İnsancıl medeni mi? Medeniyet İnsanlık mı?

İnsancıl medeni mi? Medeniyet İnsanlık mı?

Sisteme, sitem etmeliyiz. 

Merkeziyetçi tavrı silmeliyiz. 

Sekte”de selektör olmayı, “kitle”de kilitlenmiş kilidi kırmalıyız.

Kısaca; şeytanla çorba kaşıklayanın kaşığı uzun olur.

Kaba kuvvet, felekle felek olma derdi nedir?

Sistem, sizi özgürleşme statiği sağlamaz aksine statüko sıfatına, yaşamsal, ruhsal, manevi olarak köle eder. 

Devrim, insanın redakte edilmiş hali, tasarımı kont-yont (Konar, emer, iskeletten ibaret) perspektifi sonuç dünyaya baskılanmış, ideolojik fakat ideol-perest yaratıklar haline gelmektir. 

Halk unsuru, kazanılmış özgünlüğü tarih kültünden alır. 

Kült kazanımlar, tarih silüetinde bir varlıksal ediniş, edinmiş bir usül örgüsüdür.

Terazi kefesi çifttir. 

Denge tektir. 

Ölçüyü kafi, ölçüyü ziyan da kişinin kendi elindedir. 

Ölçüsüzlük şartlar da koşul da değildir. 

Şarta, koşula olan handikaplı bağlılıktır. 

Anlatmak kadar, anlaşılanı yaşamak gerek. 

Aykırılık, evrensellik değildir. 

Anı, anda, öz olanı özelinde, seni benliğinde bulmaktır özgünlük.

Şeytansı zihin de, sinsi ruh da, köle bedenler de insanı, insancıl teorisini aşılayanlar; iyilik, barış, refah, huzur, sulh sıfatlarından ne istediler?

Gerçek medeniyet doktrinleri, insanlığa donör olarak denendiği günden beri, insanlık haykırış içindedir. 

Yaşam hukukçusu ulusal avukatlar ve dünya düzencileri oluştu. Çocuklar, yaşlılar, meczuplar, engelliler, savaş mağduru insanlar neydi ki onlar için de kurumsal kimlikler, şanı yüce şahsiyetler açılımlar sağladı.

İnkar edemezler ki:

Sömüren, sömürgen gücün, güçsüz tabakaya olan ilgisizliği, yaşanmaz döngüde kısır döngü ilgisidir.

İnsaniyet başka şey, insana, insancıl her ikisi bambaşka şey!

Küreselizm ne ara halkın olgusuna kucak açmış ki de şimdi "insanlık" desin.

Sergiledikleri şey-taniyet işte!

Hazırlanmış olay örgüsünde, bizcilik, bencillik, vicdansızlık hakikatte gerçek sancı değildir; “ist”ler ile “izm”ler yıkıcı unsurlardır. 

İst”ler, “izm”ler toplumun hayati kısaslarına atılan neşterlerdir. Kulağıyla, kalbiyle, ruhuyla yoksul bırakılmaktır. 

Gerisi, seyircilerin de argüman olmasıdır.

İnsanda aklı hakikat eden Yaradan, beşeriyeti eşrefe ihtiyaç kılmıştır. 

İnsan ki usandığı yerde, suskunluğa, suskunlukla susamış insani hukuka ve insanlık okuyuşuna yönelsin. 

Herkesin kendi Endülüs'ünü bulma dileğiyle…

Selam ve dua ile.

.

Muhittin Taha Çalık, dikGAZETE.com

Sisteme, sitem etmeliyiz. 

Merkeziyetçi tavrı silmeliyiz. 

Sekte”de selektör olmayı, “kitle”de kilitlenmiş kilidi kırmalıyız.

Kısaca; şeytanla çorba kaşıklayanın kaşığı uzun olur.

Kaba kuvvet, felekle felek olma derdi nedir?

Sistem, sizi özgürleşme statiği sağlamaz aksine statüko sıfatına, yaşamsal, ruhsal, manevi olarak köle eder. 

Devrim, insanın redakte edilmiş hali, tasarımı kont-yont (Konar, emer, iskeletten ibaret) perspektifi sonuç dünyaya baskılanmış, ideolojik fakat ideol-perest yaratıklar haline gelmektir. 

Halk unsuru, kazanılmış özgünlüğü tarih kültünden alır. 

Kült kazanımlar, tarih silüetinde bir varlıksal ediniş, edinmiş bir usül örgüsüdür.

Terazi kefesi çifttir. 

Denge tektir. 

Ölçüyü kafi, ölçüyü ziyan da kişinin kendi elindedir. 

Ölçüsüzlük şartlar da koşul da değildir. 

Şarta, koşula olan handikaplı bağlılıktır. 

Anlatmak kadar, anlaşılanı yaşamak gerek. 

Aykırılık, evrensellik değildir. 

Anı, anda, öz olanı özelinde, seni benliğinde bulmaktır özgünlük.

Şeytansı zihin de, sinsi ruh da, köle bedenler de insanı, insancıl teorisini aşılayanlar; iyilik, barış, refah, huzur, sulh sıfatlarından ne istediler?

Gerçek medeniyet doktrinleri, insanlığa donör olarak denendiği günden beri, insanlık haykırış içindedir. 

Yaşam hukukçusu ulusal avukatlar ve dünya düzencileri oluştu. Çocuklar, yaşlılar, meczuplar, engelliler, savaş mağduru insanlar neydi ki onlar için de kurumsal kimlikler, şanı yüce şahsiyetler açılımlar sağladı.

İnkar edemezler ki:

Sömüren, sömürgen gücün, güçsüz tabakaya olan ilgisizliği, yaşanmaz döngüde kısır döngü ilgisidir.

İnsaniyet başka şey, insana, insancıl her ikisi bambaşka şey!

Küreselizm ne ara halkın olgusuna kucak açmış ki de şimdi "insanlık" desin.

Sergiledikleri şey-taniyet işte!

Hazırlanmış olay örgüsünde, bizcilik, bencillik, vicdansızlık hakikatte gerçek sancı değildir; “ist”ler ile “izm”ler yıkıcı unsurlardır. 

İst”ler, “izm”ler toplumun hayati kısaslarına atılan neşterlerdir. Kulağıyla, kalbiyle, ruhuyla yoksul bırakılmaktır. 

Gerisi, seyircilerin de argüman olmasıdır.

İnsanda aklı hakikat eden Yaradan, beşeriyeti eşrefe ihtiyaç kılmıştır. 

İnsan ki usandığı yerde, suskunluğa, suskunlukla susamış insani hukuka ve insanlık okuyuşuna yönelsin. 

Herkesin kendi Endülüs'ünü bulma dileğiyle…

Selam ve dua ile.

.

Muhittin Taha Çalık, dikGAZETE.com