- 26-07-2025 05:25
- 1997

Kafkasya jeopolitiğinde Türkiye’nin yönlendirici ve arabulucu pozisyonu!
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, uluslararası platformlarda “Zengezur Koridoru” meselesini gündeme getirerek, Azerbaycan malları ve vatandaşlarının Ermeni sınır görevlileriyle karşılaşmaması gerektiğini vurguladı. Bu koridorun, Azerbaycan toprakları arasında kesintisiz ve güvenli bir ulaşım hattı olması gerektiğini belirtti. Konu, Abu Dabi’de Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile yapılan görüşmede de ele alındı. Aliyev, Avrupa Birliği’nin önerdiği gibi bölgede üçüncü taraf işletmecinin bulunmayacağını net şekilde ifade etti.
Ermenistan ise Aliyev’in yaklaşımını ve kullandığı terminolojiyi kabul etmedi. Ermenistan, Azerbaycan ve uluslararası aktörlerle “Barış Kavşağı” projesi kapsamında ulaşım hatlarının açılması için görüşmeler sürdürüyor. Azerbaycan’ın batı bölgeleri ile Nahçıvan arasındaki ve Azerbaycan ile diğer ülkeler arasındaki ulaşım bağlantılarının Ermenistan topraklarından sağlanmasına yapıcı yaklaşıyor ancak bunun karşılıklı egemenlik, toprak bütünlüğü ve yargı yetkisi temelinde gerçekleşmesini şart koşuyor. Abu Dabi görüşmelerinde de bu ilkeler dışında seçenekler tartışılmadı.
Aliyev’in, Azerbaycan vatandaşlarının Ermeni sınır görevlileriyle karşılaşmaması talebi, Ermenistan tarafından toprak bütünlüğüne yönelik bir tehdit olarak algılanıyor ve müzakere ruhuna aykırı bulunuyor. Ermenistan, sınır ve gümrük kontrollerinin uluslararası standartlarda yapılması gerektiğini; bu kontrollerin yasa dışı ticaret ve kaçakçılığın önlenmesi için kritik olduğunu vurguluyor.
Ayrıca, biyometrik pasaport ve temassız tarama sistemleriyle işlemlerin kolaylaştırılmasını, malların mühürlenerek güvenliğinin sağlanmasını ve transit geçişler için uluslararası standartlarda ücretlendirme yapılmasını öneriyor. Ücretlerin Ermenistan devlet bütçesine aktarılması gerektiği belirtiliyor. Ermenistan, güzergâh üzerindeki malların, araçların ve yolcuların güvenliğini sağlamak üzere özel güvenlik birimleri kurmayı planlıyor. Ulaşım yolları yatırımlarının her ülkenin egemenliği ve yasal çerçevesi altında yapılmasını, egemenlik ve toprak bütünlüğünü ihlal eden herhangi bir modelin kabul edilmeyeceğini ifade ediyor.
Azerbaycan, Ermenistan ve İran sınırına kadar uzanan demiryolu inşaatını büyük oranda tamamladığını açıkladı. Ermenistan ise süreci engellediği iddialarını reddediyor, ulaşım yollarının açılması için öneriler sunduğunu ancak Azerbaycan’ın bu önerileri reddettiğini belirtiyor.
Syunik bölgesinde demiryolu inşaatının ancak Azerbaycan ile anlaşılırsa başlayacağını vurguluyor. Barış anlaşmasına yaklaşılırken, Azerbaycan tarafı Ermenistan Anayasası’nın değiştirilmesi ve Minsk Grubu’nun feshedilmesini ön koşul olarak öne sürdü. Ermenistan ise anayasa değişikliklerinin Anayasa Mahkemesi kararı sonrası gündeme geleceğini açıkladı. Mahkeme 2024 yılında mevcut anayasanın toprak talepleri içermediğine hükmetti.
Washington’un Avrasya’daki yeni güç oyunu Zengezur Koridoru:
ABD, Ermenistan’ın güneyindeki Zengezur Koridoru’nu 100 yıl süreyle kiralamayı teklif ediyor. Bu teklif, hem Avrupa’nın enerji maliyetlerini düşürmek hem de Rusya’nın bölgedeki etkisini azaltmak amacı taşıyor. Zengezur Koridoru, Azerbaycan’ı Nahçıvan üzerinden Türkiye’ye bağlayacak bir kara hattı niteliğinde. ABD’nin önerdiği bu girişim, özellikle Çin’in Kuşak ve Yol projesi ile Rusya’nın Hazar üzerinden yürüttüğü enerji ve lojistik hatlarına rakip olabilir.
Zengezur üzerinden geçecek yeni rota, Avrupa ile Asya arasındaki ticaret süresini 12–15 gün kısaltabilir. Dünya Bankası’na göre, bu hattın 2027 itibarıyla yıllık 50–100 milyar dolarlık bir ticaret hacmi oluşturması bekleniyor. Altyapı maliyeti ise yaklaşık 3–5 milyar dolar arasında öngörülüyor. Bu yatırımla birlikte, Avrupa enerji arzında daha ucuz ve hızlı bir erişim kazanacak; böylece Rus gazına bağımlılık azalacak.
Koridorun faaliyete geçmesi durumunda İran, yıllık yaklaşık 43 bin Türk tırının kendi topraklarından geçişini kaybedebilir ve bu da ciddi ekonomik zarara yol açabilir. Rusya’nın Avrupa üzerindeki enerji etkisi de azalabilir. Türkiye ise bu koridorla Orta Asya’daki Türk devletleriyle doğrudan kara bağlantısı kurarak transit gelirini artıracak. Azerbaycan ise ihracat gelirlerini artırabilir ve ekonomik büyümesini hızlandırabilir.
Bununla birlikte, Ermenistan bu planlara karşı çıkıyor. Erivan yönetimi, kendi egemenliğini zayıflatacağı ve kontrolü kaybedeceği gerekçesiyle koridora sıcak bakmıyor. Azerbaycan ise, Dağlık Karabağ zaferinden sonra bu geçişin kendisine ait olduğunu savunuyor. ABD, taraflar arasındaki bu anlaşmazlığı aşmak için Zengezur’u 100 yıl kiralama yoluyla tarafsız bir yönetim modeli önermeyi planlıyor. Bu model, Panama Kanalı ve Soğuk Savaş dönemindeki Berlin Koridoru gibi örneklerden ilham alıyor.
ABD’nin bu hamlesi, yalnızca enerji ve lojistik değil, aynı zamanda jeopolitik etkileri bakımından da büyük önem taşıyor. Koridorun faaliyete geçmesi, İran ve Rusya’nın bölgedeki konumunu zayıflatacak, Türkiye’yi stratejik olarak güçlendirecek ve Avrupa’nın enerji güvenliğini artıracak. Çin’in Kuşak ve Yol rotası da bu alternatif nedeniyle zayıflayabilir. ABD açısından Zengezur Koridoru, yalnızca bir ticaret yolu değil, aynı zamanda Avrasya jeopolitiğinde oyun değiştirici bir hamle olabilir.
Donald Trump, Ermenistan ile Azerbaycan arasında imzalanması beklenen barış anlaşmasına kendi adını yazdırmak istiyor. Konuya yakın kaynaklara göre, Trump, Zengezur Koridoru’na ilişkin çözüm önerilerinin de yer aldığı bu anlaşmanın mimarlarından biri olarak sürece müdahil oldu. Trump, “barışın sağlandığını göreceksiniz” diyerek süreci sahiplenirken, ABD’nin bölgeye yönelik yeni öneriler sunduğu belirtiliyor.
Bu önerilerden biri, Azerbaycan ile Nahçıvan arasındaki Zengezur Koridoru’nun 100 yıl boyunca tarafsız bir yapı tarafından işletilmesi. ABD yönetimi, bu işletmenin özel bir Amerikan firması aracılığıyla yapılabileceğini ve hem Ermenistan’ın egemenliğini ihlal etmeyecek hem de Azerbaycan’a ulaşım garantisi verecek bir sistemin kurulabileceğini savunuyor. Bu sistemle, tüm tarafların itirazlarını aşan teknik bir çözüm hedefleniyor.
Ancak bu yaklaşım hem Ermenistan’da hem Azerbaycan’da tepkiyle karşılandı. Ermenistan, kendi topraklarında yabancı bir şirketin denetiminde bir koridora izin vermek istemiyor. Başbakan Paşinyan, yolların tam kontrolünün Ermenistan’da kalması gerektiğini defalarca yineledi. Azerbaycan ise, Zengezur’un “tarihi Azerbaycan toprağı” olduğunu savunarak, yabancı operatörlerin devreye girmesini kesin bir dille reddetti. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, bu tür çözümlerin ülkenin egemenliğine aykırı olduğunu ifade etti.
Trump’ın arabuluculuğu, Biden yönetimiyle olan rekabeti bağlamında da değerlendirilmekte. Trump, bu girişimiyle yalnızca diplomatik değil, siyasi olarak da öne çıkmayı hedefliyor. Ancak sahadaki gerçeklik, sürecin hâlâ kırılgan olduğunu gösteriyor. Ermenistan ile Azerbaycan arasında karşılıklı güvensizlik sürüyor ve özellikle Zengezur üzerinden geçecek yeni ulaşım hattı konusunda uzlaşma sağlanmış değil.
İran ve Rusya da bu süreçte kaygılı. İran, sınırındaki bu koridorun Azerbaycan ve Türkiye’yi doğrudan birbirine bağlamasından rahatsız. Rusya ise ABD’nin Güney Kafkasya’da inisiyatif almasını kendi nüfuzu açısından tehlikeli buluyor. Bu nedenle her iki ülke de ABD’nin öne sürdüğü modelin hayata geçmesine sıcak bakmıyor.
Tüm bu unsurlar, Trump’ın barışa imza atma hevesini sınırlıyor. ABD, tarafsız koridor işletmeciliği modeliyle teknik bir çözüm üretmeye çalışsa da, bölgedeki egemenlik tartışmaları, uluslararası güç rekabeti ve yerel hassasiyetler bu çözümün kabul edilmesini zorlaştırıyor. Süreç hâlâ hassasiyetle izleniyor ve barışın ilan edilmesi için ciddi diplomatik engeller bulunuyor.
Ermenistan ve Azerbaycan arasında uzun süredir süren ulaşım güzergahı sorunu, ABD’nin “koridoru 100 yıl boyunca bize kiralayın” teklifiyle yeniden gündeme geldi. Bu teklif, Ermenistan’da tepki çekerken, Erivan’ın pasif kalma lüksü olmadığı vurgulanıyor. Türkiye ve Azerbaycan’ın “Zengezur Koridoru” olarak adlandırdığı, Nahçıvan ile Azerbaycan arasında Ermenistan kontrolü olmadan bir ulaşım hattı oluşturma ısrarı sürerken, Ermenistan bu projeye karşı çıkıp “Barış Kavşağı” projesini öne çıkarıyor. ABD’nin önerisi, teknik detaylardan yoksun genel bir çerçeve sunuyor. Bu durum, müzakereler için alan açarken, Ermenistan’ın haklarını koruyacak şekilde aktif rol alması gerektiği belirtiliyor. ABD planına göre, güzergah özel yabancı bir şirketin denetiminde olacak ancak egemenlik Ermenistan’da kalacak.
ABD’nin Türkiye Büyükelçisi’nin önerisi, Ermenistan’ın Syunik bölgesinden geçecek koridorun 100 yıllık kira ile yabancı işletmeye verilmesi fikrini ortaya koydu. Bu öneri, Ermenistan’da egemenlik kaybı olarak algılandı ve tepki çekti. Ancak benzer uygulamaların dünya genelinde çatışma sonrası lojistik yönetiminde yaygın olduğu ve nihai sorumluluğun Ermenistan’da kalacağı belirtiliyor. Ermenistan’ın pasif kalması durumunda, bölgesel ablukanın süreceği uyarısında bulunuluyor. Yerevan’ın öneri üzerinde aktif şekilde çalışması ve egemenlik ile ekonomik fayda garantisi talep etmesi gerektiği vurgulanıyor. İran ve Rusya’nın ise sürece temkinli yaklaştığı ifade ediliyor. ABD teklifinin müzakerelerin başlangıcı olduğu ve Ermenistan’ın kuralları belirlemede ne kadar kararlı olduğuna bağlı olduğu belirtiliyor.
Zengezur Koridoru, Davud Koridoru’nun devamı mı?
Bu hususta Turkiye’deki konuyla ilgili kalem oynatanlardan farklı olarak, Kafkasya Güvenlik Uzmanı E. Kur. Alb. Akif Gasımov, ABD’nin servis ettiği Zengezur Koridoru işletme projesinin, İsrail'in Davud Koridoru’nun devamı niteliğinde olduğuna dikkat çekiyor.
Ona göre son dönemde medyada “Ermenistan, Zengezur Koridoru’nu bir Amerikan şirketine devretmeyi kabul etti” şeklinde çıkan haberler, yalnızca ekonomik ya da altyapı odaklı bir gelişme olarak değil; çok daha kapsamlı jeopolitik planlamaların parçası olarak değerlendirilmektedir. ABD’nin bu koridorda fiili bir varlık göstermesi, sadece Güney Kafkasya’yı değil, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) coğrafyasını da doğrudan etkileyebilecek stratejik sonuçlar doğurabilir.
Bu bağlamda dikkat çeken bir diğer yapı ise İsrail öncülüğünde geliştirilen ve "İbrahim Anlaşmaları" çerçevesinde şekillendirilen Davud Koridoru projesidir. Söz konusu güzergâhın, Suriye’nin güneyinden başlayarak Kuzey Suriye’de “Rojava” olarak adlandırılan bölgeye uzanması hedeflenmektedir. Bu yapı üzerinden Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY), oradan da İran’ın Batı Azerbaycan bölgesine ulaşacak bir hat inşa edilmek istenmektedir. Böylelikle İsrail’le yakın ilişkiler yürüten Rojava ve IKBY gibi aktörler, bu koridorun stratejik halkaları hâline gelmektedir.
İran’ın batısında kurulması planlanan sözde “Doğu Kürdistan” yapısı ise bu hattın devamı niteliğinde düşünülmektedir. Türkiye sınırları içinde daha önce denenmiş olan “Kuzey Kürdistan” projesi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kararlı mücadelesi sayesinde başarısız olmuş; bu durum projeyi yürüten dış aktörlerin odağını İran’a çevirmelerine neden olmuştur. Bu kapsamda, İsrail ile İran arasında yaşanan son gerilimlerde, İran’daki bazı Kürt grupların İsrail lehine pozisyon aldıklarını açıklamaları da dikkat çekmektedir.
İran’ın batısında bir “Doğu Kürdistan” yapılanması oluşturulması durumunda, bu bölgenin Zengezur Koridoru’na bağlanması hedeflenmektedir. Bu bağlantı, koridorun Türk dünyasına uzanan bir jeopolitik hat hâline gelmesini sağlayacaktır. ABD'nin Zengezur Koridoru’ndaki işletmelere müdahil olması, yalnızca bölgesel enerji ve ulaşım projelerine değil, aynı zamanda geniş kapsamlı bir coğrafi etki stratejisine işaret etmektedir. Bu strateji kapsamında, Azerbaycan üzerinden Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine uzanan bir etki ve denetim hattı tesis edilmesi amaçlanmaktadır.
Zengezur Koridoru’nun doğrudan uzanacağı ilk ülke Azerbaycan’dır. Azerbaycan, enerji kaynakları açısından stratejik öneme sahip bir ülkedir. 2016 itibarıyla 7 milyar varil kanıtlanmış petrol rezerviyle dünya sıralamasında 20. sırada yer almakta, aynı zamanda yaklaşık 1,3 trilyon metreküplük doğal gaz rezervine sahip bulunmaktadır. Ülkedeki Şahdeniz sahası, 1 trilyon metreküpten fazla rezerviyle dünyanın en büyük doğal gaz alanlarından biridir.
Koridorun daha doğuya yönelmesiyle birlikte hedefin Orta Asya Türk Cumhuriyetleri olduğu görülmektedir. Bu bağlamda, Kazakistan ve Özbekistan öne çıkan iki stratejik aktördür. Her iki ülke, nadir toprak elementleri (NTE) bakımından zengin yer altı kaynaklarına sahiptir. Kazakistan, dünya uranyum rezervlerinin yaklaşık yüzde 15’ine sahiptir ve 2011 yılında küresel üretimin yüzde 35’ini tek başına karşılamıştır. Ülkede 17 aktif uranyum madeni bulunmakta, toplam rezerv ise 30 milyar varil düzeyinde seyretmektedir. Ayrıca doğal gaz rezervleri 85 trilyon kübik feet civarındadır ve bu kaynaklar genellikle ülkenin batısında yoğunlaşmıştır.
Özbekistan da nadir toprak elementleri bakımından stratejik değere sahip ülkelerden biridir. Ülkenin yaklaşık 3.500 tonluk uranyum üretimi olduğu açıklanmış; ayrıca 594 milyon varil ham petrol ve 1,8 trilyon metreküplük doğalgaz rezervine sahip olduğu tahmin edilmiştir.
Bu veriler ışığında, ABD’nin Zengezur Koridoru üzerindeki ilgisinin arka planında iki temel stratejik amaç olduğu değerlendirilmektedir. Bunlardan ilki, İsrail ile eşgüdüm içerisinde geliştirilen Davud Koridoru’nun Türkistan’a kadar ulaştırılmasıdır. İkinci amaç ise, bu güzergâh üzerindeki ülkelerin İbrahim Anlaşmaları benzeri iş birliklerine dâhil edilerek, bölgesel dengelerin ABD ve İsrail çıkarları doğrultusunda yeniden yapılandırılmasıdır.
Türkiye’nin Kafkasya jeopolitiğindeki rolü…
Kafkasya, tarih boyunca büyük güçlerin rekabet alanı oldu; Sovyet sonrası dönemde sınır ve etnik sorunlar bölgenin istikrarını etkiledi. Türkiye, tarihî ve stratejik bağlarıyla bölgenin en etkili aktörlerinden biridir. Türkiye, Azerbaycan ile güçlü tarihî, kültürel ve dilsel bağlara dayanarak siyasi ve ekonomik işbirliğini desteklemektedir. Azerbaycan’ın “Zengezur Koridoru” talebini bölgesel entegrasyon ve kalkınma açısından olumlu bulmakta, bu koridorun hayata geçirilmesini bölge barışına katkı olarak görmekte ve projeye siyasi ve lojistik destek vermektedir.
Türkiye, Ermenistan ile resmi diplomatik ilişkiler kurmamış olsa da bölgesel barış için arabuluculuk rolü üstlenmektedir. Özellikle “Barış Kavşağı” gibi projelerde karşılıklı saygı ve egemenlik ilkeleri temelinde çözüm arayışlarını teşvik etmektedir. Türkiye, bölgedeki ulaşım koridorlarının açılması ve ekonomik entegrasyon için diplomatik ve lojistik destek sağlamaktadır.
Böylece, bölgesel güvenlik, enerji hatlarının güvenliği ve Avrupa-Asya ticaretinin çeşitlendirilmesi açısından kritik bir aktör olarak konumlanmaktadır. Türkiye, Rusya, İran ve Batılı aktörlerle dengeli ilişkiler kurarak bölgedeki güç mücadelesinde istikrar unsurudur. Bölgesel işbirliğinin gelişmesi ve çatışmaların azaltılması için platformlar oluşturmakta, Kafkasya’da kalıcı barışa katkı sunmayı hedeflemektedir.
Zengezur Koridoru meselesi ve Azerbaycan- Ermenistan ilişkilerindeki gelişmeler, Türkiye’nin bölgede yapıcı ve oyun kurucu rolünün önemini artırmaktadır. Türkiye, taraflar arasında arabuluculuk yaparken, bölgesel kalkınma projelerinin hayata geçirilmesi için ortam yaratmakta ve jeopolitik çıkarlarını barış ve istikrarla uyumlu şekilde yönetmektedir. Türkiye’nin diplomatik girişimleri ve ekonomik işbirliği politikaları, Kafkasya’nın geleceği için belirleyici olmaya devam edecektir.
TDT’nin jeopolitik sorumluluk alanı genişliyor…
Bölgesel belirsizliklerin, küresel güç mücadelesiyle iç içe geçtiği bir dönemde; Türk Devletleri Teşkilatı (TDT), siyasi ve stratejik koordinasyon mekanizmalarını harekete geçirerek kolektif bir refleks geliştirmekte, çok kutuplu uluslararası düzende yükselen bir denge aktörü olarak dikkat çekmektedir. Güvenlikten enerjiye, ulaştırmadan kültürel bütünleşmeye kadar genişleyen etki alanıyla TDT, sadece üye devletlerin ortak çıkarlarını savunmakla kalmamakta; aynı zamanda Avrasya jeopolitiğinde istikrar üretici bir yapı olarak konumlanmaktadır.
Türk Devletleri Teşkilatı (TDT), kendi jeopolitik etki sahasında bütünleşme ruhuna uygun stratejik çözümler üretme kapasitesini her geçen gün artırmaktadır. Ankara’nın küresel güç dengeleri ve bölgesel hassasiyetler çerçevesinde diplomatik sessizliği tercih ettiği konjonktürel aralıklarda, TDT giderek daha fazla inisiyatif alabilen bir aktör konumuna gelmektedir.
Bu bağlamda, Avrasya’nın yükselen jeopolitik aktörü Azerbaycan’ın Rusya ile yaşadığı gerilimler ve ABD’nin Zengezur Koridoru’nu işletme yönündeki müdahaleci teklifine karşı geliştirdiği direnç politikaları, sadece ikili ilişkiler çerçevesinde değil, Türk dünyasının jeostratejik vizyonu bakımından da ele alınmalıdır.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
омюр челикдёнмез, Дикгазете
Seçilmiş Kaynakça
https://thecradle.co/articles-id/32154
https://armenpress.am/tr/article/1225616
https://armenpress.am/tr/article/1225308
https://www.facebook.com/share/p/16YboEWqgC/
https://www.rferl.org/a/us-proposal-zangezur-corridor-iran-influence-caucasus/33479973.html
https://www.reuters.com/world/armenia-rising-ceasefire-violations-bring-fears-war-with-azerbaijan-2025-06-12/
https://iz.ru/en/1921009/2025-07-16/united-states-wants-control-zangezur-corridor-armenia-what-you-need-know
https://www.agos.com.tr/tr/yazi/35288/abd-nin-ermenistan-da-koridor-teklifi-nihai-bir-plan-degil-genis-kapsamli-bir-fikir
https://www.agos.com.tr/tr/yazi/35265/ermenistan-dan-yeni-koridor-yaniti-aliyev-in-aciklamalari-muzakerelerin-ruhuna-aykiri
https://www.tabnak.ir/en/news/6628/us-expert-talks-of-threats-opportunities-of-us-proposal-for-zangezur-corridor-for-regional-states-iran
https://www.forbes.com/sites/guneyyildiz/2025/07/18/americas-high-stakes-bet-on-zangezur-how-a-us-led-corridor-could-slash-europes-energy-costs-and-counter-russia/