İstiklâl yolu ve mandacı zihniyet

İstiklâl yolu ve mandacı zihniyet

İstiklâl yolu ve mandacı zihniyet İstiklâl yolu ve mandacı zihniyet

Şanlı tarihimiz, kritik dönüm noktalarıyla doludur. Zaferler, yenilgiler, darbeler, kalkışmalar, ihanetler vs. gibi onlarca olaya şahitlik etmiş bir tarihin emanetçileriyiz.

Cumhuriyetin 100. yılına girdiğimiz bu önemli günlerde yine kritik bir dönemeçten geçiyoruz. At iziyle it izinin birbirine karıştığı, bizim içimizden çıkıp bize düşmanlık edenlerin sayısının çoğaldığı bir dönem.

Bir tarafta savunma sanayiinde, teknoloji üretiminde, enerjide dışa bağımlılığın azaltılmasında, millet refahının artırılmasında, altyapı ve sağlık yatırımlarının çoğaltılmasında, ekonomi ve dış politikanın bağımsızlaşmasında ülkemize çağ üstüne çağ atlatan istiklâli esas alan zihniyet, diğer tarafta teknolojik üretimlere karşı çıkan, savunma sanayinde üretim yapan şirketlerimizi kapatmakla tehdit eden, enerji politikalarını küçümseyen, ekonomide faizi ve ithalata bağlı büyümeyi kutsallaştıran, altyapı yatırımlarına iftiralar atan, sağlık yatırımlarına muhalefet eden, dış politikada Batı eksenli, mandacı anlayışı savunan bir zihniyet.

Türkiye, yeni yüzyılda yeni liderlik anlayışıyla, yeni politikalar üretirken hala Soğuk Savaş döneminin “içe kapanık, pasif, tarihine yüz çeviren Türkiye’sini özleyenleri ve bu doğrultuda çalışanları tarih elbet unutmayacaktır.

Bu kadim topraklarda doğup, bu asil milletin içinde yetişip bu büyük devlete açıktan düşmanlık yapanlarla ittifak kuranları, ülke yönetimini terör örgütü yandaşlarıyla idare etme hayali görenler zaten milletimizin belleğinde yer edindiler bile!

Ülkemizin Karabağ savaşında can Azerbaycan’a verdiği haklı desteği “cihatçılarla işbirliği” diyerek karalayanları, Libya’da yaptığımız mücadeleyi örseleyenleri, Suriye ve Irak’ta terör devleti kurulmasın diye akıttığımız kanları “Ortadoğu bataklığına girmek” olarak nitelendirenleri, Doğu Akdeniz’de ve Karadeniz’de uyguladığımız bağımsız enerji politikalarına muhalefet edenleri, terör örgütüne kaynak akıttıkları için kayyumla el konulan belediye başkanlarına göreve iade edilme sözü verenleri, teröre destek verip ülkemizde isyan çıkarmaya kalkıştıkları için cezalandırılan yabancı istihbarat piyonlarına özgürlük vaatleri verenleri, Atatürk’ün partisine Atatürk’ün ülkülerine düşmanlık edenleri dolduranları ve bunlarla ittifak kuran sözde milliyetçi/ muhafazakar odakları, irfan sahibi milletimizin vicdanına havale edildiler.

2 asır öncesinde olduğu gibi çok Büyük, çok Güçlü ve Tam Bağımsız Türkiye ülküsüyle cezbolanlarla, Türkiye’nin en fazla “küçük Amerika” olacağını düşünenlerin mücadelesi devam ediyor.

Bize düşen; mazimizden aldığımız güçle, tarihe not düşerek, yarınlara çok daha güçlü yürüme mücadelemizi sürdürmektir. Sefer bizim, Zafer Allah’ındır.

.

Mustafa Aygül, dikGAZETE.com

Şanlı tarihimiz, kritik dönüm noktalarıyla doludur. Zaferler, yenilgiler, darbeler, kalkışmalar, ihanetler vs. gibi onlarca olaya şahitlik etmiş bir tarihin emanetçileriyiz.

Cumhuriyetin 100. yılına girdiğimiz bu önemli günlerde yine kritik bir dönemeçten geçiyoruz. At iziyle it izinin birbirine karıştığı, bizim içimizden çıkıp bize düşmanlık edenlerin sayısının çoğaldığı bir dönem.

Bir tarafta savunma sanayiinde, teknoloji üretiminde, enerjide dışa bağımlılığın azaltılmasında, millet refahının artırılmasında, altyapı ve sağlık yatırımlarının çoğaltılmasında, ekonomi ve dış politikanın bağımsızlaşmasında ülkemize çağ üstüne çağ atlatan istiklâli esas alan zihniyet, diğer tarafta teknolojik üretimlere karşı çıkan, savunma sanayinde üretim yapan şirketlerimizi kapatmakla tehdit eden, enerji politikalarını küçümseyen, ekonomide faizi ve ithalata bağlı büyümeyi kutsallaştıran, altyapı yatırımlarına iftiralar atan, sağlık yatırımlarına muhalefet eden, dış politikada Batı eksenli, mandacı anlayışı savunan bir zihniyet.

Türkiye, yeni yüzyılda yeni liderlik anlayışıyla, yeni politikalar üretirken hala Soğuk Savaş döneminin “içe kapanık, pasif, tarihine yüz çeviren Türkiye’sini özleyenleri ve bu doğrultuda çalışanları tarih elbet unutmayacaktır.

Bu kadim topraklarda doğup, bu asil milletin içinde yetişip bu büyük devlete açıktan düşmanlık yapanlarla ittifak kuranları, ülke yönetimini terör örgütü yandaşlarıyla idare etme hayali görenler zaten milletimizin belleğinde yer edindiler bile!

Ülkemizin Karabağ savaşında can Azerbaycan’a verdiği haklı desteği “cihatçılarla işbirliği” diyerek karalayanları, Libya’da yaptığımız mücadeleyi örseleyenleri, Suriye ve Irak’ta terör devleti kurulmasın diye akıttığımız kanları “Ortadoğu bataklığına girmek” olarak nitelendirenleri, Doğu Akdeniz’de ve Karadeniz’de uyguladığımız bağımsız enerji politikalarına muhalefet edenleri, terör örgütüne kaynak akıttıkları için kayyumla el konulan belediye başkanlarına göreve iade edilme sözü verenleri, teröre destek verip ülkemizde isyan çıkarmaya kalkıştıkları için cezalandırılan yabancı istihbarat piyonlarına özgürlük vaatleri verenleri, Atatürk’ün partisine Atatürk’ün ülkülerine düşmanlık edenleri dolduranları ve bunlarla ittifak kuran sözde milliyetçi/ muhafazakar odakları, irfan sahibi milletimizin vicdanına havale edildiler.

2 asır öncesinde olduğu gibi çok Büyük, çok Güçlü ve Tam Bağımsız Türkiye ülküsüyle cezbolanlarla, Türkiye’nin en fazla “küçük Amerika” olacağını düşünenlerin mücadelesi devam ediyor.

Bize düşen; mazimizden aldığımız güçle, tarihe not düşerek, yarınlara çok daha güçlü yürüme mücadelemizi sürdürmektir. Sefer bizim, Zafer Allah’ındır.

.

Mustafa Aygül, dikGAZETE.com