- 10-12-2025 20:22
- 1004
“HAYDİ MEHMET AKİF, GÖSTER AMCANA OĞLUM”
ZÜRİH, İsviçre
Yapılan son uyuşturucu operasyonunda gözaltına alınan Habertürk yayın yönetmeni Mehmet Akif Ersoy ve son dönemin “kurban”larını yazacağım.
“Ne kurbanı, nasıl kurban!..” gibi muhtemel sorulara, cevabım; AKP Kurbanları…
Muhafazakâr ve İslamcı çevrelerin seksenli ve doksanlı yıllardaki siyasal mücadeleleri çok konuşulmuş olsa da sosyo-psikolojik vaziyetleri yeterince konuşulmadı, yazılmadı.
Sosyal psikoloji çalışan arkadaşlar için mümbit bir alan orası. Genç akademisyenlere tavsiye ederim.
Kısaca son kırk yılın “gelecek nesil inşaası” iddiaları, gayretleri ve pratiklerine bakalım önce.
“Müslüman nesil” büyük iddiasıydı o dönemin genç anne babaları ve anne baba adaylarının. Çoğunluğu kırsaldan büyük şehre üniversite okumak için gelmiş, dar gelirli ailelerin çocuklarıydılar. İmkanları kısıtlı, yapabilecekleri sınırlıydı. İdeolojik denklerini aradılar evlenmek için. Mahalle camilerinin müştemilatında evlenip, kirasını zorlanarak ödeyecekleri, eşyası “2. elci”den tedarik edilen evlere yerleştiler. Öyle ki bazıları 2. el eşya dahi alamayıp, limon sandığını masa, gazete kağıdını perde yaparak yuva kurmuşlardı.
“Dava”yı anne babalarının yetemedikleri yerden alıp, zirvelere taşıyacak “İslam’ın Sancağını göğe yükseltecek”, geleceğin “Müslüman çocukları” işte o evlere doğdular.
Her çocuk ebeveyni için “özel”dir, ancak bu kesim için çocuk; kendi “cahiliyesi”nde kılamadıkları namaz, iyisine erişemedikleri eğitim, başörtüsüyle kapısından kovuldukları üniversite, öğrenemedikleri lisan, eşiğinde örselendikleri devlet kadrosu, yaşayamadıkları zenginlik, “çok da doğrusunu seçemedikleri” eş, çıkamadıkları yurtdışı tatilleri ve tabii ki “tağuti devleti yıkacak kadro”ydu.
Çocukları, projeleriydi!
Bütün yoksunluklarının acısını çıkaracak, yaşanmış ve yaşanamamışlıklarının “öc”ünü alacaktı çocukları.
Bir gün ülkede siyasi tablo değişti. Seksen yıl ülkede yönetme erkini kullanan kadro gitti. Yeni ekip, yukarda tariflenen anne babaların mücadele zemininde beraber oldukları insanlardı. İşte bu aşinalık, bambaşka bir dünyanın kapılarını açacaktı onlara.
Yoksulluk zamanı geçmişti artık. Vakt “varlıkla imtihan”a ermişti, dünyalıkla sınanma evresindeydiler. “Büyük düş”, bir nesil sonraya kalmamıştı. Yeni dönem o kesim için, geçmişte yoksunluğu hissedilmiş, her şeye ulaşmaktı. Çocuklar için hâyâli kurulan beklentiler, bizzat kendilerinin ayağına gelmişti.
Öngöremedikleri şu oldu; çocukları proje olduğu kadar, ebeveynlerinin tercihlerinin “dinamik şahitleri”ydi. “Kutsal Dava”larından verdikleri “ufak-tefek” tavizler, çocuklarının gözlerinden kaçmıyordu. Öyle ya! bir ömür “zalime karşı mazlumla omuz omuza” öğüdü almış çocuk, ülkede olan bitene kayıtsız kalmış büyüklerini anlayamıyordu. Lüks, şatafat, konfor için hırsıza destek veren riyakârlığı görmemek mümkün müydü? Bir yanda ülkedeki sefalet öte yandan Müslümanlık taslayan anne babanın oy tercihi, bir yanda yalan talan, gelecekten umudunu kesmiş gençler öte yanda azmış bir azınlığın içindeki anne baba…
İşte bu tanıklık yaktı bir kısım genci!
Bu tabloda büyüdü ülkede muhafazakâr ailelerin çocukları. İşte bu çocukların büyük bir kısmı ateist ve deist oldular.
Bir diğer kısmı da anne babalarının günah menzillerini aşıp kokainman, sanal kumarbaz, iş takipçisi, dolandırıcı falan oldular.
Mehmet Akif Ersoy’a gelirsek, hikayesi birebir aynı olmayabilir. Ama bana göre kendisi bir “kurban”dır. Aynı uyuşturucu soruşturmasında geçen hafta gözaltına alınan Rümeysa Ela ismindeki -ki bu kız kadar cüretkâr açık giyinen biri yok Türk TV’lerinde- sunucu İmam Hatipli çıkışlıymış. Düşünebiliyor musunuz?
AK Parti-MHP tahribatının sonuçlarını nesiller boyu çekecek bu toplum. Her kesimi etkileyen çok büyük bir ahlaki çöküntü var ülkede. Milliyetçi muhafazakâr dinciliğin sebep olduğu karanlık, kendi çocuklarını da yutuyor, yutacak.
“Devlet kadrolarına yandaşlarınızı sınavsız yerleştiriyorsunuz. Bundan utanmıyor musunuz?” diyen CHP hatibine, AKP’nin ‘dişi’ unsurlarından biri (Özlem Zengin) “utanmıyoruz gurur duyuyoruz” diyordu; dinlediniz mi?
Nasıl bir rezillikle karşı karşıya olduğumuzun yeterince farkında değiliz bence.
.
Güven Akıncı, dikGAZETE.com