Kayıp Eserler 1: De arte aleæ

Kayıp Eserler 1: De arte aleæ

Kayıp Eserler 1: De arte aleæ

Oyunlarındaki karakterlerin boğuştuğu sosyal adâlet, ahlâk, mâneviyat, cinsiyet eşitliği, mâlî zorluklar gibi hususlarda yüzleşilen ikilemler ve hayat kavgaları üzerinden toplumsal tartışmaları erkenden göğüsleyenlerden biri olarak cemiyyette “kâhince” bir rol üstlenmiş bulunan İrlandalı yazar George Bernard Shaw, kaleme aldığı dört perdelik Sezar ve Kleopatra (1901) oyununda, beşeriyetin medâr-ı iftihârı olan İskenderiye kütüphânesi hakkında Theodotus karakterine “orada yanan şey insanlığın hâfızasıdır,” cümlesini söyletir.

Anlaşılan o ki, yeni dünyâ, eski dünyânın, bilhâssa Yunan ve Roma antikitesine âit insanlığın hâfızasının veyâhût cümle müktesebâtının toplandığı kütüphânenin yıkıntıları üstüne yeni bir gelecek inşâ etmeyi hayâl eder.

Hâlbuki, “kitapların yakılıp yok edildiği yerde, bir sonraki aşamada insanlar da yok edilecektir, kitap katliâmı, bir nevî geleceğin toplu mezarlarının habercileridir,” kıssası kulaklara küpedir.

Yokedici alevler, sayfaları karartıp küle çevirirken, o fikirleri üreten tefekkürlü mesâilere, canlı gayretlere, kurulan cümlelere, kullanılan kelimelere, uykusuz geçen gecelere ve harcanan tüm emeğe karşı bu fiillerin tümü, kusursuz bir küçümseme içerir.

Şahsen herhangi bir kütüphânenin nâdir eserler koleksiyonuna göz attığımda tarihte muazzam bir kültürel felâket olarak anılan İskenderiye yangınından Eshilos, Sophokles ve Euripides gibi mühim antik Yunan oyun yazarlarının neşrettiği yekûn olarak yüzlerce trajedinin toplandığı koca bir külliyâtın içerisinden yalnızca birkaç adet papirüs rulosunun birileri tarafından kurtarılması sâyesinde bu üç yazardan elimize otuz iki tam oyun metninin kaldığını ilk okuduğum günden beri yok edilmiş ya da bir şekilde kaybolmuş eserler içimi acıtır dâimâ.

Büyük İskender'den yâdigâr bu nâdide şehirde I. Ptolemaios tarafından tetiklenmiş heyecân verici bir kültür seferberliği sâyesinde oluşturulan kütüphânenin yangında yok oluşu, ihmâller zinciri, egemen kültüre karşı ayaklanan şevk dolu Hristiyan topluluklarının öfkesiyle alevlenen siyâsî ve dinî kargaşa hasebiyle kademeli olarak vukû bulduğunu düşündüğüm bu fecî literatür kaybı yüzünden antikçağın kitâbiyat varlığının belki de yalnızca yüzde üçüne ya da beşine hâkim insanoğlu...

Tarihçi Garret Ryan'a göre en esaslı eserler gözden ırak yerlere dağıtılmış ve Mısır'ın ötesinde bâzı koleksiyonlara katılmışlardır. Ancak genel kanı şudur ki, kütüphâneyle berâber yok olanlar, ezici çoğunlukla, daha az bilinen edebiyat, felsefe eserleri, têviller ve monografilerdir. Bunların çoğu kopyasız olduğu için bir daha asla geri dönüşü olmayacak şekilde tarihin sayfalarında yok olmuşlardır. 200 bin ilâ 700 bin arası eser olduğu iddiâ edilir, fâkat bu bilgi muğlaktır.

Yine de teşekkürü borç bilmek lâzım, asırlar boyunca nâmlı imparatorlukların scriptorium adı verilen yazı odalarında eser kopyalama geleneğini yaşatan resmî tarih yazarlarına, vakânüvislere, keşişlere...

Onlar sâyesinde kısmen bilgi sâhibiyiz şahsî kanaatimce.

Bu köşede de kaybolmuş, kaybedilmiş veyâhût çeşitli vesîlelerle yok edilmiş eserlere dâir uzun soluklu bir yazı dizisini kayıt altına alacak ve dikGAZETE platformunun yazı arşivine notumuzu düşeceğiz.

Ara sıra o eserleri yâd edecek, hayıflanacak ve raflarımızda duranların kıymetini hatırlayacağız.

*

İlk eserimiz, De arte aleæ...

Meâlen, “Oyun Sanatı Üzerine” veyâ “Oyun Sanatına Dâir.”

Filolog Pieter Burman'ın yanı sıra Antik Yunanca ve Latince muâllimi, klasik eserler uzmanı, –Almanca ifâdeyle– klassizist Sigebertus gibi isimlerden ders aldığı bilinen Heinrich Jonathan Clodius, Leipzig Üniversitesi'nde eğitim görür.

1743 senesinde Dresden şehrinde kütüphâne mêmûriyetine başlar ve arşivciliği, çalışkanlığı ve hizmet süresince çok kıymetli el yazmalarını kütüphâneye kazandırmasıyla ünlenir. Hattâ Yedi Yıl Savaşları (1756-1763) esnâsında Dresden, düşman ordularının işgâline mukavemet ederken, tarihin trajik kitap kıyımları aklına gelmiş olacak ki bir ân olsun arşivi terk etmez ve muhtemel bir fâciaya Hypatia gibi göğüs gerer.

Clodius, zamânının linguafrankası veyâ ortak kültür dili olan Latince ile tumturaklı bir eser derlemeye başlar. Alfabetik sırayla, şu ya da bu şekilde eline geçmiş, varlığından haberdâr olmuş veyâ antik eserlerde adına rastlamış olduğu kitapları tedkîk eder ve eski eserleri kataloglar.

Bibliyografi niteliğinde kısa bilgiler verir. Îzâhlı kaynak dizini de denebilir. İlk sâhifesinden itibâren eserin, asırlarca güç belâ inşâ edilmiş medeniyetin zengin bir bilgi tabanı mâiyetinde olduğu anlaşılır. Eser, derlemeci hayâtta iken 1761'de, sırt ve köşeleri deri ciltli, ayrıca yine sırt kısmı altın varakla işlenmiş detaylarıyla gösterişli bir şekilde basılır.

Bavyera Kütüphânesi'nin nâdir eserler koleksiyonunda muhâfaza edilir.

*

O eserin 55'nci sayfasında Imperator olarak tanımlanan Roma hükümdârı Claudius'un adı yer alır. İngiliz tarihçi ve Roma İmparatorluğu uzmanı Edward Gibbon'ın şiirsel tasvîri ile erguvan saygınlığı içerisinde büyüyüp iktidar gurûru, sarayın lüksü ve dalkavukluğun aşağılık söz ve öğütleriyle bozulmuş Romalı zorbalardan Caligula idâresinin akabinde daha evvel görülmemiş bir merhamet göstererek devleti eski statüsüne taşımayı tahayyül etmiş bulunan imparator Claudius'un, oyun sanatı üzerine bir kitap yazdığı belirtilir (librum de arte aleæ scripsit). Oyunu en gayretli şekilde –hattâ eski ve biraz da teolojik bir ifâdeyle âdetâ vecit bir rûh hâliyle, yâni bir tür mânevî sarhoşluk ile– oynadığı ifâde edilir.

Şu bilinir ki zarlardan sonsuz derecede daha fazla çeşitliliğe izin veren, hattâ türlü tezyînâta, yâni sanatsal süslemelere imkân tanıyan oyun kartları, dünyânın çoğunda bu rakamlı küplerin yerini almadan evvel, erken devir Roma imparatorlarının birçoğu zar oyunlarının tutkunudur. Türlü menkıbelerden bildiğimiz bu şevk ve heyecân, Claudius tarafından bir ileri seviyeye taşınır ve önderliğinin yanına oyunculuğunu ve belki de bilmiyoruz ama kumarbazlığını da ekleyerek neşrettiği ya da anlatıcı olarak isimsiz bir saray nesircisine neşrettirdiği De arte aleæ hakkındaki tek bilgi kırıntısının, bu ünlü kütüphânecinin eserinde yer alan bu ufak ve ümitsiz paragraftan ibâret olduğu gerçeğiyle yüzleşiyoruz.

İmparatorun zar oyunlarına olan ilgisine dâir aktarılan bilgiler ışığında, eserin, oyun üzerine bir çalışma olduğu varsayımı dillendirilse de kitabın içeriği gizemini korur.

Alman filolog ve aynı zamanda nâşir yâhût yayıncı Johannes Hoops (1865-1949) öncülüğünde hatırı sayılır bir entelektüel çabayla vücûd bulan ve Cermen halklarının başlangıcından erken devir Hristiyanlığına kadar olan zengin bir kültür tarihine, ve bir nevî Avrupa arkeolojisine ışık tutan Reallexikon külliyâtında, Claudius'un bu eserinin muhtemelen basit bir zar atmayı değil, modern tavlaya karşılık gelebilecek bir oyunun tâlimâtlarını içerdiği ve pek yüksek bir edebiyat eseri olarak değerlendirmenin pek olası olmamasıyla berâber belki de şiirsel yazılar ihtivâ ettiği, ihtimâlinin üzerinde durur.

Kesin olarak bilinen şey o devirde iki oyundan haberdâr olduğumuz gerçeği... İlki, Romalı şâir Ovidius vâsıtası ile varlığına vâkıf olduğumuz zarla oynanan ludus duodecim scripta (on iki işâret oyunu), ikincisi, bir askerî strateji oyunu olan ludus latrunculorum (askerlerin oyunu). Bir görüşe göre biri tavlanın, diğeri satrancın atası.

De arte aleæ eserinin spesifik olarak hangi oyunu ve nasıl ele aldığını, oyun stratejilerinden mi yoksa oyunlara dâir hoş dizelerden mi ibâret olduğunu yâhût yukarıda bahsettiğim iki belli başlı oyun dışında başka hangi zar oyunları üzerinde durduğunu bilmemizin mümkünâtı yok.

Çünkü Claudius'un eseri, maalesef tarihin bilinmezleri arasında yitirilmiş gibi görünüyor.

.

Sami Mert, dikGAZETE.com

Kaynakça

Edward Gibbon, Roma İmparatorluğu'nun Gerileyiş ve Çöküş Tarihi, çev. Asım Baltacıgil, Bilim/Felsefe/Sanat Yayınları, Tarih Dizisi 2, cilt 1, 1987, s.196.

Henrici Ionath Clodii, Primae linae bibliothecae lusoriae, sive noticia scriptorum de Ludis, Apud Ioannem Christianum Langenhemium, Lipsiae, 1761, p.55.

ed. Johannes Hoops und Heinrich Beck, “Brettspiel”, Reallexikon der Germanischen Altertumskunde, b.3, Walter de Gruyter, Berlin, 1973, s.450.

Peter Crawford, Roman Emperor Zeno: The Perils of Power Politics in fifth-century Constantinople, Pen and Sword Books, UK, 2019, p.241.

...