- 24-11-2022 06:01
- 8017
Türkiye’nin jeopolitik konumunu tanımlarken Kafkaslar ve Ortadoğu’dan gelen hattın Anadolu ve Trakya üzerinden Avrupa’ya ulaştığı söylenilirken; aynı zamanda köprü vazifesi gördüğü belirtilirdi. Türkiye’nin üç tarafı denizle çevrili bir ülke olduğu vurgulanırdı.
Tüm bunlar sadece coğrafi olarak tanımlanan kavramlar. Günümüzde ise bu kavramlar çok farklı alanlarda geniş olarak açıklanıyor.
Uluslararası İlişkilerde uzun zamandır konuşulan “Bağlantı Stratejileri” üzerinden “Türkiye’nin Bağlantı Stratejisi”ni değerlendirelim.
Bağlantı Stratejisini; ülkelerin rekabet halinde olduğu ortamda bir ülkenin (merkez ülke) diğer ülkelerin alt yapılarına yatırım yapıp, ülkeler arasındaki küresel ekonomik faaliyetleri hızlandırması ve bunu yatırım yaptığı ülke ile kontrol altında tutması şeklinde açıklayabiliriz.
Kara yolları, hava/ deniz limanları, tren yolu hat ve istasyonları, sınır kapıları, tünel, enerji- iletişim- kablo- boru hatları, lojistik depolama tesisleri, transit park alanları gibi birçok teknik yapı bağlantı noktalarını oluşturur.
Bağlantı stratejisi, aynı zamanda bağlantı noktaları üzerinde yaşayan insanları ve onların yaşam faaliyetlerini de kapsar. Yani bağlantı stratejisinin bir unsuru alt yapı ise diğer unsuru da insandır.
Devletler, ürettikleri mamül madde ve yer altı zenginliklerini çok uzak ülkelere taşıyabilmektedirler. Bazı maddeler, araçlar ile taşınırken elektrik, petrol, doğalgaz ve su gibi hammaddeler iletişim hatları üzerinden sevk edilmektedir.
Devletler, lojistik/ iletişim hatlarına çok ciddi yatırımlar yapmıştır. Bu hatların bakım/ onarımı önem arz ederken aynı zamanda güvenlik tesisi de o derece önemlidir.
Avrupa Birliği, 2018’den itibaren Asya-Pasifik ülkeleri ile bağlantı stratejisini oluşturdu.
Amerika, askeri ve ekonomik hatlar üzerinden birçok bölgede stratejik bağlantılar kurmuş vaziyette.
Rusya ise doğal gaz boru hatları üzerinden Avrupa’nın birçok noktasına bağlantı stratejisini uyguladı.
Hindistan, Japonya, Güney Kore gibi ülkeler arasında da bağlantı stratejileri kurulmuştur.
Çin Devlet Başkanı Şi Jinping’in 2013 yılında Orta Asya ve Güney Asya ülkeleri ziyaretinde anlattığı Bir Kuşak, Bir Yol/ Kuşak-Yol Projesi, Kuşak Yol Girişimi, Kuşak Yol İnisiyatifi (OBOR/ One Belt One Road Belt) dünya üzerinde ses getiren önemli bir Bağlantı Stratejisi projesidir.
Projede ulaşım ve enerji ağları ile telekomünikasyon yoluyla uluslararası entegrasyon hedeflenmektedir. Çin, 30-35 yılda projeyi tamamlayarak kuruluşunun 100. yılına (2049) yetiştirmeye çalışmaktadır.
Görüldüğü üzere birçok devlet arasında bağlantı stratejisi kuruldu.
Devletler, bağlantı stratejilerini benzer amaçlar ile tesis etmelerine rağmen bazen başarılı olamamaktadırlar.
Ülkeler bazen bağımsız hareket edemiyor, esnek davranamıyor. Bazen de dahil oldukları ittifaklar, hareket kabiliyetlerini kısıtlıyor.
En dikkat çekici husus devletlerin birbirine güven duymaması, projeleri sekteye uğratıyor.
Jeopolitik olarak birçok bağlantı noktasını kontrol edebilen Türkiye; son yıllarda uluslararası arenada Oyun Kurucu Aktör olarak tüm bu gelişmeleri yakından takip ediyor.
Türkiye, kıtalar ve bölgeler arası konumu çerçevesinde bölgesel ulaştırma koridorlarının geliştirilmesine yönelik birçok girişime destek vermektedir.
Türkiye’nin merkezinde olduğu bölgeler arasında ve ötesinde ticari, ekonomik ve yatırım ilişkilerinin yanı sıra; siyasi ve kültürel ilişkilerin de geliştirilmesi amaçlanmaktadır.
Türkiye’nin Bağlantı Stratejisi Projesi 2010 yılında başlatıldı. Tarihe bakarsak Türkiye bu noktada uluslararası birçok bağlantı projesine öncülük yapmıştır.
2010’da Türkiye’nin öncülüğünde Bakü- Tiflis- Kars Demiryolu (BTK) ve Bağlantıları Projesi başlatıldı. İki yıl içerisinde proje hazırlandı.
BTK Projesi bütüncül bir yaklaşımla hava, kara ve denizyolları bağlantılı entegre bir projeye dönüştürüldü. Petrol ve doğal gaz dağıtım hatları da bu projeye dahil edildi.
Ortaya çıkarılan bütüncül model, 16 Ağustos 2013’te Gebele/Azerbaycan’da “Ulaştırma İletişim Ağları/Altyapısı-Bağlantılılık” ana teması altında yapılan Üçüncü Türk Konseyi Zirve Toplantısında geleceğe dönük kararlar alınmasına zemin oluşturdu.
Bakü (Alat)-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi: Türkiye Kars’tan başlayıp Gürcistan Tiflis ve Azerbaycan Bakü limanına kadar demiryolu, Hazar Denizi üzerinden de Kazakistan Aktau limanı ve Türkmenistan’ın Türkmenbaşı limanına kadar denizyolu kullanılıyor.
Limanlardan sonra tekrar demiryolu hattı ile Çin’in ve Asya’nın derinliklerine kadar giden, sadece demiryolu ağlarını değil, bölgedeki havalimanları ile deniz limanlarını da birbirine bağlayan bir temele oturuyordu.
Türkiye’nin Bağlantı Stratejisi Projesi; Orta Koridor olarak adlandırıldı.
Bu proje kapsamında lojistik üsler ve serbest ticaret merkezlerinin kurulması öngörüldü.
Deniz bağlantısı olmayan ve İç Ülke konumundaki Türkistan Türk Cumhuriyetleri, bu proje ile Hazar Denizi, Karadeniz ve Ege/Akdeniz’e, dolayısıyla Avrupa’ya Türkiye üzerinden bağlanmış oluyor.
Türkiye’nin stratejik hesabı çok modelli iletim ve ulaşım ağları ile üretim/ lojistik merkez haline gelmek; paydaşları ile birlikte yola devam etmeyi hedeflemektedir.
Türkiye, bağlantı stratejisi ile insana da yatırım yapıyor. Bağlantı hatları üzerinde lojistik lokasyonlarda (mevki) yaşayan halkın sosyoekonomik kültürel kalkınmışlığı, projenin sürdürebilirliğine katkı sağlayacak.
Türkiye, kazanımları ve gelişmişlik seviyesi ile bağlantı stratejisi kurduğu ülkeler ile sosyokültürel olarak da en ileri seviyeyi hedeflemektedir. Enerji, turizm, inşaat, tarım, kalkınma, sağlık ve çevre gibi alanlarda mevcut iş birliğine gidilmesi planlanmaktadır.
"The Ever Given" isimli geminin Süveyş Kanalı'nda karaya oturmasıyla uzun süre gemi taşımacılığının durdurulması; Orta Koridor’un önemini açığa çıkardı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 12 Ekim’de Kazakistan ziyaretiyle “Orta Koridor” tekrar gündeme geldi.
Rusya’nın başını çektiği Kuzey Koridoru; Rusya-Ukrayna Savaşı nedeni ile kapatılmış vaziyette.
İran’ın içinde yer aldığı Güney Koridoru da şimdilik İran’a yaptırımlar dolayısı ile aktif olarak kullanılmıyor. Avrupa ile Çin’i buluşturan bu iki koridor, jeopolitik sarsıntılar nedeni ile belirsizlikler içeriyor.
Ankara’nın bir süredir gündeme taşıdığı, “Orta Koridor/ Yeniden Asya Girişimi”; Küresel sarsıntılara hazırlıksız yakalanan ve göründüğü gibi de sağlam sistemlere sahip olmadığı açığa çıkan Avrupa için umut vadediyor.
Erdoğan’ın iki aydan kısa bir sürede Orta Asya/ Semerkand’da üç kez kapsamlı bir şekilde ziyarette bulunması; Türkiye’nin Orta Koridor Projesini sahiplendiğini gösteriyor.
Türkiye’nin Bağlantı Stratejisi; Türk Cumhuriyetlerinin Güvenlik açıklarını giderme noktasında önem taşıyor.
Türkiye, Orta Koridor üzerindeki ülkelerin farklı yapılar ile ittifak kurmasına sıcak bakıyor. Paydaş ülkeler için herhangi bir kısıtlama düşünülmüyor. Bu ülkelerin bulunduğu örgüt/ teşkilatların da güçlendirilmesi arzu ediliyor.
Küresel Hegemonyanın kutuplaştırıcı eylemleri karşısında Türkiye; Avrasya dışında Afrika ve Latin Amerika ile de çok yakın diyaloglar kurdu.
Türkiye, tüm bu faaliyetlerini NATO’dan bağımsız gerçekleştiriyor.
Türkiye; Bağlantı Stratejisinin getirmiş olduğu ağır sorumluluğun üstünden gelecek kapasiteye sahip. Olası riskleri azaltabilecek eylem planları hazır.
Uluslararası arenadaki rekabet ortamında Türkiye; Tek Kutupluluk çağrılarına kulak kapatarak Çok Kutuplu Dünya’dan yana Oyun kuruyor.
.
Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com
https://www.star.com.tr/acik-gorus/turkiyenin-dogu-bati-baglanti-stratejisinde-son-durum-umutluyuz-haber-1746035/