- 11-08-2023 06:03
- 1748
Kosova, yaklaşık 600 yıl Osmanlı idaresinde kaldı. 1913'te Sırbistan, Bulgaristan, Yunanistan ve Karadağ Krallıklarından oluşan Balkan Birliği'nin Osmanlı Devleti'ne karşı başlattığı savaşın bitiminde; Kosova, Yugoslavya Krallığı’na dahil edildi, Tito’nun krallığı lağvedip Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’ni ilan etmesi ile Kosova, özerk eyalet statüsü kazandı.
Sosyalist Yugoslavya sürecinde; Kosova’da yüzlerce Müslüman, Arnavut ve Türk katledildi. Birçok insan on yıllar boyu Türkiye’ye göç etti.
SSCB'nin çöküşü ile Yugoslavya da dağılma sürecine girdi. Yugoslavya’yı oluşturan federal cumhuriyetlerden; Slovenya, Hırvatistan, Makedonya. Bosna-Hersek 1992’de bağımsızlığını ilan etti.
Kosova, Sırp baskısı ve askerî müdahaleleri sonucunda tam bağımsızlığına kavuşamadı. Ayrılık noktasında toplumsal olayların artışıyla; 1995 yılında Sırp ordusu, Kosova'ya girdi ve birçok sivilin öldürülmesine sebep oldu. 1998’de patlak veren Kosova direnişine kadar, Yugoslavya Ordusu’nun teknik gücünü de arkasına alan Sırplar, Kosova’da tamiri güç derin yara açtı.
Bosna Hersek’te Sırp Askerlerinin saldırı ve katliamına seyirci kalan Amerika ve Avrupa; 1999’da Kosova’ya NATO güçleri ile müdahale ederek savaşı sonlandırdı.
Kosova, bağımsızlığını ilan edene kadar Birleşmiş Milletlerin kontrolünde kaldı. Kosova’yı terk eden Arnavut, Türk ve Müslümanlar ülkelerine geri dönerken; Sırp nüfusun yarısını teşkil eden 100 bin civarında Sırp ise Sırbistan’a sığındı.
Kosova temsilcileri ile ABD, AET/AB, Sırbistan ve Rusya arasında Kosova'nın statüsü konusunda yapılan görüşmeler 8 yıl sürdü.
Görüşmeler hiçbir sonuç vermeyince ABD, NATO ve AB; Kosova'nın bağımsızlık düşüncesini desteklemeye başladılar. 17 Şubat 2008’de Kosova meclisi tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etti.
Türkiye, Kosova’yı 18 Şubat 2008 tarihinde ikinci tanıyan ülke oldu.
1999’da faaliyete geçmiş olan Priştine’deki ‘Eşgüdüm Büromuz’, bağımsızlık ilanından sonra Büyükelçilik düzeyine yükseltilmiştir.
Kosova Türk Toplumu’nun yoğun olarak yaşadığı Prizren’de muvazzaf başkonsolosluğumuzun 1 Eylül 2015 tarihi itibariyle faaliyete geçmesiyle; Türkiye, Kosova’da Başkonsolosluk açan ilk ülke olmuştur.
Rusya ve Çin; Kosova Cumhuriyeti’ni tanımadığı gibi, BM’de Kosova görüşmelerini veto etti.
NATO ve AB üyelerinden Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile aynı statüde yer aldığı gerekçesi ile Kosova’yı tanımadı.
Azerbaycan ise Karabağ’daki Ermenilerin devletleşme sürecine benzeştiğini ileri sürerek Kosova’yı tanımadı.
Kosova, 117 ülke tarafından bağımsız devlet olarak tanınmasına rağmen, kuzeyinde devam eden etnik gerginlikler ve Birleşmiş Milletlere üye olamaması nedeniyle “Avrupa'nın Dondurulmuş İhtilaf Bölgesi” olarak nitelendiriliyor.
Bağımsızlığını kazanan Kosova’nın idari yapılanmasında Amerika etkili oldu.
Sırbistan ve Kosova arasında 2011’de Belgrad-Priştine Diyalog Süreci’nin başlatılmasında Avrupa Birliği öncü rol oynadı.
Sırbistan, kendi toprağı olarak gördüğü Kosova'yı bağımsız bir ülke olarak tanımıyor ancak ilişkilerin sürdürülebilmesi için 2013'te imzalanan anlaşma ile Kosova yönetimini “Yerel İdare” olarak tanıyor.
Sırbistan, Kosova’yı kendisine bağlı Kosova-Metohiya Özerk Bölgesi olarak tanımlıyor.
Kosova ve Sırbistan arasında 2013’te varılan anlaşmaya göre Kosova’nın kuzeyinde Sırp etnisitenin çoğunlukta olduğu dört şehirde “Sırp Belediyeler Birliği” kurulacaktı. Kosova Anayasa Mahkemesinin, birliğin "özerkliğe varabilecek" geniş yetkilere sahip olduğu yönünde karar alması ve dernek tüzüğünün de Kosova Anayasası’na uygun olmaması nedeniyle uygulamaya konmadı.
Bugünkü çatışmanın temelinde Sırp Belediyeler Birliği’nin kurulmamış olması yatıyor.
Dayton Barış Anlaşması ile Bosna Hersek’te kurulan Sırp Cumhuriyetinin, Sırbistan ile birleşme çabası; Sırp Belediyeler Birliğinin, Sırbistan ile birleşme ihtimali, Kosova hükümetini tedirgin ediyor.
2011'de Başbakan Haşim Taçi döneminde başlatılan Belgrad-Priştine Diyalog Süreci; iki ülkenin ortak çıkarlar çerçevesinde ilişkilerini iyileştirme ve güçlendirme çalışmaları başarılı olmadı. Anlaşmadaki çoğu madde, Kosova’daki Sırp nüfusun haklarını garanti altına alan prensipleri içeriyor.
Bu prensiplere göre Mitrovitsa’nın kuzeyi ve Sırpların çoğunlukta olduğu diğer belediyelere kendi kendini yönetecek şekilde geniş haklar tanınıyor. Anlaşma esasınca Çoğunluktaki Sırp Belediyeler Birliği (Association/Community of Serb Majority Municipalities in Kosovo), Kosova’daki Sırpların yerel yönetim, yargı, güvenlik ve diğer ekonomik yapılanmalarını idare edecek en üst merci olacak.
Anlaşmanın kilit noktalarından bir diğeri; Sırpların, Priştine’ye bağlı hareket etmek zorunda kalacak olması.
Kosova’daki tüm Sırp kurumları, Kosova anayasası ile uyumlu olup Kosova’ya entegre bir şekilde işleyecek.
Tek Kutuplu Sistemi tekrar canlandırmanın peşindeki Amerika; özellikle Balkanlar’da kontrollü çatışmanın dozajını ayarlamaya çalışıyor.
Avrupa Birliği ise Balkan Coğrafyasını; Güney Doğu Avrupa olarak adlandırarak jeopolitik üstünlük sağlamaya çalışsa da bölge bu tanımlamaya alışmadı.
Sırpların yerel seçimi protesto etmeleri üzerine; çok az bir oyla seçimi kazanan Arnavut kökenli belediye başkanlarının, başkanlık makamlarına geçmek istemeleri üzerine Mayıs sonunda büyük gösteriler düzenlendi.
Kosovalı Sırplar ilk defa Kosova Polisi ile yüz yüze gelerek çatışmaya girdi.
Zveçan Belediyesi önünde yaşanan olayların büyümesi üzerine, Sırbistan Cumhurbaşkanı Vuçiç, Sırbistan ordusuna “hazır ol” emri verdi ve ordu mensuplarının Kosova sınırına konuşlanacağı duyurdu.
AB ve NATO’nun Kosova/ Sırbistan politikasının; Rusya’nın Slav ve Ortodoks toplumları üzerindeki etkisini kırmaya ve Sırbistan’ı tolere etmeye yönelik olduğu çok açık olarak görülmektedir.
Soros’un, 2013 yılında dillendirdiği “Balkan ülkelerini AB’ye bir an evvel almaya çalışmalıyız. Süreç uzarsa Rusya, Türkiye ve Çin bölgeyi Balkanlaştırır” sözünü yabana atmamak ve iyi değerlendirmek gerekiyor.
Amerika, Sırbistan’ı kendi oyun planında tutmak istiyor. Rusya’nın Sırbistan’a müdahil olma isteği Batıyı tedirgin ediyor.
Amerika, Balkan Jeopolitiğinin mimarı gibi davranıyor. Fakat Amerika için Balkanları idare ve sevki çok kolay olacağa benzemiyor.
Türkiye, yüzyıllar boyu Balkan milletleri ile beraber yaşama tecrübesine sahip. Türkiye’nin Balkanlarda alacağı tavır/eylem, pozitif sonucu getirebilecek.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’nın da söylediği gibi; Sahada ve masada güçlü olmak bizim için tercih değil mecburiyettir. Bunun yolu da yapıcı, aktif ve dengeli bir dış politikadan geçmektedir.
‘Türkiye eksenli’ bir okumayla, usta bir satranç oyuncusu titizliğinde, bölgemizdeki ve ötesindeki gelişmelere müdahil oluyoruz. Gerilim peşinde koşmadığımız gibi onurlu, sabırlı, kararlı ve basiretli bir tavırla kimden gelirse gelsin baskılara boyun eğmiyoruz.
Diplomasinin tüm imkânlarını, sert ve yumuşak güç unsurlarının tamamını kullanarak Türkiye’nin menfaatlerini korumanın derdindeyiz.
Türkiye, son yıllarda uluslararası ilişkilere damgasını vuran birçok kritik başlıkta dahli aranan, katkısı beklenen, takınacağı tavır yakından takip edilen oyun kurucu bir ülke haline gelmiştir.
Türkiye Yüzyılı olarak sembolleştirdiğimiz yeni dönemde hedefimiz; ülkemizin etrafında bir barış, istikrar ve refah kuşağı tesis etmektir. Diyalog ve diplomasi, bizi bu hedefe taşıyan en önemli iki aracımız olacaktır.
Kosova’nın Arnavut ve Türk halkı bizim kardeşimiz, aramızda bir bağ var. Türkiye, Bölgesel bir güç olarak Kosova’da Sırpların da hak ve hukukunun korunması için çaba gösterecektir.
Türkiye, NATO KFOR bünyesinde Kosova’da 500 civarında asker bulundurmakla birlikte; bölgede Amerika’nın tek ses olmasını istememektedir.
Türkiye, yakın bir zamanda Priştine ve Belgrad arasında kuvvetli bir şekilde arabulucu olacak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kosova’daki Sırp halkının sorunlarını yakından takip ettiği düşünülüyor.
Kosova'da artan bir Türk askeri varlığı; Batı'nın Ukrayna'daki savaşla meşgul olduğu bir dönemde, şüphesiz Ankara'nın bölgedeki konumunu güçlendirmesine yardımcı olacaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hem Belgrad hem de Priştine için yükselen, tarafsız bir ortak/ dost lider olduğu unutulmamalıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başbakan olduğu dönemde (2013); “Kosova Türkiye'dir, Türkiye Kosova'dır” açıklaması Belgrad'da sert eleştirilere yol açmıştı.
On yıl sonra Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı "Kosova'nın Sırp Bölgesinde istikrarın korunmasına yardımcı olabilecek" bir aktör ve aynı zamanda Sırbistan'ın “gerçek bir dostu” olarak görüyor.
Kosova'nın statüsüne ilişkin farklı görüşlere rağmen, Belgrad ile Ankara arasındaki ilişkiler son on yılda önemli ölçüde iyileşmiştir.
Kosova - Sırbistan çatışmasının gelecekte Balkanları olumsuz etkilememesi için alternatif çözüm yolları ve ortak çalışma alanları tespit edilmelidir.
Türkiye Yüzyılı Vizyonunun hayata geçirilmesi için; Balkanlarda Baş Aktör olmak zorundayız.
Türkiye, sistem kurucu bir aktör olarak; çözüm odaklı, yeni çok taraflılık anlayışı ile kapsayıcı ve kucaklayıcı bir uluslararası sistemin kurulması için var gücüyle çalışmaktadır.
Kosova’da Sırpların Hak ve Hukukunun korunması noktasında, Türkiye; uhulet ve suhulet ile taraflar arasında nihai çözümü gerçekleştirecektir.
.
Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com
https://www.worldbulletin.net/diplomacy/pm-erdogan-turkey-is-kosovo-and-kosovo-is-turkey-h121375.html
https://thearabweekly.com/turkey-eyes-balkan-influence-amid-serbia-kosovo-tensions
https://www.koha.net/veshtrime/387684/serbia-e-sotme-nuk-do-distancim-por-arsyetim-te-politikes-se-millosheviqit/
https://www.aa.com.tr/en/europe/despite-differences-over-kosovo-turkiyes-erdogan-a-true-friend-of-serbia-president-vucic/2792682
https://www.koha.net/tr/arboretum/386156/Mustafa-Kurti%27nin-durumu-strese-sokmas%C4%B1na-gerek-yoktu%2C-uzatma-i%C3%A7in-para-almak-istiyor/
https://www.koha.net/tr/Bakmak/386031/tarihi-yazmak-ve-yeniden-yazmak/
https://www.setav.org/fidanin-vizyonu-cok-mu-iddiali/
https://www.insightturkey.com/commentaries/the-proposed-territorial-exchange-between-serbia-and-kosovo
https://www.politikyol.com/kosova-ve-sirbistanda-gerilim-devam-ediyor/
https://www.sde.org.tr/analiz/kosova-sirbistan-sorunu-abdnin-sabrini-zorluyor-analizi-33299
https://www.ankasam.org/pristine-yonetimi-sirp-belediyeler-birligi-onerisini-kabul-edecek-mi/
https://www.dikgazete.com/haber/ab-sirbistana-yaklasimimiz-dengeli-847322.html