Çocuklarının görsellerini sosyal medyada paylaşan ebeveynlere "dijital zorbalık" uyarısı

Çocuklarının görsellerini sosyal medyada paylaşan ebeveynlere "dijital zorbalık" uyarısı

Uzmanlar, dijital dünyanın hızla büyüdüğü, çocukların küçük yaşlarda ekranla tanıştığı dönemde ailelerin masum görünen sosyal medya paylaşımlarının, çocukların geleceğinde derin izler bırakabileceğini belirtti.

İstanbul

Günlük hayatın doğal akışı içinde çekilen fotoğraf veya görüntülerle aileler neşeli anlarını belgelemek isterken, farkında olmadan çocukların mahremiyetini ihlal edebiliyor.

Evlerin en mahrem alanlarından oyun parklarına uzanan anların sosyal medyada geniş kitlelerle paylaşılması, çocukların dijital görünürlüğünü artırırken, aynı zamanda riskleri beraberinde getiriyor.

????

Uzmanlara göre, çocukların sosyal medyada sıkça paylaşılması, masum ve basit bir anı kaydından çıkıp "dijital zorbalık" riski oluşturabiliyor.

Bu paylaşımların çocukların gelecekteki kimliğini, psikolojisini ve sosyal ilişkilerini etkileyebilecek "dijital izlere" dönüştüğünü belirten uzmanlar, ebeveynlere, dijital geleceğin olası olumsuzluklarına karşı daha bilinçli olma konusunda uyarıda bulunuyor.

"Çocukların paylaşılan görselleri istismar amaçlı karşılarına çıkabilir"

İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Büyükaslan, ebeveynlerin çocuklarının normal, utandırıcı veya mahrem görüntülerini sosyal medyada paylaşmasının, çocuklar üzerinde uzun vadede etkiler bırakacağını söyledi.

Ebeveynlerin çocuklarını dijital ortamda paylaşırken dikkatli olması gerektiğini vurgulayan Büyükaslan, çocukların paylaşılan görsellerinin, ilerleyen yıllarda istismar amaçlı karşılarına çıkabileceğini belirtti.

Sosyal medyayla büyüyen çocukların dünyadan kopuk yaşadığını dile getiren Büyükaslan, "Medya okuryazarlığında çok bilgili olmayan ebeveynler, çocuğun sosyal medyada nerelere savrulacağını bilemez. Dolayısıyla küçük yaşta dijital içeriğin parçası haline getirdiğiniz çocukların, ilerleyen yıllarda orayla ve yaşadığı dünyayla arasındaki ilişkiyi kurmakta zorlanıp zorlanmayacağı önemli bir konu." diye konuştu.

Büyükaslan, "Bazı ebeveynlerin, çocuklarının çok mahrem anlarının görüntülerini dahi sosyal medyada bir içeriğin parçası haline getirmesi, ilerleyen yıllarda çocuğun karşısına farklı şekillerde çıkabilir ve ebeveyn-çocuk ilişkisini zedeleyebilir." dedi.

"Ebeveynler, dijital ortamın doğuracağı riskleri göz önünde bulundurarak paylaşım yapmalı"

Çocukları bu tür paylaşımlardan korumak gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Büyükaslan, şöyle devam etti:

"Çocuklar geleceğimizin teminatıdır. Geleceğinizi çocuklar üzerinden kurgulayacaksanız onları sağlamlık anlayışınıza uygun şekilde korumanız gerekir. İç ve dış etkiler, dijital bağımlılık, uyuşturucu bağımlılığı, akran zorbalığı, siber zorbalık gibi dijitalleşmeyle ortaya çıkan olumsuzluklardan korumalısınız. Aileler dijitalleşme ve sosyal medya konusunda edineceği bilinci çocuklarına aktaracak, olabildiğince uzak tutacak. Kastım, oradan tamamen çekmek değil, ondan uzak tutmak da başka tehlikeleri getirir. Oranın bilinçli kullanılması gerekir. Çocuklar başıboş bırakılırsa geleceğimizi riske atarız."

Büyükaslan, ebeveynlerin sosyal medya farkındalık düzeyinin artırılmasına yönelik çalışmalar yapılması gerektiğini anlattı.

Bazı gençlerin sosyal medya paylaşımlarında beğenilmediği için bazı farklı tepkiler verdiğini aktaran Büyükaslan, "Niçin beni tıklamadın, paylaşımımı beğenmedin diye dostluk ilişkisinin bozulmasından sert tepkilere kadar giden durumlar... Hayatınızı beğeniye göre şekillendirirseniz bu, başkalarına göre yaşamak anlamına gelir." ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Büyükaslan, ebeveynlerin dijital ortamın doğuracağı riskleri göz önünde bulundurup paylaşım yapması gerektiğini belirterek, "Çocuklar, anne babalarının kendileri için olumsuz bir şey yapacaklarını düşünmedikleri için o anda akli melekeleri ya da yaşları itibarıyla buna karşı çıkma durumunda değil. Karar verici, paylaşımcı anne babaların bunu dikkate alması lazım." dedi.

"Paylaşımlar çocuklarda gecikmiş travmalara yol açabilir"

Marmara Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Sosyal Psikoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ekmel Geçer, ebeveynlerin çocuklarına yönelik normal, utandırıcı veya mahrem görüntüleri sosyal medyada paylaşmasının, psikolojilerini olumsuz etkileyebileceğini söyledi.

Geçer, çocukların rızası alınmadan sosyal medyada paylaşılmasının, ilerleyen yaşlarda anne babalarını suçlamalarına yol açabileceğini belirterek, "Bu durum, ebeveyn-çocuk arasında ciddi iletişim kopukluğuna ve çocukta öz güven sorunlarına neden olabilir. İletişim tamamen kopmasa bile çocuk kendini sürekli yapay bir stüdyonun içinde yaşıyormuş gibi hissedebilir." dedi.

Çocukların büyüdükleri zaman paylaşımları fark ettiklerinde gecikmiş travmalar yaşayabileceğini vurgulayan Geçer, bu durumun çocukları, ebeveynlerini geriye dönük sorgulayan bireylere dönüştürebileceğini dile getirdi.

"Çocuk paylaşımı üzerinden sosyal medya hayatı kurulmamalı"

Prof. Dr. Geçer, bu tür paylaşımların zaman zaman "dijital zorbalık" ya da "ebeveyn zorbalığı" olarak nitelendirilebildiğini anlatarak, şunları kaydetti:

"Zorbalığın temelinde rıza almamak, güç asimetrisi ve bir tarafın baskılanması vardır. Ebeveyn çocuğa göre güçlüdür ve çocuğun rızası olmadan görüntülerini paylaşması dijital zorbalığa karşılık gelir. Çocuk bu zorbalığı o an fark etmeyebilir ancak ilerleyen yıllarda etkisini yoğun şekilde hissedecek, gelecekteki ilişkileri bile zarar görebilecektir."

Birçok paylaşımın aslında çocuk için değil, ebeveynin psikolojik ihtiyaçlarını karşılamak için yapıldığına işaret eden Geçer, bunun ebeveyn-çocuk ilişkisini ve güvenli bağlanmayı zedelediğini söyledi.

Geçer, ailelerin ve çocukların bu süreçte mağdur olmaması için ebeveynlere farkındalık kazandıracak psikoeğitimlerin önemine değinerek, çocukların mahremiyet duygusunun korunması ve çocuk üzerinden sosyal medya hayatı kurulmaması gerektiğini vurguladı.

Sosyal medya kültürünün aile dinamiklerini olumsuz etkilediğine dikkati çeken Geçer, güvenli bağlanmanın zayıf olduğu ailelerde sosyal medya onayının daha çok arandığını belirtti.

Geçer, ebeveynlerin paylaşım yaparken ölçülü davranması ve çocukların mahrem bölgelerini kesinlikle göstermemesi gerektiğinin altını çizdi.

"Ailelerin çocuklarını içerik üretimlerinde kullanması dijital zorbalıktır"

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Bilişim Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Haldun Narmanlıoğlu da çocukların görüntülerinin ebeveynleri tarafından sosyal medyada yayımlanmasının özellikle uzun vadede büyük etkilere neden olabileceğini söyledi.

Narmanlıoğlu, dijital platformların yeni bir ekonomiye kapı araladığını, insanların artık farklı platformlarda kanallar açıp para kazanarak çocuklarını nesneleştirdiğini ifade etti.

Çocuk üzerinden para kazanmayı "ücretsiz aile işçiliği" şeklinde nitelendiren Narmanlıoğlu, "Çocuk orada (dijital platformlarda) ne yaptığının çok da farkında değil. İçerikleri farklı çocuklar izliyor ve onları reklamcılara satarak büyük ekonomi üretiyorlar, bundan çok küçük payı ailelere veriyorlar. Aileler de o küçük ekonomiden paylarını alabilmek için zaman zaman çocuklarını nesneleştirerek içerik üretimlerinde kullanıyor. Bu, ebeveynin çocuğuna yaptığı dijital zorbalıktır." diye konuştu.

Narmanlıoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"(Dijital platformlarda) Yatak odalarımızı, banyolarımızı, en mahrem anlarımızı ve çocuklarımızı paylaşmaya başladık. Çocuklarımızı bu mahremiyet içinde kamusal hale getiriyoruz. Kamusal görünürlük kazanarak aslında sosyal alanımızın yıldızı olmaya çalışıyoruz. Beğeni, tıklanma, farklı emojilerle olumlu tepki toplama kültürü küresel kültür haline geldi. Mahremiyet özel alana hapsolmaktan çıktı. Özel alan, kamusal alanı işgal etmeye başladı. Kamusal alanı işgal ederken de çocuğu kullanmaya başladık. Çünkü çocukların çekiciliği, sempatik halleri, şaşkınlıkları, şirin görünen birçok davranışı var. Bu davranışları kullanarak beğeni toplamaya çalışıyoruz."

"Çocuk görselleri yapay zekayla suç işlemek için kullanılabilir"

Kişilerin sosyal ağlarında sadece ailesi ve yakın arkadaşlarının olabileceğini dile getiren Doç. Dr. Narmanlıoğlu, çocuk görsellerinin yapay zekayla suç işlemek için kullanılabileceğini anlattı.

Ebeveynlerin medya okuryazarlığı bilincine sahip olması gerektiğine dikkati çeken Narmanlıoğlu, ailelerin bilinçlenmesi ve sosyal medyada paylaşacakları içeriklerin ileride nasıl bir dijital ayak izine dönüşebileceğinin farkında olması gerektiğini belirtti.

Çocukların reşit olana kadar ailelerinin velayeti altında bulunduğunu, bunun fiziki veya dijital ortamda istedikleri gibi kullanılamayacağını vurgulayan Narmanlıoğlu, "Çocuklarımızı dijital kimliğimizin bir parçası yapmadan, onları birey görerek paylaşımlar yapmak, çocuk üzerindeki velayeti mutlaka onun üstün yararını gözeterek yerine getirmek durumundayız." dedi.

Haldun Narmanlıoğlu, çocukların reşit olduğunda anne babalarını dava etme haklarının bulunduğunu ifade ederek, kişisel ve dijital haklarının zedelenmesi konusunda ilerleyen yıllarda aile içi çatışmalar yaşanabileceğini kaydetti.


Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
...