- 24-10-2023 08:06
- 2286
Türkiye, Gazze’ye denizden asker çıkartırsa… Yani İsrail ile savaşa girerse; İngiltere nasıl bir adım atar?
İngiltere doğrudan İsrail’in yanında yer alır. Savaş uçaklarını kullanarak doğrudan Türkiye ile çatışmaya girer. Bu bir hayali senaryo olsa da Türk Silahlı Kuvvetleri, ciddi olarak hazırlanmakta; bilgisayar ortamında simülasyon provası yapmaktadır. Tabii ki tatbikatta…
İsrail ise resmen üye olmasa da NATO’nun doğal üyesi gibi algılanmaktadır. İsrail üzerinde NATO’nun koruyucu şemsiyesi açılmıştır.
Sosyal medyada; Türkiye’nin Gazze’ye asker çıkartması isteniyor. Olası bir çatışmada; NATO, direkt olmasa bile İsrail’i açıkça destekleyecektir.
Tekrar Türkiye’ye dönersek; Türkiye kuşatılmaya/ çevrelenmeye çalışılıyor. Yunanistan ve Suriye’nin kuzeyindeki Amerikan üsleri, silahını Türkiye’ye çevirir mi? Türkiye, bu sebeple Gazze’ye askeri müdahalede temkinli davranıyor.
Türkiye, NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olsa da gelinen aşamada, stratejik ortak/ müttefikimiz Amerika; Suriye’de PKK Çatı Terör Örgütünün uzantısı PYD/ YPG ile iş birliği yapıyor. Eğitim ve askeri malzeme/ silah desteğinde bulunuyor.
İzzeddin El Kassam Tugaylarının, 7 Ekim’de İsrail’e saldırması ile başta Amerikan Başkanı olmak üzere Avrupa’nın önde gelen liderleri, koşa koşa İsrail’e giderek Katil/ Terörist Netanyahu ile yan yana gelerek moral desteği verdiler. İsrail’in “meşru müdafaa” hakkını kullandığını deklare eden bir metne imza atıldı.
Küresel Şeytan Şebekesinin devletleşmiş hali olan; Katil/ Hırsız/ Alçak/ Melun İsrail başbakanı Netanyahu’nun kendisi ve ailesi hakkında onlarca yolsuzluk davası devam ediyor. Şimdilik dosyayı kapattılar.
Çok parçalı ve farklı irili-ufaklı partilerin koalisyonu ile iktidara gelen Netanyahu, açıkça Ortadoğu’nun siyasi haritasının yeniden çizileceğini; Ortadoğu’nun sınırlarının değişeceğini cüretkar bir dille ifade etti.
Netanyahu bu cesareti nereden alıyor? Kimler adına Ortadoğu’nun sınırlarına müdahaleden bahsediyor. Amerika savaş gemilerini Doğu Akdeniz’e; Almanya da Güney Kıbrıs Rum Bölgesine Özel Harekat askerlerini gönderirken neyi planlıyorlar?
Gazze sürekli bombalanırken; Türkiye ve İran’ı savaşın ortasına çekilmeye çalışıyorlar. Lübnan, Ürdün ve Mısır da bu denkleme sokulursa, bölgesel çapta savaşın fitili ateşlenecek.
Türkiye, Ortadoğu’daki devletleri bir araya getirip, İsrail’e karşı sinerji/ ortak güç oluşturabilirse; Küresel Güçleri dizginleyebilecektir.
Elbette nihai hedef, askeri müdahale olsa da bu aşamadan önce yapılması gerekenler ivedilikle halledilmelidir.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan; “Filistinlilerin acılarının devam etmesine asla izin vermeyeceğiz. İşgalci güç, İsrail'in insanlığa karşı suçlarını durdurmak için bölge ülkeleri, uygulanabilir ve etkili diplomatik, legal ve zorlayıcı tedbirleri alınmalıdır. Zira, İsrail sistemik hataları kullanarak işgalini sürdürdü” diyerek Türkiye’nin tavrını açıkladı.
Türkiye’nin önceliği, başkenti Kudüs olan Filistin devletinin ilan edilmesi. Türkiye, Filistin’e garantör olmak istiyor.
Garantör devlet; üçüncü devletlere garantör olduğu devlet adına güvence vererek, anlaşmaları denetleyebiliyor.
İsrail’in gaddarlığı, masum insanları katletmesi kısır döngüye dönüştü.
Filistin’de insanların öldürülmesi; katil İsrail sürüsünün sürek avına dönüştü.
Dünya, “insan avlayan/ sürek avı”nı seyretmekten vazgeçecek. Bunun emareleri görülmeye başladı.
Hükümetler/ Küresel Güçler, İsrail’le kucaklaşırken; toplumlar bu duruma itiraz ediyor. Meydanlar, mazlumlar için kalabalıklaşıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da dediği gibi; “İsrail yönetimi, hatadan geri dönmek, devlet aklıyla hareket etmek yerine, bölge dışı aktörlerin de kışkırtmasıyla örgüt gibi davranmaktadır, İsrail artık bir devlet değil; kuruluşunda olduğu gibi aslına dönmüş bir terör örgütüdür.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunan partilerin ortak bildiri ile İsrail’i kınamaları ve Cumhur İttifakının önemli bileşeni Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’nin İsrail/ Küresel Güç’e karşı dik duruşu Filistinliler/ İslam Dünyası için kıymetlidir.
Batı, iki yüzlü; adil değil, yaşam hakkına saygı duymuyor. Atının Gazze’de ki katliam karşısında aldığı tavır unutulmayacak.
Tahrif edilmiş Tevrat’ı baz alarak saldırganlığını sürdüren İsrail’e karşı Müslümanlar; Kur’an üzerinden okuma yaparak Ortadoğu’da muzaffer olabilirler.
Kur’an’da Yahudilerin sosyo-psikolojik davranışları birçok örnek kıssa ile açıklanmıştır. Yahudi toplumu için genelleme yapılmıştır. Yahudiler, kendilerine gönderilen peygamberler ve özellikle Hz. Musa’yı yüzüstü bırakarak; kurmuş oldukları ittifakları bozmuşlardır.
Allah ile pazarlığa kalkışan Yahudiler; yasaklanan bazı günlük iş/gıdaları kurnazlıkla çözüm üreterek yasakları delmeye çalışmışlardır. Hz. Musa’dan kendilerine puttan tanrı yapmasını istemişler; Hz. Musa ise onlara, cahil bir topluluk olduklarını söylemiştir.
“(İsrâiloğulları da:) “Ey Musa! Onlar orada oldukları müddetçe biz oraya asla giremeyiz. Artık sen Rabbin’le git. (O zorbalarla) ikiniz harbedin; biz burada oturacağız” dediler” Maide Suresi’nin 24. Ayeti; İsrailoğulları’nın içerisine düştükleri çirkefliği anlatmaktadır. Ayetin devamında; İsrailoğulları’nın yoldan çıktığı ve cezalandırıldıkları yer almaktadır.
Kur’an’da ki İsrailoğulları; binlerce yıl öncesinde yaşasalar da günümüzde torunları aynı yolun yolcusudur.
Müslümanlar, “Yeryüzünün Lanetlileri” değildir. Güç ne silahta ne de şeytan şebekesinin açılmamış oyun kutularında. Çocuklarımızın, kadın ve yaşlıların; İsrail tarafından öldürülmelerine dur demenin zamanı geçmeden harekete geçelim. Kurulan sahne ve tatbik edilen senaryonun figüranı olmayalım.
Sözümüzü bir Kur’an kıssası ile sonlandıralım:
“Savaş için, Câlût ve askerlerine karşı meydana çıktıklarında şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır (ve sebat) yağdır ve ayaklarımızı sabit (bizi metanetli) kıl ve kâfirler toplumuna karşı bize yardım et/zafer ihsan eyle.” Bakara suresi 250. Ayet.
.
Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com