Hasan Celâl, paylaştığımız temel değerleri bulunan, soyadı gibi ‘güzel’ bir insandı

Hasan Celâl, paylaştığımız temel değerleri bulunan, soyadı gibi ‘güzel’ bir insandı

"(Merhûm) Hasan Celâl Güzel’in ardından” diye başlık attığı yazısında Selahaddin E. Çakırgil, çok eskiden tanıdığı “Tank Hasan”ı anlattı…

İşte, Tevhid, MSP, Erbakan, Korkut Özal, Almanya gibi değişik yerlerdeki portresi ve başlıkta kısaltarak aktardığımız cümlenin tamamı ile "Hasan Celâl, kabına sığmayan, aktif, çok yönlü ve paylaştığımız temel değerleri bulunan, soyadı gibi ‘güzel’ bir insandı" diye tarif edilen o Güzel insana dair

:

Onu ilk olarak 1978’de yakından tanımıştım..

Tirajı 40 bini aşan haftalık Tevhîd dergisini çıkarıyorduk, arkadaşlarla birlikte..

İstanbul- Aksaray’daki büromuza gelmişti. 

Uzuun ve dereden tepeden sohbet sırasında, Turhan Feyzioğlu’nun Güven Partisi’nin seçim beyannâmesini hazırladığını söylemişti.

Senin neyine gerek, kemalist bir partiye seçim beyannâmesi hazırlamak..’ denildiğinde, ‘Ne de olsa kazanacağı bir seçim yok.. Ama seçime giriyor, yapacaklarının bir beyannâme ile açıklaması ve bunu da birisinin hazırlaması gerekiyordu.. Ben hazırladım ve emeğimin karşılığını aldım’ demişti, gülerek.. 

***

MSP KONGRESİNDE HASAN CELAL İLE VE BAŞKA “İLGİNÇ” DURUMLAR...

1978 Sonbaharı idi. (Millî Selâmet Partisi)MSP’nin Büyük Kongresi vardı Ankara’da..

‘Fakir’ de Antakya ve civarındaki konferanslardan dönerken, bu kongreyi izlemek üzere Ankara’da indim. 

Kongrede bir grubun Korkut Özal liderliğinde Erbakan’a karşı ayrı bir liste hazırlayacağı fısıltısı vardı. 

Esasen, bir yazar da haftalık dergisinde, o kongreden üç ay kadar önce, Erbakan’a hitaben yazdığı bir notta, ‘Korkut Özal’ın MSP’yi bölmeye çalıştığı’ndan söz etmişti. 

*** 

Kongre salonunda girdiğimde Hasan Celâl’in beni âcilen aradığını söylediler, buluştuk.. 

Elinde Korkut Bey’e ait olduğunu söylediği ve MSP Genel İdare Kurulu üyeleri aday listesi.. 

Korkut Bey, o listede benim de olmamı istemiş. 

Listenin başındaki ilk 5 isim, Korkut Bey, sonra (merhûm) Muammer Dolmacı ağabey, ve sonra da birisi ‘fakir’ olmak üzere üç yazar.. 

Hemen (Evet)de de, liste basılmak üzere matbaada.. Telefon bekliyorlar..’ dedi. 

‘Hayır’ dedim.. 

Çünkü, sosyo-politik hiçbir çalışmaya organik olarak üye olan birisi olmamak dikkatindeydim; hâlen de olduğu üzere.. Bunun için ‘Hayır’ kararım değişmedi. 

Oldukça gerilimli ve hattâ kavgalı geçen o kongre sonunda yapılan seçimde, Korkut Bey’in listesinden 3 kişi Erbakan’ın listesini delmişti. (Merhûm) Korkut bey ile, ikisi de hayatta olan 2 yazar.. 

İlginç olan, Korkut Bey’in listesinde yer alan yazarlardan birisinin de, 3 ay öncelerde, Korkut Bey’i ‘partiyi bölmek isteyen çalışmalar içinde olmak’la suçlayan birisi olması idi!! 

***

‘Âsûde olam dersen eger, gelme cihane.. Meydana düşenin başı kurtulmaz seng-i kazâdan..’

Daha sonra Hasan Celâl’le zaman zaman görüşmelerimiz veya dostlar aracılığıyla selâm göndermelerimiz devam etti. 

Ancak, 12 Eylûl 80 Askerî Darbesi her birimizi bir tarafa savurdu. 

Onu Turgut Özal’ın yanında ANAP içinde önemli vazifelerde, Başbakan Müsteşarlığı gibi yüksek bürokratik makamlarda gördük ve sonra m.vekili olarak M. Eğitim Bakanlığı’na da getirildi. 

Ve sonra biraz gözden düştü, kenara çekildi. 

Âsûde olam dersen eger, gelme cihane.. Meydana düşenin başı kurtulmaz seng-i kazâdan..

*** 

(Merhûm) Erbakan’ın ve partilerinin en üst seviyede ilgi alanı olduğu dönemde, bu hareketlere sempati duysa da, açıkça içinde yer almadı. 

Ama 28 Şubat 1997 Askerî Darbesi’ne ve darbeci generallere karşı yürekli çıkışları kamuoyunda sempati ile karşılaşınca, Generaller kendisini bir süre hapse bile attırdılar. 

Daha sonra yeni bir siyasî parti kurdu; ama, bir varlık gösteremedi. 

Daha sonra Türkiye ve Dünya siyasetiyle ve Osmanlı tarihiyle ilgili akademik yayınlarda bulundu. 

***

"TANK HASAN"IN “BÜTÜN MAL VARLIĞI”!..

Yıllar geçti ve 2000’in ortalarında idi, Güney Almanya’da Stuttgart’ta idim, bir konferans için.. 

Hasan Celâl de orada imiş, yıllar sonra tekrar buluştuk, hasret giderdik. 

O sırada kilosu, 150 civarındaydı.. 

Bu yüzden ‘Tank Hasan’ diye anılıyordu. 

Biraz kilo vermesini söylediğimde, ‘Bütün mal varlığım bundan ibaret..’ diye latifeyle karşılık vermişti; zarif nükteleriyle biliniyordu esasen.. 

Bu değerli dâva erini bir daha göremedim. Yurda dönüşten sonra da görüşmek nasip olmadı. 

*** 

“MEĞER BEN NE ENAYİYMİŞİM!.."

Üç ay kadar önce, ‘Meğer ben ne enayi imişim..’ başlıklı bir ‘Açık Mektup’u ulaştı.

İktidar çevrelerinin dikkatle okuması gereken bir uzuuun yazıydı o.. 

Ona değinmek istiyordum, ama hadiselerin yoğunluğu içinde müsaid bir zaman’a erteledim. 

Keşke o hayatta iken yayınlayabilseydim. 

Hasan Celâl, kabına sığmayan, aktif, çok yönlü ve paylaştığımız temel değerleri bulunan, soyadı gibi ‘güzel’ bir insandı. 

Allah’u Tealâ’dan rahmetler diliyorum. 

Selahaddin E. Çakırgil, Star -21 Mart 2018, Çarşamba-

:

Yazıda, az sayıdaki siyahlaştırma ve bazı paragraf açmalar ile ara başlıklar bize aittir.

dikGAZETE.com

"(Merhûm) Hasan Celâl Güzel’in ardından” diye başlık attığı yazısında Selahaddin E. Çakırgil, çok eskiden tanıdığı “Tank Hasan”ı anlattı…

İşte, Tevhid, MSP, Erbakan, Korkut Özal, Almanya gibi değişik yerlerdeki portresi ve başlıkta kısaltarak aktardığımız cümlenin tamamı ile "Hasan Celâl, kabına sığmayan, aktif, çok yönlü ve paylaştığımız temel değerleri bulunan, soyadı gibi ‘güzel’ bir insandı" diye tarif edilen o Güzel insana dair

:

Onu ilk olarak 1978’de yakından tanımıştım..

Tirajı 40 bini aşan haftalık Tevhîd dergisini çıkarıyorduk, arkadaşlarla birlikte..

İstanbul- Aksaray’daki büromuza gelmişti. 

Uzuun ve dereden tepeden sohbet sırasında, Turhan Feyzioğlu’nun Güven Partisi’nin seçim beyannâmesini hazırladığını söylemişti.

Senin neyine gerek, kemalist bir partiye seçim beyannâmesi hazırlamak..’ denildiğinde, ‘Ne de olsa kazanacağı bir seçim yok.. Ama seçime giriyor, yapacaklarının bir beyannâme ile açıklaması ve bunu da birisinin hazırlaması gerekiyordu.. Ben hazırladım ve emeğimin karşılığını aldım’ demişti, gülerek.. 

***

MSP KONGRESİNDE HASAN CELAL İLE VE BAŞKA “İLGİNÇ” DURUMLAR...

1978 Sonbaharı idi. (Millî Selâmet Partisi)MSP’nin Büyük Kongresi vardı Ankara’da..

‘Fakir’ de Antakya ve civarındaki konferanslardan dönerken, bu kongreyi izlemek üzere Ankara’da indim. 

Kongrede bir grubun Korkut Özal liderliğinde Erbakan’a karşı ayrı bir liste hazırlayacağı fısıltısı vardı. 

Esasen, bir yazar da haftalık dergisinde, o kongreden üç ay kadar önce, Erbakan’a hitaben yazdığı bir notta, ‘Korkut Özal’ın MSP’yi bölmeye çalıştığı’ndan söz etmişti. 

*** 

Kongre salonunda girdiğimde Hasan Celâl’in beni âcilen aradığını söylediler, buluştuk.. 

Elinde Korkut Bey’e ait olduğunu söylediği ve MSP Genel İdare Kurulu üyeleri aday listesi.. 

Korkut Bey, o listede benim de olmamı istemiş. 

Listenin başındaki ilk 5 isim, Korkut Bey, sonra (merhûm) Muammer Dolmacı ağabey, ve sonra da birisi ‘fakir’ olmak üzere üç yazar.. 

Hemen (Evet)de de, liste basılmak üzere matbaada.. Telefon bekliyorlar..’ dedi. 

‘Hayır’ dedim.. 

Çünkü, sosyo-politik hiçbir çalışmaya organik olarak üye olan birisi olmamak dikkatindeydim; hâlen de olduğu üzere.. Bunun için ‘Hayır’ kararım değişmedi. 

Oldukça gerilimli ve hattâ kavgalı geçen o kongre sonunda yapılan seçimde, Korkut Bey’in listesinden 3 kişi Erbakan’ın listesini delmişti. (Merhûm) Korkut bey ile, ikisi de hayatta olan 2 yazar.. 

İlginç olan, Korkut Bey’in listesinde yer alan yazarlardan birisinin de, 3 ay öncelerde, Korkut Bey’i ‘partiyi bölmek isteyen çalışmalar içinde olmak’la suçlayan birisi olması idi!! 

***

‘Âsûde olam dersen eger, gelme cihane.. Meydana düşenin başı kurtulmaz seng-i kazâdan..’

Daha sonra Hasan Celâl’le zaman zaman görüşmelerimiz veya dostlar aracılığıyla selâm göndermelerimiz devam etti. 

Ancak, 12 Eylûl 80 Askerî Darbesi her birimizi bir tarafa savurdu. 

Onu Turgut Özal’ın yanında ANAP içinde önemli vazifelerde, Başbakan Müsteşarlığı gibi yüksek bürokratik makamlarda gördük ve sonra m.vekili olarak M. Eğitim Bakanlığı’na da getirildi. 

Ve sonra biraz gözden düştü, kenara çekildi. 

Âsûde olam dersen eger, gelme cihane.. Meydana düşenin başı kurtulmaz seng-i kazâdan..

*** 

(Merhûm) Erbakan’ın ve partilerinin en üst seviyede ilgi alanı olduğu dönemde, bu hareketlere sempati duysa da, açıkça içinde yer almadı. 

Ama 28 Şubat 1997 Askerî Darbesi’ne ve darbeci generallere karşı yürekli çıkışları kamuoyunda sempati ile karşılaşınca, Generaller kendisini bir süre hapse bile attırdılar. 

Daha sonra yeni bir siyasî parti kurdu; ama, bir varlık gösteremedi. 

Daha sonra Türkiye ve Dünya siyasetiyle ve Osmanlı tarihiyle ilgili akademik yayınlarda bulundu. 

***

"TANK HASAN"IN “BÜTÜN MAL VARLIĞI”!..

Yıllar geçti ve 2000’in ortalarında idi, Güney Almanya’da Stuttgart’ta idim, bir konferans için.. 

Hasan Celâl de orada imiş, yıllar sonra tekrar buluştuk, hasret giderdik. 

O sırada kilosu, 150 civarındaydı.. 

Bu yüzden ‘Tank Hasan’ diye anılıyordu. 

Biraz kilo vermesini söylediğimde, ‘Bütün mal varlığım bundan ibaret..’ diye latifeyle karşılık vermişti; zarif nükteleriyle biliniyordu esasen.. 

Bu değerli dâva erini bir daha göremedim. Yurda dönüşten sonra da görüşmek nasip olmadı. 

*** 

“MEĞER BEN NE ENAYİYMİŞİM!.."

Üç ay kadar önce, ‘Meğer ben ne enayi imişim..’ başlıklı bir ‘Açık Mektup’u ulaştı.

İktidar çevrelerinin dikkatle okuması gereken bir uzuuun yazıydı o.. 

Ona değinmek istiyordum, ama hadiselerin yoğunluğu içinde müsaid bir zaman’a erteledim. 

Keşke o hayatta iken yayınlayabilseydim. 

Hasan Celâl, kabına sığmayan, aktif, çok yönlü ve paylaştığımız temel değerleri bulunan, soyadı gibi ‘güzel’ bir insandı. 

Allah’u Tealâ’dan rahmetler diliyorum. 

Selahaddin E. Çakırgil, Star -21 Mart 2018, Çarşamba-

:

Yazıda, az sayıdaki siyahlaştırma ve bazı paragraf açmalar ile ara başlıklar bize aittir.

dikGAZETE.com