- 21-03-2019 10:05
- 952
Her ne kadar, ABD’nin bazı eyaletleri geçmişte İngiliz Kolonisi olsalar da özgürlüklerini, Amerika’daki 13 koloninin Britanya ile savaşları sonucu ortak hazırladıkları, 4 Temmuz 1776 tarihli “Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi”yle temellendirirler.
Kim ne derse desin; ABD’nin derin damarlarında bu mücadelenin ve İrlanda kökenli özgürlük savaşçılarının kanı dolaşır. Trump bu kanlı mirasın hakiki varisidir.
İngilizler bunu bilirler. Bu uzun bacaklılar, ayrıca sığır çobanlarının ne kadar vahşi ve barbar olduğunu da akıllarından çıkarmazlar.
O nedenle İngilizler, Kolonilerle savaştan sonra asla Amerikalılarla karşı karşıya gelmediler; ya yanında durdular ya da arkasında saf tuttular.
1. Dünya Savaşı, 2. Dünya Savaşı, Kore ve Vietnam, Körfez, Afganistan savaşlarında pozisyonları aynıydı.
Ancak son zamanlarda İngilizler, Amerikalıların çizmeyi aştığı kanaatinde.
Trump yönetiminin, İran’a yönelik yaptırım eksenli savaş muhasarası ve Londra sermayesinin el verdiği, yol verdiği yükselen Çin’e karşı savaş goygoyculuğu yapması onları ciddi şekilde endişelendiriyor.
İngiltere, ABD’ye meydan mı okuyor, yoksa iğneyle kuyusunu mu kazıyor?
Londra derin sermayesinin Amerikalı kovboylara yönelik iki aşamalı mücadele ve müdahale planı var.
Birincisinde ABD’yi korkutacak hamlelerden kaçınma görüntüsü veriliyor. Bu kapsamda ABD’nin küresel askeri operasyonlarına ters düşmeyecek adımlar atılıyor.
Afganistan ve Irak müdahalesinde destek çıktılar. Ukrayna krizinde ABD’nin yanındalar. ABD’nin derin sermayesini ve PENTAGON’u kızdıran Birleşik Avrupa Ordusu projesinde yoklar!
İngiltere, her ne kadar Kıta Avrupası’ndaki hükümdarlığının yakın gelecekte sona erme beklentisi üzerine Brexit kararı almış gibi görünse de bir başka ve bence çok önemli neden olarak, ABD’nin Avrupa Birliği’ne yönelik eleştiri oklarına hedef olmamayı kurguladıkları söylenebilir.
Dediğim gibi, tüm bunlar Amerikalı sığır çobanlarını kızdırmamak için.
"SPB" Bitcoin ve Ripple’ı İngiltere Merkez Bankası The Bank of England piyasaya sürdü…
ABD ile mücadelede İngilizlerin ikinci tercihi, dünyanın en büyük askeri gücüne sahip Amerika’yı ekonomik açıdan zayıf düşürmek.
Bu amaçla, ABD Dolarının itibarsızlaştırılmasını sağlayan ekonomik çözümler ve alternatif para birimleri üretmek.
Washington yönetiminin uyanmasından korktukları için bunu İngiliz Para birimi Sterlin üzerinden yapmıyorlar. Kısmen Euro, doların sınırlı ve kısıtlı rakibi olabildi.
Bazı ülke liderlerinin dolara alternatif ortak para birimi çıkışları da şimdiye kadar olumlu sonuçlanmadı.
Doların saltanatını yıkacak Sanal Para Birimleri…
Mevcut ödeme sistemleri ve ödeme araçları, gelişen finansal piyasaların ortaya çıkardığı yeni kullanıcı ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandıkça doğal olarak çözüm de sistemin içinden çıkıyor.
Günümüzde dolaşımdaki ekonomi sistemini ve sisteme özgü araçları şekillendiren küreselleşme ve yüksek teknolojik uygulamaların, ödemeler alanında ve finans dünyasında yeni yöntem ve araçlara kapı aralaması kaçınılmaz.
Herşey akar.
Evren değişir, evrende ne varsa değişir. O nedenle evrendeki değişmez ilke değişimdir.
Finans sistemleri ve araçlarının da gelişimi, yenilenmesi bu değişimin bir gereği.
Bu kapsamda sanal para birimleri (SPB) alternatif bir ödeme aracı olma iddiasında. Bu iddia, finansal yenilik formatında gündelik hayatta yavaş yavaş yerini alıyor.
Sanal para birimleri en çok emtia para, itibari para ve elektronik para ile özellikle paranın üç temel fonksiyonu çerçevesinde ele alınıyor. Sanal para birimlerinin benzerlikleri olduğu gibi farklı yönleri de mevcut.
Sanal para birimlerinin kısa vadede itibari paranın yerini alarak, para politikasını etkisiz hale getirmesi, çok zayıf bir ihtimal olarak görülse de nominal değer üzerinden ticari faaliyette bulunan finans odaklarını tehdit etme potansiyelinde.
İşte bu nedenle korku, dağları sardı.
İnsan insanın kurdu, para da paranın kurdu…
Dediğim gibi, ABD Dolarının dünya para sisteminde devre dışı kalmasının en büyük isteklisi İngilizler.
Bu konudaki yaklaşımlarının mimarı İngiliz siyaset felsefeci Thomas Hobbes. Hani şu; "İnsan insanın kurdudur” tezini ortaya atan adam. Hobbes'ın çağdaş versiyonları “Homo homini lupus" u "para paranın kurdu"na dönüştürdü.
Doların kurdu Bitcoin…
Bitcoin; finans ve teknoloji alanlarında büyük bir yenilikti ve çok tartışıldı. Bitcoin; Satoshi Nakamoto’ın geliştirdiği, ihraç süreçleri ve sistemin genel yönetiminde merkezi bir otorite yerine şifre bilime dayanan ilk, merkezi olmayan Elektronik Nakit Sistem'di. Şimdi hem piyasası hem de borsası var.
Doların bir diğer sanal kurdu “Ripple”…
En bilinen ve en çok kullanılan SPB’lerden olması ve Bitcoin altyapısını kullanarak Bitcoin’den farklılaşmayı başarması nedeniyle popüler olan bu diğer sanal para birimi Ripple.
Ripple; protokolünün atası olan “Ripplepay”, Ryan Fugger tarafından 2004 yılında geliştirildi. İşlemlerin Bitcoin sistemindeki madencilik faaliyetleriyle değil, kullanıcılar arasındaki gerçekleşen oy birliği süreciyle doğrulandığı dijital bir para birimi. Bu sistem, Mayıs 2011’de geliştirildi ve sanal piyasaya sürüldü.
Bitcoin ve Ripple mukayesesi…
Müdavimleri ve mudilerine sorulacak olursa; Bitcoin teknolojisi kullanan SPB’ler, sistemde yer alan tüm katılımcıların senkronize olarak iletişim halinde olmasını gerektirdiği için işlem süreçleri daha yavaş gerçekleştiğini, buna alternatif sunan Ripple sisteminin ise sistem içinde güvenilir alt ağlar oluşturan bir algoritma tarafından geliştirildiğini söyleyeceklerdir.
Gezi Eylemleri - 15 Temmuz ve Türkiye'nin, Dolar egemenliğine başkaldırısı!..
Siyasi olayların ekonomik gelişmelerden bağımsız olmadığı Marksist bir yaklaşım gibi görünse de bu böyledir ve Marks haklıdır.
Bu nedenle, Süleyman Karagülle'de yakın zamanda gerçekleşen Gezi Eylemi ve 15 Temmuz darbe girişimi, küresel odaklı ekonomik gelişmelerden bağımsız değildi.
Nitekim Gezi Eylemlerine "Türkiye'nin renkli devrimi" gözüyle bakanlar çok geçmeden yanıldıklarını anladılar. Çünkü gerçek devrimi, siyasi iktidar küresel ölçekli müttefikini tercih ettiğinde çoktan gerçekleştirmişti.
Türkiye’nin Soros sertifikalı renkli devrimi, tercihini ‘beyaz'dan -AK- yana kullanmıştı. Kapitalizmle İslam’ın, liberalizmle muhafazakârlığın sentezlendiği, bu haliyle de İslam ülkelerine model olarak sunulabilecek bir nitelik taşıyan devrim, ilk hesaplaşmasını Türkiye'nin kurucu iradesi, Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinden gerçekleştirdi.
Bu ilk raunddu.
İkinci raund, ekonomi ringinde devam ediyor.
Bu raundda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) döviz ve altın rezerv politikası hızla değiştirildi.
Merkez Bankası, mevcut döviz rezervlerinin bir bölümünü altına çevirirken, en başta ABD Merkez Bankası FED’de duran 28.7 ton altın rezervlerini başka merkezlere taşıyarak sıfırladı. TC Merkez Bankası, döviz rezervlerini tuttuğu yatırım alanlarının en başında gelen ABD devlet tahvili varlıklarını ivedilikle elden çıkardı.
Birkaç gün önce yazmıştım; “Türkiye’nin Ekonomik Savaş Planı; Altını topla, ABD tahvillerini sat, Dolar’dan kurtul!” Meğersem bir eksik söylemişim. Türkiye'nin bir sonraki atacağı adım Barter sistemi yani TAKAS.
Barter / Değiş Tokuş/ Mübadele/ Trampa…
Herşey aslına rücu eder yani döner. Su akar mecrasını bulur. O hesap, Bize önerilen veya ekonomik krizden çıkış yolu olarak gösterilen Barter/Takas sistemi aslında çokta yeni sayılmaz.
Lidyalılar parayı icad etmeden önce antik çağ toplumları mal yani emtia takasıyla ticaret yapıyordu.
Benzer uygulamalar günümüzde denendi.
Asya ülkeleri tarafından ikinci dünya savaşı sırasında çay blokları para yerine kullanılıyordu. Moğolistan, Tibet ve Sibirya 19. yüzyıldan itibaren 1935 yılına kadar hayvan alımlarında ve vergi ödemelerinde de kullanılıyordu. Çay blokları o dönemde 1 rupi değerine denk gelmekteymiş. Hatta çay blokları, bu bahsi geçen ülkelerin paralarından daha değerli bir haldeydi.
"Milli Görüş"ün Adil Düzen Tezi…
Refah Partisi’ni iktidara taşıyan; “Adil Düzen” projesiydi. Bu projenin mimarı fikir hayatımızda 'Akevler Ekolü' olarak bilinen İzmir'de yaşayan bir grup ilim insanıydı.
Heyetin başındaki isim Fehmi Koru'nun eşinin babası Süleyman Karagülle'ydi.
Bu ekibin hazırladığı “Adil Düzen” tezine göre emtianın değeri demir ve çimento bedeline göre belirleniyordu.
Takas ve para sisteminin olmazsa olmazları…
Ekonomi uzmanlarına göre ödeme sistemleri; katılımcıları arasında fon veya menkul kıymet aktarımını sağlayan araç, süreç ve kurallar bütününden oluşur.
Bir yapının ödeme sistemi/menkul kıymet mutabakat sistemi olabilmesi için, temel olarak aşağıdaki şartları sağlaması gerekiyor:
En az 3 katılımcısının olması, Fonların/menkul kıymetlerin elektronik ortamda dolaşımını sağlayacak altyapıyı sunması, ortak kuralları bulunması.
Ödeme sistemlerinin sorunsuz işleyişi; finansal sistemin istikrarı, merkez bankalarının para politikası uygulamaları ve ekonominin gelişimi açısından kritik önemde. Bu nedenle sistemden kaynaklanabilecek herhangi bir sorunun, finansal sistemin diğer bölümlerine yayılması ihtimali, ödeme sistemlerinin önemini artırır.
Finansal istikrarın sağlanmasındaki öneminden dolayı; ödeme sistemlerinin işletilmesi ve uluslararası standartlara göre gözetim ve düzenlemelerinin gerçekleştirilmesi, tüm merkez bankalarının temel görevleri arasındadır. .
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Takas sistemine hazırlıklı…
Para olmadan bir servis karşılığı ya da bir ürün karşılığında yapılan takas sistemine “Barter” deniliyor.
Barter; çok sayıda alıcı ve satıcının birarada karşı karşıya geldiği bir geniş pazar olmasının yanı sıra bu alıcı ve satıcıları belli kurallar çerçevesinde ve belli kriterlere göre bir araya toplayan, alıcı ve satıcının karşılıklı ilişkilerine düzenleme getiren, hem alıcının hem de satıcının haklarını ve sorumluluklarını belirleyen bir sistem olarak tasarlanmış.
Ekonomik gerçekler yani nakit sıkıntısı göz önüne alındığında, “barter”ın ciddi bir çözüm olabileceği düşünülüyor.
Türkiye gibi gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ekonomisi modelleri için Barter Sistemi, süreklilik açısından küresel bir finans modeli olabilir.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bu sisteme göre gerekli düzenlemeyi yapmış bile.
Çünkü, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ortaklarından birisi Dünyanın önde gelen uluslararası finans kuruluşlarından Hollanda kökenli ING Grubu.
19 Haziran 2007'de ING Grubu ile Oyak Grubu, Oyak Bank’ın yüzde 100 hissesinin ING Grubu’na satışı konusunda anlaşmaya vardı. BDDK onayının ardından 24 Aralık 2007 tarihinde satış işlemleri tamamlandı ve böylece Oyak Bank, ING Grubu çatısı altına girmiştir. 7 Temmuz 2008’de de ING Bank Türkiye bireysel ve kurumsal müşterilerine dünya standardında finansal hizmetler sunmaya başladı.
Bu ING Bank; Avrupa, Kuzey ve Latin Amerika, Asya ve Avustralya’da 40’tan fazla ülkede, 53 binden fazla çalışanı ile bireysel ve kurumsal müşterilerine hizmet sunuyor.
ING European Financial Services Plc. İrlanda’nın başkenti Dublin’de faaliyet gösteren ING European Financial Services Plc, 1994 yılından beri hizmet vermektedir. Şirket’in tüm faaliyetleri İrlanda yasalarına ve mevzuatına bağlıdır.
2015 yılı sonunda Şirket’in kredi portföy büyüklüğü 1,18 milyar Euro, net kârı 8,3 milyon Euro, aktif büyüklüğü ise 1,19 milyar Euro’dur.
Merkez Bankası'ndan faaliyet izni alan ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri…
Bankalararası Kart Merkezi A.Ş. (BKM) - Yurtiçi Takas ve Hesaplaşma Sistemi
İstanbul Takas ve Saklama Bankası A.Ş. (TAKASBANK)
Pay Piyasası Takas Sistemi
Borçlanma Araçları Piyasası Takas Sistemi
Takasbank Çek Takas Sistemi
Merkezî Kayıt Kuruluşu A.Ş. (MKK) - Merkezi Kaydi Sistem
Garanti Ödeme Sistemleri A.Ş. (GÖSAŞ) - Takasnet Sistemi
Mastercard Payment Transaction Services Turkey Bilişim Hizmetleri A.Ş. (MPTS) - MPTS Takas Sistemi
Son söz;
İngiliz ipiyle asılmayı tercih edenler şimdilik Dolar karşıtlığını anti-emperyalist temele oturtsalar da kusura bakmasınlar ama İngiliz fırsatçılığına ve faydacılığına hizmet ediyorlar.
Bence Akevler/Adil Düzen Tezi daha milli, daha yerli ve dahi dibine kadar anti-emperyalist.
Bu takas / barter sistemi meraklısı dostlar bir de Adil Düzen tezine baksınlar.
Süleyman Karagülle daha hayatta, çağırsınlar koşa koşa gider ve bıkmadan usanmadan anlatır.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete