?>

Deprem bu kez İzmir’de öldürmeye devam ediyor!

Osman Atalay

4 yıl önce

-Zîrâ “Biz her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık.”-
(İsra Sûresi)
24 Ocak 2020, Elazığ’da meydana gelen ve Türkiye’yi yasa boğan her şeye rağmen ucuz atlattığımız 6.8 şiddetindeki depremde, 41  yurttaşımız hayatını kaybetmiş, 1607 kişinin yaralanmış depremde 45 insanımız enkazdan sağ olarak kurtarılmıştı.
Depremde 76 bina tamamen yıkılırken, bölgede 645 binada  ağır, 409 binada ise hafif ve orta hasar vardı.
Elazığ depremi yaraları henüz sarılırken 30 Ekim Cuma günü, Ege Denizi, Seferihisar (İzmir) açıklarında meydana gelen 6.9 büyüklüğündeki depremden sonra, tekrar asıl sorunumuzun çürük binalar, ihmal ve bilgi noksanlığı olduğunu gördük.
İzmir'deki depremde, 114 can kaybımız oldu, 1035 kişi yaralandı, Bakan Kurum’un paylaşımına göre acil yıkılacak ağır hasarlı bina sayısı 178, bağımsız bölüm 3 bin 162’ye yükseldi; az hasarlı bina sayısının bin 143, bağımsız bölümün de 18 bin 189 olduğu aktarıldı. 
Elazığ ve İzmir depremlerinde kurtarma çalışmalarının en önemli yanı, kamu ve sivil toplum kurumlarının, arama-kurtarma, barınma konusundaki başarıyı Türkiye’ye göstermiş olmalarıydı. 
OLASI İSTANBUL DEPREMİNDE KAÇ BİNA YIKILACAK?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi birimlerinden AKOM (Afet Koordinasyon Merkezi) tarafından 2009 yılında güncellenen raporda il genelinde 40 - 60 bin binanın ağır hasarlı olacağı ya da çökeceği ifade ediliyordu. 
En az 70 bin kişinin öleceğinin ifade edildiği raporda, yine en az 40 milyar dolar maddi kayıp yaşanacağına dikkat çekiliyor. 
Olası İstanbul depreminin yaşanması durumunda en 350 bin çadıra ihtiyaç duyulacağına vurgu yapılıyordu.
Ülke topraklarımızın yüzde 93’ü, nüfusumuzun yüzde 98’i, sanayi kuruluşlarının yüzde 98’i deprem bölgeleri içinde yer alıyor. 
Depremle ilgili en somut gerçek, 1999 Marmara depremi sırasında Kandilli Rasathanesi Müdürü olan Prof. Dr. Mete Işıkara’nın “Deprem öldürmez çürük bina öldürür” sözüydü. 
İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir ve Adana gibi büyük şehirlerimizin insanlarının, böyle felaketlerde ne yapacakları konusunda tam anlamıyla yeterince bilinçlenmiş olmadıkları kabul edilmektedir. 
Her deprem sonrası, bilim insanlarımızca, medya önünde yapılan ve alınması gereken tedbirlere dair uyarılarının dikkate alınmadığı, binaların çürük ve insanımızın deprem anındaki panik halini konuşulduğunu görüyor ve izliyoruz. 
Deprem anında ne yapacağımız konusunda hâlâ akla gelen ilk şey kaçmak!
Ama nasıl davranmalıyız konusunda bilinçaltı reflekslerimizde, davranışlarımızda yetersizlik söz konusudur. 
Böyle anlarda sakin kalabilmenin ne kadar önemli olduğunun farkında değiliz.
Kendimizi korumak adına yaptığımız hamleler, tam aksine hayatımızı tehlikeye atıyor. 
Deprem, ülkemizin gerçeği. 
Ucuz ve güvenli konutların inşası, devletin inşaat sektörüne sıkı tedbirleri ve okullarda, kamu kurumlarında, deprem bilincinin geliştirilmesi tek ve kaçınılmaz çözüm gibi görülüyor. 
Tarih boyunca deprem kuşağında olan ülkemiz, depremler sonucunda her seferinde büyük zararlar ve acılara sahne olmaktadır.  
Deprem öncesi ve sonrası yapılması gerekenlerle ilgili toplumun tüm kesimleri her türlü bilgiye hâkim olabilecek seviyeye getirilmelidir. 
DEPREMDE NEREDE DURMALI?
Dünyanın en tecrübeli kurtarma birimi Amerikan Uluslararası Kurtarma Ekibinin Kurtarma Şefi ve Afet Olayları Müdürü Doug Copp’un deprem anında hayat kurtaracak önemli bir kaç notu şöyledir:
1- Binalar çökerken basitçe ‘çömelen ve korunan’ kişiler istisnasız her defasında ezilerek ölüyorlar. Masa, araba gibi nesnelerin altına giren kişiler her zaman ezilirler.  
2- Kediler, köpekler ve bebeklerin hepsi doğal bir şekilde dizlerini ana rahmindeki gibi karınlarına doğru çekerek kıvrılırlar.
Deprem anında siz de bu şekilde kıvrılmalısınız. Bu doğal bir güvenlik ve hayatta kalma içgüdüsüdür. Daha küçük bir boşlukta hayatta kalabilirsiniz.
Hafifçe ezilecek ama yanında boşluk yaratacak bir kanepe, geniş büyük bir eşyanın yanında durun.  
3- Eğer gece yataktayken deprem olursa, basitçe yuvarlanarak yataktan düşün. Yatağın çevresinde güvenli bir boşluk oluşacaktır.
Oteller müşterilerine deprem anında yatakların yanında yere uzanmalarını salık veren bir uyarı notunu odalarda her kapının arkasına asarlarsa, depremlerde çok büyük hayatta kalma oranlarını sağlayabilirler.  
4- Televizyon izlerken deprem olursa ve kolayca kapıdan veya pencereden dışarı kaçmak mümkün değilse, kanepe veya büyük bir koltuğun/sandalyenin yanında cenin pozisyonunda kıvrılarak yere uzanın. 
5- Bina çökerken kapı kirişlerinin altına geçen herkes ölür...
Nasıl mı?
Eğer kapı kirişlerinin altına geçerseniz ve kapı kirişi öne veya arkaya doğru düşürse inen tavanın altında ezilirsiniz.
Eğer kapı kirişi yana doğru yıkılırsa ikiye bölünürsünüz.
Her iki durumda da ölürsünüz!  
6- Hiçbir zaman merdivenlere gitmeyin/yönelmeyin.
Merdivenler (ana binadan) farklı bir ‘frekans aralığına’ sahiptir; ana binadan bağımsız/ayrı olarak sarsılırlar.
Merdivenler ve binanın geri kalanı devamlı olarak birbirlerine çarparlar ta ki merdivenlerin yıkılışı gerçekleşene kadar.  
Merdivenlere ulaşan insanlar basamaklar yüzünden yaralanırlar.
Korkunç şekilde sakatlanırlar.
Bina yıkılmasa dahi, merdivenlerden uzak durun.
Merdivenler binanın hasar görmesi en muhtemel kısmıdır. 
Depremde yıkılmamış olsa dahi, merdivenler bağırarak kaçmaya çalışan insanların aşırı yüklenmesi ile çökebilir.
Merdivenler binanın geri kalan kısmı zarar görmemiş olsa dahi her zaman güvenlik açısından kontrolden geçirilmelidir.  
7- Binanın dış duvarlarına yakın yerlerde durun, mümkünse dışına çıkın.
Binanın iç kısımlarındansa dış kısımlarına yakın yerlerde olmak çok daha iyidir.
Binanın dış çevresinden ne kadar içeride olursanız, çıkış yolunuzun kapanma ihtimali o kadar artacaktır.
Deprem kuşağında olan ülkemizin tüm eğitim ve kamu kurumlarında uzun vadeli doğal afet seminerleri programlarına yer vermelidir.
.
Osman Atalay, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI