FSB Başkanı: Batı, Gürcistan’da ‘renkli devrim’ başlatacak!
MOSKOVA
Gürcistan, ülkede yeni bir sistem öncülüğünde yapılacak ilk cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanıyor. Parlamenterler, yerel yönetimler ve özerk kuruluşların temsilcilerinden oluşan 300 kişilik bir seçim heyeti 14 Aralık 2024 tarihinde yeni devlet başkanını belirleyecek. Bu süreç, 2017 yılında kabul edilen anayasa değişikliklerinin bir sonucu olan olağan doğrudan oylamanın yerini almıştı. Cumhurbaşkanının yetkileri önemli ölçüde azaltılmış ve makam daha “temsili” hale getirilmiş olsa da makam için verilen mücadele dikkatleri çekmiş durumda.
Amerikan seçim sistemine de benzeyen Gürcistan’daki bu yeni siyasi seçim oldukça tartışmalı gibi duruyor.
Seçim kurulunun yaklaşık yüzde 75'i iktidardaki “Gürcü Rüyası-Demokratik Gürcistan” partisinin temsilcilerinden oluşuyor ve bu da adaylarının zaferini neredeyse garanti etmiş gibi. Muhalefet ve toplumdaki bazı grupların, “Gürcü Rüyası”nın en kritik devlet kurumları üzerindeki etkisini güçlendirmenin bir yolu olarak gördükleri bu yaklaşımı, aktif bir şekilde -haliyle- protesto etmekte olduğunu gözlemliyoruz.
Görevdeki Cumhurbaşkanı Salome Zurabishvili'nin muhalefetin desteğine rağmen yeniden seçilme şansının çok az olduğu kanaatindeyim. Zurabishvili’nin iktidar partisine yönelik açık eleştirileri ve anlaşmazlıkları, seçim kurulu tarafından yeniden desteklenme şansını neredeyse yok etmiş vaziyette.
“Gürcü Rüyası”nın kurucusu olan eski Başbakan Irakli Garibashvili, Cumhurbaşkanlığı için ana aday olarak görülüyor. Parti için “uzlaşmacı” figür olması muhtemel. Konstantin Gamsakhurdia gibi olası alternatif isimler de tartışılıyor, ancak aday gösterilme olasılıkları biraz düşük.
Ülkedeki siyasi gözlemciler cumhurbaşkanı seçim mekanizmasının pek de şeffaf olmadığına zaman zaman dikkat çekmekte. Çoğunluğun iktidar partisi tarafından kontrol edildiği meclis düzeyinde hile olasılığı tartışmalı olsa da “Gürcü Rüyası”nın seçim prosedürü üzerindeki kontrolü, bu riskleri en aza indirecek gibi. Muhalefet ise hükümeti hem “manipülasyon” yapmakla suçluyor, hem de sistemde “reform” talep ederek protestolarını devam ettiriyor.
Bugünün jeopolitiği birçok nedenlerden ötürü karmaşık bir hale bürünmüş durumda. Geçtiğimiz günlerde Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) Başkanı Alexander Bortnikov'un Batı'nın Gürcistan'da bir “renkli devrim” başlatmaya çalıştığı yönündeki açıklamaları da “sinyal” niteliğinde... Üstelik bu, yalnızca Gürcistan’ı değil, zannımca Abhazya ve Güney Osetya bölgesini de kapsıyor. Bilindiği üzere, “Renkli Devrimler”, 2000'lerin başında eski Sovyet ülkelerinde ve Balkanlarda gerçekleşen toplumsal hareketleri tanımlamak için uluslararası basın tarafından kullanılan bir tabir. Daha sonra kapsamı genişletilerek başta Orta Doğu'da gerçekleşen devrimler olmak üzere pek çok devrimi tanımlamak için kullanılmaya başlandı.
Batı her ne kadar “deneme-yanılma yöntemlerine” başvursa da “netice” bakımından Gürcistan’daki mevcut seçim kampanyasına doğrudan (!) müdahalesi şu aşamada pek olası görünmüyor. Bortnikov’un açıklaması da aslında Batı’nın kolay analiz edebileceği türden bir “mesaj” niteliğinde. Bortnikov’un Batı’ya ima ettiği mesaj; “Sevgili Batı! Gürcistan’daki seçimlere müdahale programlarınızdan haberdarız, doğrudan bir müdahale söz konusu olursa, buna ilk Rusya Devlet Mekanizması karşı koyacaktır, dikkat dikkat, köprüden önceki son çıkış!” niteliğindedir.
Sözün özü; Bortnikov, Rusya’yı ve bölgeyi dışarıya karşı izole etme hayali olan ülkeleri şimdiden üstü kapalı uyarmıştır.
Öte yandan, Gürcistan'ın iç yapısında, önceki yıllardaki toplumsal eylemlerin geçmişiyle de teyit edebileceğimiz güçlü bir protesto hareketi geleneği var. Bununla birlikte, “Gürcü Rüyası” şu ana kadar süreci yönetme manasında kendinden emin bir duruş sergilemiştir, diyebiliriz.
Toplumun protesto, gösteri vs. potansiyeli aktif olmasına rağmen tam ölçekli bir “kalkışma” olasılığı artık son derece düşüktür. Protestoların devam etmesi her ne kadar muhtemel görünse de siyasi manzarayı değiştirebilecek büyük ölçekli bir harekete dönüşmesi pek de olası değildir. Bununla birlikte, bugün Abhazya, Güney Osetya ve Gürcistan'da siyasi etkenlerin, yabancı, gayrinizami STK'lar ve FETÖ okulları mezunlarının görünür hale geldiği de ortada. Elbette, bu durum yarınlarda siyasi, askeri ve ekonomik düzeyde yeni bir Azerbaycan-Ermenistan, Türkiye-Ermenistan ya da Ermenistan-Orta Asya çatışmalarına sebebiyet verebilir.
Hülasa; Gürcistan'daki seçimler, ülkenin siyasi sisteminin istikrarını test edecek gibi görünüyor. İktidar partisinin baskın etkisi ve bir o kadar da “şeffaf olamayışı” sürecin adil yönetilip-yönetilemeyeceği konusunda pek çok soru işareti oluştursa da “Gürcü Rüyası”nın kamuoyundaki ağırlığı, seçim sonuçlarını neredeyse şimdiden tahmin edilebilir kılıyor.