“İndigo ve kristal insan” mevzuları yeni değil.
“İndigolar” 1970'lerden beri konuşuluyor.
Artık proje tamamlandı, mutasyona uğramış bir nesil geldi.
Rahmetli Dr. Aidin Salih de bunu kitabına 10 sene evvel yazmış.
Yani bu mevzular, “Filozof çocuk Atakan”la başlamadı.
Sadece onlar artık, “bir kristal çocuğu” parlattılar biz de gereken açıklamayı yazdık. (*)
Daha evvel de yazabilirdik ama "Margarinin zararları, çok yemenin zararları, kimyasalların zararları”nı daha anlatamadık ki kime nasıl “İndigo”yu ispat edeceksin!..
Yani her türlü araştırmayı yapıp, delilleri ile yazıyorsun..
Bu defa "Beni ikna et!" tarzında yorumlar geliyor.
İnan-inanma, zaten başına gelecek göreceksin!
Kusura bakmayın ama hala saçma-sapan yorumlar geliyor hem de “İslami cenah”tan.
Yahu kardeşim yetmez mi artık!..
Cidden yetmez mi!
Hacı amca, ayağında domuz derisi sandaletle, domuz kemiği yüzükle, domuz jelatini aşıyla tavaf ediyor; hala “Gomplo bunlar gomplo” demekten öteye gidemiyor.
Kadınlara zaten “domestosun zararları”nı anlatamıyoruz ki bir tık öteye gidelim!..
Allah aşkına; beyniniz yanmaz az okuyun yahu!
Bizlerin de evi, kocası, çocuğu, mahremi var ama sırf kolaylık olsun diye 4-5 farklı dilden araştırmalar yapıyoruz, çeviriyor, sunuyoruz..
Yok; “de-da ayrı yazılır…” yok “şurda kelime düşüklüğü!..” yok “daha kısa yazsaydın!..” yok “ben burda şu imadan rahatsız oldum!..”
Allah, niye halimizi düzeltmiyor daha net anlıyorum.
***
Artık, insanlar üremiyor, üretiliyor.
Aşılama yöntemleri, tüp bebekler, suni döllemeler..
Yani, üretilen bir insanın DNA’sına istediğin müdahaleyi yaparsın. Ya da doğar-doğmaz zerk edilen kimyasallar…
Her şey bir etken olabilir.
***
Yazılanları çoğu insanın idrak edememesi, reddetmesi, umursamaması da bu işlerde ne kadar başarılı olduklarını doğruluyor aslında…
Ne acı!..
***
Beni hedef gösterip aklınca saldıran sayfalara ve kişilere binaen;
1- Kristal ve indigo çocuk meselesi, Atakan ile birlikte ortaya çıkmadı.
Bu yeni insan ırkı, 1970'li yıllardan beri konuşuluyor.
Genetikçi Dr. Berranda Fox, Biyolog Dr. Aidin Salih bunları neredeyse 15 sene evvel dile getirmiştir.
Hatta 2008 yılında Hürriyet Gazetesi, bu çocukları haber yapıp “Yeni insan nesli” olduklarını pekala bildirmiştir.
Bunlardan habersiz olmaları ve ilk kez “Atakan” ile duymaları benim paranoyam değil; bana saldıranların bilgisizliği ve okuyup araştırmamalarının en büyük delilidir.
“Kristal ve İndigo çocuklar” dünya tarafından kabul görmüşlerdir; biz dile getirince neden “komplo teorisyeni” oluyoruz ki!
Bugün böyle bir ‘IRK’ varolmuşsa, neden buna karşı gardımızı almak için birbirimizi haberdar etmeyelim ki!..
Ama yok; bizler Kıyamet’e sürüklenen ve İman’ın elde ateş tutmaktan daha zor olduğu bugünlerde bunları konuşmayalım!..
Ne de olsa ben sizi korkutuyorum.
En iyisi, ben sabah-akşam kocama pişirdiğim yemekleri paylaşayım.
Evimin her köşesini paylaşayım.
O zaman “umut dolu bir dünya” vaad etmiş olurum!
Bizim tek gündemimiz ve derdimiz bunlar olsun.
Suyun uyuduğu, düşmanın uyumadığı bu dünyada balyoz kafamıza inene kadar “ponçik-ponçik” yaşayalım..
2- Atakan'ı hedef almadım, çocuk hakkında herhangi bir yakıştırma da yapmadım.
Aksine, yazıyla birlikte bu görüşümü paylaştım; "Çocuk çocuktur ve heryerde masumdur.”
Benim yazımı paylaşıp, çocuğu yerden yere vuranlar var ise bu onların idrak problemidir.
Benim kelamlarım, sistemedir.
Suriye'de bombalar ile katledilen çocuklar…
Irak'ta kimyasal gazlar ile zehirlenen çocuklar…
Afrika’da açlığa mahkum edilen çocuklar…
Filistin'de evleri işgal edilen çocuklar…
Avrupa'da pedofili kurbanı çocuklar…
Amerika’da eşcinselliğe kurban edilen çocuklar…
Ve bir de “Atakan” gibi materyalist ve felsefik fikirlerin kurbanı olmuş çocukları kullanmaktan çekinmeyen bu sistemedir tüm atıflarım!
3- Atakan, benim gözümde kristal bir çocuktur. Kelamlar yanılır, bilim yanılır, testler yanılır ama "kalp" asla yanılmaz...
Binlerce kişi aynı yorumu yapıyor; iyi analiz edin bunları.
Herkes mi yanılıyor!..
Herkesin kalbine aynı şey mi gelir!..
Gelen binlerce yorumda, binlerce insan, aynı şeyi dile getirmiş; niye saygı duyup dinlemiyorsunuz bu insanları; ancak “cahil” diye yaftalayın.
Geçmişte de böyle yapmadınız mı!..
Çok basit bir misal vereceğim…
Bir nesli, doktor önerisi ile kalp hastası ettiler; değil mi!..
Evet evet..
Her biri “Tereyağı, iç yağı, kuyruk yağı damar tıkar!..” dedi..
Bir nesil buna inandı…
Sonra, en iyi kullandıkları televizyonda nasıl reklamlar döndü; "Türk Kalp Vakfı ‘besel’i öneriyor! Kalbinizin dostu ‘teremyağ’!..” Soooonradan, bizlerin telkinleri ve araştırıp, halkı bilinçlendirmemizin neticesiyle, aslında “Margarinlerin kalp-damarı tıkadığı” ortaya çıktı.
İnsanlar bilinçlendi ve artık kanmadı kimse.
Şimdi hiç bir yerde görüyor musunuz “Türk Kalp Vakfı ‘besel’i öneriyor" sloganlı o reklamları!
Bu işler hep böyledir…
Bir gerçek önce inkar edilir, sonra onunla alay edilir ve sonrasında da kabul edilir..
Bizler bu aşamalardan bir çok mevzuda geçtik..
Siz de yakında anlayacaksınız; ama biz istiyoruz ki canınız yanmadan, sağlığınız bozulmadan, elinizdekiler kayıp gitmeden anlayın!
4- Bu çocuğa “Kristal çocuk” yakıştırması yapmam, bence hüsnü-zandır...
Çünkü bu çocuk konuşturuldukça daha beter sonuçlar çıkıyor ortaya..
Misalen; “Okudum” dediği "Tanrı yanılgısı" kitabı..
Bunu neden bilerek belirtti!..
Ateizm’in babası Richard Dawkins'in bu kitabının, hiç bir Müslüman ülkesinde basılmadığını ve 2007 yılında Türkiye'de dilimize çevirildiğini, daha sonra 2008 yılında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmesi ve mukaddesatımıza saldırı” gerekçesiyle davalık olduğunu biliyor musunuz mesela!..
Ya da eline alıp, poz verdirildiği, kapağında domuz suretinin olduğu "Hayvan Çiftliği" isimli kitap!
Ne anlatıyor bu?
"Bütün iki ayaklılar (insanlar) düşmandır!"
Bir domuzun gördüğü rüya ile domuzların önderliğinde, insanlar kovuluyor ve tüm dünya, onların kanunları ve egemenliği altına alınıyor..
Bu kitapların, 10 yaşında bir çocuğun elinde ve zihninde ne işi var?
Haydi bunların hepsi tevafuk, ya da ben, “komplo teorisi” yazıyorum!..
5- Bir çocuk; “Anarşi!.. Dünya üzerinde tüm ülkeler yok edilmeli... Tek yol anarşi!..” diye bağırtılıyor!..
“Topraktan yaratılmadık, tek hücreden evrimleşerek meydana geldik!” diyen bir çocuktan bahsediyoruz..
Mevzu; çok okuması, bu yaşta felsefe yapması değil…
Elbette okusun…
Elbette zeki olsun…
Ülkemizde, “Atakan”dan daha fazla okuyan, daha fazla zeki olan ama fıtratında “çocuk gibi çocuk olan" binlerce yavrumuz var. Bunlar bir gün gündem oldu mu bu ülkede?
Sanki biri, sırf bu dinsizlik ve anarşi dolu kelamları duyurmak için bile-bile gündem etti bu çocuğu.
Ağzından bir tek “normal kelam” duyan var mı?
Annesi; "Allah'ın lütfu" diyor, çocuk sinirlenerek "Hayır, bu bendendir!" diyor..
Kadın birşeyler konuşmaya çalışıyor, çocuk sırtına vurarak susturarak "Tamam tamam, seni şöyle arkaya alalım" diyor…
Bunlar normal mi Allah aşkına?
6-Ben ne abartıyorum… Ne çocuğu hedef alıyorum… Ne de “korku hali” üretiyorum…
Ben, kendi analizlerimi yapıp sizlerle paylaşıyorum; çünkü bu kan emiciler, batıl misyonlarını sürdürmek için bir küçük çocuğu kullanmaktan ve harcamaktan hiç çekinmezler.
Belki de bu işin en büyük kurbanı Atakan’dır...
Hal böyle iken, “çiçek-böcek” dağıtamam ben, Ümmet yanarken.
Elimizde-avucumuzda bir evlatlarımız kaldı zaten!
Her şey iyiye gitmeyecek!
Her şey iyiye gitseydi, Kıyamet nasıl kopacaktı!
Çıkın bu pembe dünyadan gerçekçi olup gardınızı alın!..
Bu işler inkar edip, deve kuşu gibi kafayı kuma gömmekle olmuyor.
Allah Rasulu, “Her taşın altında düşman olacak” diye buyuruyor.. Sen o taşların altından düşmanı temizle, sonra evladınla 'beş taş' oyna…
.
Yağmur İbiç Mirzayeva, dikGAZETE.com