te Hitler’in iktidara gelişinden sonra İran’da Askeri danışmanlar ve teknik uzmanlar üzerinden varlık gösterdiler.
Rıza Şah’ın güvenini kazandılar. Sonuçta Alman teknik uzmanlar, İran’ın sanayi, eğitim ve daha birçok alanında hem siyasi ortamı hem de kamuoyunun dikkatini Alman gücüne odaklandırdı.
Ancak Almanya yenilince, uzun zamandır İran’da gözü olan SSCB ve İngiltere, Almanlar’la yakınlaşmayı bahane ederek İran topraklarını işgal etti
İşgalden sonra, müttefik güçlerinin baskısıyla Alman görevlileri sınır dışı etmeyi kabul etmeyen Rıza Şah Pehlevi, işgal güçlerinin denetiminde olması kaydıyla oğlunun iktidarı sürdürebilmesi için 1941’de ülkeyi terk ederek Güney Afrika’ya sürgüne gitmeye razı olur.
Günümüzde Almanya, İran’ın nükleer programı konusundaki tartışmalarda "E3+3" grubu (Almanya, Fransa, İngiltere, ABD, Rusya, Çin) çerçevesinde diplomatik çözüm için çaba göstermeye devam ediyor.
Uluslararası toplumla işbirliği yapması ve nükleer programının barışçı karakterine ilişkin kuşkuları ortadan kaldırması için İran’a sürekli çağrı yapıp duruyor. Tahran'a karşı yürüttüğü ‘eleştirel diyalog politikası’ buna örnek gösterilebilir.
Berlin ile Tahran arasındaki ilişkilerinin en önemli temeli ekonomi. Bu çok dikkat çekici. Almanya, bugün İran’ın, kimyasal sanayi ve makine mühendisliği alanlarındaki en önemli ticaret ortağı. (**)
Devrim sonrası Tahran’da CIA’nın Türk casusu Ruzi Nazar, hangi İranlıları devşirdi?
Devrim sonrası, ABD ile yaşanan sorunlar nedeniyle İran Velayeti Fakih rejimi, büyük şeytan nitelendirmesinde bulunduğu ABD ile görünürde her türlü siyasi ekonomik askeri ve hatta kültürel ilişkilerini rafa kaldırdı.
ABD’nin Tahran Büyükelçiliği’nin, öğrenciler tarafından basılması sürecinde, İran’da halı tüccarı kimliğiyle CIA adına istihbarat faaliyetlerini yürüten Ruzi Nazar'ın bağlantılarını şimdiye kadar kim deşifre edebildi?
Ruzi Nazar; Alman pasaportu taşıyor ve Almanya’ya uzun yıllar önce yerleşmiş Afgan halı tüccarı olarak tanınıyordu.
Yeni kimliği gereği “halıcılık yapan Afgan bir tüccar” olan Ruzi Nazar, önce Almanya’dan İsviçre’ye, oradan Pakistan’a gitmişti.
Pakistan’dan İran’a geçer. Tahran’da işgal edilen ABD Büyükelçiliği yakınlarında bulunan Azerbaycan lokantasını kendisine üs seçmişti. (***)
Ama orada gizlice bulunuş nedeninin İran’daki durumdan çok Afganistan ve Pakistan’daki Mücahit grupların irtibatını güçlendirmek olduğu tahmin ediliyor.
Çünkü Tahran sonrası, tekrar Almanya’da, bu defa Bonn’da ortaya çıkmış, Afganistan’daki CIA destekli mücahit direnişine silah ve eğitim için gerekli finansmanı sağladığı anlaşılmıştı. (****)
İran istihbaratı, ondan hiç şüphelenmedi. Fiziki olarak Amerikalılara hiç benzemiyordu, Afgan Türkü’ydü ve Alman pasaportu taşıyordu ve ülkeye girişi Pakistan üzerinden gerçekleşmişti.
Enver Altaylı’nın kitabında yazdığı gibi Tahran’da 11 gün değil belki 11 aydan fazla kalmıştı. Ve en önemlisi Devrim'den sonra İran'a girebilen ilk ABD görevlisiydi.
Kasım Süleymani, Ankara üzerinden Batı Almanya’nın Federal Başkenti/ Bundeshauptstadt Bonn’a uçtu…
Çoğu kimse bilmez ama ABD’nin ambargosunu delmek isteyen İran rejimi ile ABD eksenindeki Bonn yani Batı Almanya hükümetini o irtibatlandırmıştı.
Irak’la savaşan İran ordusunun ihtiyaç duyduğu birçok malzemeyi tedarik ediyor, İranlı dostlarının gönlünü kazanıyordu.
İranlılar’ın gözünde Afganistan göçmeni Özbek Türkü, Alman vatandaşı halı tüccarı kimliğiyle tanıdıkları CIA casusu Ruzi Nazar’ın İranlı yetkililere, Irak ordusu ile savaşan İran ordusundaki genç subayların, Almanya’da eğitim almasını önermesi, konunun uzmanları için sır olmaktan çoktan çıktı.
İran ordusundan ilk postada Almanya’ya gönderilen genç subaylar arasında, kamuoyunun ilkokul mezunu sandığı Kasım Süleymani de vardı.
İlk grup İranlı genç Subay, Tahran’dan Ankara’ya uçtu. Sonraki durak ise Batı Almanya’nın başkenti Bonn oldu.
Kasım Süleymani, Kaiserslautern’de eğitim aldığı dönemde Viyana’da Kürt liderlere düzenlenen suikastte yer aldı mı?
Kasım Süleymani’nin yıldızı İran’ın, Kürt halkına acımasızlığı nedeniyle parlamıştı.
İran'ın kuzeybatısında ve Batı Azerbaycan Eyaleti'nde bir Kürt ayrılıkçı ayaklanmasının bastırılmasındaki görevi sırasında gaddarlığı üstlerinin dikkatini çekmişti.
Almanya’ya gönderilmesinin nedeni de buydu. Kim bilir belki de Ruzi Nazar’ın referansının etkisi olmuştur?
Batılı haber kaynaklarında Kasım Süleymani’nin ismi ilk kez, 13 Temmuz 1989 yılında İranlı Hükümet yetkilileri ile görüşme yapmak üzere gittiği Avusturya’nın başkenti Viyana’da, İran ajanlarınca pusuya düşürülerek öldürülen Dr. Abdurrahman Kasımlo cinayetinde sonradan İran Cumhurbaşkanı olan Mahmud Ahmedinecat ile birlikte geçti.
İddialara göre Kasım Süleymani, kendisi ile aynı adı taşıyan Kürt lider Kasım Lo suikastında Mahmud Ahmedinecat ile birlikte rol üstlenmişti.
Avusturya İçişleri Bakanlığı binasının bulunduğu Herrengasse caddesinden yaklaşık 4 km ötedeki Linken Bahngasse Caddesi 5 numaralı adreste İran’dan gelen diplomatlarla görüşme sırasında öldürüldü.
Kasım Süleymani’nin bu suikasttaki rolünün ne olduğu bilinmese de İran'ın kuzeybatısında ve Batı Azerbaycan Eyaleti'ndeki yaptıklarına bakılırsa tetiği çeken isim olduğu düşünülebilir.
Avusturya Polisi, sözde isimlerini belirlediği üç İranlı Diplomatın -Cafer Sahraroodi, Mustafa Ajvadi ve Amir Mansour Bozorgian’ın- peşine düştü.
Kuşlar kafesten çoktan uçmuştu, Alman derin devleti İran istihbaratı ile birlikte bu suikastı tezgâhlamıştı. İranlı diplomatların, pasaportta yer alan kimlik bilgileri doğru değildi.
Mayıs 1990'da garip bir şekilde Avusturya onu bulmak için İran büyükelçiliğini arama kararı çıkarttı.
Ancak Avusturya basınına göre çarşafa bürünen bir kadın kılığında ve sahte bir kimlikle çoktan ülkesine gittiğine dair hayal gücüyle süslenmiş haberler yaptırıldı.
İran'a döndükten sonra, general rütbesini aldı ve Doğu Kürdistan'daki birliklerin bağlı olduğu, Dr. Qasimlo'nun memleketi Urmiye'de bulunan Pasdaran (devrim muhafızları) karargâhının başına getirildi. (*****)
Daha sonra istihbarat raporlarında Avusturya polisinin ‘Amir Mansour Bozorgian/ Emir Mansur Bezirgan’ın sahte isim olduğu ortaya çıktı ve çifte pasaport taşıyan kişinin Kasım Süleymani olduğu anlaşıldı.
Kasım Süleymani, Avusturya polisinin uyduruk, olay yeri tutanaklarında geçtiği gibi Viyana’ya Tahran’dan gelmemiş Almanya sınırları içerisinde Almanya'nın Renanya-Palatina eyaletindeki Kaiserslautern şehrinden Nürnberg üzerinden Viyana’ya geçmişti. Trenle yolculuğu 7 sa. 51 dk. sürmüştü.
Kasım Süleymani, Kaiserslautern’de ne iş yapıyordu?
Renanya-Palatina eyaletinde Kaiserslautern bir şehir. Kasım Süleymani burada ABD kökenli Maryland Üniversitesi’nin yani University of Maryland University College'de eğitim alıyordu.
Maryland Üniversitesi, Global Campus Europe'un (UMGC Europe)
College Park'ta bulunan The University of Maryland 1856'da Maryland Agricultural College (Maryland Tarım Okulu) adıyla devlet destekli bir araştırma üniversitesi olarak kurulmuş.
Lisans, yüksek lisans ve doktora derecelerinde eğitim veriyor.
Üniversite bünyesinde eğitim verilen tüm programlar farklı okullar/fakülteler aracılığıyla yürütülür, bunlar: Tarım ve Doğal Kaynaklar; Davranış ve Sosyal Bilimler; Kimya Bilimi ve Yaşam Bilimleri; Bilgisayar; Matematik ve Fizik Bilimi, Eğitim, Gazetecilik, Bilgi Çalışmaları, İşletme Okulu, Mühendislik, Halk Sağlığı, Mimarlık, Planlama, Koruma ve Kamu Politikaları. (******)
Maryland Üniversitesi Küresel Kampüsü 1947'de Almanya'nın Kaiserslautern kentinde askeri hizmet elemanlarının kariyerlerini ilerletmelerine yardımcı olmaya başladı ve 1949'da Almanya'da konuşlanmış ABD birlikleri için ilk sınıflarını oluşturdu.
Bugün, 50.000'den fazla askeri asker, gazi ve askeri aile üyesi UMGC'ye katılıyor ve dünya çapında 140'tan fazla ülke/bölgeden öğrenci kabul ediyor.
Maryland Üniversitesi Global Campus Europe'un (UMGC Europe) merkezi Kaiserslautern, Almanya'dadır, ancak UMGC öğrenci kuruluşu dünyayı kapsamaktadır. Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki 50'den fazla lokasyondaki öğrencilere destek sunuyor.
Üniversite ABD ordusu ile işbirliği çerçevesinde askeri öğrenciler ve yakınlarına hizmet veriyor.
Üniversite ABD ordusu ile uzun zamandır devam eden ortaklığı sayesinde, aktif görevli askerlere, sivillere ve ailelerine yüksek eğitim fırsatı sağlıyor.
Böylece askeri ve yakınlarının eğitimlerine yurtdışındayken devam edebilmelerine fırsat veriliyor.
Dünyanın dört bir yanında bulunan danışmanlar, uzmanlar ve hizmetler sayesinde Maryland Üniversitesi Global Kampüsü, nerede olursanız olun derecenizi ve kariyerinizi ilerletmenize yardımcı olmayı taahhüt ediyor. (*******)
Almanya dönüşü 1990’da Kasım Süleymani, 33 yaşındayken 41. Sarallah (Allah'ın Kanı) Tümen Komutanı olarak görevlendirildi.
Sonrası malum.
Maryland Üniversitesi Global Campus Europe'un (UMGC Europe) resmi sitesinde taahhüt ettiği gibi, İran Askeri Bürokrasisinde hızla yükseldi ve tüm dünyanın konuştuğu askeri aktör olarak tarihe geçti. İranlılara göre o şimdi cennette.
MİT Başkanı Hakan Fidan da Kasım Süleymani’nin eğitim aldığı ABD kökenli Maryland Üniversitesi'ne yolu düşenlerden.
1986 yılında astsubay olarak mezun olup 2001 yılına kadar 15 yıl Türk Silahlı Kuvvetleri'nde muhabere istihbarat astsubayı olarak görev yaptı.
Kara Kuvvetleri Muhabere Okulu'nun ardından Lisan Okulu'ndan da mezun oldu. Bir dönem Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Almanya'daki NATO Süratli Reaksiyon Kolordusu Karargâhı'nda üç yıllığına görevlendirildi.
Bu görevi sırasında Almanya'daki ABD kökenli Maryland Üniversitesi'ni bitirdi.
University of Maryland University College’den, Yönetim ve Siyaset Bilimi alanından lisans dereceleri aldı. Birçok devre arkadaşının kıskandığı yükselişle MİT Başkanı oldu. (********)
Boşuna dememişler “Analar çocuklarına taht yapmış, baht yapamamış…” Yanarım yanarım kara bahtıma yanarım.
Şair ne güzel söylemiş; "Kara bahtım kem talihim /Taşa bassam iz olur/Başım bir Erciyes dağı/Yaz günleri kış olur."
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete
(*) https://www.mepanews.com/kasim-suleymani-kimdir-30502h.htm
(**) https://tuerkei.diplo.de/tr-de/themen/politik/-/1794390
(***) https://www.dusuncemektebi.com/d/190618/hem-kizil-ordu-hem-nazi-saflarinda-savasmis,-hem-de-ciain-kurulusunda-bulunmus-insan-ruzi-nazar
(****) https://www.cnnturk.com/yasam/diger/ruzi-nazar-siradan-bir-casus-degildi-sirlariyla-oldu
(*****) https://blog.iranrights.org/25-years-after-the-vienna-assassinations-austria-still-owes-justice-to-the-victims/
https://www.rudaw.net/turkish/opinion/05012020
https://www.ilkehaber.com/haber/kurt-tarihindeki-viyana-komplosu-26769.htm
https://arsiv.ntv.com.tr/news/16573.asp#BODY
(******) https://www.hotcourses-turkey.com/study/us-usa/school-college-university/university-of-maryland/115356/international.html
(*******) https://www.europe.umgc.edu/umgc-europe-locations&xid=17259,15700022,15700186,15700190,15700256,15700259,15700262,15700265,15700271&usg=ALkJrhiTngIXQJ4VZYjwPgPnS9YU6_wSvA
(********) https://www.mit.gov.tr/baskan.html