Amaç Suriye’yi bölmek değilse Cenevre bahane

Amaç Suriye’yi bölmek değilse Cenevre bahane

30 Ekim 2019’da Suriye’nin birliği ve egemenliğinden sorumlu ve garantör olduklarını ilan eden BM adına Suriye özel temsilcisi Geir Pedersen, Türkiye, Rusya ve İran Dışişleri Bakanları, Suriye Anayasa Komisyonu sıfatıyla Suriye’nin siyasi çözümüne katkı olacağına inandıkları Suriye anayasasının taslak metni için önerilerini sunmak ve uzlaşmak umuduyla Suriye hükümeti, muhalefet ve bağımsız temsilcilerin Kasım ayında Cenevre’de bir araya geleceklerini ilan etmişlerdi.

Pedersen, “Komite, bazı prensiplere dayanarak toplanıyor. Bunlar; BM şartı, Güvenlik Konseyi kararları, Suriye’nin birliği, toprak bütünlüğü, bağımsızlığı, egemenliği ve anayasa yapımının Suriyelilerin öncülük ettiği ve sahibi olduğu bir süreç” diye konuştu. 

Ekibimden anayasanıza ne yazacağınızı söylemesini beklemeyin. Siz Suriyeliler, bu Komite’nin üyeleri, taslağınızı kendiniz hazırlayacaksınız ve Suriye halkı onaylayacak” diyen Pedersen, arabuluculuk görevini, tüm iyi niyetiyle üstleneceğini vurgulamıştı.

Suriye hükümetini temsilen Anayasa Komitesi Eş Başkanı Ahmed Kuzbari, “Ülkenin bağımsızlığı, birliği, toprak bütünlüğü ve egemenliği ve dökülen her damla kana sadık kalarak halkımızın beklentilerini karşılayacağız” diyerek yeni anayasa yazmaya da mevcut olanı revize etmeye de hazır olduklarını vurgulamıştı. 

Kuzbari, sürece dış müdahale ve ne olursa olsun ön şart kabul etmeyeceklerine işaret ederek bugünkü toplantıya imkan veren Astana süreci ve Soçi Ulusal Diyalog Kongresi mimarlarına teşekkürlerini iletmişti.

Suriye muhalefeti adına Komite’nin muhalif Eş Başkanı Hadi el Bahra ise “Bugün, geçmişte başaramadıklarımızı başarmayı umduğumuz için buradayız” dedi. 

Bahra, “Farklılıklara değil, benzerliklere odaklanmak üzere kararlılık içinde buraya geldik” demişti. 

Bu açıklamalar o lahzada kaybolmaya yüz tutmuş umutları yeniden ihya edeceği umuduyla yüreklere bir nebze ferahlık vermişti.

Ancak geçen hafta Cenevre’de bu pozitif açıklamaları yapanların söylem ve eylemlerine baktığımızda daha önce yapılan açıklamaların seçim propagandası için sahaya inmiş, oy için cenneti vaat edenlere benzer bir propagandadan ibaret olduğu görüldü.

UZLAŞMA KİMİNLE SAĞLANACAK...

Farklılıklara değil benzerliklere odaklanmak, Suriye’de kardeşliği, bir arada yaşama kültürünü ve siyasi uzlaşmayı başarmak” için Cenevre’ye geldiklerini ilan eden Suriye muhalefeti ve sözcüleri, Suriye anayasasının zuhur etmesi için özenle çaba harcadıklarını ancak, “Suriye savaşının sorumlusu, varil bombalarla yüzbinlerce insanı katleden, Suriye’nin mevcut halinden sorumlu Esed’in temsilcisi olan heyetin şov yaptığını, sürece çomak sokmak için gayret sarf ettiğini” iddia etti.

Nazarınızda Esad buysa, caniyse ülkenin mevcut tablosundan sorumluysa onunla neden aynı masadasınız? 

Vaat ettiğiniz uzlaşmayı kiminle sağlayacaksınız?

Tutarlı muhalefetsen, “benim ülkeme, halkıma bunları yapan birisi ve heyetiyle aynı mekânda olmam. Aynı havayı solumam. Uzlaşmam, barışmam, konuşmam sadece savaşırım” dersin, katılmayı ret edersin. 

Seni buna zorlayacak Türkiye’ye rest çekersin. 

Ben kimsenin memuru değilim, Esad’ın müttefiki ve dostları Rusya ve İran ile anlaşarak Esad’ın siyasi hayatına meşruiyet kazandırdınız” diyerek Ankara’ya tavır alırsın. 

Alamaz zira özgür bir iradeye sahip değil. 

Alamaz zira Ankara’nın talimatları dışında hareket edemez.

TARAFLAR TUTARSIZ...

Buna mukabil, Suriye hükümeti adına katılan heyet, muhalefeti başta Türkiye olmak üzere yabancı devletlerin piyonu, Suriye’nin bölünmesi ve tahrip edilmesinde baş aktör olmakla suçladı. 

Yeni anayasa yazmaya da mevcut olanı revize etmeye de hazır olduklarını vurgulayan, Cenevre toplantısına imkan veren Astana süreci ve Soçi Ulusal Diyalog Kongresi mimarlarına teşekkür eden Suriye hükümeti heyetinin başkanı, Türkiye’nin, Barış Pınarı harekatının, TSK’nın Suriye’deki varlığının kınanmasını talep etmiş.

Astana sürecinin baş aktörü, Soçi Ulusal Diyalog Kongresi’nin mimarı kim?

Türkiye.

Cenevre’de biraraya geldiğin heyetin arkasındaki siyasi, askeri, maddi güç kim?

Türkiye

O vakit Suriye hükümeti adına heyete başkanlık yapan ve bir anayasa taslağı için orada bulunan bay başkan önce Türkiye’ye teşekkür edip ardından kınanmasını nasıl bağdaştırır? 

Neyle izah eder? 

Türkiye işgalci, bölücü, teröre destek veren, mevcut Suriye tablosundan sorumlu, senin terörist kabul ettiğin Müslüman Kardeşler Örgütü hamisi” olarak kabul ediyorsan o toplantıda işin nedir? 

Nazarında öyle ise “Rusya veya İran’ın memuru değilim. Bu dostlarımın hatırına çiğ et yerim ama ülkeme bu tahribatı yapan, terörü besleyen Türkiye ile görüşmem, barışmam, konuşmam, uzlaşmam ancak savaşırım” dersin restini çekersin.

Bir anayasa profesörü olan Kuzbari, Cenevre’de yapılan toplantının amacının Suriye’ye bir anayasa hazırlanması için yapıldığına müdrik değil mi? 

Orayı BM Güvenlik Konseyi mi sandı? 

Kendisini bir televizyon programında mı tahayyül etti? 

Bu çelişkilerle dolu tiyatronun bir esas sebebi var; Aslında Cenevre’de bir araya gelen taraflar ne Suriye’ye bir yeni anayasa istiyor ne de uzlaşmak. 

Orada kerhen bulunuyorlar. 

Cenevre’ye gidilmeden önce Esad’ın, Suriye Dışİşleri Bakanı Velid Muallim’in, Suriye BM daimi temsilcisi Beşşar Caferi’nin ve bir bütün olarak Suriye muhalefeti ve sözcülerinin açıklamalarına bakmak yeterlidir.

ATILMASI GEREKEN ÖNCELİKLİ ADIMLAR...

15 Ocak 2017’de “Suriye Anayasası”, 28 Kasım 2017’de “Suriye’ye Önce Ömür Şimdi de Anayasa Biçiyorlar”, 20 Aralık 2018’de “Cenevre’den anayasa Değil Ölü Yasa Çıkar” başlıklı yazılarımızda Suriye’ye dışardan empoze edilmek istenen yönetim biçiminin neden kabul görmeyeceğini detaylıca izah etmeye çalıştık.

Bazı maddeleri, özellikle Cumhurbaşkanının “Müslüman olma şartı” maddesi revize edilmeli. Ancak genelde Suriye anayasası, cenneti vaat ediyor. 

Mühim olan Cenneti vaat etmek değil, anayasa maddelerine uygun davranarak hukukun üstünlüğünü sağlayarak Suriye halkının hayatını cennet yapmaktır.

Bu amaç uğruna atılması gereken ilk adım Suriye siyasi çözüm sürecini sağlayacak, seçimlerin yapılmasına olanak oluşturacak ve tüm yabancı askerlerin milisleriyle birlikte Suriye’den çıkmalarına imkan verecek yegane yol Ankara’nın Şam ile masaya oturup anlaşmasıdır. 

Ankara’nın, denetimindeki silahlı muhalefet için, Şam’dan bağımsız yeni bayrağı, yeni ordusu, yeni hükümeti, yeni anayasası ve yeni özerk idarelerini uygulamaya koyacak TSK kontrolü ve korumasında güvenli bölgeler inşa etmekte ısrarcı olması değildir.

.

Prof. Dr. Mehmet Yuva, Aydınlık

30 Ekim 2019’da Suriye’nin birliği ve egemenliğinden sorumlu ve garantör olduklarını ilan eden BM adına Suriye özel temsilcisi Geir Pedersen, Türkiye, Rusya ve İran Dışişleri Bakanları, Suriye Anayasa Komisyonu sıfatıyla Suriye’nin siyasi çözümüne katkı olacağına inandıkları Suriye anayasasının taslak metni için önerilerini sunmak ve uzlaşmak umuduyla Suriye hükümeti, muhalefet ve bağımsız temsilcilerin Kasım ayında Cenevre’de bir araya geleceklerini ilan etmişlerdi.

Pedersen, “Komite, bazı prensiplere dayanarak toplanıyor. Bunlar; BM şartı, Güvenlik Konseyi kararları, Suriye’nin birliği, toprak bütünlüğü, bağımsızlığı, egemenliği ve anayasa yapımının Suriyelilerin öncülük ettiği ve sahibi olduğu bir süreç” diye konuştu. 

Ekibimden anayasanıza ne yazacağınızı söylemesini beklemeyin. Siz Suriyeliler, bu Komite’nin üyeleri, taslağınızı kendiniz hazırlayacaksınız ve Suriye halkı onaylayacak” diyen Pedersen, arabuluculuk görevini, tüm iyi niyetiyle üstleneceğini vurgulamıştı.

Suriye hükümetini temsilen Anayasa Komitesi Eş Başkanı Ahmed Kuzbari, “Ülkenin bağımsızlığı, birliği, toprak bütünlüğü ve egemenliği ve dökülen her damla kana sadık kalarak halkımızın beklentilerini karşılayacağız” diyerek yeni anayasa yazmaya da mevcut olanı revize etmeye de hazır olduklarını vurgulamıştı. 

Kuzbari, sürece dış müdahale ve ne olursa olsun ön şart kabul etmeyeceklerine işaret ederek bugünkü toplantıya imkan veren Astana süreci ve Soçi Ulusal Diyalog Kongresi mimarlarına teşekkürlerini iletmişti.

Suriye muhalefeti adına Komite’nin muhalif Eş Başkanı Hadi el Bahra ise “Bugün, geçmişte başaramadıklarımızı başarmayı umduğumuz için buradayız” dedi. 

Bahra, “Farklılıklara değil, benzerliklere odaklanmak üzere kararlılık içinde buraya geldik” demişti. 

Bu açıklamalar o lahzada kaybolmaya yüz tutmuş umutları yeniden ihya edeceği umuduyla yüreklere bir nebze ferahlık vermişti.

Ancak geçen hafta Cenevre’de bu pozitif açıklamaları yapanların söylem ve eylemlerine baktığımızda daha önce yapılan açıklamaların seçim propagandası için sahaya inmiş, oy için cenneti vaat edenlere benzer bir propagandadan ibaret olduğu görüldü.

UZLAŞMA KİMİNLE SAĞLANACAK...

Farklılıklara değil benzerliklere odaklanmak, Suriye’de kardeşliği, bir arada yaşama kültürünü ve siyasi uzlaşmayı başarmak” için Cenevre’ye geldiklerini ilan eden Suriye muhalefeti ve sözcüleri, Suriye anayasasının zuhur etmesi için özenle çaba harcadıklarını ancak, “Suriye savaşının sorumlusu, varil bombalarla yüzbinlerce insanı katleden, Suriye’nin mevcut halinden sorumlu Esed’in temsilcisi olan heyetin şov yaptığını, sürece çomak sokmak için gayret sarf ettiğini” iddia etti.

Nazarınızda Esad buysa, caniyse ülkenin mevcut tablosundan sorumluysa onunla neden aynı masadasınız? 

Vaat ettiğiniz uzlaşmayı kiminle sağlayacaksınız?

Tutarlı muhalefetsen, “benim ülkeme, halkıma bunları yapan birisi ve heyetiyle aynı mekânda olmam. Aynı havayı solumam. Uzlaşmam, barışmam, konuşmam sadece savaşırım” dersin, katılmayı ret edersin. 

Seni buna zorlayacak Türkiye’ye rest çekersin. 

Ben kimsenin memuru değilim, Esad’ın müttefiki ve dostları Rusya ve İran ile anlaşarak Esad’ın siyasi hayatına meşruiyet kazandırdınız” diyerek Ankara’ya tavır alırsın. 

Alamaz zira özgür bir iradeye sahip değil. 

Alamaz zira Ankara’nın talimatları dışında hareket edemez.

TARAFLAR TUTARSIZ...

Buna mukabil, Suriye hükümeti adına katılan heyet, muhalefeti başta Türkiye olmak üzere yabancı devletlerin piyonu, Suriye’nin bölünmesi ve tahrip edilmesinde baş aktör olmakla suçladı. 

Yeni anayasa yazmaya da mevcut olanı revize etmeye de hazır olduklarını vurgulayan, Cenevre toplantısına imkan veren Astana süreci ve Soçi Ulusal Diyalog Kongresi mimarlarına teşekkür eden Suriye hükümeti heyetinin başkanı, Türkiye’nin, Barış Pınarı harekatının, TSK’nın Suriye’deki varlığının kınanmasını talep etmiş.

Astana sürecinin baş aktörü, Soçi Ulusal Diyalog Kongresi’nin mimarı kim?

Türkiye.

Cenevre’de biraraya geldiğin heyetin arkasındaki siyasi, askeri, maddi güç kim?

Türkiye

O vakit Suriye hükümeti adına heyete başkanlık yapan ve bir anayasa taslağı için orada bulunan bay başkan önce Türkiye’ye teşekkür edip ardından kınanmasını nasıl bağdaştırır? 

Neyle izah eder? 

Türkiye işgalci, bölücü, teröre destek veren, mevcut Suriye tablosundan sorumlu, senin terörist kabul ettiğin Müslüman Kardeşler Örgütü hamisi” olarak kabul ediyorsan o toplantıda işin nedir? 

Nazarında öyle ise “Rusya veya İran’ın memuru değilim. Bu dostlarımın hatırına çiğ et yerim ama ülkeme bu tahribatı yapan, terörü besleyen Türkiye ile görüşmem, barışmam, konuşmam, uzlaşmam ancak savaşırım” dersin restini çekersin.

Bir anayasa profesörü olan Kuzbari, Cenevre’de yapılan toplantının amacının Suriye’ye bir anayasa hazırlanması için yapıldığına müdrik değil mi? 

Orayı BM Güvenlik Konseyi mi sandı? 

Kendisini bir televizyon programında mı tahayyül etti? 

Bu çelişkilerle dolu tiyatronun bir esas sebebi var; Aslında Cenevre’de bir araya gelen taraflar ne Suriye’ye bir yeni anayasa istiyor ne de uzlaşmak. 

Orada kerhen bulunuyorlar. 

Cenevre’ye gidilmeden önce Esad’ın, Suriye Dışİşleri Bakanı Velid Muallim’in, Suriye BM daimi temsilcisi Beşşar Caferi’nin ve bir bütün olarak Suriye muhalefeti ve sözcülerinin açıklamalarına bakmak yeterlidir.

ATILMASI GEREKEN ÖNCELİKLİ ADIMLAR...

15 Ocak 2017’de “Suriye Anayasası”, 28 Kasım 2017’de “Suriye’ye Önce Ömür Şimdi de Anayasa Biçiyorlar”, 20 Aralık 2018’de “Cenevre’den anayasa Değil Ölü Yasa Çıkar” başlıklı yazılarımızda Suriye’ye dışardan empoze edilmek istenen yönetim biçiminin neden kabul görmeyeceğini detaylıca izah etmeye çalıştık.

Bazı maddeleri, özellikle Cumhurbaşkanının “Müslüman olma şartı” maddesi revize edilmeli. Ancak genelde Suriye anayasası, cenneti vaat ediyor. 

Mühim olan Cenneti vaat etmek değil, anayasa maddelerine uygun davranarak hukukun üstünlüğünü sağlayarak Suriye halkının hayatını cennet yapmaktır.

Bu amaç uğruna atılması gereken ilk adım Suriye siyasi çözüm sürecini sağlayacak, seçimlerin yapılmasına olanak oluşturacak ve tüm yabancı askerlerin milisleriyle birlikte Suriye’den çıkmalarına imkan verecek yegane yol Ankara’nın Şam ile masaya oturup anlaşmasıdır. 

Ankara’nın, denetimindeki silahlı muhalefet için, Şam’dan bağımsız yeni bayrağı, yeni ordusu, yeni hükümeti, yeni anayasası ve yeni özerk idarelerini uygulamaya koyacak TSK kontrolü ve korumasında güvenli bölgeler inşa etmekte ısrarcı olması değildir.

.

Prof. Dr. Mehmet Yuva, Aydınlık