Suriye’de MİT ve El Muhaberat’ın çözemediği ‘Derin Yapı’, barış görüşmelerini nasıl baltaladı?

Esed rejimine bağlı haber ajansı SANA, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan ile Suriye istihbaratının başı Ali Memlük'ün Moskova'da bir araya geldiğini, bu iki ülke arasında kamuoyuna duyurulan ilk üst düzey doğrudan görüşme olduğunu öne sürdü. (*)

Bu görüşmenin  hemen ardından, Bolu 2'inci Komando Tugay Komutanlığı görev sahası, Tel Abyad'ın Saluk Atik köyü kırsalında Barış Pınarı Harekât Bölgesi’nde 16 Ocak 2020 tarihinde yol kontrolü sırasında meydana gelen bombalı araç saldırısı sonucunda P. Bnb. Şevket TOMBUL, P. Tğm. Sinan BİLİR ,P. Uzm.Onb. Mustafa ALPAKLI şehit olmuştu. (**)

Daha ne oluyor?” diyemeden bir başka saldırı haberi can evimize ateş düşürdü. 

3 Şubat 2020’de İdlib’te Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından çatışmaların önlenmesi maksadıyla bölgeye takviye olarak gönderilen unsurlara, “bulunacakları yerler önceden koordine edilmesine rağmen” Suriye Ordusu (SAA) tarafından topçu atışının yapıldığı ve  sekiz personelin şehit olduğu haberleri geldi.

1 Şubat 2020’de üst düzey dört Rus Askeri İstihbarat Subayını kim, nasıl, nerede, neden öldürdü? 

Sekiz Türk askeri personelin şehit olduğu 3 Şubat’tan birkaç gün önceye dönelim. 

Türk ve Suriyeli üst düzey yöneticilerin Lazkiye’de bir araya gelecekleri toplantıların hazırlıkları tüm hızıyla sürdürülüyordu. 

Tarafların çevre güvenliğinin sağlanması ve görüşmelerin Rus istihbaratınca kayda alınması ve Rusya'nın resmi görüşünün için Türk ve Suriyeli yetkililere bildirilmesi için, Moskova’dan   hareket eden Rusya Federasyonu Federal Güvenlik Teşkilatı “FSB” Mensubu üst düzey dört rütbeli istihbaratçı, Lazkiye'nin güney doğusunda yer alan Hmeymim askeri üssüne indi.

Binbaşı Bulat Akhmatyanov (33), Binbaşı Ruslan Gimadiev (42), Kaptan Dmitry Minov (35), 36 yaşındaki teğmen Vsevolod Trofimov (36).

Bu 4 subay, Rusya'nın Federal Güvenlik Servisi'nin Özel Kuvetler Merkezinde çalışıyordu.

Bunlar keskin nişancıydı. 

Gimadiyev ve Minov, Kafkasya'daki operasyonlardan sorumlu “K departmanı” elemanıydı. Ahmatyanov ve Trofimov ise Terörizm operasyonlarından sorumlu ise “S departmanı”nda görevliydi. (***)

4 Rus Federal Güvenlik Servisi (FSB) Üyesi nasıl ve kimler tarafından, neden öldürüldü? 

The Moscow Times sitesinin Rus askeri faaliyetlerini izleyen Çatışma İstihbarat Ekibi’ne (CIT) dayandırdığı bilgilere göre, Suriye’de çıkan çatışmada en az 4 Rus Federal Güvenlik Servisi (FSB) üyesi öldürüldü.

Baza Telegram” televizyonu da 4 Rus subayın araçlarının Halep’in kuzeyinde mayına çarptığını ve yaralı ele geçen subayların “militanlar” tarafından öldürüldüğünü duyurdu. 

Suriye Milli Ordusu kaynakları, söz konusu çatışmalarda 70’ten fazla Suriye askeri ile en az 5 Rus askerini öldürdüklerini ileri sürmüştü. 

Çatışmaların ardından ilk kez Rus savaş uçakları, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) denetimi altındaki Halep’in Bab ilçesinde SMO mevzilerini bombalamıştı. 

Ancak ne FSB’den ne de Rusya Savunma Bakanlığı’ndan konuya ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadı. 

Federal Güvenlik Servisi (FSB) Özel Operasyon Merkezi, 1998 yılında dönemin FSB başkanı Vladimir Putin tarafından yurtiçi ve yurt dışı operasyonlar için kurulmuştu. (****)

Rus subaylar, Halep'te değil, Kesep'te öldürüldü…

Rusya haber sitesi Novaya Gazeta (Yeni Gazete), Suriye'de öldürülen 4 istihbaratçının, Türkiye ve Suriye'den bazı üst düzey isimlerin yapacakları görüşmenin güvenliğini sağlamak için Suriye'de bulunduklarını yazdı. 

Haberde, Rus istihbaratçıların 1 Şubat’ta öldükleri belirtilmesine rağmen, yerel kaynaklar, bu kişilerin 3 Şubat’taki çatışmalarda öldüklerini duyurmuştu. 

Rus gazetesinde, öldürülen istihbaratçıların, Suriye ordusu yanında böyle bir savaşa gönderilemeyecek kadar özel personeller olduğu özellikle vurgulanıyor. 

Haberde, Rus istihbaratçıların, iddia edildiği gibi Halep dolaylarında değil, Suriye'nin denetimi altındaki Lazkiye yakınlarındaki Kesep'te öldürüldüklerine yer veriliyor. 

Keseb, (Arapça: كسب, Ermenice: Քեսապ, Kesab) çoğunlukla Ermenilerin yaşadığı Lazkiye'nin 59 km. kuzeyinde Türkiye sınırında bir kasaba.

Rusları, muhalifler değil Rejim öldürdü…

İstihbaratçıların Kesep dönüş yolunda pusuya düşürüldükleri ve bu nedenle saldırıyı yapanların ciddi bir istihbarata ve bu Rus istihbaratçıların geçiş yolu bilgilerine, saatlerine hakim oldukları öne sürülüyor.

Subayları öldürenlerin geçiş güzergahını ve gidiş geliş saatlerini bildikleri için yolu mayınladıkları veya zemine döşenen bir bombanın uzaktan patlatılması sonucu araçlarını tahrip ettikleri tahmin ediliyor. 

Tuzaklamayı yapan unsurlar, işi şansa bırakmamışlar. Patlama sonucunda ölmeyenleri de ateşli silahla yakından vurmuşlar. 

Şüphelerin Suriyeli aktörlerde yoğunlaşmasının nedeni, 4 Rus personelinin görevlerini, Suriye'de çok az kişinin bilmesi.

Ayrıca, Rus subaylara yönelik saldırının rejim muhaliflerinin kontrolündeki bölgede değil, tamamen Suriyeli savaş unsurlarının denetim ve egemenliğindeki sahada gerçekleşmesi.

Şam yönetimine nüfuz eden etki ajanlarının savaşı körüklemek hedefiyle Rus Subaylara ihanet etmeleri söz konusu.

Rus subayların oradaki varlığını bilen Suriyeli yetkili sayısı bir eldeki parmaklardan daha azdı. Çünkü görevleri çok gizliydi ve sahada kendilerine verilen belgelerdeki kimlik bilgileri dahi  düzmeceydi. 

Türkiye - Suriye sınırında, Lazkiye’ye neredeyse top atışı mesafesinde yer alan Kesep kasabasında, Suriyeli ve Türk üst düzey yöneticilerin görüşmesi planlanlanınca, Şam yönetimi, Rusya'dan bu görüşmenin güvenliğini sağlamasını istedi.

İhanetle öldürülen Rus istihbarat subayları tam da bunun için ikinci kez Suriye'de bulunuyordu. 

Bu öldürülen istihbaratçı ekip, daha önce de Ocak başında Putin’in Şam ziyaretinin güvenliğini sağlamışlardı. 

Bu hain suikastın Ankara - Şam görüşmelerini baltalamaya yönelik olduğu şimdi daha iyi anlaşılıyor. 

Provakasyon başarılı olmuş. Rejim güçleri, 3 Şubat’ta karşılık vermiş.

Büyük bir olasılıkla Rus istihbarat subaylarını öldüren ve sonrasında Türk askerlerine ateş açan ekip, Beşer Esad etrafında kümelenen savaş lobisinin adamlarıydı.

İstenilen olmuştu. Bugün, öyle görünüyor ki herhangi bir müzakereden söz edilemez.

Nitekim, Rusya'nın Suriye'deki Tarafları Uzlaştırma Merkezi Başkanı Tümgeneral Yuriy Borenkov ile ekibinin hazırladığı raporlarda, Lazkiye Kesep civarındaki herhangi bir terörist saldırıdan veya çatışmadan söz edilmemişti.  

Hatta 2 Şubat'ta CPVS yani Suriye'deki “Tarafları Uzlaştırma Merkezi”, Halep civarında ciddi bir çatışma görülmediğini raporlamıştı. (*****)

Rusya'nın Suriye'deki Tarafları Uzlaştırma Merkezi Başkanı Tümgeneral Yuriy Borenkov, yasadışı silahlı grupların İdlib'deki gerilimi azaltma bölgesinde, Suriye ordusuna yönelik saldırılarını sürdürdüklerini duyurdu. 

Borenkov, şu bilgileri vermişti: 

"Son 24 saat içinde 37 saldırı gerçekleşti. Yasadışı silahlı grupların militanları, Lazkiye'ye bağlı Sancek, Safsafa, Çekurdcak, Saraf, Mukattal, Mamuhiya, Kulcok, Kara-Galia, Ayn el Kantara, İdlibe bağlı Hamrat, Herbet-Abdin, Zeytuna, Kalat El-Mudik, Kara-Jurn ve Hama’ya bağlı Zaytan; El Haruka, Huveyz, Karkad, Dar Hardata, Er Rasif, Kara-Curn'a saldırılar gerçekleştirdi.” (******)

Novaya Gazeta ve muhabiri Kazan Türkü Irek Minzakievich Murtazin…

Suriyeli savaş lobisinin, hain planını ortaya çıkaran Rusya haber sitesi Novaya Gazeta (Yeni Gazete),  Mikhail Gorbaçov'un 1990'da kendisine verilen Nobel Barış Ödülü'nün parasını, 1993 yılında Novaya Gazeta'yı kurup, ilk bilgisayarlarını satın almak için kullanmasıyla yayın hayatına başladı.

Muhalif ve eleştirel çizgisiyle tanınan gazetenin  çalışanlarından Yury ShchekochikhinAnna Politkovskaya ve Anastasia Baburova başarılı haberlerinden dolayı öldürüldüler

Dört Rus İstihbarat subayının öldürülmesindeki esrar perdesini aralayan Novaya Gazeta muhabiri, Irek Minzakievich Murtazin, Moskova'daki Uluslararası Politika Araştırma ve Beşeri Bilimler Enstitüsü ve Eylül 2008'den bu yana Kazan News gazetesinin yayıncısı olan bir gazeteci ve blog yazarı.

Nisan 1964'te Tataristan'ın Sabinsky ilçesi Bogatye BSaby köyünde doğdu. 

Kazan Yüksek Tank Komuta Okulu'ndan (1985), Moskova Devlet Hukuk Akademisi'nden (1995) mezun oldu. Almanca biliyor. 1981-90'da SSCB Silahlı Kuvvetleri’nde görevliydi. 1990-91'de SSCB vekili V. Lopatin'e asistanlık yaptı. 1991'den beri gazeteci.

2003-2005'te Minsk'teki VGTRK ofisine başkanlık etti. 2005-2009'da - Uluslararası İnsani ve Siyasi Araştırmalar Enstitüsü'nde uzman. 2009-2011 yılları arasında iki yıl cezaevinde kaldı. 2011'den beri Novaya Gazeta'nın muhabiri ve Moskova'da yaşıyor. 

Tatar Milliyetçisi, Asker kökenli İstihbaratçı gazeteci. (*******)

Çerkez Kökenli Hafız Esat, MİT Müşteşarı Fuat Doğu'nun angaje ettiği, Türk istihbaratının güvendiği birisiydi…

Vallahi ben Doğan Yurdakul ve Soner Yalçın'ın yalancısıyım. Aslında beni uyandıran dikGAZETE yazarı Cengiz Han Güven oldu.

Hafız Esat ve bugünkü Suriye yönetimindeki derin damarın, cihanşümul Türk yapılanmasıyla (Ergenekon) irtibatını iddia etmesiyle, yıllar önce okuduğum, Doğan YurdakulSoner Yalçın'ın birlikte yayına hazırladıkları "Bay Pipo Bir MİT Görevlisinin Sıradışı Yaşamı: Hiram Abas" a tekrar bakmam icap etti. 

Mısır'da Sovyet yanlısı Nasır rejiminin kurulmasından sonra, Suriye de Sovyetler Birliği'ne yakınlaşmaya başlamıştı. 

Nasır'ın "Arap milliyetçiliği" çizgisini benimseyen Suriye'de 20.000 Sovyet askeri personeli yığınak yapmış, Suriye ordusu Sovyet silahlarıyla donatılmıştı.

Sırada Irak vardı. 

Sovyetler'in ve Nasır’ın desteklediği Yarbay Abdülkerim Kasım. 14 Temmuz 1958 tarihinde gerçekleştirdiği darbeyle krallığa son verdi. Kral II. Melik Faysal ve Kral Naibi Abdullah öldürüldü. 

Devrilen Irak Başbakanı Nuri Said, İstanbul'da eğitim görmüş bir Osmanlı paşasıydı. Türkiye'ye çok yakındı. 

Irak, Kral Faysal ve Nuri Said Paşa döneminde Türkiye'yle yakınlaşmaya başlamış, Menderes’le aralarında yakın dostluk ilişkileri de kurulmuştu.

NATO, Ankara'dan Irak ve Suriye’ye askeri müdahalede bulunmasını istedi.

Türkiye hazırlığa başladı, planlar yaptı. 7. Kolordu Irak'ı, 8. Kolordu Suriye'yi işgale memur edildi.. 

Her iki harekâta da askeri usule uygun kod isimler konuldu. Birinin adı 'Akın Harekâtı', diğerininki 'Bali Harekâtı'ydı. 

Hükümet emir verir vermez 7. Kolordu Irak'a, 8. Kolordu Suriye'ye yürüyecekti. 

Türk Genelkurmayı, bu işte biraz ağır hareket etti. Eksiklikleri olduğunu ileri sürerek, müttefiklerimizden yardımların hızlandırılmasını istedi. 

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Tunaboylu, “Silahımız yeterli değil, yeterli sayıda tankımız yok” diyordu. Türkiye ile İsrail arasında 1958 yılında gizli bir anlaşma imzalanmıştı. 

Hazırlanan işgal planı uygulanacak olsaydı, Şam dahil Şam'ın kuzeyi Türkiye'nin, Şam'ın güneyi İsrail'in olacaktı.

MİT, 2 Mart 1969'da Hafız Esad'a Suriye'de darbe yaptırdı… 

Kitaptan devam edelim.

"Seyfi Öztürk, dokuz yıl çeşitli bakanlıklarda bulunmuş, Türk siyasî yaşamındaki ender renkli politikacılardan biriydi. Bir dönem Süleyman Demirel'in en yakınındaki siyasetçilerdendi. 

Demirel, özellikle MiT'ten gelen gizli dosyalan Seyfi Öztürk'e okutur, böylece raporların özetini ondan dinlerdi. Seyfi Öztürk kitabın yazarı Soner Yalçın’a, 2 Aralık 1991 tarihli görüşmesinde ilginç bir anısını anlattı: 

"Başbakan Demirel yanıma geldi, '-Seyfi gel, seninle birşey konuşacağım' dedi. Ben sanıyorum ki makamında konuşacağız, '-Çıkalım' dedi, Başbakanlıktan çıktık. 

Makam arabasına da binmedi, ben de binmedim. Dinleniyor diye binmedi. Kim dinliyor tahmin edersin! Neyse, yürüyoruz. Makam arabalarımız ve korumalar da arkamızdan geliyor.

Fısıldayarak dedi ki, '-Yahu Seyfi, Fuat Doğu geldi bugün bana. Bir haber verdi, doğru mu değil mi, bilmiyorum valla. Bizimkiler (MİT), CIA ile birlikte Suriye'de darbe yapacaklarmış. 

Hafız Esad diye bizim çok iyi tanıdığımız bir Çerkez'i başa getireceklermiş. Adam bize çok bağlıymış. Sen akşam radyoyu bir dinle de bana haber ver, iş doğru mu?'

Ayrıldık. Akşam radyoyu dinledim. Sahiden darbe olmuş. Hafız Esad da başa gelmiş. Lakin adam bizimkilerin değil. KGB'nin adamı çıktı arkadaş." Kamuoyu, Fuat Doğu'nun "Çerkez arkadaşı" Hafız Esad'ın o günden sonra Türkiye'nin ne denli "dostu" olduğunu yakından görecekti."

Benim kafam karıştı. 

Bugünkü Ankara - Şam ilişkilerini  şekillendiren, yönlendiren bir odak var.

1 Şubat’ta Rus subayların öldürülmesi, 3 Şubat’ta Türk askerlerin şehit edilmesine belki bu odak açısından bakmalı. Ne dersiniz? 

Eğer Suriye’de aktörler değişirse Türkiye'de de aynısı olur.   İddia odur ki, Beşar Esat 2020 içinde Şam'a veda eder.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TBMM’de parti grubunda Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ'a “Bu, televizyonda boru göstermeye benzemez" çıkışı bakalım nereye varacak?  

Ama unutmayın İlker Paşa, bir kurumu temsil etmese de emekli olduğu kurumun mensupları Paşa’nın kendileri adına konuştuğunun farkında. 

Mart ayı dert ayı” derler. Şubat ayı da acılarla dolu ve soğuk geçiyor.

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete

(*) https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-51127829

(**)

/photo/1

(***) https://novayagazeta.ru/articles/2020/02/04/83766-ih-dobivali-strelyaya-v-upor

# https://t.co/bFewkl8IkF

(****) https://www.rudaw.net/turkish/middleeast/syria/030220201

https://www.aydinlik.com.tr/haber/halep%E2%80%99te-4-rus-subay-olduruldu-iddiasi-200285-1

(*****) https://novayagazeta.ru/articles/2020/02/04/83766-ih-dobivali-strelyaya-v-upor

(******) https://tr.sputniknews.com/ortadogu/202002021041306766-rusya-silahli-gruplar-idlibdeki-gerilimi-azaltma-bolgesinde-suriye-birliklerine-saldirdi/

(*******) https://www.igpi.ru/info/people/murtaz/

...