Evet, aşılar DNA’nızı değiştirir! Peki, kim terörist?

Evet, aşılar DNA’nızı değiştirir! Peki, kim terörist?

Evet, aşılar DNA’nızı değiştirir! Peki, kim terörist? Evet, aşılar DNA’nızı değiştirir! Peki, kim terörist?

Medyanın hipnotize edici etkisi gittikçe can alıcı hale gelirken, bilimin tanrılaştırılması idealinin de o derece kuvvetlendiği distopik zamanları yaşıyoruz.

Son zamanlarda küresel basın, gen terapisi deney sıvısını elitler adına otogarlarda, parklarda, okullarda, tedaviye başlarken “önce zarar verme!” düsturunu çiğneyerek ve tıbbın bütün kurallarını bir kenara koyarak, hamileleri bile kobay yapmış olmanın canavarlığını saklamak adına korkunç bir saldırıya geçti.

“Aşı karşıtı” yaftasıyla tamamen yapay bir grup oluşturan medya, ‘aşı’ adındaki deneysel gen terapisini olmak istemeyenlere sosyal hayatta kısıtlamalar getirilmesini, bu kişilerin işe alınmamasını, kamusal alanda ikinci sınıf vatandaş olarak dolaşmasını savunarak hem Türk milletinin anayasasını çiğneyerek hem de insan hak ve hürriyetlerini ihlal ederek bu deney sıvısını olmayanları “Vatan haini!.. Havayı kirleticiler!..” olarak tahkir eden ve anayasal suç işleyen yani kısacası deneysel aşı faşizmini savun doktorları da arkasına alarak, kobay faresi olmak istemeyenleri susturmak için tekrar kirli ve planlı bir saldırıya geçti.

Oysa Biontech’in Kasım 2020’de ABD “1934 Menkul Kıymetler Borsası Yasası” gereğince 001-39081 komisyon dosya numaralı yabancı ihracatçı raporunun 69. sayfasında şöyle yazıyordu: “bu yeni terapötik kategorisi yeni ve benzeri görülmemiş doğası nedeniyle önemli klinik gelişim ve düzenleyici risklere sahiptir. Günümüzde mRNA FDA tarafından bir gen terapisi ürünü olarak kabul edilmektedir.” 

Soruyoruz: 

- Biontech’in ticari raporunda dahi bunun FDA yani Amerikan Gıda ve İlaç dairesi tarafından dahi gen terapisi olarak kabul edildiği yazılı iken “size gen terapisi yaptılar” demek neden Facebook ve Instagram gibi küresel sosyal medya tarafından sansürleniyor?

- Gavi’nin ya da DSÖ’nün taraftarı doktorlar neden bunun bir gen terapisi olmadığı yalanını alenen söylüyor?

- İnsanlar üzerinde yıllar süren, titiz ve uzun klinik deneylere tabi tutulmamış gen terapilerini neden zorunlu yapmak istiyorlar?

Muhataplarımız bu soruların her birine tek tek cevap veremese de, laf kalabalığı yapıp genel olarak verdikleri en akılcı cevap; mRNA aşısı, hücre çekirdeğine giremeyeceğinden ve DNA’yı değiştiremeyeceğinden  ötürü gen terapisi olarak kabul edilemezşeklindedir.

Peki, gerçekten öyle mi?

Pennsylvania Eyalet Üniversitesi'nde Evan Pugh Biyoloji ve Entomoloji Profesörü olarak Andrew Fraser Read’ın Adelphi Genetik Forumu’nun yayın organı olan Galton İnceleme Dergisi’nin 2021 yaz dönemi 15. Sayısında “Aşı Riskleri Hakkında Bazı Düşünceler” başlıklı makalesinde yazdıkları şöyle:

Retroviral gen tedavisi vektörleri, kesin olarak bölünen hücrelerle sınırlıdır, çünkü yalnızca mitoz sırasında çekirdek zarı çözüldüğünde çekirdeğe erişebilirler. Bu yüzden, aşı molekülümüzün çekirdeğe giremeyeceğini dogmatik bir şekilde ileri sürmemeliyiz, ancak karşı olasılık on'un birkaç katı olmalıdır. Yine de çekirdeğe girmiş olan RNA molekülümüz, DNA'ya ters kopyalanmalı ve daha sonra DNA'ya entegre edilmelidir. (…) Ancak DNA polimerazın bunu ara sıra yapabileceği ileri sürülmektedir.”

Yani kısacası; hileli bir biçimdeaşı” olarak pazarlanan bu gen terapilerinin hem çekirdeğe girmesi, hem de DNA’yı değiştirmesi mümkün.

Bu gerçek o kadar ürkütücü ki, ünlü Forbes Dergisi, 29 kasım 2021’de Steven Salzberg’e ait “Evet, aşılar DNA’nızı değiştirir” başlıklı makalesini Twitter’de paylaştıktan bir müddet sonra silmekle kalmadı, dergi, aynı kişinin makalesine “Aşılar kesinlikle DNA’nızı değiştirmez” başlığı attırarak dünya sansür tarihinde SSCB döneminde yalanı gerçek, gerçeği yalan gibi göstermekte ustalaşmış ve  bu konuda damgasını vurmuş Pravda gazetesine adeta rahmet okuttu.

Bizler, en başından beri anayasal, insani haklarımız ve hukuk adına yola çıktık. 

Bunları talep ettik ve dayatma yapanların sadece hukuki olarak yargılanması prensibiyle yol aldık. Ama karşımızdakiler bunları yok sayarak hareket ettiler.

Şimdi soruyorum;

Bunca zorbalık, bunca yalanla süslenmiş ve insanlar bilgi edinme haklarından mahrum edilmiş ve kobay olmaya zorlanmışken, kim terörist?

.

Erkan Trükten, dikGAZETE.com

Medyanın hipnotize edici etkisi gittikçe can alıcı hale gelirken, bilimin tanrılaştırılması idealinin de o derece kuvvetlendiği distopik zamanları yaşıyoruz.

Son zamanlarda küresel basın, gen terapisi deney sıvısını elitler adına otogarlarda, parklarda, okullarda, tedaviye başlarken “önce zarar verme!” düsturunu çiğneyerek ve tıbbın bütün kurallarını bir kenara koyarak, hamileleri bile kobay yapmış olmanın canavarlığını saklamak adına korkunç bir saldırıya geçti.

“Aşı karşıtı” yaftasıyla tamamen yapay bir grup oluşturan medya, ‘aşı’ adındaki deneysel gen terapisini olmak istemeyenlere sosyal hayatta kısıtlamalar getirilmesini, bu kişilerin işe alınmamasını, kamusal alanda ikinci sınıf vatandaş olarak dolaşmasını savunarak hem Türk milletinin anayasasını çiğneyerek hem de insan hak ve hürriyetlerini ihlal ederek bu deney sıvısını olmayanları “Vatan haini!.. Havayı kirleticiler!..” olarak tahkir eden ve anayasal suç işleyen yani kısacası deneysel aşı faşizmini savun doktorları da arkasına alarak, kobay faresi olmak istemeyenleri susturmak için tekrar kirli ve planlı bir saldırıya geçti.

Oysa Biontech’in Kasım 2020’de ABD “1934 Menkul Kıymetler Borsası Yasası” gereğince 001-39081 komisyon dosya numaralı yabancı ihracatçı raporunun 69. sayfasında şöyle yazıyordu: “bu yeni terapötik kategorisi yeni ve benzeri görülmemiş doğası nedeniyle önemli klinik gelişim ve düzenleyici risklere sahiptir. Günümüzde mRNA FDA tarafından bir gen terapisi ürünü olarak kabul edilmektedir.” 

Soruyoruz: 

- Biontech’in ticari raporunda dahi bunun FDA yani Amerikan Gıda ve İlaç dairesi tarafından dahi gen terapisi olarak kabul edildiği yazılı iken “size gen terapisi yaptılar” demek neden Facebook ve Instagram gibi küresel sosyal medya tarafından sansürleniyor?

- Gavi’nin ya da DSÖ’nün taraftarı doktorlar neden bunun bir gen terapisi olmadığı yalanını alenen söylüyor?

- İnsanlar üzerinde yıllar süren, titiz ve uzun klinik deneylere tabi tutulmamış gen terapilerini neden zorunlu yapmak istiyorlar?

Muhataplarımız bu soruların her birine tek tek cevap veremese de, laf kalabalığı yapıp genel olarak verdikleri en akılcı cevap; mRNA aşısı, hücre çekirdeğine giremeyeceğinden ve DNA’yı değiştiremeyeceğinden  ötürü gen terapisi olarak kabul edilemezşeklindedir.

Peki, gerçekten öyle mi?

Pennsylvania Eyalet Üniversitesi'nde Evan Pugh Biyoloji ve Entomoloji Profesörü olarak Andrew Fraser Read’ın Adelphi Genetik Forumu’nun yayın organı olan Galton İnceleme Dergisi’nin 2021 yaz dönemi 15. Sayısında “Aşı Riskleri Hakkında Bazı Düşünceler” başlıklı makalesinde yazdıkları şöyle:

Retroviral gen tedavisi vektörleri, kesin olarak bölünen hücrelerle sınırlıdır, çünkü yalnızca mitoz sırasında çekirdek zarı çözüldüğünde çekirdeğe erişebilirler. Bu yüzden, aşı molekülümüzün çekirdeğe giremeyeceğini dogmatik bir şekilde ileri sürmemeliyiz, ancak karşı olasılık on'un birkaç katı olmalıdır. Yine de çekirdeğe girmiş olan RNA molekülümüz, DNA'ya ters kopyalanmalı ve daha sonra DNA'ya entegre edilmelidir. (…) Ancak DNA polimerazın bunu ara sıra yapabileceği ileri sürülmektedir.”

Yani kısacası; hileli bir biçimdeaşı” olarak pazarlanan bu gen terapilerinin hem çekirdeğe girmesi, hem de DNA’yı değiştirmesi mümkün.

Bu gerçek o kadar ürkütücü ki, ünlü Forbes Dergisi, 29 kasım 2021’de Steven Salzberg’e ait “Evet, aşılar DNA’nızı değiştirir” başlıklı makalesini Twitter’de paylaştıktan bir müddet sonra silmekle kalmadı, dergi, aynı kişinin makalesine “Aşılar kesinlikle DNA’nızı değiştirmez” başlığı attırarak dünya sansür tarihinde SSCB döneminde yalanı gerçek, gerçeği yalan gibi göstermekte ustalaşmış ve  bu konuda damgasını vurmuş Pravda gazetesine adeta rahmet okuttu.

Bizler, en başından beri anayasal, insani haklarımız ve hukuk adına yola çıktık. 

Bunları talep ettik ve dayatma yapanların sadece hukuki olarak yargılanması prensibiyle yol aldık. Ama karşımızdakiler bunları yok sayarak hareket ettiler.

Şimdi soruyorum;

Bunca zorbalık, bunca yalanla süslenmiş ve insanlar bilgi edinme haklarından mahrum edilmiş ve kobay olmaya zorlanmışken, kim terörist?

.

Erkan Trükten, dikGAZETE.com