Dünyanın önsözü Kâinatın zerresi

Dünyanın önsözü Kâinatın zerresi

Bir gün, işte o gün!..

Bilmezdim ki ellerime sığmayacak kadar büyük bir eseri karşımda bulmayı.

Bilmezdim ki gök kubbe altında buluştuğum hoş sedayı, mübarek yolculuğu ve durağı bilmezdim ki…

Bakıyorum, öyle bir bakıyorum ki daha önce göremediğim, her şey benimle, ama hep benimle.

O vakit suskunluğum, benzeşmeyen dilimiz, gam vurulmuş deryamız bana tatlı bir selam duruyor.

Ve o an her şey, kadim dünyamız ve kadir gökyüzünün yıldızları arasında…

Parlıyor, parlarken sönmüş değerlerim mahcubiyetin kıskacında…

Önsöz, “ben varım” derken, benliğim yoklanıyor.

Önem ve söz işte!..

Sözler önemini ne zaman yitirir ki?

Anlamını veren sen değil, beni ve bizi değerli kılan dünya değil mi?

Dünya gayeyle, hedefin menziliyle ve ulaşmanın hasretliğiyle var, var da…

Bizler neyle yürüyoruz, neyle koşuyoruz, nefes aldığın ve verdiğin arasındaki saniyede insani, vicdani gayeyi kuşanabiliyor muyuz!..

Sorular ve soruların içindeki cevaplar…

Dünyadan soğuma arkadaş!.. Çünkü o senden soğudu bir kere… Neden mi?

Hissetmek!.. Tam da onu hissetmek… Bütün sır bundan ibaret esasen.

Hissetmek nedir?

Hissiyatınla mı!.. İnsaniyet yuvası kalbinle mi!.. Yoksa insafsız bilincinle mi!..

Yolların ayrıştığı yerde biten, yokluk mu ya da hürlük mü?

Hangisini kendine aşıladıysan… Belki de yaşadığın birer uçurum gibi uçsuz duygu durum.

Duygun nereye gidiyor!..

Kalp veya kalbin nereye kadar seninle? Zuhuri atmosferin akışı, yerini kop-koyu zillete mi dönüştürdü...

Mantığın ne zaman dürüstlüğünü gördün de yalancı dünyada, rüya gibi yaşantıda mantık bekleyesin ve dünyana mantığı oturtasın.

Unutma! Mantığın bittiği yerde, gerçekler vardır.

Gel kâri gel de, bir yolcu olalım ve yolculuğa çıkalım. Yolun nereye varacağına bakalım.

Sorular ve yolculuklarınız size özel olsun!..

Bakalım ve görelim!..

Durakta karşılaşacağın gizemler neler?

Kalbin sırrına, duygunun duygusallıkla yoğrulduğu dünyaya ve sırdaş kahramanlara doğru…

Gönüllerde buluşmak üzere: Es-Selam-û Aleykûm ve Rahmetullahi ve Berekatû-hûûû!..

.

Muhittin Taha Çalık, dikGAZETE.com

Bir gün, işte o gün!..

Bilmezdim ki ellerime sığmayacak kadar büyük bir eseri karşımda bulmayı.

Bilmezdim ki gök kubbe altında buluştuğum hoş sedayı, mübarek yolculuğu ve durağı bilmezdim ki…

Bakıyorum, öyle bir bakıyorum ki daha önce göremediğim, her şey benimle, ama hep benimle.

O vakit suskunluğum, benzeşmeyen dilimiz, gam vurulmuş deryamız bana tatlı bir selam duruyor.

Ve o an her şey, kadim dünyamız ve kadir gökyüzünün yıldızları arasında…

Parlıyor, parlarken sönmüş değerlerim mahcubiyetin kıskacında…

Önsöz, “ben varım” derken, benliğim yoklanıyor.

Önem ve söz işte!..

Sözler önemini ne zaman yitirir ki?

Anlamını veren sen değil, beni ve bizi değerli kılan dünya değil mi?

Dünya gayeyle, hedefin menziliyle ve ulaşmanın hasretliğiyle var, var da…

Bizler neyle yürüyoruz, neyle koşuyoruz, nefes aldığın ve verdiğin arasındaki saniyede insani, vicdani gayeyi kuşanabiliyor muyuz!..

Sorular ve soruların içindeki cevaplar…

Dünyadan soğuma arkadaş!.. Çünkü o senden soğudu bir kere… Neden mi?

Hissetmek!.. Tam da onu hissetmek… Bütün sır bundan ibaret esasen.

Hissetmek nedir?

Hissiyatınla mı!.. İnsaniyet yuvası kalbinle mi!.. Yoksa insafsız bilincinle mi!..

Yolların ayrıştığı yerde biten, yokluk mu ya da hürlük mü?

Hangisini kendine aşıladıysan… Belki de yaşadığın birer uçurum gibi uçsuz duygu durum.

Duygun nereye gidiyor!..

Kalp veya kalbin nereye kadar seninle? Zuhuri atmosferin akışı, yerini kop-koyu zillete mi dönüştürdü...

Mantığın ne zaman dürüstlüğünü gördün de yalancı dünyada, rüya gibi yaşantıda mantık bekleyesin ve dünyana mantığı oturtasın.

Unutma! Mantığın bittiği yerde, gerçekler vardır.

Gel kâri gel de, bir yolcu olalım ve yolculuğa çıkalım. Yolun nereye varacağına bakalım.

Sorular ve yolculuklarınız size özel olsun!..

Bakalım ve görelim!..

Durakta karşılaşacağın gizemler neler?

Kalbin sırrına, duygunun duygusallıkla yoğrulduğu dünyaya ve sırdaş kahramanlara doğru…

Gönüllerde buluşmak üzere: Es-Selam-û Aleykûm ve Rahmetullahi ve Berekatû-hûûû!..

.

Muhittin Taha Çalık, dikGAZETE.com