- 16-03-2025 00:08
- 678

Ukrayna’nın değil Rusya’nın güvenlik garantilerine ihtiyaç var!
MOSKOVA
ABD’de başkanlık koltuğuna Donald Trump oturduktan sonra Ukrayna’daki krizin çözümü için diplomatik atılımlar başladı. Donald Trump, Gazze krizinin çözümünde aktif rol alarak burada bir ateşkesin ilan edilmesine ön ayak oldu. Trump aynı diplomatik başarıyı Ukrayna’da da gösterebileceğine inanırken karşısında Vladimir Zelenskiy gibi gayri resmi bir muhatap bulunuyordu.
Donald Trump’ın diplomatik tarzı her ne kadar eleştirilse de çok ‘kurnaz’ bir politikacı olduğu da aşikar. Vladimir Zelenskiy’in, Beyaz Saray ziyaretinde Zelenskiy’i aşağılamasını tesadüf olarak değerlendiremeyiz. ABD’nin Ukrayna üzerindeki madenler için büyük planları var. Donald Trump da bu arzuyu dışa vuran bir liderdi. Kartlarını açık oynadı. Zelenskiy’e de, “Senin elinde kart yok” diyerek aslında bu çatışmanın tarafının kendileri olduğunu da ima etti.
Rusya ve ABD arasında da diplomatik anlamda büyük aşamalar kaydedildi. Suudi Arabistan, Türkiye derken Rusya ve ABD heyetleri özellikle Ukrayna’daki krizin aşılması yönünde niyetlerini sundu. ABD diplomasisi Ukrayna krizinin çözümü için ılımlı davranıyor.
Bir taraftan da Vladimir Zelenskiy ise müzakerelerin Ukrayna ve Rusya arasında sürdürülmesi gerektiğini, bu gerilimin taraflarının ABD ve Rusya olmadığını savunuyor. Ancak aynı Zelenskiy, 2022 yılında İstanbul’da gerçekleşen Rusya – Ukrayna müzakerelerinde Londra’dan icazet alan bir liderdi. Aslında çatışmanın tarafları Batı ile Rusya’dır ki Zelenskiy de o dönem Batı’dan gelen emirler üzerine varılan anlaşmadan son anda çekildi.
Günümüze gelecek olursak Rusya, Ukrayna ordusunun sızarak terör saldırıları gerçekleştirdiği Kursk’ta irade koydu. Rus ordusu en az kayıplar ile Ukrayna ordusuna en fazla kaybı verdirdi. Aynı zamanda cepheyi de boş bırakmayan Rusya, Donbass Bölgesi’nde yine önemli toprakları özgürleştirdi.
Daha önce Rus ordusunun irade koyması durumunda batılılara karşı büyük bir askeri zafer kazanılabileceğini defalarca söylemiştim. Rus ordusu, batılı medya manüplasyonları, siyasi ve ekonomik baskılar ve Kiev rejiminin batılılar tarafından askeri olarak desteklenmesine karşı alınacak zaferde büyük bir aşama kaydetti.
Rusya’nın Donbass’ta başlattığı özel askeri operasyonlar sırasında batılı desteğinin ancak çatışmayı uzatacağını da defalarca söylemiştim. Bugün ancak çatışmanın uzadığını ancak batılıların bir zafer elde edemediğini, aksine ekonomik, siyasi ve askeri olarak çok zayıf düştüğünü de görmüş olduk.
Tüm bu gelişmelerin ışığında Donald Trump yönetimi tüm enerjisini Kiev rejimine harcamak istemiyor. Hem kişisel hem de ABD’nin çıkarları doğrultusunda yine Kiev’e politik desteğini kesmeden ancak askeri ve ekonomik olarak geri çekilerek politikasını Asya Pasifik bölgesine kaydıracak gibi görünüyor.
Kısacası Donald Trump, Rusya’nın bu zafere yakın olduğunu gördü. Artık sadece kalıcı ateşkes ve barış doğrultusunda Ukrayna’dan ne kadar ganimet koparırsa o kadar kar edeceğini düşünüyor. Ukrayna, Donald Trump’ın umrunda bile değil sanki.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, gayri meşru olarak başkanlık koltuğunda oturmasına karşı batılıların alternatif bir lider arayışında olması nedeniyle son kozlarını oynamaya çalışıyor. Eğer Zelenskiy’in manevraları yerini bulmazsa muhtemelen batılılar Petro Poroşenko ve Yuliya Timoşenko kanalı veya bu isimler üzerinden süreci tamamlamak istiyor. Batılılar, Zelenskiy’siz bir çözümü kabullenmeye başladı gibi. Zaten Zelenskiy’in postmodern demogoji siyaseti de işe yaramıyor. Haliyle batılılar, politik anlamda da şu an zor durumda.
Gayri Resmi başkan Vladimir Zelenskiy, Rusya ile müzakerelere hazır olduklarını ancak kendileri için güvenlik garantilerine ihtiyaç olduğunu söylemişti. Ancak NATO da son açıklamasında Ukrayna’nın birliğe dahil edilme planını rafa kaldırdıklarını açıkladı. Bölgede barışın tek garantisi Rusya’ya askeri tehdit oluşturmamaktır. Bunu aslında çok uzun zaman önce anlamaları gerekirdi. Ancak Ukrayna’da zafer kazanamayan batılılar, dünya kamuoyunun da tepkisini çekmeden yavaş yavaş bu mağlubiyeti kabullenme sürecinde.
Rusya tarafına bakarsa 2022’de İstanbul’da gerçekleşen müzakerelerde Rusya aldatıldı. Müzakere masasında “barış” konuşulurken batılıların modern silahları, Polonya üzerinden Kiev rejimine sevk edilmeye başlanmıştı. Çatışmanın uzamasına sebep olan durum da budur. Rusya, artık bu tür aldatmacalarla karşılaşmak istemiyor.
Rusya, Kursk’ta tamamen kontrolü ele geçirecek, Sumi Bölgesi’nde de tampon bölge oluşturacak. Bu plan Rusya için çok önemli. Askeri kaynakların da bu yönde hazırlıklar yaptığını ve planlarını bu yönde sürdürdüklerini biliyoruz. Çünkü tekrar bir oyalama sürecinde yeni modern silahların Kiev rejimine teslimi veya Rus ordusunda rehavet durumu, Rusya adına kazanılan zaferleri bir anda yok edebilir.
Rusya, bu nedenle temkinli. Moskova’nın batıya hiç güveni yok. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de batılıların ikiyüzlü davranışlarını ezberlediği için artık çok dikkatli davranıyor.
Rusya ne istiyor?
Rusya, tamamen güvenlik garantileri istiyor. Örneğin; NATO birim ve silahlarının Kiev rejiminden tamamen çekilmesi gerekiyor. Kiev rejiminin Donbass sonuçlarına göre geri çekilmesi ve müzakereler sürecinde de kritik askeri hamlelerinden vazgeçmesi gerekiyor. Kiev rejimi ordusuna istihbarat desteği bile sağlanmaması gerekiyor. Aynı zamanda Kiev rejiminin Rus topraklarında sürdürdüğü terör saldırılarını sonlandırması gerekiyor.
Bundan sonraki süreçte Rusya’nın tavrı daha ılımlı ve dikkatli olacaktır. Eğer bu şartlar yerine getirilirse Rus ordusu taarruzlarını sürdürür mü? Hayır. Çünkü; 2022 yılındaki müzakerelerde Rus ordusu kazandığı topraklardan dahi geri çekilmiş, kendi cephesinde barış anlaşmasını imzalamakla meşguldü.
Rus ordusu bu anlamda güven kazanmıştı. Ancak aynı güveni Kiev ve batı üzerinden alamamıştık.
Artık bu çatışma durumunun ortadan kalkması lazım. Bölge ve dünya, bu çatışma nedeniyle büyük zarar gördü. Rusya’yı yok etme uğruna neredeyse tüm dünya acı çekiyordu. Afrika’ya gönderilmeyen tahıllar, ekonomik krizler ve sosyolojik sorunlar… Tümü bu çatışmayla ilgiliydi.
Bu nedenle artık batılılardan ve Kiev rejiminden beklenen tek şey güven.
.
Erhan Kuadzba, dikGAZETE.com