- 06-12-2019 09:01
- 754
Erdemli Devlet düzeni (Medîne-i Fâzıla) için sağlıklı, erdemli toplum gerekir.
İsmail Saymaz’ın “Şehvetiyye Tarikati” kitabındaki dehşet verici oluşum ve görünümler; bir “toplum kanseri”nin belirtisidir.
Zamanla kanser, diğer uzuvlara da sıçrama yapar.
Bedeni hastalıklarda nasıl hasta yakınlarının “hekim dövme” olayları az görünür bir olgu değilse, düzenbazın adamları da “hakîm” döver, hatta katlederler.
Tarih; örnekleriyle doludur.
İslam toplumları için en çarpıcı örnek Kerbela olayıdır.
Resûl-i Ekrem (s.a.) gibi bir tabib gönderilmesine rağmen, tavsiyelerine kulak verilmemiştir.
Erdemsiz düzenbaz yakınları, taifesi, paralı uşakları; ilahî hikmeti korumak isteyen Hakîm’i şehit etmişlerdir.
İslam’dan önceki kanser, Resûl-i Ekrem’den (s.a.) sonra derhal sıçrama yapmıştır.
Ancak meşru müdafaa şartlarıyla meşru olacak müdafaa (savunma) savaşı; başka toplumların birikimini yağmalama, ferdlerini köleleştirme, kızlarını “cariye” adıyla hareme tıkma amacıyla yapılan “ganîmet ve yağma savaşı” haline getirilmiştir.
“Devlet” gücü, sürekli olarak düzenbazlardan yeni düzenbazlara geçmiş; böylece “tedavül” etmiştir.
Bir mürüvvetsiz giderse bir mürüvvetsiz gelir
Mülk-i hüsne gelmedi sultan-i adil çare ne?
Örnek hukuk devletleriyle Sultan-i adil gelmiştir amma onların irtihalinden sonra Dabbetülarz, Hukuk Devletinin altını oyarak çökertmiştir.
Erdemli toplum, erdemsiz zoruyla, kaba güçle kurulamaz.
Şeyh Galib’in dediği gibi:
“Kuvve-i bâzû bu kapuda durur
Rüstem işi anlama! Hayder gerek!”
Toplumbilim de bir müsbet ilimdir.
Müsbet ilimler alanında incelenen kanunlar, belirli şartların belirli bir sonuç doğuracağını gösterir.
Bu şartlar değişirse, bu şartların belirlediği sonuç meydana gelmez. Ancak, düzenbaz yakınları; düzenlerinin bozulmaması için, bu gerçeğin söylenmesine karşı çıkar, ellerinden gelirse de bunu söyleyenin pestilini çıkarırlar.
Çıkaramazlarsa, çare olarak; halka verdikleri afyonun dozunu arttırırlar.
“Şartlar değişse de, toplumbilim alanında kanun değişmez, Medîne-i Fâzıla, Erdem Devleti, Hukuk Devleti bir ütopyadır, Devlet kaşığı güçlünün eline geçer, ferdlerin yaşlanması ve hastalanması gibi, güçlü güçsüzleşince kaşığı yeni güçlü kapar, bu böyle devam eder, İmam Huseyn (a.s.) bunu bilemediği için, hayalperest davrandı, yakınlarının da boş yere ölmesine sebep oldu, inşallah afv olunur” gibi kasden hezeyan ederler.
Uyutulmuş olan toplum da uyku arasında duyduğu bu sözlere karşı “işte alim adam böyle olur!” diye sayıklar.
Oysa Toplumbilim alanında da şartların değişmesiyle sonuç da değişir.
Şu halde erdem düzeninin, sevgi ve adalet devletinin, Medîne-i Fâzıla’nın sağlanması için, erdemli toplumun (Cami’a-i Fâzıla) sağlanması için gayret etmeliyiz.
Hasta yakınlarının hekimleri dövmelerinin önlenmesi gerektiği gibi, düzenbaz yakınlarının “hakîm” dövmesi de engellenmelidir.
Aksi takdirde, düzenbaz tayfasının köteğinden veya evlâd-u ıyalinin aç kalacağından korkarak yazılan reçeteleri ezip suyunu içmenin yararı yoktur.
Toplumbilim alanında reçetelerin düzenbaz zorba korkusuyla yazılmaması için düşünce açıklama hürriyetine ihtiyaç vardır.
Ancak düşünce açıklama hürriyeti tanınan toplumlarda da düzenbaz tayfası içinden bazıları bu kez de bilgin ve hakîm (bilge) libasına bürünüp yanlış ve öldürücü reçeteler de yazabilirler.
Buna karşı ne yapmalıyız?
Hukuk ve Ahlâk’ın evrensel, temel, ortak ve değişmez ilkeleri bir toplumda benimsenirse, o toplum; kanserden kurtulmuş ve sağlıklı toplum olur.
Beden sağlığı ve ruh sağlığını korumakla yükümlü Sosyal Hukuk Devleti, bu ilkelere aykırı ve dolayısıyla halkı suç işlemeye çağıran reçeteleri, sorumluluk ehliyeti olan bir kişi yazmışsa suç sayar.
Ancak, Hukuk Devleti düzeni sağlanamamışsa bu düzen kuralı da kötüye kullanılabilir.
Şu halde ne yapmalı?
.
Hüseyin Hatemi, Karar