- 31-07-2024 15:52
- 1768
İSMAİL HENİYYE SUİKASTINDA HUMINT FAKTÖRÜNÜN ROLÜ NEDİR
Hamas Lideri İsmail Heniyye, İran’ın başkenti Tahran’da düzenlenen bir saldırı ile şehit oldu. İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ı tebrik için bölgede bulunan Heniyye’nin Tahran'da savaş gazileri için özel bir karargahta kaldığı bildirildi. İsrail’in buraya düzenlediği saldırının ise İran dışından yapıldığı ifade edildi. Saldırıda, füzelerin kullanıldığı da gelen bilgiler arasında.
Yabancı basında yer alan bilgilere göre; İsrail basın bürosu, Heniyye'in bir fotoğrafını ‘Facebook'ta "Kaldırıldı" başlığıyla paylaştı. İsrail kaynakları, saldırıyı üstlenmese de İsrail'in aşırı sağcı Kültürel Miras Bakanı Amichay Eliyahu, “Dünyayı bu pisliklerden temizlemenin doğru yolu budur. Artık hayali barış/teslimiyet anlaşmaları yok, bu ölümlülere merhamet yok. Onlara vuracak demir el, barışı arzulayanlarla barış içinde yaşama yeteneğimizi güçlendirecek” ifadelerini kullandı.
İsrail gerek tavrı gerek yetkilileri tarafından yaptığı açıklamada, dolaylı olarak suikastı kabul etmiş oldu. İsrail’in dış istihbarat servisi MOSSAD’ın dünya genelinde suikast yapma potansiyeli referans alınırsa, bu suikastı MOSSAD’ın yaptığı seçeneği daha belirgin bir hale gelecektir.
İsrail’in sınır ötesinde düzenlediği operasyonlarda adından söz ettiren MOSSAD, gerçekleştirdiği suikastlarda yerel işbirlikçilerden faydalanmaktadır.
Hamas Lideri İsmail Heniyye'ye İran'ın başkenti Tahran'da düzenlenen suikast, insan istihbaratına dayalı bir mekanizmanın şifrelerini bizlere sunabilir. Saldırı, hangi teknik envanterle gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin, insana dayalı istihbaratın verdiği bilgiler sonunda yapıldığı açıkça anlaşılabilir.
Salih Aruri, Fuat Şükr ve İsmail Heniyye suikastları, usul olarak aynıdır. Her 3 saldırı da bir binayı hedef almaktan ziyade binanın bölümlerini hedef almıştır. Aruri suikastında kullanılan silah, odaların çift taraflı imha edilmesine neden olmuştur. Saldırıda başarısızlık ihtimalinin ortadan kaldırılması için başvurulan seçenek sonucu Aruri ve arkadaşları şehit olmuştu.
Bölgeyi çok iyi bilen Aruri’nin, toplantı halindeyken hedef alınması, sahadaki istihbarat elemanlarının verdiği bilginin doğruluğuyla dile getirilebilir. Yerel ağ kullanmadan, nokta operasyonlarının gerçekleştirilebilmesi ihtimali oldukça zayıftır.
Kamuoyuna yansıyan bilgiler de bu durumu doğrular niteliktedir. İran Haber Ajanslarına göre gece gerçekleştirilen saldırı sırasında, İsmail Haniyye’nin, Tahran'da savaş gazileri için özel bir karargahta kaldığı bildirilmektedir. Heniyye'nin, havadan atılan bir füzeyle hedef alındığını belirten İran kaynakları, füzenin ateşlendiği yerin belirlenmesi için soruşturmaların sürdüğünü bildirmiştir.
İsrail haber ajansları ise Heniyye'in İran içerisinden değil, İran dışındaki bir ülkeden fırlatılan bir füzeyle öldürüldüğünü aktarmıştır.
Siber anlamda MOSSAD ve desteklediği yapılar tarafından izlenildiğini bilen suikasta uğrayan isimlerin, hareketler bazında önlemler aldığı bilinmektedir.
ABD tarafından “küresel terörist” ilan edilen Fuad Şükr suikastı da ‘sim’ kartlarının tespiti ile gerçekleştirildiği iddiası ile manipüle edilmeye çalışılsa bile, insana dayalı istihbaratın kesin enformasyonu olmadan başarı şansı düşüktür.
Üç suikastta da sabit hedefler yani binalar hedef alınmış, başkentler tercih edilmiş ve sonrasında ise teknik istihbarat boyutu, propaganda ile kamuoyuna deklare edilmeye çalışılmıştır.
MOSSAD’ın gerçekleştirdiği suikastlar zinciri incelendiğinde, olay sıcakken açıklama yapmaktan kaçınılmıştır. Bu tür hadiseler, olayın üzerinden uzun bir sürenin geçmesinin ardından, emekliye ayrılmış istihbarat yetkililerinin anı kitaplarından ya da medyaya verdiği demeçlerden öğrenilir.
Heniyye suikastında İran’ın içişleri irdelendiğinde, “yerli işbirlikçiler” olarak ifade edilecek bir yapı ortaya çıkabilir; Halkın Mücahitleri Örgütü. İran içerisinde yer alan Halkın Mücahitleri Örgütü, suikastta İsrail için kullanışlı bir aparat olabilir. Medyaya yansıyan bilgilerde, İsrail ile Halkın Mücahitleri Örgütü arasında ilişki bulunduğu kaydedilmektedir. Kesin sonuç için zamana ihtiyaç vardır.
NEDEN BAŞKENTLER SEÇİLDİ?
İsrail, ‘düşman!a karşı kurmak istediği psikolojik üstünlük ile 3 ismi de önemli şehirlerde hedef aldı. Filistinli isimlerin, İran ile bağlantısı oldukça güçlüydü. Hamas’ın başına Heniyye’nin gelmesiyle İran-Hamas ilişkilerinde gelişmeler sağlandı. Heniyye’nin profili incelendiğinde Hamas’ın kurucu lideri Şeyh Ahmed Yasin’e yakın bir isim olarak çalışmalarını yürüttüğü görülebilir. Kendisinin İhvan’a ve İran’a olan yakınlığı, İsrail’i yıllardır rahatsız eden bir durumdu.
İsrail saldırıları incelendiğinde hedefteki isimler, gezgin haldeyken suikasta uğramadı. İsrail, sivillerin de bulunduğu yerleri nokta operasyonu ile vurdu. Psikolojik olarak kenetlenmiş direniş gruplarının da kırılması amaçlandı.
Heniyye’nin Tahran’da vurulmasıyla, İsrail; İran’ın imajına zarar vermeyi amaçlarken, İran’a karşı tavır alan kesimlerin harekete geçmesinin de önünü açtı. Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Eski Komutanı Kasım Süleymani’nin, Irak’ta hedef alınması da İran-Irak ilişkilerine zarar vermişti. Kasım Süleymani, Suriye’de de defalarca bulunmuş, operasyon için Irak özellikle seçilmiş görünmektedir.
Başkentler, devletlerin ulaşılamaz olduğunu kanıtlar nitelikte olan yerler/bölgeler olarak ifade edilirse, İsrail, Lübnan ve İran sosyolojisini etkilemeye çalışmaktadır.
Hizbullah, Beyrut’u kırmızı çizgisi ilan etmesine rağmen, İsrail’in saldırıları, bölgeyi topyekun bir savaşa dönüştürme amacıyla anlamlandırılabilir. Nisan ayında İran’ın, Suriye’deki misyonuna saldırı düzenleyen İsrail, İran’ı ısrarla savaşın içine çekmeyi planlamaktaydı. İran’ın stratejik sabır doktrini ile yatıştırılan ortam, Heniyye suikastıyla yeni bir sürecin başladığını gösterebilir.
İsrail’in, ABD liderliğinde İran’a karşı oluşturduğu blok yaşanan gelişmelere daha itidalli davrandığını benimser görünmekle beraber, İsrail’in çoklu cephe savaşında yalnız bırakılmasına göz yummayacaktır.
BÖLGEDE NELER YAŞANABİLİR?
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, uzun süredir üzerinde durduğu Filistinli liderleri “ortadan kaldırma” vaadini Siyonistlere sunma fırsatı yakaladı. İşgal edilmiş topraklarda her Cumartesi, Netanyahu aleyhine gerçekleştirilen eylemler yerini sükûnete bırakmasa da İsrail hükümetinin elini güçlendirdi.
Bölgenin hareketlenmesini, İran Lideri Hamaney’in “suçlu ve terörist Siyonist rejim, değerli misafirimizi evimizde şehit ederek bizleri üzdü ama aynı zamanda kendisine ağır bir ceza da hazırladı” ifadesinin ne derece somut bir tepkiye dönüşeceğiyle bağlantılı olacaktır. İran’ın ve bölgedeki direniş unsurlarının İsrail’e saldırısı, ABD ve müttefiklerinin olaya dahil olmasıyla yeni bir periyodun başlamasına vesile olacaktır.
İran, 10 aydır İsrail’in kışkırtmalarına direnmekle ilerlettiği pozisyonunu ne ölçüde koruyacak; tavrını devam ettirmesi mi yoksa karşılık vermesi mi daha iyi? Bu soruların yanıtında İran’ın komşularının da pay sahibi olacağı ifade edilebilir.
Diğer bir seçenek ise İsrail, Gazze’de belirli bir noktaya ulaştı ve hedefindeki Filistinli isimlere suikast düzenledi. ABD, üzerinden Katar’a bir baskı ve Hamas’ın tekrar masaya çağırılmasına dair plan işleme koyabilir. Plan, Filistin direnişinin istemediği nitelikte olması bakımından uzak bir ihtimal görünse bile İsrail tarafından arzulanan bir seçenek olarak masada yer almaktadır.
Direniş ekseninin, İsrail’in Fuat Şükr ve İsmail Heniyye saldırısına karşı misillemede bulunma ihtimali oldukça yüksek bir seçenek olarak yer alırken, operasyona kimlerin katılacağı, savaşın yayılma bölgesini sınırlandırabilir/arttırabilir.
Sonuç olarak; saldırıya verilmeyecek tepki İran’ı caydırıcılık anlamında olumsuz etkilerken, saldırının dozu, yeri, kolektif aklı, bölgeyi daha sakin bir alana dönüştürebilir.
.
Mahmut Muslihan, dikGAZETE.com