- 13-03-2020 11:06
- 600
Sadece Türkiye değil, tüm ülkeler güçlü bir mali krizin nefesini ensesinde hissediyor. Ekonomi uzmanları küresel piyasayı, öncekinden daha önemli olumsuz sonuçlar doğurabilecek yeni bir finansal krizin beklediği görüşünde.
İddialarını güçlendirmek için yakın tarihten kriz örnekleri veriyorlar.
Bunlardan biri de başta Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere olmak üzere, dünyanın birçok ülkesini derinden sarsan 1929 Dünya Ekonomik Krizi. Dünyayı kasıp kavuran 1929 buhranı, Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte, hızlı bir kalkınma sürecine giren ve liberal bir ekonomi politikası takip eden Türkiye’yi de göreceli etkilemişti.
Küresel krizin etkisiyle dünya genelinde fiyatlar düştü. Her tarafta iflaslar, ağır üretim daralması, açlık ve sefalet yaygınlaştı.
Bu süreçte Türkiye'nin; Dünya Ekonomik Krizinden, birçok çevre ülkeye göre az etkilendiği görüldü.
Sebep?
Azdan az gider, çoktan çok!
Kıt kanaat geçinen Türkiye, dünyanın yaşadığı ekonomik kriz yüzünden, takip ettiği liberal ekonomik politikayı yeniden gözden geçirmek zorunda kalmış, ekonomide devlet müdahaleciliği ağırlığını daha çok hissettirmişti.
Bu açıdan bakıldığında SOVYET ekonomik modelinin değiştirilip dönüştürülüp Türkiye şartlarına uygulandığı söylenebilir.
Yine finans sektöründe domino etkisine yol açan 2008 krizini çoğumuz çok iyi hatırlar.
Amerika Birleşik Devletleri subprime mortgage krizi, 2007 ve 2010 yılları arasında gerçekleşen ve Aralık 2007 - Haziran 2009 ABD'nin resesyonuna katkıda bulunan ülke çapında bir finansal krizdi.
Finansmanda, yüksek faizli borç verme, geri ödeme planını sürdürmekte zorluk çekebilecek kişilere kredilerin sağlanması, neredeyse koskoca Amerika’yı iflasın eşiğine getirmişti.
Tıpkı onun gibi Avrupa ve ABD’de benzeri bir kriz her an patlayabilir.
Ekonomistler Avrupa emlak piyasalarında, Amerikan hisse senetlerindeki aşağıya doğru hareketlilik gözlemlediklerini, krizin kapıda olduğunu söylüyor.
Düşen petrol fiyatları ve koronavirüsün yayılması kapitalizminin baş belası…
Pandemik hastalıklar kapsamındaki koronavirüsün yayılması yeni bir iktisadi krizin tetikleyicisi olabilecek potansiyelde.
Sanayileşmiş ülkelerin kapısını çalan kriz, 2008 yılına göre daha kötü sonuçlar doğurabilir.
Çünkü koronavirüs ana risklerden biri olmaya devam ettiğinden karantina önlemleri, ulaşım ve üretim de dahil olmak üzere ekonominin birçok alanını olumsuz yönde etkilemektedir. (*)
Küresel ekonomik krizin tetikleyici unsuru olmakta Koronavirüsü tek başına değil. Petrol piyasasındaki oynaklık ve petrol fiyatlarının düşüsü de tersinden krize çalışıyor.
Cin şişeden çıkmış, ok yaydan fırlamıştır. Petrol fiyatlarının istikrarlı seyrinden bu saatten sonra kimse söz edemez.
Neden mi?
Çünkü Küresel piyasalar uzun yıllardır görülmeyen bir petrol krizi ile karşı karşıya kaldı. Corona virüsün ekonomik aktiviteyi yavaşlatmasından dolayı enerji talebi de düştü.
ABD aynı zamanda dünyanın en fazla petrol tüketen ülkesi konumunda bulunduğundan kendi üretimine ek olarak 490 Mt ithalatı ile petrol ithal eden ülkeler arasında da birinci sırada yer almaktadır.
En fazla petrol ithal eden ülkeler arasında ABD'yi 218 Mt ithalatı ile Japonya izlemektedir
OPEC + ittifakının çöküşünden sonra, bu haftanın başında petrol piyasası bir düşme trendine girdi. "Bir damla petrol, bir damla kan" formulü şimdi döndü dolaştı Kapitalizmin kılcal damarlarına pıhtı attı, tıkadı.
Petrol varilde durduğu gibi durmuyor ki? Piiyasasındaki oynaklık, Ankara pavyonlarında kaşıkla kesik çayıra tempo tutan sahne zennelerini dahi koydu geçti.
Dolayısıyla bu oynaklık, dünyayı etkileyen salgın hastalık kabul edilen koronavirüsün yayılması nedeniyle hız kaybetmeden devam ediyor.
OPEC ülkelerinin kendi aralarında anlaşmanın parametrelerini değiştirme veya genişletme konusunda ortak tavır belireyememesi petrol piyasasında bir çöküşe neden oldu.
Pazartesi günü, fiyatlardaki düşüş yüzde 30'a ulaştı. Ticaret verilerine göre, dünya petrol fiyatları, koronavirüs pandemisi nedeniyle ABD'nin kara hava deniz sahasını Avrupa'dan gelecek yolcu kafilelerine kapatma yasağı nedeniyle yüzde 4,5'ten fazla düştü.
Trump'a göre, Avrupa Birliği koronavirüs ortaya çıktığında, iyi bir sınav vermedi. (**)
Küresel gelişmelere Rus ekonomisinin tepkisi…
Analitik Kredi Derecelendirme Kurumu (ACRA) tarafından hesaplanan Rusya'nın Finansal Stres Endeksi (FSI), 2.5 puanlık eşik değerini aşan 3.12 puan seviyesine ulaştı.
Endeks, ülkenin finansal sisteminin kriz durumuna yakınlığını tahmin ediyor. Sistem bu duruma geçtiğinde 2.5 puan seviyesi psikolojik bir sınırdır.
Rusya'nın Finansal Stres Endeksinin eşik değerini aşmasındaki en önemli faktörler, Coronavirus salgını ve petrol üretimini azaltmak için OPEC anlaşmasının sona ermesi.
ACRA'ya göre, Rusya'daki finansal stres endeksi Mart ayında iki puan büyüdü. ACRA FSI endeksindeki bu gibi keskin dalgalanmalar 2008, 2009 ve 2014 yıllarında da meydana geldi.
2.5'in üzerindeki endeks değerleri, finansal krizin ortaya çıkma olasılığının arttığını gösterebilir, ancak kriz aşamasına geçişin bir kanıtı olmayabilir. Örneğin, 2016 yılının başında, endeks kısa bir süre için 2,5 puanı aştı, ancak hiçbir finansal kriz gelmedi.
Petrol üretimini kısıtlayan OPEC + anlaşmasının feshi ile ilgili haberler 6 Mart'ta biliniyordu. Koronavirüsün yayılması nedeniyle, petrol talebi azaldı ve petrol ihraç eden ülkeler, üretimi günde 1,5 milyon varile varan bir miktar azaltma olasılığını tartışmaya başladı.
Rusya böyle bir karara karşı durdu. Anlaşma 1 Nisan'da sona erecek. Rusya Enerji Bakanı Alexander Novak'a göre üretimdeki artış şimdi şirketlerin planlarına bağlı.
9 Mart'ta Brent ham petrolünün fiyatı varil başına 31.02 dolara düştü. Bu, 1991'den beri bir gün içinde petrol fiyatlarındaki en büyük düşmüştü.
Petrol fiyatlarındaki düşüş Rusya'da dolar ve euro'da keskin bir artışa neden oldu. Dolar döviz kuru 75 ruble aşarken, euro 85 ruble için işlem gördü. Rus para birimindeki düşüş, Rus menkul kıymetlerinin maliyetindeki düşüşü tetikledi. (***)
Rus petrol şirketleri, uzun zamandır anlaşmadan çıkmak istiyorlardı: OPEC + sadece yeni mevduat geliştirmeyen ve eskileri üzerinde üretimi artırma fırsatı bulamayan şirketler tarafından tercih edildi.
Viyana'daki müzakereler sırasında Suudiler, koronavirüs salgınına ve küresel talepteki düşüşe karşılık olarak, ikisini aşabilecek bir düşüşün, mevcut yılın ikinci çeyreğinde günde 1,5 milyon varil azalmasını önerdi.
Rusya, üretimi azaltmayı açıkça reddetti ve sadece mevcut üretim hacimlerini başka bir çeyrek için belirlemeyi önerdi. Riyad teklifi reddetti. Ertesi gün, küresel piyasalar çöktü, ruble dolar karşısında değerinin yüzde onunu kaybetti. (****)
Enerji kaynaklı her türlü fiyat artışı veya düşüşü Türkiye’nin ekonomik parametrelerini yakından ilgilendiriyor.
Türkiye’nin koronavirüs salgınına karşı geliştirdiği sağlık politikasının başarılı sonuçları ortada.
Şimdi çıkıp gönül rahatlığı ile "Avrupa bizi kıskanıyor" desek abartı olmaz.
Ancak küresel ekonomik krizi fırsata dönüştürebilecekmiyiz bunu zaman gösterecek?
Türkiye’nin ürünleri “Koşer" ilan edilecek!
Başta sağlık ve gıda sektörü olmak üzere bir çok yan sahada Türkiye’nin üretim kapasitesi artacağından, özellikle bu alanda ihracat patlaması yaşanabilir.
Çünkü koca Avrupa kendini karantinaya aldı, kimse evinden çıkmıyor, sokaklar bomboş.
Bu demektir ki gıda ve sağlık malzemesi tüketimi artacak.
Halkın açlık ve salgından ölmemesi için özellikle gıda ve sağlık ürünlerini dışarıdan tedarik etmeye çalışacaklar?
Siz olsanız ihtiyaç duyduğunuz ürünleri, virüs salgını ihtimalinine karşı hangi ülkeden temin edersiniz?
Tabi bu ülke Türkiye olacaktır.
Çünkü Türk hükümeti, bu konuda dünya çapında başarılı bir sınavdan geçmiştir. “Çin'de virüs varmış bize” ne deyip omuz silkmedi.
Borsaya bakın, sağlık, hijyen malzemesi üreten şirketlerin hisseleri değer kazanıyor.
Bir de bu petrol fiyatlarındaki oynaklık işimize mi geliyor ne? Türkiye’de petroldeki her 10 dolarlık düşüş, ekonomiye 4 milyar dolardan fazla katkı sağlıyor.
30-40 dolarlık bir düşüş devam ederse 10 milyar dolardan fazla getirisinin olması söz konusu. Bu düşüş tüketici açısından olumlu bir gösterge. Enflasyon 1,5 - 2 puan kadar aşağıya inebilir.
Ruslar, domates biber patlıcan yüklü Türk tırlarını kapıdan çevirmeye eskisi kadar hevesli olamayacak. Rus turistler, seyahat için korona virüsünün etkilediği Avrupa ülkelerini değil, bu salgın hastalıkla başarılı şekilde mücadele eden Türkiye'yi tercih edecektir.
Eğri oturup doğru konuşalım.
AK Parti Hükümetlerinin sağlık politikası ve yatırımları, şehir hastaneleri hariç, başarılı sonuç vermiş görünüyor.
Türk geni, virüse direniyor. Direne direne kazanacağız!
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete
(*) https://radiosputnik.ria.ru/20200312/1568480322.html
(**) https://ria.ru/20200312/1568468316.html
(***) Читайте больше на https://www.pravdareport.com/news/russia/144392-financial_crisis/
(****) Читайте больше на https://www.pravdareport.com/russia/144386-oil_war/