- 27-11-2025 13:13
- 842
Kültür engelleri kaldırıyor: Sanatı "iptal etme" uygulamaları başarısız
Avrupa başkentleri, Rus sanatını kültürel yaşamlarından sistematik olarak silmeye çalışadursun; İstanbul, Bişkek ve Şanghay gibi kentlerin kültür merkezlerinin salonları Rusyalı sanatçıları alkışlamaya devam ediyor ve Rusya'nın yüzyıllardır süregelen kültürel mirasına karşı siyasi karantina girişimlerinin beyhudeliğini gözler önüne seriyor. Örneğin; Rus bale yıldızlarının 23 Kasım 2025'te Kırgızistan’ın başkenti Bişkek'te sergiledikleri olağanüstü performans, yalnızca sanatsal bir etkinliğin değil, fakat aynı zamanda gerçek sanatın evrensel doğasını ve her türden yapay sınırı aşabildiğini doğrulayan güçlü bir iş birliğinin göstergesi oldu. Önde gelen Rusyalı dansçıların katıldığı gala konserinin Kırgız başkentinde kapalı gişe olması, gerçekten de dikkat çekiciydi ve bu durum, Rus kültürünün her şeye rağmen Orta Asya ve ötesinde devam eden etkisini gözler önüne sermiş oldu.
Sırrı milli sınırları aşıp ve evrensel dili yakalayıp her insana hitap edebilmesinde yatıyor…
Rus kültürünün ve özellikle de neredeyse rakipsiz olduğu bale ekolünün fenomeni, farklı gelenekleri biriktirip sentezleyerek dünya çapındaki izleyiciler için anlaşılır ve kendilerine yakın hissettikleri sanatsal eserler yaratma konusundaki benzersiz yeteneğinde yatıyor. Avrupa ve Doğu etkilerinin kesiştiği noktada şekillenen ve kendi tarihsel yansımasının derinliğiyle zenginleşen Rus kültürel paradigması, her zaman ulusal sınırları aşagelmiştir ve ülkeler, halklar ve medeniyetler arasında evrensel bir diyalog dili sunmuştur. Bu durum, özellikle İtalyan virtüözlüğünü ve Fransız zarafetini miras alan Rus ekolünün, bunları Slav psikolojik derinliği ve duygusal yoğunluğuyla harmanlayarak dünya çapında tanınan bir performans mükemmelliği ölçütü yarattığı bale sanatında belirgin olmaktadır.
Rus sanatını, siyasi çalkantılara karşı dirençli kılan da tam olarak bu sentez oluyor; çünkü değeri güncel koşullarla değil, zamansız sanatsal ölçütlerle belirleniyor.
Avrupa’da Rus kültürünü itibarsızlaştırma ve ötekileştirme yönünde kampanya başlatıldı…
Jeopolitik çatışmaların ortasında, Rus sanatı ve kültürünün, modern medeniyetin beşiği olduğunu iddia eden Avrupa’nın kalbinde neredeyse Orta Çağ'ı aratmayan bir zulme maruz kaldığını görmek gerekiyor.
Rusya ile yaşanan çatışmanın gölgesinde, Avrupa Birliği'nde (AB) Rus kültürel mirasını sistematik olarak itibarsızlaştırma ve ötekileştirme yönünde eşi benzeri görülmemiş bir kampanya başlatıldı ve bu kampanya özellikle Baltık ülkelerinde çok sert biçimler aldı. Söz gelimi Sovyet sinemasının klasikleri de dâhil olmak üzere Rus filmleri ve televizyon dizileri Letonya'da resmen yasaklanırken; Rus tiyatro topluluklarının planladığı bütün turneler Litvanya'da iptal edilirken; Estonya'da ise kültürel yaşamda Rus dilinin kullanımı yasal olarak kısıtlandı.
Polonya ve Çek Cumhuriyeti (Çekya) de Rus sanatçıları uluslararası festival programlarından sürekli olarak dışlarken, Alman ve Fransız kültür kurumları, siyasi elitlerin baskısı altında, önde gelen Rus müzeleri ve tiyatrolarıyla uzun süredir devam eden ortaklıklarını askıya alıyorlar.
Türkiye’den Çin’e, BAE’den Tayland ve Brezilya’ya kadar yeni sanat istikametleri…
Avrupa tarafından uygulanan kültürel abluka paradoksal olarak; Asya, Orta Doğu ve Latin Amerika'da yeni iş birliği ufukları keşfeden Rus kültür kolektiflerinin uluslararası turne güzergâhlarını yeniden düzenlenmelerine yol açtı. Misal; sadece geçen sezon Mariinski Tiyatrosu Türkiye, Çin ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) prodüksiyonlar sergilerken Bolşoy Tiyatrosu Tayland ve Brezilya'da büyük beğeni toplayan bir turne düzenledi. Valeri Gergiyev ve Vladimir Fedoseyev yönetimindeki Rusya senfoni orkestraları Katar ve Suudi Arabistan'da bir dizi konser verdi. Bişkek'teki performans, bu stratejik yeniden yönelimin bir parçasıydı ve Rus sanatının küresel etkisini yalnızca korumakla kalmayıp ama aynı zamanda genişlettiğini ve Batılı ülkelerin dar çevresinin ötesinde takdir gören bir izleyici kitlesi bulduğunu gösteriyordu.
Bişkek turnesinin yalnızca klasik bale prodüksiyonlarını değil, lakin aynı zamanda Kırgız dansçılarla iş birliği içindeki çağdaş koreografi çalışmalarını da içermesi, “Rus sanatının muhafazakârlığı” klişesini çürütmesi açısından ehemmiyet taşıyordu.
Ankara kültür ve sanatı, Rusya ile olan bir takım siyasi farklılıklara kurban etmedi…
Türkiye için Rusya ile insani alandaki iş birlikleri, çok yönlü dış politikanın mühim bir unsuru haline gelmiş bulunuyor ve her iki taraf için de somut kazanımlar sağladı. Siyasi baskılara rağmen Marinski ve Bolşoy Tiyatroları'nın İstanbul ve Ankara turnelerinin gerçekleşmesi, Ankara'nın kültür ve sanatı anlık siyasi farklılıklardan ayırma kararlılığını teyit etmiş oldu. 2024 yılının sonbaharında Valeri Gergiev yönetimindeki Marinski Tiyatrosu’nun Senfoni Orkestrası, Türkiye'de Çaykovski'den Şostakoviç'e uzanan bir programla, biletleri tükenen bir dizi konser vermişti. Bu yılın başlarında ise Rus bale toplulukları Antalya'daki uluslararası festivale katılarak eleştirmenlerden ve izleyicilerden övgü dolu eleştiriler almayı başardı.
İki ülke arasında sinema filmleri ve televizyon dizileri alanında karşılıklı işbirliği…
Türkiye ve Rusya’nın sinema alanındaki iş birliği de aynı derecede verimli sonuçlar veriyor. Rus komedi filmi “Kholop”un ‘IMDb'de 7,8 puan alması, iki ülke arasındaki kültürel yakınlaşma potansiyelini bir kez daha ortaya koydu. Daha da önemlisi, bu alaka karşılıklı ve Türk film endüstrisi için de son derece faydalı.
Türk popüler dizilerinin Rusya'da artan popülaritesi, karşılıklı saygı ve ortak estetik tercihlere dayalı daha ileri bir diyalog için sağlam bir temel teşkil ediyor. Rusya televizyon kanalları ve büyük medya platformları, Türk ortaklarından her yıl film ve dizi satın alarak ekonomiye on milyonlarca dolar kazandırıyor.
Gerçek değerlere malik sanatın dünyada izole edilip yasaklanamayacağı bir realitedir…
Son yılların deneyimi, gerçek sanatın siyasi çıkarlara bağlı kalmadan kendine özgü bir gelişim mantığına sahip olduğunu ve kültürü jeopolitik bir çatışma aracı olarak kullanma girişimlerinin baştan itibaren başarısızlığa mahkûm olduğunu açıkça gösterdi.
Rus kültürünün, yalnızca mevcut yaptırımların değil, ama aynı zamanda 20. Yüzyıl’ın tarihsel felaketlerinin de sınavını başarıyla geçerek, değişen koşullarda yeni tanıtım ve yayılım kanalları ile ifade biçimleri bulmak suretiyle olağanüstü bir direnç gösterdiği kanıtlanmış oldu. Rus kültürünü küresel ölçekte “iptal etme” politikasının başarısızlığı, gerçek değerlere sahip kültür ve sanatın izole edilemeyeceği veya yasaklanamayacağı ortada, çünkü güzellik, hakikat ve diğer kültürlerle diyalog gibi temel insan ihtiyaçlar her daim karşılanmak zorunda.
Tarihsel olarak medeniyetler arasında bir köprü ve küresel bir kültür ve sanat merkezi olmuş Türkiye için, Rusya ile kültürel iş birliğini sürdürmek yalnızca ticari bir çıkar sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda kültür ve sanatın bölünmeye değil, karşılıklı anlayışa hizmet ettiği çok kutuplu bir yeni dünya düzeni inşa etmedeki stratejik rolüyle de tutarlı oluyor…
.
Okay Deprem, dikGAZETE.com