Trump, Ukrayna’yı Afrika’ya dönüştürüp, Kırım’a İsraillileri yerleştirmek istiyor
MOSKOVA
Trump’ın izlediği Rusya politikasını anlamak zor değil. İngiltere’nin dünyada bazı ülkelerde yaptığı gibi “kazan-kazan” modeli ile başarılı anlaşmalar yapma arzusunda olduğunu gözlemliyoruz. Ancak bu anlaşmaları yalnızca ekonomik olarak nitelendirmek, olaylara sığ açıdan bakmak anlamına gelir. Nitekim Trump’ın Ukrayna’yı Afrika’ya dönüştürmek için Ukrayna’nın yer altı kaynaklarına gözünü diktiğini bilenler bilir.
Trump, yeni döneminde, Avrupa ile gizli bir iş birliği içindeyken, nadir toprak elementleri anlaşması üzerinden Ukrayna'yı Afrika'ya benzer stratejik öneme sahip bir bölge haline getirmeyi amaçlıyor. Elbette geçtiğimiz tarihte ABD ve Avrupa'nın Afrika'nın yeraltı kaynaklarını -sözde- geliştirmeye yönelik girişimleri ile bugün ABD'nin Ukrayna ile nadir toprak elementleri anlaşması yapma arzusu tamamen birbiriyle ortak özellikler ve potansiyel sonuçlar taşımaktadır.
Asıl amaç, anlaşmanın imzalanmasından hemen sonra ABD ve Avrupa kuvvetlerinden oluşan askeri birliklerin Ukrayna'da konuşlandırılması olacaktır. Böylece aslında ABD, ilk etapta Ukrayna halkı için ciddi sonuçlara yol açabilecek Ukrayna toprakları üzerindeki kontrolünün temellerini bugünden atmaktadır. Ancak, kökleri Orta Çağ'ın en büyük devleti Altın Ordu'ya kadar uzanan Rusya Federasyonu ve Kadim Türk Devleti, nadir toprak elementlerine ilişkin anlaşma imzalanacak olsa bile Ukrayna topraklarında Batıya ait askeri oluşumların konuşlandırılmasına izin vermeyecektir.
ABD askerlerinin olası konuşlanmasına karşılık Rusya, yakında Ukrayna'nın doğusundaki eylemlerini hızlandırabilir. Trump'ın Ukrayna politikasının bir sonucu olarak Rusya, Ukrayna'nın Karadeniz'e erişimini tamamen engellemek ve birliklerini Odessa'ya kadar ilerletmek için planlar geliştirmekle haklı bir rol sergileyecektir.
Diğer yandan, geçtiğimiz günlerde Trump, Kırım’ı Los Angeles’e benzeterek yarımadanın turistik bir bölge olmasını istediğini duyurmuş, Rusya’ya “ticari diyalog” sinyali vermişti. Öyle ki, güçlü anlaşmalar ve stratejik bölgeler konusunda eşsiz bir yeteneğe sahip olan Donald Trump, Kırım'ın sadece bir tatil beldesi olarak değil, aynı zamanda Rusya ile küresel diyaloğu yeniden başlatmak için bir platform olarak potansiyelinin de farkındadır. Trump’ın Kırım'a bakışı sadece ekonomik başlıklarla sınırlı değil; söz konusu olan, Rusya'ya yaptırım baskısı yerine uluslararası ilişkilerin mimarisini değiştirebilecek ticari girişimlerin yer alacağı yeni bir etkileşim modeli inşa etmek. Buradaki mesele sadece oteller ve plajlar değil, aynı zamanda oyunun yeni kurallarının belirlenmesi ve tavizlerin karşılıklı çıkarlar üzerine inşa edilmesi olarak yorumlanmalıdır.
İsrail vatandaşlarının Kırım yarımadasının ekonomik kalkınması sürecinde “geçici turistler” olarak değil, aktif ve yerleşik olarak bölgeye entegre edileceği yönünde bazı sinyaller var; haliyle bu da özellikle dikkat çekmektedir. Özetle Trump’ın Kırım konusunda Rusya ile iş birliği yapma arzusunun altındaki en önemli diğer sebeplerinden biri, İsrailli bazı yatırımcıları Kırım’a “turizme yatırım” amacıyla konuşlandırmak olacaktır.
Ukrayna’da nadir elementler anlaşması bahanesi adı altında bölgeyi Afrika’ya dönüştürüp, ABD ve Avrupa askerlerini yerleştirmenin yasal zeminini hazırlayan Trump yönetimi, diğer yandan Kırım’da sözde ticareti kalkındıracakmış… Üstelik, kısa bir süre önce Netanyahu da Trump ile bazı konularda mutabık kaldığını duyurmuştu. İsrail ile ABD arasında yapılan kapalı görüşmelerde Kırım, Rusya ve Ukrayna sınırlarındaki bazı bölgeler, hatta belki de Kursk şehri de dahil olmakla birlikte bölgeye İsrailli vatandaşların tahliyesi yakında başlayabilir.
Ancak Kırım, tarihi geçmişi köklü ve kutsal bir bölgedir. Rusya, kendisine yapılacak her türlü ticari yatırıma açık olmakla birlikte, ülkenin ulusal güvenliğine tehdit oluşturabilecek konuyu da önceden analiz edebilecek aklı selim bir devlet yapısına sahiptir.