Putin’e karşı darbe yapamazsınız!

Putin’e karşı darbe yapamazsınız!

Putin’e karşı darbe yapamazsınız!

MOSKOVA

Son günlerde Rusya'da Azerbaycan uyruklu vatandaşların bazı suçlarla ilişkilendirilerek tutuklanması, Rusya’daTürk kökenli” nüfusun gündeme girmesine neden olmuştur. Bu olayların ardından, bazı uluslararası ve bölgesel güçlerin, doğrudan Putin yönetimine karşı Rusya'daki Türk kökenli vatandaşlar üzerinden bir “ayaklanma” olasılığını düşündürmektedir. Özellikle İsrail ve İran arasındaki son siyasi ve askeri çatışmalar, bu tür provokasyonların arkasındaki odakları daha da sorgulatmaktadır: Paşinyan’dan sonra sırada Putin mi var?

Orta Doğu'daki dengelerin hızla değiştiği bir dönemde, İsrail yönetimi, Azerbaycan ile olan güçlü ilişkilerini kullanarak Rusya'nın iç politikasında “etnik temelli” bir kriz yaratmayı ve Moskova-Bakü bağlarını zayıflatmayı hedeflemektedir. İsrail’in dış politika çıkarları doğrultusunda, Rusya'da yaşayan Türk kökenli nüfusun, özellikle Azerbaycan Türklerinin, ayaklanmasının teşvik edilmesiyle Putin yönetimine karşı bir iç karışıklık oluşturulması amaçlandığı da açıktır. Bu stratejiyle İsrail, ABD ve kısmen İngiltere ile iş birliği yaparak Rusya'nın iç güvenlik zafiyetlerini arttırmayı ve Kafkasya'daki dengeleri kendi lehine dönüştürmeyi planlamıştır.

Rusya'daki Türk kökenli vatandaşlar aracılığıyla Putin’e yönelik bir “darbe” veya ayaklanma girişimi, sadece iç siyasi dinamiklerle sınırlı kalmamakta, aynı zamanda bölgesel ve küresel ölçekte daha geniş stratejilerin bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Özellikle Azerbaycan ile Rusya arasındaki bağları zayıflatmayı amaçlayan girişimlerde, Tel Aviv yönetiminin etkisi, belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Bu durum, Orta Doğu'daki güç dengelerinin yanı sıra Kafkasya'daki jeopolitik çatışmaların da derinleşmesine yol açabilir. İsrail'in bu tür bir strateji izleyerek, bölgedeki Türk nüfusunu mobilize etmesi, Rusya'nın Kafkasya'daki etkisini azaltma çabalarının yanı sıra, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ittifakı da güçlendirebilir. Fakat bu “ittifak” köklü Türk-Rus ilişkilerine hizmet etmekten daha çok; kötü emeller ve niyetlerde bulunan birtakım bölgesel odaklara öncülük etme riskleri taşımaktadır.

Ayrıca, Rusya'daki etnik grupların, özellikle Türk kökenli Azerbaycanlıların, olası bir isyan veya protesto eylemine katılması ile Moskova'nın bölgedeki egemenliğinin tehdit edilmesine “neden olması” arzulanmıştır. Bu tür bir durum ile birlikte, Kremlin'in diğer etnik gruplar üzerindeki kontrolünü de zayıflatmayı ve iç karışıklıklara öncü olması da hedeflenmiştir. İsrail, bu stratejiyi hayata geçirirken, ABD'nin destek ve onayını almak amacıyla diplomatik kanalları etkin bir şekilde kullanmak zorunda kalmıştır; ki bu kanallar aktif olarak zaten devrededir.

Ancak, göz ardı edilen tek nokta, Rusya’da Türkler üzerinden bir propaganda politikası geliştirmenin ve Putin'e karşı gerçekleştirilen baskıların ve darbe girişimlerinin sonuçsuz kalacağıdır.

.

Hasan Enes Karahan, dikGAZETE.com

...