Başbakan Ahmet Davutoğlu, NATO Askeri Komite Genelkurmay Başkanları Toplantısı onuruna verilen kapanış yemeğinde Türkiye’nin terör örgütlerine karşı yürüttüğü operasyonlara fark gözetmeksizin destek istedi. Davutoğlu, “Bazen bizi şu üzüyor; bazı müttefiklerimiz Deaş ve PKK terörizmini birbirinden ayırıyorlar. Her kim terörist ise teröristtir” dedi.
NATO 2015 Askerî Komite Genelkurmay Başkanları Konferansı sona ermesinin ardından konferans katılımcıları onuruna akşam yemeği verildi.Harbiye Müzesi’nde verilen yemeğe Başbakan Davutoğlu’nun yanısıra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, NATO Askeri Komite Başkanı Petr Pavel ve NATO Askerî Komite Başkanı sıfatıyla İttifakın en üst düzey askeri yetkilisi ve sözcüsü olarak Çek Cumhuriyeti Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Petr Pavel ile diğer davetliler katıldı.
Burada kürsüye davet edilen ve katılımcılara hitaben bir konuşma yapan Başbakan Davutoğlu, konferans katılımcılarına teşekkür ederek sözlerine başladı. Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Tarihi bir dönemden geçiyoruz. Şuanda bir dönüşümden geçiyor dünya genel bir kiriz ve dönüşümler var dünyanın ekonomisinde. Bu yıl G20 Zirvesine Kasım ayında gerçekleştireceğiz. Pek çok farklı toplantı da şuanda Türkiye’de gerçekleştiriliyor. Orta Doğu’da olup bitenleri olup bitenleri takip etmek isteyenler, Kafkaslar, Karadeniz, Balkanlar gibi coğrafyalarda olup bitenleri takip etmek isteyenler için en ideal yer İstanbul. Eminim NATO ile ilgili pek çok önemli konuları konuşmuşsunuzdur. Güvenlikle ile ilgili hepimizi ilgilendiren zorlukları ve NATO’nun geleceği ile ilgili de önemli konuları görüşmüşsünüzdür.”
“NATO EN ETKİN GÜVENLİK İTTİFAKI OLARAK ORTAYA ÇIKTI”
‘Ancak ben birkaç önemli konu üzerinde durmak istiyorum’ diyerek sözlerini sürdüren Davutoğlu, şöyle konuştu:“Bir takım riskler ve etrafımızdaki tehditlerden bahsedeceğim. NATO’nun geçmişini ve tahlilini yaptığımızda üç aşamadan bahsedebiliriz. NATO en etkin güvenlik ittifakı olarak ortaya çıktı. Ortaya çıktığında bloklar arasında ihtilaflar vardı. İki blok arasında ihtilaflar vardı. Ve biz bu savaşı kazandık.
Bu zor bir savaştı. Ama şuanda gurur duyuyoruz; bu masanın etrafında olan bazı generaller karşı bloklardaydılar. Fakat bugün hep birlikte aynı amaca hizmet ediyoruz ve hep birlikteyiz. Sadece NATO için değil ama genel askeri anlamda ikinci bir ana zorluk noktasında blokların da ötesinde devletlerarası ihtilaflar. Devletlerarası ihtilaflar daha az kapsamlı oluyor bloklar arası ihtilaflara nazaran. İki devlet arasındaki ihtilaflardan bahsediyoruz. Balkan krizinde, Sırbistan’da, Bosna Hersek, Hırvatistan arasında gördük bunları 1990’larda. Fakat birbirleriyle gelişen taraflar burada en azından baktığımızda geleneksel anlamda devletlerarası bir savaş yürütüyorlar, bunu görüyoruz.
Halbuki şimdi baktığımızda çok daha karmaşık bir durumla karşı karşıyayız. Bloklar arası ve devletlerarası ihtilafların dışında şimdi başarısız olmuş devletlerin içerisinde çöken kurumları görüyoruz. Suriye’deki gibi, Yemen’deki gibi, Libya’da, Irak’taki gibi ve Lübnan’daki gibi… Burada karşılıklı iki devlet değil birbiri ile dövüşen. Bu güçlerin arkasındaki güçler savaş halinde. Bir takım çıkarlar için. Her zaman çok görünür olmayan çıkarlar için… Bu çok büyük bir zorluktur. Soğuk savaş sonrası duruma baktığımızda pratikte şunu söyleyebilirim; giderek daha fazla topluluklar arası ihtilaflar göreceğiz.”
Dünya ülkelerinin yaşadığı terörizme ve etkilerine dikkat çeken Davutoğlu, “Savaşlar artık belli bir devletle yapılmıyor ama belli bir ülkenin kendi içinde belli örgütlerle, gruplarla gerçekleştiriliyor. Ve bu tür bir savaş diğerlerinden çok daha yıkıcı olabilir. New York’taki insanların psikolojilerini anlamaya çalışmak lazım. Bir takım filmlerde belki görüyorlardır bu tür savaş ve senaryoları ancak filmlerde bekliyorlardı. Herhalde böyle bir saldırıyı hiç beklemiyorlardı. Dışarıdan gelen terörizm herkesi etkileyebilir” dedi.