Hocam, siz kimi anlatıyorsunuz!?

Hocam, siz kimi anlatıyorsunuz!?

Hocam, siz kimi anlatıyorsunuz!? Hocam, siz kimi anlatıyorsunuz!?

Peygamberimizi anlatıyordum bir dersimde, tüm duygusal örneklerle.

Bilirsiniz ilkokulda ve ortaokulda çocukça, safça duygularla severiz onu.

Ama benim lise öğrencilerimle ilk derslerimdendi bu dersim.

Bir öğrencim söz istedi, tepkisel bir heyecanla kaldırdı elini. Ve dedi ki bana; “hocam siz kimi anlatıyorsunuz?”

Ben de şaşkınlıkla “Peygamber efendimizi” dedim.

Dedi ki; “İyi de hocam, benim etrafımda hiç böyle bir adam yok ki!

Şoka girmiş gibi dondum kaldım, ayakta, olduğum yerde. Gözlerim doldu.

Ne diyeceğimi bilemedim.

Hocam, benim bir ustam var” diye devam etti; “sakalını Peygamberimize benzemek için uzatıyor fakat kandırmadığı müşterisi yok!..

“Geçen gün 25 liralık bir hortumu 250 liraya değişti arabasını tamire getiren müşteriye.”

Devamı geldi...

Sınıfta herkesin buna benzer anıları vardı.

Zor toparladım kendimi…

Şunları diyebildim:

Gençler!..

Siz öyle ustalar olun ki sizin çıraklarınız buraya geldiğinde bana desinler ki, “hocam bizim öyle bir ustamız var ki tıpkı anlattığınız Peygamber efendimiz gibi...”

Peygamberimizi duygusallıktan davranışlarımıza taşıyalım artık...

Sakalından, saçlarını ağartan sebebe taşıyalım...

Dosdoğru ol” emriyle ağarttığı saçlarını anlatalım gençlere...

Hud suresi neden ihtiyarlattı onu?

Neden “bir elime güneşi, bir elime ayı verseler vazgeçmem” dedi?

Neden “size içinizden öyle bir elçi gelmiştir ki sizin sıkıntıya uğramanız onu çok üzer” dedi Rabbimiz?

Neden yüksek bir tepeden Mekke’ye son kez bakıp, “ey çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği şehir, zorunda kalmasam asla seni terk etmezdim” dedi?

Mağarada neden “Üzülme!.. Allah bizimle” dedi can yoldaşı Sıddîk Ebubekir'e?

Neden bir hasırın üzerinde uyumaktan yüzünde oluşan izlerle Farûk Ömer’e görünmekten hiç gocunmadı?

Kızı, evine her geldiğinde onu neden ayakta karşıladığını anlatalım...

Artık bunları anlatalım...

Anlatalım ki, öğrencim bana, “hocam siz kimi anlatıyorsuz!.. Bana bir masal kahramanını anlatıyorsunuz gibi geliyor” demesin!

.

Sevim Korkmaz, dikGAZETE.com

Peygamberimizi anlatıyordum bir dersimde, tüm duygusal örneklerle.

Bilirsiniz ilkokulda ve ortaokulda çocukça, safça duygularla severiz onu.

Ama benim lise öğrencilerimle ilk derslerimdendi bu dersim.

Bir öğrencim söz istedi, tepkisel bir heyecanla kaldırdı elini. Ve dedi ki bana; “hocam siz kimi anlatıyorsunuz?”

Ben de şaşkınlıkla “Peygamber efendimizi” dedim.

Dedi ki; “İyi de hocam, benim etrafımda hiç böyle bir adam yok ki!

Şoka girmiş gibi dondum kaldım, ayakta, olduğum yerde. Gözlerim doldu.

Ne diyeceğimi bilemedim.

Hocam, benim bir ustam var” diye devam etti; “sakalını Peygamberimize benzemek için uzatıyor fakat kandırmadığı müşterisi yok!..

“Geçen gün 25 liralık bir hortumu 250 liraya değişti arabasını tamire getiren müşteriye.”

Devamı geldi...

Sınıfta herkesin buna benzer anıları vardı.

Zor toparladım kendimi…

Şunları diyebildim:

Gençler!..

Siz öyle ustalar olun ki sizin çıraklarınız buraya geldiğinde bana desinler ki, “hocam bizim öyle bir ustamız var ki tıpkı anlattığınız Peygamber efendimiz gibi...”

Peygamberimizi duygusallıktan davranışlarımıza taşıyalım artık...

Sakalından, saçlarını ağartan sebebe taşıyalım...

Dosdoğru ol” emriyle ağarttığı saçlarını anlatalım gençlere...

Hud suresi neden ihtiyarlattı onu?

Neden “bir elime güneşi, bir elime ayı verseler vazgeçmem” dedi?

Neden “size içinizden öyle bir elçi gelmiştir ki sizin sıkıntıya uğramanız onu çok üzer” dedi Rabbimiz?

Neden yüksek bir tepeden Mekke’ye son kez bakıp, “ey çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği şehir, zorunda kalmasam asla seni terk etmezdim” dedi?

Mağarada neden “Üzülme!.. Allah bizimle” dedi can yoldaşı Sıddîk Ebubekir'e?

Neden bir hasırın üzerinde uyumaktan yüzünde oluşan izlerle Farûk Ömer’e görünmekten hiç gocunmadı?

Kızı, evine her geldiğinde onu neden ayakta karşıladığını anlatalım...

Artık bunları anlatalım...

Anlatalım ki, öğrencim bana, “hocam siz kimi anlatıyorsuz!.. Bana bir masal kahramanını anlatıyorsunuz gibi geliyor” demesin!

.

Sevim Korkmaz, dikGAZETE.com