?>

Okçular tepesini terk eden sahabeler kimdi?

Yağmur Mirzayeva

5 yıl önce

Geçenlerde bir yazı okudum, hangi hocaya ait idi ismi hatırıma gelmiyor ancak Uhud Dağı’na bakarken, kardeşlerine sorduğu şu soru beynimde şimşekler çaktırmaya yetti…
Bu hocamız, Uhud Dağı’na uzun uzun bakıp sormuş;
- Okçular tepesini terk eden sahabeler kimdi?
Cevap yok..
Tekrar etmiş..
- Okçular tepesini terk eden sahabeler kimdi?!..
Sonunda muhibbanları mahçup bir şekilde;
Bilmiyoruz hocam!..” demişler.
İşte o an her birimizin beynini, kalbini titretmesi gereken şu kelamlar dökülmüş dilinden..
- Okçular tepesini terk eden sahabeler kimdi?
İnanın bunu ben de bilmiyorum..
Aslında hiç kimse bilmiyor!
Bu asla İslam tarihinde de yazmaz..
Hatta o okçular kimdi öz çocukları da bilmez, karıları da bilmez.
Çünkü Ashab-ı kiram, kimseye söylememiş, saklamış!
Radiyallahu Teala Anhum Ecmain..
Ağızlarından bu konu hakkında hiçbirşey çıkmamış.
Hatta ve hatta yıllar sonra Cemel, Sıffın gibi hadiselerde birbirlerine ters düştükleri vakitlerde bile; “Sen zaten Uhud'da da tepeyi terketmiştin!..” dememişler!
Orada dahi birbirlerini hataları ile vurmamışlar.
*
Ya Rabbi..
Bu nasıl bir ahlak..
Bizler Uhud'un aslında bir yenilgi değil zafer olduğunu yeni anladık..
Bu ne edeb..
Birbiri hakkında konuşmak için en ufak bir fırsatı kaçırmayan, hatta “amaan olanı söylüyorum, benim niyetim temiz" diye nefsini aldatıp ağzından akan, kardeşinin ölü etinin kanlarını temizleyeceği en ufak bir fırsatı kaçırmayan bizlerin, buradan alacağı çok ders var…
Hele ki şu mübarek ayda..
Şu sözleri mıhlayalım gönlümüze ve şeytanın bize her yaklaştığı an tekrar edelim..
“Hayatında kimsenin ayıbını örtmemiş biri, Uhud şehidi Hazreti Hamza'ya ne yüzle Fatiha okuyabilir ki?..”
Ah!..

Bu Ramazan-ı Şerif ellerimizden kayıp gitmeden artık bunların idrakine varalım kardeşlerim..
Çünkü oruç öyle bir ibadettir ki, bize anlatmak istediği en son şey “bedenin aç kalması”dır.
Asıl oruç; ruhumuza, dilimize, kalbimize tutturabildiğimizdir..
İki kadın düşünün.. 
Çöl sıcağında oruç tutuyorlar, öyle bir hale geliyorlar ki; susuzluktan neredeyse ölmek üzereler. 
Onların bu hali hemen Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimize bildiriliyor.
Bildiriliyor da..
Kuşu ölen çocuğu teselli eden, deve sağan kişiye “tırnaklarını kes, hayvanın canı yanmasın” diyen; yani bu kadar naif olan Peygamberimiz, o iki kadından yüz çeviriyor.
Sahabe şaşkın, ancak yine ısrarla söylenilince o iki kadını çağırıyor ve kusmalarını emrediyor.
Kadınlar herkesin gözü önünde bir kadeh dolusu irin ve kan kusuyorlar.. 
Sahabe daha da şaşkın..
Bunun üzerine Peygamberimiz, onlara bakıp şöyle buyuruyor;
- Bunlar Allah’ın helal kıldığı şeylerden uzak durdular (oruç tuttular), ama Allah’ın haram kıldığı şeylerle (gıybet ve dedikodu ile) oruçlarını açtılar. Birisi diğerinin yanına gelip oturdu ve insanların etlerini yemeye başladılar. (Ahmed Ibn Hanbel/Musned)
Rabbimiz!..
Ramazan bizden şikayetçi olmasın, oruç bizden şikayetçi olmasın
Rasulullah'ın dili ile tasdiklenmiş “kardeşinin ölü eti ile” orucunu açanlardan olmayalım..
Aksine, “Uhud Okçuları” misali, öyle örtelim ki birbirimizi, belki bunun hürmetine ahirette, Rabbimiz de kimsenin bilmediği nice günahlarımızı örter, açmaz.. 
Birbirimizi çekiştirmek, “Yahu olanı söylüyoruz!” demek zaten gıybettir, olmayanı söylersen iftira olur..
Bizler öyle olgun başaklar olalım ki, tevazu eğsin başlarımızı.. 
“Acaba ben affolundum mu?”
“Acaba bu imtihan başıma gelse ben ne yapardım?”
“Hakkında konuştuğum kişi cehenneme girse, benim cennette yerim mi artacak?”
“Rasulullah, mahşerde ‘Ümmetim!..’ diye haykırırken, ben kime kusuyorum bu kini” diye kendimizi sorgulamalıyız..
Sorgulamalıyız ki; Hazreti Vahşi ile Hazreti Hamza'nın el ele gireceği cennetten biz de bir pay alabilelim..
Hayat kısa, yol çetin..
Gelin tebessümle, yalnız kendi günahlarımıza adapte olarak öyle büyük tevbeler, öyle güzel istiğfarlar, öyle hoş zikirler ile uğraşalım ki;
Orucumuz oruç, Ramazanımız mübarek olsun, olabilsin..
Dua eder dua beklerim.
.
Yağmur İbiç (Mirzayeva), dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI