Her yasal hak helal değildir*; EYT gibi!
Her yasal hak helal değildir*; EYT gibi!
- 31-12-2022 19:19
- 7184
- 31-12-2022 19:19
- 7184
Her Yasal Hak Helal Değildir (*); EYT gibi!
(*) Alev Alatlı
Kanunen hak olan her şey helal değildir; “EYT” gibi. ‘EYT’liyim, 7 günle, ama gücümün yettiği son ana kadar çalışacağım. Ben şimdi emekli olursam oğlum çekecek sıkıntısını, ona zulüm bu. Oysa ne kadar da güzel diyordu Alev Alatlı:
"Şimdi buradan şöyle bir öngörüde bulunuyorum. 21. Yüzyılın en yaman toplum projesi helal olanı yasal olanla örtüştürmek olsa gerektir. Kadim değerlerle rabıtası kesilen-zedelenen özgürlüklerin şerden yana bükülmelerini önlemenin yollarını bulmak zorundayız. Yasaların tanıdığı haklardan insanlık veya Allah adına feragat etmenin garipsenmediği bir yeni düzen getirmek zorundayız."
Sayıları yüzbinleri bulan, gençliklerinde genellikle bedensel işlerde çalışmış, yaşı biraz ilerleyince işini kaybetmiş, yaşından dolayı bir iş bulamayan, senesini doldurmuş ama yaşını bekleyen insanlar vardı ve bunlar sağlık problemi olduğunda tedavi bile olamıyorlardı.
Bu durumda olanların emeklilik hakları verildi gibi bir “EYT savunması” yapılabilir.
Ya da “geçmişte yapılan hatalı ve eksik uygulamaların telafisi yapıldı” da denebilir.
Ancak aynı durumda olup 8 Eylül 1999 sonrası sigorta girişli olan binlerce insan var ve hep olacak. 23 yıl sonra piyango gibi emekli ordusuna bir anda iki buçuk milyon insan eklemek bir “EYT”li olarak beni hiç sevindirmedi açıkçası.
Kendi vatandaşına çalışamadığı ve yaşı beklediği için sağlık güvencesi veremeyen, cüzi de olsa genel sağlık sigortası için prim ödemeyi zorunlu tutan devletimiz, on milyon Suriyeli’nin bütün tedavi masraflarını, onlardan hiçbir ücret almadan karşılıyor.
İmam nikahı ile evli kalıp, babasının maaşını alan vatandaşına astronomik cezalar keserken, Suriyeli’nin ikinci, üçüncü eşlerinin sıkça doğurduğu çocuklar için hastanelerimizden aldığı hizmet için tek kuruş almamaktadır. Bunları söylemek birileri için tam da “seçim öncesi, hükümet düşmanlığı” olarak algılanıyor ama gerçekleri de söylemek gerekiyor.
Suriyelilere birinci seviye sağlık hizmeti ücretsiz. O da bildiğiniz gibi sağlık ocağı oluyor. Oradaki doktor, uygun görürse bir üst basamak sağlık merkezine sevk yapıyor. Sevkin de üç gün süresi var.
Bizim gibi istediği sağlık kuruluşuna gidip ücretsiz hizmet alamıyorlar.
Bizim insanımız ise sağlık güvencesi yoksa genel sağlık sigortası yaptırdığı takdirde ücretsiz sağlık hizmeti alabiliyor.
İyi de, doğum olayı sağlık ocağında olmuyor ki! 700 bin Suriyeli bebek, ülkemizde yaşama başlamış. Bu rakam, İçişleri Bakanımızın verdiği rakamdır.
Bir yanda yıllarca kronik hastalığı ile mücadele ederek çalışan prim ödeyenler, erken/ malülen emekli olabilmek için ne kadar hasta olduğunu doktorlara ispat etmek gibi gayrı insanî bir muamele ile muhatap edilirken, diğer yandan 700 bin anneye, kendi vatandaşından aldığın GSS primi kadar dahi ücret almadan sağlık hizmeti sunmak kanunen hak olabilir, belki, ama helâl midir?
Mesele Suriyeli - Türkiyeli, yerli-yabancı olmak değil.
Madem konu SGK, EYT her açıdan düşünmemiz gerekiyor.
Biliyorum ki, tüm aidiyetlerimiz, ismimizin önüne konulan bütün vasıflarımız geçici. Prof, anne, hasta, öğretmen, doktor, uzman gibi.
Aslolan adaleti ikame edebilmektir; tüm farklılıklarımıza rağmen.
Bilirim ki; aidiyetleri yerle yeksan eden tek şey ölüm…
Ölüm, tüm aidiyetlerini yok edip insanı fabrika ayarlarına döndürüyor.
Aidiyet, güvende hissetmek için gerekli fakat bir gün tüm aidiyetlerini kaybedeceğini bilecek kadar ait olmalı insan…
Bu yüzden her ölüm haberi, bize asıl ait olduğumuz "Makam"ı anımsatıyor:
“İnna lillahi ve innâ ileyhi râciûn”
Allah'a aidiz ve ona döneceğiz.
2023'ün hiçbir aidiyetin, makam ve mevkinin iyi insan olmanın önüne geçemeyeceği bilincinin yaygınlaştığı bir yıl olmasını diliyorum.
.
Sevim Korkmaz, dikGAZETE.com
Her Yasal Hak Helal Değildir (*); EYT gibi!
(*) Alev Alatlı
Kanunen hak olan her şey helal değildir; “EYT” gibi. ‘EYT’liyim, 7 günle, ama gücümün yettiği son ana kadar çalışacağım. Ben şimdi emekli olursam oğlum çekecek sıkıntısını, ona zulüm bu. Oysa ne kadar da güzel diyordu Alev Alatlı:
"Şimdi buradan şöyle bir öngörüde bulunuyorum. 21. Yüzyılın en yaman toplum projesi helal olanı yasal olanla örtüştürmek olsa gerektir. Kadim değerlerle rabıtası kesilen-zedelenen özgürlüklerin şerden yana bükülmelerini önlemenin yollarını bulmak zorundayız. Yasaların tanıdığı haklardan insanlık veya Allah adına feragat etmenin garipsenmediği bir yeni düzen getirmek zorundayız."
Sayıları yüzbinleri bulan, gençliklerinde genellikle bedensel işlerde çalışmış, yaşı biraz ilerleyince işini kaybetmiş, yaşından dolayı bir iş bulamayan, senesini doldurmuş ama yaşını bekleyen insanlar vardı ve bunlar sağlık problemi olduğunda tedavi bile olamıyorlardı.
Bu durumda olanların emeklilik hakları verildi gibi bir “EYT savunması” yapılabilir.
Ya da “geçmişte yapılan hatalı ve eksik uygulamaların telafisi yapıldı” da denebilir.
Ancak aynı durumda olup 8 Eylül 1999 sonrası sigorta girişli olan binlerce insan var ve hep olacak. 23 yıl sonra piyango gibi emekli ordusuna bir anda iki buçuk milyon insan eklemek bir “EYT”li olarak beni hiç sevindirmedi açıkçası.
Kendi vatandaşına çalışamadığı ve yaşı beklediği için sağlık güvencesi veremeyen, cüzi de olsa genel sağlık sigortası için prim ödemeyi zorunlu tutan devletimiz, on milyon Suriyeli’nin bütün tedavi masraflarını, onlardan hiçbir ücret almadan karşılıyor.
İmam nikahı ile evli kalıp, babasının maaşını alan vatandaşına astronomik cezalar keserken, Suriyeli’nin ikinci, üçüncü eşlerinin sıkça doğurduğu çocuklar için hastanelerimizden aldığı hizmet için tek kuruş almamaktadır. Bunları söylemek birileri için tam da “seçim öncesi, hükümet düşmanlığı” olarak algılanıyor ama gerçekleri de söylemek gerekiyor.
Suriyelilere birinci seviye sağlık hizmeti ücretsiz. O da bildiğiniz gibi sağlık ocağı oluyor. Oradaki doktor, uygun görürse bir üst basamak sağlık merkezine sevk yapıyor. Sevkin de üç gün süresi var.
Bizim gibi istediği sağlık kuruluşuna gidip ücretsiz hizmet alamıyorlar.
Bizim insanımız ise sağlık güvencesi yoksa genel sağlık sigortası yaptırdığı takdirde ücretsiz sağlık hizmeti alabiliyor.
İyi de, doğum olayı sağlık ocağında olmuyor ki! 700 bin Suriyeli bebek, ülkemizde yaşama başlamış. Bu rakam, İçişleri Bakanımızın verdiği rakamdır.
Bir yanda yıllarca kronik hastalığı ile mücadele ederek çalışan prim ödeyenler, erken/ malülen emekli olabilmek için ne kadar hasta olduğunu doktorlara ispat etmek gibi gayrı insanî bir muamele ile muhatap edilirken, diğer yandan 700 bin anneye, kendi vatandaşından aldığın GSS primi kadar dahi ücret almadan sağlık hizmeti sunmak kanunen hak olabilir, belki, ama helâl midir?
Mesele Suriyeli - Türkiyeli, yerli-yabancı olmak değil.
Madem konu SGK, EYT her açıdan düşünmemiz gerekiyor.
Biliyorum ki, tüm aidiyetlerimiz, ismimizin önüne konulan bütün vasıflarımız geçici. Prof, anne, hasta, öğretmen, doktor, uzman gibi.
Aslolan adaleti ikame edebilmektir; tüm farklılıklarımıza rağmen.
Bilirim ki; aidiyetleri yerle yeksan eden tek şey ölüm…
Ölüm, tüm aidiyetlerini yok edip insanı fabrika ayarlarına döndürüyor.
Aidiyet, güvende hissetmek için gerekli fakat bir gün tüm aidiyetlerini kaybedeceğini bilecek kadar ait olmalı insan…
Bu yüzden her ölüm haberi, bize asıl ait olduğumuz "Makam"ı anımsatıyor:
“İnna lillahi ve innâ ileyhi râciûn”
Allah'a aidiz ve ona döneceğiz.
2023'ün hiçbir aidiyetin, makam ve mevkinin iyi insan olmanın önüne geçemeyeceği bilincinin yaygınlaştığı bir yıl olmasını diliyorum.