- 16-07-2025 01:10
- 683

BİR MEDENİYET HAREKETİ AHİLİK: AHÎLİĞİN TEMEL KAVRAMLARI
Ahiliğin temeli Fütüvvete dayanır. Fütüvvet’in kuralları Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.S)’ın sünnetine dayanmaktadır.
Ahîlik, önce Selçuklular sonra da Osmanlılar döneminde sosyal ve ekonomik hayatın işleyişinde, iş, sanat ve ticari hayatta etkili olmuştur. Meslek erbabının; meslek, ahlak, eğitim ve askeri alanlarda yetiştirilmesinde önemli rol oynamıştır. Kendine has ilke ve prensiplerle ekonomik ve sosyal hayatın işleyişine önemli katkılarda bulunmuş, etkin bir iş ve meslek örgütü haline gelmiştir.
Ahilik teşkilatı, toplumun sosyal ve ekonomik yapısını ahlâkî değerlerle bütünleştirmiştir. Ahî teşkilatının iş ve ticaret ahlâkının en temel kaynağı Kur’ân-ı Kerîm’dir.
Ahilik kültüründe; Fütüvvet, İsâr, Uhuvvet ve Ahlâk kavramları öne çıkmaktadır.
TEMEL KAVRAMLAR
1) Fütüvvet: Arapça “Fetâ” kelimesinden gelmektedir. Mertlik, yiğitlik, kahramanlık, fedakârlık, cömertlik gibi anlamlara gelmektedir. Ömrünün bu dönemindeki insanlara “fetâ” denilmekte olup, bu da gençlik çağındaki “kuvvetlilik hali”ni ifade etmektedir.
Kur’an-ı Kerim’de “feta” kelimesi bazı peygamberler (Hz. İbrahim ve Hz. Yusuf gibi) ve Hz. Musa’nın hizmetçisi ve Mağaraya sığınan gençler için olumlu anlamlar çağrıştıran bir bağlamda kullanılmıştır. Sahabe-i Kirâm’ın bu kelimenin ifade ettiği davranışlarla anılması gibi sebepler, daha sonraki dönemde bu kavramın toplumsallaşmasını ve kurumsal hale gelmesini sağlamıştır.
2) İSÂR: Bir şeyi veya bir kimseyi diğerine üstün tutma, tercih etmek demektir. Terim olarak îsâr: Bir kimsenin kendisi ihtiyaç içinde bulunsa bile sahip olduğu imkânları başkalarının ihtiyacını karşılamak üzere kullanması, başkasının yararı için fedakârlıkta bulunmasıdır. Haşr suresi 9. Ayet’i Kerime’de, “Onlardan önce bu yurda yerleşmiş ve gönülden inanmış olanlar, kendilerine göç edip gelenleri severler, onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar; ihtiyaç içinde olsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin bencilliğinden korunmayı başarırsa işte kurtuluşa erecekler onlardır” buyrulmaktadır.
İsâr “Ensâr” ahlâkını, bugüne taşımaktır. Buna göre îsâr, başkasını kendi nefsine tercih etmek, dinî hazlarını isteyerek (içtenlikle) nefsinin dünyevî hazlarına tercih etmektir ki bu da ancak kuvvetli bir iman (yakîn), içten (güçlü) bir sevgi ve sıkıntılara sabretmekle olur.
3) Uhuvvet: Kelimesi de aynı ortak değerleri paylaşanlar arasında oluşan kardeşlik, dostluk ve arkadaşlık için kullanılmıştır. Bununla beraber Hucurat suresi 10. ayet “Müminler ancak kardeştirler…” şeklinde ifade edilmiştir.
İslâm dini, kardeşlik olarak kan bağını soy birliğini değil, İslam kardeşliğini ön plana çıkarmıştır. Bunun hayattaki en güzel örneği Ensar-Muhacir kardeşliğidir. “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız.” (Al’ i İmran, ayet 103)
4) Ahlak: Kelime olarak; yaratılış, tabiat, huy, insandaki iyi veya kötü huylar anlamlarına gelir.
Kur’ân-ı Kerîm’de‚ ‘hulk‛ kelimesi iki yerde geçmiştir. Bunlardan birisi olumlu, diğeri olumsuz anlamdadır. Âd kavminin, Peygamberleri Hûd (as)’a söyledikleri şu ayette geçen hulk kelimesi olumsuz anlamdadır. “Onlar, ister öğüt ver ister verme bizce birdir. Bizim bu durumumuz öncekilerin gidişatıdır (huluk). Biz azaba uğratılacak da değiliz” (Şuara suresi ayet 136,138) Burada Âd kavmi, kendilerinden önce yaşamış atalarının hayat tarzlarını öne sürerek Hz. Hûd (as)’ın davetine karşı çıkmışlardır. Hâlbuki atalarından onlara güzel davranışlar değil, kötü davranışlar intikal etmiş, onlar da onu hayat tarzı haline getirmişlerdir. Peygamberleri Hûd (as) da işte bu davranışların yanlışlığını onlara anlatarak, bu davranışları terk etmeleri gerektiğini telkin etmiş, onlar ise bu davranışları savunarak işlemeye devam ettikleri için cezalandırılmışlardır.
Diğeri ise olumlu anlamda Hz. Peygamber’in üstünlüğünü anlatmak için onun‚ yüce ahlâkına vurgu yapan ayettir. “Şüphe yok ki, sen büyük bir ahlâk üzeresin” (Kalem suresi ayet 4). Hz. Aişe (r. anha)’ye Hz. Peygamber’in ahlâkından sorulduğunda‚ “onun ahlâkı, Kur’ân’dan ibarettir” dedi ve arkasından Mü’minûn suresinin ilk on ayetini okudu. Arkasından hiç kimse Rasulullah’dan daha güzel ahlâklı değildir.
.
Hikmet Kara, dikGAZETE.com