Hatemi Hoca’ya linç harekâtının gönüllü uşakları...
Hatemi Hoca’ya linç harekâtının gönüllü uşakları...
- 27-01-2016 09:03
- 587
- 27-01-2016 09:03
- 587
"O paralel gûruh"un son harekâtı, Hüseyin Hatemi Hoca’yı da yine bir oyunla hedef haline getirmek oldu.
Her sabah gün doğmadan @Elifhevav kullanıcı adı ile "Twitter" hesabı üzerinden selat-ü selam ile gerçekleştirdiği dualarını biz de @dikgazete olarak yetişebildiğimiz kadarıyla “Retweet” ile paylaşıyor, dualara “Amin” diyorduk.
Hatemi Hoca, “Besmele ve hamdele” ile başladığı sabah dualarında, “Allah-û Azim’üş-Şân’a yakarıp… Peygâmber-i Zî-Şân’a Selat-ü Selâm eyleyip… Ehli-Beyt-i Mustafa’ya niyaz ile selam durup, hayırların fethi, şerlerin def’ine dualarla aşk-u niyaz ile Huuu” der, “Rahmet’e, Bereket’e, Felah’a" erdiren kapıları için Rabb’ül-Âlemîn’e içten yakarışlarda bulunurdu.
Sonrasında gün içinde, takipçilerinden gelenleri paylaşır, kendisine küfür ve hakaretler de edilse, verdiği cevaplarla “Hidayet ve Sevgi”ye davet eder, gün sonunda ise yine “İyi geceler” temennisi ile “Eyvallah...” derdi…
O hesap, zorlu bir “mücadele” sonunda kapandı artık.
Sebebi ise “Düşman”dan gelen değil, “Dost” görünenlerin artık diğer takipçilere de ağır gelen aleni tehdit, küfür ve hakaretleri oldu.
Hatemi Hoca'ya yapılan, aynen bir dönem merhum Erbakan Hoca’ya yapılanla aynı. Nasıl ki yığınla söylenen arasından “Kanlı mı olacak, kansız mı…” diye iki kelimeyi alıp bunu pişirip pişirip ortaya attılar ve “Erbakan’a muhabbet besleyenler”i bile kendisini “kınama”ya kadar itelediler, şimdi de aynı oyunu, Hüseyin Hatemi için devreye soktular.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ta başından beri her fırsatta yaptıkları da hep bu.
Bunu, her daim yapan yine aynı yalan yüzler oldu.
Riyakârlıklarını her daim her dönem ustalıkla sürdürdü, sürdürmeye de devam ediyorlar.
Dev bir futbol kulübü başkanı mısın! Seni, o kulübün başkanı da olsan en rezil medya oyunlarıyla taraftarlarının gözünden nasıl düşüreceklerini iyi bilir, bunun için her türlü pisliği yapmaktan da geri durmaz, hatta kendi taraftar kitleni de aleyhine döndürmeyi iyi becerirler.
Bir Âlî Makam, seni sofrasında mı ağırlamış, birlikte geziye çıkıp, senin fikirlerine değer vermiş ve makamını da önemsemeden sana saygı ve hürmet mi göstermiş; sen de kendisine dostça tavsiyelerde bulunup, şahsına ne kadar önem verdiğini mi göstermişsin, öyle ise bunu ikinizden de nefret eden bir başkası nasıl bir fitne-fücur ile aleyhte kullanacak, onun yolu da kendince belli. Çünkü geçmişte işlenmiş ve başarılı olmuş örnekleri var ortada.
Kisveler değişse de o oyun hep aynı oyun.
Bu oyunun en “kıl tarafı” ise o “Âlî Makam”a yaltaklanan, onu ve makamı “manyakçasına” herşeyin, her hakkın, Adl-i İlahi’nin dahi üstünde gören ve kendisini “hiç-bir-şey” olmadığı halde, “çok-bir-şey”miş gibi görüp-gösterenlerin buna alet olmaları.
Bunların içinde bulundukları halet-i ruhiye, öylesine berbat ve aşağılarda ki bunlardan her kesimde ziyadesiyle bulmak da pekala mümkün.
Ne bir sokak süprüntüsü olmaları, ne bir medya köşe tutucusu ne de başka nevzuhur/zıpçıktı bir tip olmaları, bu “kullanılmaya ve önlerine her atılanla uğraşmaya müsait tipler” olmalarına engel.
Bir yerde bir linç harekâtı yapılacaksa bunlarsız asla olmaz!
Her yerdeler. Hep hazır ve nâzır durumdalar.
Allah sonumuzu hayr-eylesin.
Hatemi Hoca’ya sabırlar dileriz.
.
Yunus Fırat, dikGAZETE.com
"O paralel gûruh"un son harekâtı, Hüseyin Hatemi Hoca’yı da yine bir oyunla hedef haline getirmek oldu.
Her sabah gün doğmadan @Elifhevav kullanıcı adı ile "Twitter" hesabı üzerinden selat-ü selam ile gerçekleştirdiği dualarını biz de @dikgazete olarak yetişebildiğimiz kadarıyla “Retweet” ile paylaşıyor, dualara “Amin” diyorduk.
Hatemi Hoca, “Besmele ve hamdele” ile başladığı sabah dualarında, “Allah-û Azim’üş-Şân’a yakarıp… Peygâmber-i Zî-Şân’a Selat-ü Selâm eyleyip… Ehli-Beyt-i Mustafa’ya niyaz ile selam durup, hayırların fethi, şerlerin def’ine dualarla aşk-u niyaz ile Huuu” der, “Rahmet’e, Bereket’e, Felah’a" erdiren kapıları için Rabb’ül-Âlemîn’e içten yakarışlarda bulunurdu.
Sonrasında gün içinde, takipçilerinden gelenleri paylaşır, kendisine küfür ve hakaretler de edilse, verdiği cevaplarla “Hidayet ve Sevgi”ye davet eder, gün sonunda ise yine “İyi geceler” temennisi ile “Eyvallah...” derdi…
O hesap, zorlu bir “mücadele” sonunda kapandı artık.
Sebebi ise “Düşman”dan gelen değil, “Dost” görünenlerin artık diğer takipçilere de ağır gelen aleni tehdit, küfür ve hakaretleri oldu.
Hatemi Hoca'ya yapılan, aynen bir dönem merhum Erbakan Hoca’ya yapılanla aynı. Nasıl ki yığınla söylenen arasından “Kanlı mı olacak, kansız mı…” diye iki kelimeyi alıp bunu pişirip pişirip ortaya attılar ve “Erbakan’a muhabbet besleyenler”i bile kendisini “kınama”ya kadar itelediler, şimdi de aynı oyunu, Hüseyin Hatemi için devreye soktular.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ta başından beri her fırsatta yaptıkları da hep bu.
Bunu, her daim yapan yine aynı yalan yüzler oldu.
Riyakârlıklarını her daim her dönem ustalıkla sürdürdü, sürdürmeye de devam ediyorlar.
Dev bir futbol kulübü başkanı mısın! Seni, o kulübün başkanı da olsan en rezil medya oyunlarıyla taraftarlarının gözünden nasıl düşüreceklerini iyi bilir, bunun için her türlü pisliği yapmaktan da geri durmaz, hatta kendi taraftar kitleni de aleyhine döndürmeyi iyi becerirler.
Bir Âlî Makam, seni sofrasında mı ağırlamış, birlikte geziye çıkıp, senin fikirlerine değer vermiş ve makamını da önemsemeden sana saygı ve hürmet mi göstermiş; sen de kendisine dostça tavsiyelerde bulunup, şahsına ne kadar önem verdiğini mi göstermişsin, öyle ise bunu ikinizden de nefret eden bir başkası nasıl bir fitne-fücur ile aleyhte kullanacak, onun yolu da kendince belli. Çünkü geçmişte işlenmiş ve başarılı olmuş örnekleri var ortada.
Kisveler değişse de o oyun hep aynı oyun.
Bu oyunun en “kıl tarafı” ise o “Âlî Makam”a yaltaklanan, onu ve makamı “manyakçasına” herşeyin, her hakkın, Adl-i İlahi’nin dahi üstünde gören ve kendisini “hiç-bir-şey” olmadığı halde, “çok-bir-şey”miş gibi görüp-gösterenlerin buna alet olmaları.
Bunların içinde bulundukları halet-i ruhiye, öylesine berbat ve aşağılarda ki bunlardan her kesimde ziyadesiyle bulmak da pekala mümkün.
Ne bir sokak süprüntüsü olmaları, ne bir medya köşe tutucusu ne de başka nevzuhur/zıpçıktı bir tip olmaları, bu “kullanılmaya ve önlerine her atılanla uğraşmaya müsait tipler” olmalarına engel.
Bir yerde bir linç harekâtı yapılacaksa bunlarsız asla olmaz!
Her yerdeler. Hep hazır ve nâzır durumdalar.
Allah sonumuzu hayr-eylesin.
Hatemi Hoca’ya sabırlar dileriz.
.
Yunus Fırat, dikGAZETE.com