- 04-11-2025 08:16
- 790
Nijerya Gazze olmadan; işgal engellenmeli!
ABD Başkanı Donald Trump, I. Dönem ve devam eden 2. Döneminde; “Amerika’yı savaşa sokmamış olmaktan” duyduğu memnuniyeti sık sık dile getiriyor. Kendisini; “barışçı bir başkan” olarak tanımlıyor.
Öyle ki Nobel Barış Ödülünü alması bekleniyordu.
Bu, buzdağının görünen yüzü.
Trump, kendi şirketi tarafından geliştirilen Truth Social hesabından yaptığı paylaşımda, Hristiyanlara yönelik katliam yapıldığı iddiasıyla; Nijerya'yı “özel endişe duyulan ülke” ilan etti.
Country of Particular Concern/ Özel Kaygı-Endişe Ülkesi (CPC); ABD Dışişleri Bakanı tarafından (Başkan tarafından devredilen yetki altında) 1998 tarihli Uluslararası Din Özgürlüğü Yasası (IRFA-HR 2431) ve 1999 tarihli değişikliği (Kamu Yasası 106-55) kapsamında din özgürlüğünün özellikle ağır ihlallerinden sorumlu bir ülkenin belirlenmesidir.
“Din özgürlüğünün özellikle ağır ihlalleri” terimi, din özgürlüğünün sistematik, devam eden ve ağır ihlallerini ifade eder.
Bu tanımlama, ABD için geçerli olsa da pratikte dünyaya dayatılmaktadır.
Böylelikle Amerika; “mahallenin eli sopalı kabadayısı/ dünyanın jandarması” gibi davranmaktadır.
Küresel Şer Odakları, emperyal projeleri kapsamında planlarını uygulamaya devam ediyor. Trump, kendine biçilen rolü oynamaya çalışıyor.
Küresel Güçlerin bir zamanlar Türkistan, Horasan ve Ortadoğu Coğrafyasında sergiledikleri; Büyük Oyun/ Gölgeler Turnuvası (The Great Game/ Rusça: Турниры теней) halen devam ettirilmeye çalışılıyor.
Trump, önündeki Satranç Tahtasında habire hamle yapmaya çalışan bir oyuncudan farksız.
Ocak ayında ikinci kez göreve dönen Trump, ABD'deki Hristiyan sağındaki tabanını güçlendirmeye çalışıyor.
WASP İdeolojisini sahipleniyor.
White= Beyaz, Anglo Sakson= İngiliz, Protestan= Hristiyan.
Trump, Şubat ayında düzenlenen bir dua kahvaltısında, yönetiminin federal hükümetteki Hristiyan karşıtı önyargıyı ortadan kaldırmak için bir görev gücü kurduğunu duyurmuştu.
Daha sonra, Temmuz ayında; yönetimi, federal çalışanların işyerlerinde misyonerlik faaliyetlerinde bulunmalarına izin veren bir talimatname yayınladı.
Trump, Nijerya'nın Hristiyanlara yönelik zulmü durdurmaması halinde ABD askerlerini “silahlı” olarak göndererek, “bu korkunç vahşeti gerçekleştiren İslamcı teröristleri tamamen ortadan kaldırabileceğini” söyledi.
Nijerya, bugün sahip olduğu yüz milyon Müslüman nüfusu ile dünya sıralamasında 5. İslam ülkesi aynı zamanda Afrika’nın en büyük Müslüman devleti.

Dünyanın 21. büyük ekonomisi olan Nijerya, son zamanlarda hızlı bir büyüme yaşadı. Birleşmiş Milletlere göre ise dünyanın 7. en büyük nüfusuna sahip. ABD Enerji Enformasyon İdaresi'ne göre ise Nijerya, 13. en büyük petrol üreticisi. Nijerya’nın toprakları petrol denizinin üzerinde.
Nijerya geniş tarım arazilerine sahip hem çölleri hem de tropikal ormanları barındırıyor.
Nijerya'nın en büyük şehri Lagos, güçlü finansal ve ekonomik temele sahip; bir “dünya şehri.”
Nijerya, sahip olduğu ordusu ile Uluslararası operasyonlarda görev alıyor.
Nijerya’yı önemli kılan bir diğer husus; 17 Ocak 2025’te Çin ve Rusya’nın başını çektiği BRİCS’e üye olması. BRİCS’in 9. Ortak Üyesi. Nijerya, BRICS'in diğer üyeleriyle ortak çıkarlara sahiptir.
Güney-Güney iş birliğinin güçlendirilmesinde ve küresel yönetişimin reformunda aktif rol oynamaktadır.
BRICS’e üyeliği ve zengin petrol yataklarına sahip olması; Amerika’nın dikkatinden kaçmadı tabi.
Batı Medeniyetinin temelinde yatan ham maddelerin sömürülme iştahını anlatan; “bir damla Petrol bir damla Kandan daha değerli” sözü, Nijerya’nın kapısına dayandı.
Trump, Nijerya'ya 'silahlı' ordu konuşlandırmakla tehdit etti.
“Saldırırsak, tıpkı terörist haydutların SEVGİLİ Hristiyanlarımıza saldırdığı gibi hızlı, vahşi ve tatlı bir saldırı olacak! Amerika Birleşik Devletleri, Nijerya'da ve diğer birçok ülkede bu tür vahşetler yaşanırken seyirci kalamaz. Dünyanın dört bir yanındaki büyük Hristiyan nüfusumuzu kurtarmaya hazır, istekli ve muktediriz!”
ABD eski Başkanı George W. Bush, 11 Eylül'de düzenlenen intihar saldırıları ile ilgili olarak saldırılara karşı başlattığı savaşı 'Haçlı seferi’ne benzetmişti.
Trump, şimdi yeniden “Haçlı Seferleri”ni başlatmak istiyor.
İslam, ortadan kaldırılması gereken bir olgu/ yapılanma olarak hedef tahtasına alınmış; düşmanın rengi “yeşil” olarak tanımlanmıştı.
Devlet, toprak ve sivil insanların tarumar edilişi. Tıpkı Irak ve Afganistan’ın işgali gibi.
Afrika'nın en kalabalık ülkesi olan Nijerya'nın 220 milyonluk nüfusu büyük ölçüde Müslümanlar ve Hristiyanlar arasında bölünmüş durumda.
Nijerya Devlet Başkanı Bola Ahmed Tinubu, yaptığı açıklamada; ülkesini dinsel açıdan hoşgörüsüz olarak nitelendirmenin “ulusal gerçekliği yansıtmadığını” savunarak sosyal medyada tepki gösterdi.

Tinubu, “Din özgürlüğü, kolektif kimliğimizin temel ilkelerinden biri olmuştur ve her zaman öyle kalacaktır. Nijerya dini zulme karşıdır ve bunu teşvik etmez. Nijerya, tüm inançlardan vatandaşları korumak için anayasal güvencelere sahip bir ülkedir” diye ekledi.
Arap Baharı ile birlikte Ortadoğu’da boy gösteren DAEŞ (IŞİD) en büyük zararı Müslümanlara vermişti. DAEŞ benzeri örgüt Boko Haram (batı tipi eğitim haram sloganını kullanıyor) örgütü Nijerya’da sivil halka karşı silahlı tedhişte (terör) bulunuyor.
Evet, Nijerya’da zaman zaman çatışmalar yaşanıyor. Müslüman çobanlar ile Hristiyan çiftçiler arasında ekonomik saikler ile çatışma yaşanmıştı.
Nijerya'nın en verimli topraklarında, çoban ve çiftçi toplulukları arasında uzun bir gerginlik ve çatışma geçmişi bulunuyor. Analistler, şiddetin iklim değişikliği ve nüfus artışı nedeniyle tarım ve mera gibi kaynaklara ve suya erişimin azalmasına bağlı olduğunu belirtiyor.
Nijerya hükümeti, bu saldırıları “yerel çiftçi-çoban krizi” olarak nitelendiriyor ve iki taraf arasında diyalog yaratmak için tabandan çabalar başlatıyor.
Nijerya, bu tür çatışmaların temelde dini inançlardan kaynaklandığını reddetmiştir.
Nijerya Hristiyan Derneği, ülkedeki cinayetlerin yalnızca Hristiyanları hedef almadığını ve yabancı grupların iç krizlerden faydalanmaya çalıştığını belirtti.
Boko Haram’ın hedefinde Hristiyanlar da yer alırken, silahlı grupların kurbanlarının çoğunun; Nijerya’nın kuzeyinde yaşayan Müslümanların olması dikkat çekiyor.
Nijerya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Kimiebi Ebienfa, Nijerya'nın tüm dinlere mensup vatandaşlarını koruma taahhüdünü yineledi; “Nijerya Federal Hükümeti, ırk, inanç veya din ayrımı gözetmeksizin tüm vatandaşlarını savunmaya devam edecek. Amerika gibi, Nijerya'nın da en büyük gücümüz olan çeşitliliği kutlamaktan başka seçeneği yok.”
Nijerya, anayasal olarak dini özgürlük güvenceleriyle yönetilen bir devlet. Müslüman ve Hristiyan liderlerle açık ve aktif bir diyalog sürdürmekte, inanç ve bölge farkı gözetmeksizin vatandaşları etkileyen güvenlik sorunlarını ele almakta.
Nijerya, tıpkı Amerika gibi farklı dini, etnik, dini ve kültürel kimliklere sahip. Din özgürlüğü ve hoşgörü, kolektif kimliğin temel ilkelerinden biri olmuştur ve her zaman öyle kalacaktır. Nijerya, dinsel zulme karşı çıkmakta ve bunu teşvik etmemektedir
Trump'ın Nijerya'yı “dini hoşgörüsüz” olarak nitelendirmesini gerçeği yansıtmıyor.
Nijerya'nın güvenlik sorunlarını tek bir dini gruba yönelik hedefli bir kampanya olarak göstermek, gerçeğin büyük bir çarpıtılması; karmaşık ve çok yönlü bir güvenlik ortamını basitleştiriyor.
Nijeryalıları dini veya etnik kökenlerine göre bölmeye çalışan teröristlerin ve suçluların ekmeğine yağ sürüyor.
Trump, Modern Ortaçağın şövalyesi.
Ortaçağ sloganlarının tekrar gündeme getirilmesi şaşırtıcı olsa da gerçek.
Batıyı kurtaran; Büyük Kurtarıcı!
Amerikan Savunma Bakanı Pete Hegseth'in göğsünde bir Kudüs haçı dövmesi ve kolunda Latince geleneksel haçlı sloganı var; “Deus Vult- Tanrı isterse!”

Batı Hristiyan Medeniyeti ile Doğu İslam Medeniyeti Çatışması varsayılıyor.
Hristiyan Aşırıcılığı, Trump’ta vücut buluyor.
Trump; Amerika ve Avrupa’yı ayağa kaldıracak İlahi bir Figüre dönüşmek istiyor.
Afrika’da tehlike sinyalleri kulağı tırmalıyor.
ABD ve müttefiklerinin, ülkeleri eskisinden daha istikrarsız hale getiren askeri müdahaleler konusunda uzun bir geçmişi var.
Donald Trump'ın Nijeryalılar, Hristiyanlar, Müslümanlar veya herhangi başka biri umurunda değil.
Türkiye, Gazze’de olduğu gibi acilen Nijerya’yı da gündeme almalı; Çanları susturmalıdır.
Nijerya ile ilgili uluslararası kongre düzenlenmeli; tarafsız gözlemciler görevlendirilmelidir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, telefon diplomasisi ile Trump’la görüşerek; uhulet ve suhulet ile kötü gidişatı durdurmalıdır.
Orta Batı Afrika’nın Güvenlik Mimarisinin tesisinde Türkiye’nin büyük rolü olacağı net ve aşikar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gazze için dile getirdiği; “İnsanlığa rehber, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber-i Zişan Efendimiz, bir hadisi şerifinde şöyle buyurmuştur: 'Müslümanların diğer Müslümanlarla ilişkisi birbirine kenetlenmiş bina gibidir'. Evet, aramızdaki münasebetleri öyle bir seviyeye ulaştıralım ki bu bina hep sağlam kalsın, sarsıntılardan, saldırılardan, kundaklamalardan hiçbir surette etkilenmesin" sözü tüm İslam alemi için geçerli.
.
Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com