Sandıklardan çıkan "Derbent dokuması" İznikli kadınların ellerinde yeniden hayat buldu

Sandıklardan çıkan "Derbent dokuması" İznikli kadınların ellerinde yeniden hayat buldu

Bursa'nın İznik ilçesinde bağlı Derbent Mahallesi'nde yaklaşık bir asırlık geçmişe sahip olan ve unutulmak üzereyken yeniden ortaya çıkarılarak coğrafi işaretle tescillenen "Derbent dokuması", kadınların ellerinde farklı ürünlere dönüştürülüyor.

Bursa

Kültürel miras kapsamında 2019'da Türk Patent ve Marka Kurumunca coğrafi işaretle tescillenen Derbent dokuması, yörenin kadınları tarafından mahallede bulunan İznik Belediyesi Derbent El Dokumaları Atölyesi'nde üretiliyor.

Özdeşleştiği bölgeden ismini alan ve ince işçilikle üretilen Derbent dokuması, bordo ve lacivert renkleriyle diğer dokumalardan ayırt edilebiliyor.

Pamuklu keten ipliğinden dokunan ve "gelin yanağı", "çift saksı", "eğrelti", "kırık metre", "yan geçme", "ördek", "davul tokmağı" ile "ala kiraz" gibi isimleri olan geleneksel desenlerin işlendiği dokumadan, örtü, peşkir, torba, yastık kılıfı gibi ürünler hazırlanıyor.

"Hepsi kadınların bakış açısıyla stilize edilmiş"

İznik Kadın Üreticiler Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Zeliha Peşte, AA muhabirine, Derbent Mahallesi'nde genellikle Selanik'in Paprat ve Kılkış bölgelerinden gelen göçmenlerin yaşadığını ve kültürel hafızalarını mahalleye taşıdıklarını söyledi.

Peşte, göçmenlerin günlük tekstil ihtiyaçlarını kara tezgahlarda dokuyarak karşıladıklarını ve kadın elinden çıktığı için üzerlerinde oldukça estetik desenlerin yer aldığını söyledi.

İznik Belediyesinde 2019'da göreve başladığında Derbentli kadınların kendisine ulaştıklarını anlatan Peşte, şöyle konuştu:

"Derbent'ten hanımlar, ellerinde sandıklarından çıkardıkları örneklerle gelmişlerdi. 'Kaybolmak üzere, artık tezgah yok evlerimizde, bir tane bile kalmadı. Bunu geleceğe taşımak adına bir şey yapabilir miyiz?' dediler. Biz de bu sorunun peşine düştük. Cevabını aradık, hep birlikte bir kooperatif kurduk. Burada kadınlar ellerini taşın altına koydu. Eski bir düğün salonunu elden geçirdik. O dönem Bursa Büyükşehir Belediyesi tezgahlarla destek verdi, bugüne geldik."

Peşte, tescil sürecine de değinerek, "Belediye bünyesinde, kendi imkanlarımızla dosyamızı hazırladık. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünden de destek aldık. Patent kurumuyla da çok güzel bir süreç yürüttük. Bizim için de öğretici oldu. Bu güzel el sanatını tescillemiş olduk. Bu atölyede yaklaşık 10 tezgah var. Dönüşümlü olarak kadınlar aslında hasat dönemlerinin yoğunluğuna göre çalışıyorlar. Ne zaman boş olurlarsa atölye onların hizmetinde. Gelip tezgahlara oturuyorlar. İstedikleri kadar dokuyorlar." ifadesini kullandı.

Desenlerin isimlerinin, kadınların günlük hayat gözlemlerinden geldiğini anlatan Peşte, "Çiçek desenleri, günlük objeler, mesela ibrik gibi bir obje de olabiliyor. Bazen saksı gibi bir obje de olabiliyor. Hepsi kadınların bakış açısıyla stilize edilmiş. Bugün hep 'tasarım' diyoruz yani bu mesela çok ayrı uzmanlaşılmış bir alan ama geçmişte onu köy kadını, kendi hafızasında o tasarımı çok güzel bir şekilde yapmış." diye konuştu.

Peşte, tescil sürecinde dokuma ile beraber sundukları desenlerin de tescillendiğini dile getirdi.

Bugüne kadar tescil, açığa çıkarma ve atölyeyi kurma gibi işlerle meşgul olduklarının altını çizen Peşte, şunları anlattı:

"Bu dönem sürdürülebilir ticari faaliyetle ilgili çalışmalarımız var. Şöyle bir müjde de verebilirim. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının 'Anadolu'dakiler' başlıklı bir çağrısı vardı. Biz bu dönemde tam da işte bu markalaşma ve ticari süreçlerle ilgili ihtiyaçlarımızı projelendirdik. Oradan da projemiz olumlu yanıt aldı. İznik merkezli bir satış ofisimiz de olacak. İlgililerle de orada o kanallardan dijital mecralarda da olacağız, buluşacağız inşallah sevenlerimizle."

"Gençlere öğretirsek daha güzel olur"

Aslen Derbentli olan 63 yaşındaki 4 çocuk annesi atölye şefi Hasibe Çiçek ise çocukluğunda, annesinin Derbent dokuması yaptığını söyledi.

O zamanlar kendisinin de bu işe heves ettiği belirten Çiçek, "Annelerimizin işi olup tezgahtan çıktığı zaman biz giriyorduk. Bir şeyler yapmaya çalışıyorduk. Evlendik, çoluk çocuğa karıştık. İlerleyen zamanda kopma oldu yani. Talep azaldı, gençler okullara gitti. Böyle şeyleri merak etmediler ama kaybolmak üzereydi. Tekrar hayata geçirdik." dedi.

Çiçek, atölyede çalışan kadınlarla kardeş gibi birbirlerini tamamlayan bir ekip olduklarını dile getirdi.

Kızlarının da bu dokumayı bilmediğini belirten Çiçek, "Öğrenmek isteyen tabii gelebilir buraya, öğretmemiz de gerekiyor ileriye taşımak için. Gençlere öğretirsek daha güzel olur." diye konuştu.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
...