İbrahim Halil...

İbrahim Halil...

İbrahim Halil... İbrahim Halil...

-"Lailahe İllallah, İbrahim Halilullah"; Kudüs-

İbrahim Halil...

İbrahim peygamber, ömrü boyunca yalnızdı.

Oğulları ona ihtiyarlığında verildi.

Musa'nın Harun'u vardı.

Yakub'un Yusuf'u.

İsa'nın havarileri.

Muhammed'in Ebubekr'i.

Ama İbrahim, hep tek başına idi.

Babası kovdu onu yanından. Harran'dan kovuldu. Ömrü, tek başına oradan oraya göçmekle geçti.

Belki de bu yüzden Rabbi, onu dost edindi.

Ömrünü yalnızca Rabbinin dostluğu ile geçirmeye alışmış biriydi İbrahim.
Son demlerinde ona bahşedilen İsmail ve ardından İshak, onu o kadar mutlu etmiş olmalı ki; “acaba Rabbimin dostluğunu ihmal mi ediyorum” diye düşünmüş olabilir. Ve bu düşünce, onu oğlunun yaşamını Rabbi için feda etmeye götürecek rüyalar görmesine sebep olmuş olabilir.

Bunlar muhtemeldir.

Fakat Allah’ın “dostum” dediği bir kulunu, “bakalım benim dostluğum mu yoksa evladının sevgisi mi daha fazla kıymetli” diye imtihan etmesi; “emrimden vazgeçtim” demesi, Allah’ın sünnetullahına uygun değildir.

Allah, “Hz. İbrahim'i bir deneyeyim, bakalım benim vahyim, sözlerim, emrim mi daha değerli yoksa oğlu mu” diye peygamberini önce vahiyle bir emir verip, sonra da “tamam imtihanı geçtin, emrimi geri alıyorum, oğlunu kesme, bu koçu kes” diyerek emrettiği ve gönderdiği vahiyden vaz geçen bir yaratıcı mı?

Peygamberlerin rüyası vahiyse, Allah vahyinden vazgeçen, olmayacak bir işi emreden sonra da “vazgeçtim, yapma” diyen bir Allah mı?

Allah’ın hiç başka bir peygamberine bir vahiyle bir emir verip, sonra da vazgeçtiği, fikir değiştirdiği vâki midir?

Değildir.

İbrahim peygamberin rüyası, vahiy değildi.

İhtiyarlığında evlat sahibi olmuş bir baba olarak, kendisini ömrü boyunca koruyup, ona “Halilim”, “dostum” diyen Allah’a bağlılığı acaba azalmış mıydı baba olunca diye düşünmesinin bilinç altına yansıması idi gördüğü rüyalar, muhtemelen.

Aklını kullanarak putları kıran, aklıyla Nemrud’u aciz bırakan İbrahim peygamberin, rüyasının etkisiyle duygusal bir karar vererek, ilahi bir emir zannıyla hareket etmesine Allah razı olmadı. Çünkü Allah, hiçbir insanı kendisine kurban etme gibi bir emri hiçbir kuluna, peygamberine vermiş değildi. Bu sünnetullaha aykırıdır.

Rüyayla amel edilmez İbrahim, benim böyle bir emrim de olamaz; hata ediyorsun ama niyetini ve bana olan samimi sevgini biliyorum, benim sevgim de kullarım için bir imtihan vesilesidir, sen bu imtihanı geçtin, bana olan yakınlığını göstermek için oğlunu değil bu koçu kes” demiştir Rabbimiz, adeta.

Allah, neyi ne şekilde, niçin yaptığını bize açıklar, aklımızın yettiği ölçüde kendini bize anlatır; ilkelerinden ve yasalarından bahseder.

Anlattıkları çerçevesinde onu bilip, kendisini gereği gibi takdir etmemizi de ister.

Vahiy geliş yollarından biridir rüyalar ama rüyalar, insanın bilincinden bağımsız da değildir. Beşer, peygamber de olsa yanılabilir ama Rabbimizin ilkeleri, bize anlattığı kadarıyla bilinir ve değişmez.

Allah’ın, İbrahim peygambere emri değildir ama Allah’ın dost edindiği bir peygamberinin O’na yakınlaşma göstergesi olmuştur kurban kesmek.
Takva göstergelerindendir.
Takvanın delili ihsandır.

Bizde olanı, Allah için koşulsuzca insanlarla paylaşmaktır ihsan.
Olayların iç yüzünü en iyi bilen sadece Rabbimizdir.
Bizim Allah hakkında bilgimiz O’nun kendini bize anlattığı kadarıyladır.
Bu bilgiler doğrultusunda kendisini gereği gibi takdir edenlerden olabilmek duasıyla.

.

Sevim Korkmaz, dikGAZETE.com

-"Lailahe İllallah, İbrahim Halilullah"; Kudüs-

İbrahim Halil...

İbrahim peygamber, ömrü boyunca yalnızdı.

Oğulları ona ihtiyarlığında verildi.

Musa'nın Harun'u vardı.

Yakub'un Yusuf'u.

İsa'nın havarileri.

Muhammed'in Ebubekr'i.

Ama İbrahim, hep tek başına idi.

Babası kovdu onu yanından. Harran'dan kovuldu. Ömrü, tek başına oradan oraya göçmekle geçti.

Belki de bu yüzden Rabbi, onu dost edindi.

Ömrünü yalnızca Rabbinin dostluğu ile geçirmeye alışmış biriydi İbrahim.
Son demlerinde ona bahşedilen İsmail ve ardından İshak, onu o kadar mutlu etmiş olmalı ki; “acaba Rabbimin dostluğunu ihmal mi ediyorum” diye düşünmüş olabilir. Ve bu düşünce, onu oğlunun yaşamını Rabbi için feda etmeye götürecek rüyalar görmesine sebep olmuş olabilir.

Bunlar muhtemeldir.

Fakat Allah’ın “dostum” dediği bir kulunu, “bakalım benim dostluğum mu yoksa evladının sevgisi mi daha fazla kıymetli” diye imtihan etmesi; “emrimden vazgeçtim” demesi, Allah’ın sünnetullahına uygun değildir.

Allah, “Hz. İbrahim'i bir deneyeyim, bakalım benim vahyim, sözlerim, emrim mi daha değerli yoksa oğlu mu” diye peygamberini önce vahiyle bir emir verip, sonra da “tamam imtihanı geçtin, emrimi geri alıyorum, oğlunu kesme, bu koçu kes” diyerek emrettiği ve gönderdiği vahiyden vaz geçen bir yaratıcı mı?

Peygamberlerin rüyası vahiyse, Allah vahyinden vazgeçen, olmayacak bir işi emreden sonra da “vazgeçtim, yapma” diyen bir Allah mı?

Allah’ın hiç başka bir peygamberine bir vahiyle bir emir verip, sonra da vazgeçtiği, fikir değiştirdiği vâki midir?

Değildir.

İbrahim peygamberin rüyası, vahiy değildi.

İhtiyarlığında evlat sahibi olmuş bir baba olarak, kendisini ömrü boyunca koruyup, ona “Halilim”, “dostum” diyen Allah’a bağlılığı acaba azalmış mıydı baba olunca diye düşünmesinin bilinç altına yansıması idi gördüğü rüyalar, muhtemelen.

Aklını kullanarak putları kıran, aklıyla Nemrud’u aciz bırakan İbrahim peygamberin, rüyasının etkisiyle duygusal bir karar vererek, ilahi bir emir zannıyla hareket etmesine Allah razı olmadı. Çünkü Allah, hiçbir insanı kendisine kurban etme gibi bir emri hiçbir kuluna, peygamberine vermiş değildi. Bu sünnetullaha aykırıdır.

Rüyayla amel edilmez İbrahim, benim böyle bir emrim de olamaz; hata ediyorsun ama niyetini ve bana olan samimi sevgini biliyorum, benim sevgim de kullarım için bir imtihan vesilesidir, sen bu imtihanı geçtin, bana olan yakınlığını göstermek için oğlunu değil bu koçu kes” demiştir Rabbimiz, adeta.

Allah, neyi ne şekilde, niçin yaptığını bize açıklar, aklımızın yettiği ölçüde kendini bize anlatır; ilkelerinden ve yasalarından bahseder.

Anlattıkları çerçevesinde onu bilip, kendisini gereği gibi takdir etmemizi de ister.

Vahiy geliş yollarından biridir rüyalar ama rüyalar, insanın bilincinden bağımsız da değildir. Beşer, peygamber de olsa yanılabilir ama Rabbimizin ilkeleri, bize anlattığı kadarıyla bilinir ve değişmez.

Allah’ın, İbrahim peygambere emri değildir ama Allah’ın dost edindiği bir peygamberinin O’na yakınlaşma göstergesi olmuştur kurban kesmek.
Takva göstergelerindendir.
Takvanın delili ihsandır.

Bizde olanı, Allah için koşulsuzca insanlarla paylaşmaktır ihsan.
Olayların iç yüzünü en iyi bilen sadece Rabbimizdir.
Bizim Allah hakkında bilgimiz O’nun kendini bize anlattığı kadarıyladır.
Bu bilgiler doğrultusunda kendisini gereği gibi takdir edenlerden olabilmek duasıyla.

.

Sevim Korkmaz, dikGAZETE.com