Kuzey Irak karışır ise kimin işine yarar?..
Mesrur-Neçivan Barzani…
İkisi de eğitim hayatına İran’da başlayıp ABD'de bitirmiştir; bu sebeple Farsça, İngilizce ve Arapça’yı anadilleri gibi bilirler.
Mesrur Barzani biraz daha istihbarat ve askeri alana yönelmiştir. Neçirvan Barzani ise uluslararası ilişkilere kendini yoğunlaştırmıştır.
Kubad-Bafel Talabani...
Bafel Talabani'nin Londra'daki Kingston Üniversitesi'nden makine mühendisliği diploması bulunmakta. Irak doğma, İngiltere büyüme. Tabii uzun yıllar da ABD’de kaldı. Hanımı için Yahudi Amerikalı diyenler var. ABD merkezli SEED for Change organizsayonun başkanı. George Mason Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Hukuk Doktoru.
Kubad Talabani, iç siyasete kendini yönlendirmiş durumda. Merkezi hükümet ve ABD arasında mekik dokuyan bir kişiliktir. Anlayacağınız Neçirvan Barzani’nin Talabani ailesindeki karşılığı.
Bafel Talabani ise tam bir Mesrur Barzani diyebiliriz. Fransız lejyonundan, İngiliz özel kuvvetlerine kadar birçok yere gidip, eğitim aldığı söylenir. Bölgeye sinek girse haberi olan birisi.
Bunları niye anlatıyoruz!..
Masaya oturulduğunda ya da TV’lerde görülen yönetici erkin özelliklerini ve muhatap olduğu tarafları bilerek incelemek gerekiyor.
Demagoji ile ülke yönetilmiyor. Sadece Kuzey Irak’ta bir yönetici olarak görmek, havanda su dövmek!..
Geçen bir Kürt dostumuzla otururken kendisi şöyle bir cümle kullandı;
Bafel bu örgütçülere; “düşmanlar” deseydi ne olurdu. Bölgede zaten Türkiye var ve kimin nerede olduğunu zaten biliyor. PKK’nın dost ilan edilip, ortaya çıkması mı daha iyi yoksa düşman ilan edilip, saklanması mı?..
“Yav bunlar Bafel’in korkusundan çarşıya inmiyor siz diyorsunuz dostturlar!..”
Ekonomik göstergeler…
Önemli olan bölgedeki ticareti güçlendirmek. Bireylerin çıkarcılıkları ve ticari anlaşmaları hevesiyle Barzani ve Talabani’yi karşılıklı düşmanlaştırmak ancak Türk ticaretine zarar verir.
İran her daim kapıda bekliyor. Sadece geçen yıl, 4 milyar dolarlık Tahran’la ticaret yapıldı.
Avrupa’dan gelen birçok ürün, Türkiye üzerinden ülkeye giriyor.
Türkiye’nin önemini birçok kişi iyi biliyor lakin sorun şu hizipçilik olmaması. Kürt-Türk aşiret ayırmadan bölgenin bir olarak ele alınması.
Türkiye’nin öneminin nasıl bilindiği konusunda: Türkiye’nin Irak-Türkiye boru hattını durdurması, ekonomik olarak ciddi etkiledi.
Kürdistan Petrol Endüstrisi Birliği (APIKUR) Norveç, İngiliz, Kanada, Koreli şirketler bile bu aksamadan dolayı ciddi yatırım azaltımına ve bekletilmesine yöneldi. ABD’liler bile ciddi sıkıntılar yaşadı. Zaten İranlıların varlıkları ciddi sorunlar yaşatıyor yabancı unsurlara.
Yani Türkiye’nin bölgedeki varlığını yabancı yatırımcı bile destekliyor.
Türkiye’den bakıp bölgeyi yorumlama sorunu var.
Bölge, Türkiye'nin varlığını ciddi kavramış durumda; sadece iç işlerine müdahale edilmemesi ve Kürdün Kürt’le dostluğuna ya da Türklerin iki taraftan birinden ziyade Türk olarak varlığını göstermesi.
Barzani’den ya da Talabani’den taraf olmak yerine 3'lü tarafın varlığını bölgede destekleyen birçok kişi var.
Türk’le iyi geçinmek para, kazanç demek.
Şu kadar örnek verelim; Merkezi Hükümetin maaşları ve ödemleri açtığı andan sonraki geçişler incelendiğinde gelen paranın da harcanmasına Türkiye gelindiği görülecek aslında..
Türklerin bölgede güçlenmesini, Barzani ve Talabani’nin geçmişteki gibi Türkiye ile ilişkilerinin sıkılaşmasını kim istemiyor?..
Kim tekrar iki grubun arsının açılmasını ve Türkmenlerin bölgede sıkıntılarla tekrar boğuşmasını, bölgeye terör unsurlarının yoğunlaşmasını istiyor?
İşte Türk’le kim düşman; “düşman-dost” bu akıl yorumlamasının arkasında gizli.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Irak ziyareti bu konuda çok önemli.
Hayatındaki tek başarısı babasının oğlu olmaktan öteye gidemeyenler ve “açık öğretim” diplomasını saklamaya çalışanlar bir yana dursun Eşref Bitlis paşamıza rahmet osun.