- 06-03-2020 09:04
- 866
Asya, Afrika ve Avrupa geçiş yollarının üzerinde bulunması nedeniyle Türkiye, “Nuh’un gemisi” gibi. Her milletten insan var.
Afrika'nın en ücra köşesinden tutun da Çin’in bozkırlarından, Sibirya tundrasından hatta Brezilyalı sambacılara kadar farklı iklim ve kültürlerden insanların buluştuğu yer.
Kavimler göçü vizyonda…
Türkiye, sınırlarından kabul ettiği düzensiz göçmenlerin Yunanistan üzerinden diğer Avrupa ülkelerine geçişlerine yaptırım uygulamama kararı alınca olan oldu.
Onbinlerce düzensiz göçmen bir anda Yunanistan sınırına adeta hücum etti. Eğer tarihe yolculuk mümkün olsaydı binlerce yıl önceki kavimler göçüyle bağlantı kurabilir, benzerlikler bulabilirdik.
Benim dikkatimi çeken sığınmacı ordusunda Afganistanlı düzensiz göçmenlerin başı çekmesi. TV'de gazetecilerle çatır çatır, sular-seller gibi Türkçe konuşuyorlar. Iraklı ve Suriyeli mülteciler, Afganlıların arasında sanki erimiş, kaybolmuş.
Bir kaç yıldır Türkiye'deki Afganlı sığınmacıların yerden mantar biter gibi, ülke içinde çoğalmalarına dikkat çekiliyordu.
Şimdi anladınız mı Türkiye, göçmenlere neden kucak açıyor?
İran üzerinden Türkiye'ye ulaşan Afgan göçmen sayısı, son bir kaç yılda oldukça arttı. Göçmenler, çoğu zaman yürüyerek, Iğdır, Ağrı, Van üzerinden Türkiye'ye geçmeye halen devam ediyor. Bunlar İran'da yaşayanlardan çok, doğrudan Afganistan üzerinden geçen yeni göçmen dalgasının öncüleri.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) verilerine göre, 2018 Mart ayında Türkiye'de UNHCR'a kayıt yaptıran Afgan sığınmacı ve mültecilerin sayısı 169 bin 919 civarındaydı. Son iki yılda bu sayının 500 bini geçtiği söyleniyor.
Türkiye'de kayıtlı Suriyeliler’in sayısı 3,5 milyon, diğer ülkelerden Türkiye'ye sığınanların toplam sayısı da 365 bin. Afganlar, Türkiye'de Suriyelilerden sonra kayıtlı resmi sayı olarak en büyük ikinci göçmen grubu. Dünya genelinde UNHCR'a kayıtlı Afgan mülteci sayısı da 2,5 milyon. (*)
Ey Yunan! Akıllı ol göçmenlere ateş açma!.. Şiddet uygulama!.. Unutma, zulümle abad olunmaz!..
ABD’nin olası İran harekâtından sonra, bu sayının artması ve Türkiye’nin İran sınırından büyük bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalması işten bile değil.
Bir süre, İran’da yaşayıp gelen Afganların sayısı arttı. 100 göçmenden 90’ı Afgan. Göçmenler içinde üniversite mezunu, dil bilen, hatta paralı askerler var.
Avrupa Birliği’nin ve Merkel'in eteklerini de tutuşturan sınır kapıları açıldığında kimin geleceğinin bilinmemesi değil. Gelecek olanların büyük çoğunluğunun Türk ve Turan ulusundan olmaları.
Sığınmacıların bulunduğu saha, 1. Orduya bağlı 2. Kolordunun Görev Bölgesi…
Korkunun ecele faydası yok. Yunanistan’ın daha fazla bu insan selinin önünde durması neredeyse imkansız.
Düşünsenize genç sığınmacılar, sınırdan sözde kuş uçurtmayan Yunan palikaryasının elinden silahları alsa, onları etkisizleştirse ne olur?
Gerisini de onlar düşünsün.
Unutmayın o mıntıka, Zekeriya Aksakallı Paşa’nın görev alanı. Biliyorsunuz bir kaç yıldır 1. Orduya bağlı 2. Kolordu’nun komutanlığını deruhte ediyor.
1. Ordu’ya bağlı 2. Kolordu; Tekirdağ, Edirne, Gelibolu Yarımadası ve Gökçeada’yı dış tehditlere karşı korur. 2. Kolorduya bağlı birlikler şunlardır; 4. Mekanize Piyade Tugayı (Keşan), 8. Mekanize Piyade Tugayı (Tekirdağ), 18. Mekanize Piyade Tugayı (Ortaköy, Gelibolu), 95. Zırhlı Tugayı (Malkara), 102. Topçu Alayı (Uzunköprü), 5. Komando Alayı (Gökçeada), Kolordu İstihkâm Savaş Alayı (Gelibolu).
Eğer, Zekai Aksakallı Paşa’nın kafası bozulursa, düzensiz genç göçmen kitlesine Gayri nizami harp eğitimi verirse, kimse onları tutamaz. Sonra görürler el (il) mi yaman bey mi yaman?
Yunanlılar da Suriye'de Mülteci olmuştu…
Yunan güvenlik güçlerinin göçmenlere uyguladığı şiddet, Türk kamuoyunda tepki çekiyor. Avrupa'dan ise tık yok. Oysa İkinci Dünya Savaşı’nda Suriye’ye sığınan Yunan mültecileri, onlar unutsa da arşiv unutmamıştı.
İkinci Dünya Savaşı sırasında, 1941’de Almanya’daki Naziler ve İtalyanlar, ittifak halinde Yunanistan’a yöneldi. Almanlar’ın, Yunan sınırına yaklaşmasıyla birlikte hem iç kesimlerden hem de adalardan yüz binlerce Yunan vatandaşı, ülkelerini terk etti.
Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu on binlerce kişiden kiminin ilk durağı Türkiye oldu. Bazıları Türkiye’de kalmayı tercih ederken bir kısmı trenlere binerek Suriye sınırına gitti.
Bazıları ise adalardan deniz yoluyla Filistin ve Mısır gibi ülkelere sığındı. Suriye’ye giden Yunan mülteciler için Halep’teki Neyrab’da bir mülteci kampı oluşturulmuş, gelen Yunanlar burada misafir edilerek her türlü ihtiyaçları karşılanmıştı.
Bu süreçte Türkiye de kıtlık ve yokluk çeken Yunanistan’a TIR’lar dolu insani yardım malzemesi göndermişti. (**)
Nankörlük böyle bir şey işte.
Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’in babası Konstantinos Miçotakis de 70’li yıllarda Türkiye’ye sığınmıştı…
Konstantinos Miçotakis (1918-2017), Albaylar Cuntası (1967-1974) iktidara geldiğinde oğlu Kiriakos henüz 6 aylıkken Türkiye’ye kaçmıştı.
1990-1993 arasında başbakan olan Konstantinos Miçotakis hatıralarında, Türkiye’de kendisinin çok iyi ağırlandığını ve dönemin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil ile yaptığı sohbetleri anlatır. Yunan Başbakanı’nın babası, Türkiye’de bir süre kaldıktan sonra Paris’e gitmişti. (***)
Şimdiki Yunan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, 1989-92 yılları arasında Başbakanlık yapan Konstantin Miçotakis'in oğlu, eski Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni'nin de kardeşi, son yerel seçimlerde büyük bir oy çoğunluğu ile Atina Belediye Başkanı seçilen Kostas Bakoyanni'nin de dayısı.
Yunanistan Başbakanı Miçotakis'in ailesinde birçok kişi, daha önce siyasette önemli görevler üstlendi. 1960’lı yıllarda siyasette merkez konumda olan Kostas Miçotakis, her zaman Papandreu ve Karamanlisler’in arasına sıkıştı.
Ancak Karamanlis döneminden sonra büyük krizdeki Yeni Demokrasi’ye 1984’te başkan olan Miçotakis, PASOK’tan Andreas’ı yenerek 1990’da başbakan oldu.
2017 yılında 97 yaşında öldü. Kostas Miçotakis’in eşi Marika, çok varlıklı bir ailedendi. 1953 doğumlu Marika Miçotakis, 2012'de öldü ve naaşı, Girit'e götürülerek memleketinde toprağa verildi.
Süleyman Demirel ve Çağlayangil, Atina Hapishanesinde Konstandinos Miçotakis’i nasıl kaçırdılar?
1967-1974 Yunanistan Askeri Cuntası, 1967 ile 1974 yılları arasında Yunanistan'da iktidarı ellerinde bulunduran sağ-kanat askeri hükümet, “Albaylar Rejimi”, “Albaylar Cuntası” ya da sadece “Cunta” olarak da bilinir.
Askeri yönetim, 21 Nisan 1967 sabahı yapılan darbeyle başladı. Bir grup albay, "Promotheus Planı" adı verilen bir planı uygulamaya koydular. “Promotheus Planı”, aslında Yunanistan'ı olası bir "Komünist" işgaline karşı koruması düşünülen "Gladio" tipi bir yapılanmaya aitti.
NATO tarafından 50'li yıllarda hazırlanmıştı. Albaylar, bu plan uyarınca önce darbe zemininin olgunlaşması için gereken çalışmaları yaptılar.
“Komünistler geliyor” korkusunu halkın içine yaydılar, işçileri “Sağcı ve solcu… İlerici ve gerici…” diye birbirlerine düşürdüler, kısacası, ülkeyi bir kaos ortamına sürüklemek için ne gerekiyorsa yaptılar.
21 Nisan 1967 günü Albay Papadopulos, Albay Makarezos ve General Pattakos, yönetime el koydu. Konstandinos Miçotakis, Albaylar Cuntası’nın hapishanesine atıldı.
O dönemde Türkiye'de Adalet Partisi iktidardaydı…
Konstandinos Miçotakis’in, Türkiye’ye ılımlı yaklaşımı ve Türk diplomatlarla dostane ilişkileri, Türk makamlarını harekete geçirdi. Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil, durumu Başbakan Süleyman Demirel'e iletti.
MİT Müsteşarı Fuat Doğu’yu çağıran Demirel, Miçotakis'in Türkiye’ye kaçırılması talimatını verdi. Bu sırada Kyriakos Miçotakis henüz bir yaşındaydı.
1967 darbesi sonrası, dönemin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil yardımıyla Türkiye’ye kaçan Konstandinos Miçotakis, 7 yıl boyunca sürgünde yaşamıştı.
Miçotakis ailesi, 1974 yılına kadar Türkiye'de ve daha sonra Paris'te sürgünde yaşayarak yıllar sonra Yunanistan'a geri dönebildi.
Konstantinos Miçotakis daha sonra 1985'ten 1996 yılına kadar ND Partisi'nin genel başkanlığını yaptı ve 1993-1996 yılları arasında iktidarı alarak yeniden ülkenin başbakanı oldu.
Baba Miçotakis, görevi sırasında Türkiye ile yeni bir diyalog kurulmasını savundu ancak “Kıbrıs meselesi”ni çözümün ön şartı olarak koştuğu için bu konuda ilerleme sağlanamadı. (****)
Türkiye’yi, Türk devletini küçümsemeyin!..
Mete Han’ın torunları, dünyanın dört bir tarafında “Üçler… Yediler… Kırklar…” desturuyla/düsturuyla yeni bir dünya için dokunulması gerekenlere dokunuyor. Uyandırılması gerekenleri uyandırıyor.
Ey Türk titre ve kendine dön! Unutma muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete
(*) https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-43668567
(**) https://www.google.com/amp/s/www.hurriyet.com.tr/amp/gundem/suriye-yunan-multecilere-kucak-acmisti-41460541
(***) https://www.cnnturk.com/dunya/tekrar-gundeme-geldi-micotakisin-babasi-turkiyeye-mi-siginmisti
(****) https://www.dikgazete.com/yunanistanda-turkiye-dusmanlari-mevzi-kaybetti-makale,1553.html